30 Nisan 2025 23:54

Birliğimizin gücüyle aktif CİTÖB’ler oluşturmaya!

CİTÖB’ün aktifleşmesi için atacağımız adımları okul genelinde duyurmalı ve kadınlar, LGBTİ’ler ve tüm öğrenciler olarak bir araya geleceğimiz alanlar oluşturmaya devam etmeliyiz.

Birliğimizin gücüyle aktif CİTÖB’ler oluşturmaya!

Fotoğraf: Damla Kırmızıtaş/Evrensel

Elif TÜRKYILMAZ ve Raziye ZALGI

ODTÜ

CİTÖB’ler (Cinsel Tacizi Önleme Birimi) , üniversitelerde güvenli kampüsleri var edebilmek için önemli bir konumda duruyor. cinsel taciz ve saldırıyı önlemek, gelen bildiriler üzerine bu iddiaları araştırmak, toplanan bulguları gerekli birimlere iletmek, mağdura gerekli desteği sağlamak ve mağdurun ikinci bir mağduriyet yaşamasını önlemek gibi temel işlevlere sahiptir. Ayrıca, üniversitelerde toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda bilinç oluşturmak, temsilde eşitliği desteklemek, cinsel taciz ve saldırılara yönelik farkındalık ve duyarlılığı artırmak gibi temel misyonları da var. Bizler, üniversitelerde toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamaya ve cinsel tacizi önlemeye yönelik kurulmuş CİTÖB’lerin etkisizleştirilmesinin iktidar politikalarıyla doğrudan bir bağlantısı olduğunu düşünüyoruz. 

Kadınların karşısında iktidarın politikaları! 

Bir süredir, üniversitelerde yeterli maddi kaynak sağlanmaması ve personel eksikliği gibi sebeplerden dolayı CİTÖB’ler işlevsizleşmiş ve bilinirliğini kaybetmiş bir konumda. İktidar politikaları, kadına yönelik şiddetin önlenmesi ve suçluların cezalandırılmasını sağlayan İstanbul Sözleşmesi’nin feshi ve 6284 sayılı kanunun, faillerin cezalarını hafifletmeye yönelik içinin boşaltmasıyla, şiddete uğrayan kadınların karşısında konumlanmıştır. Türkiye’de erkek iktidar politikalarının kadınlar üzerinde egemen olduğu, kadınlarınsa toplumda ikincil ve ezilen bir konumda kaldığı bir baskı düzenini oluşturmaya yönelik atılmış en belirgin adımlar bunlardır. CİTÖB’lerin etkisizleştirilmesiyse bu planın daha az görünen bir parçasıdır. İşlevlerini yerine getiremeyen CİTÖB’ler, güvenli alanların korunmasında yetersiz kalmakta, cinsel taciz ve saldırı mağduriyetinde gerekli desteği sağlayamamaktadır. Bu politikaların sonucunda bireylerin özgürce fikir ve düşüncelerini geliştirdikleri üniversite ortamları, toplumsal cinsiyet eşitliğinin kaybolduğu alanlara dönüşmektedir. Bu durum, düşünsel süreçleri de sarsmakta, haklarını bilen ve savunan bireylerin yetişmesinin önüne geçmektedir. 

ODTÜ’de CİTÖB’ün işlevini geri kazanmasına yönelik taleplerimizi içeren imza kampanyasının okul içinde birçok insana ulaştığını ve imzalandığını görüyoruz. Bu kampanyada belirttiğimiz talepler, senelerdir haykırmamıza rağmen “Devletimizin ekonomik politikaları, kamudan tasarruf paketleri var, öğrenciye CİTÖB’e bütçe yok” denilerek karşılık bulmuyordu. Ancak bizler, kadınların, LGBTİ’lerin, öğrencilerin güvenliğinden tasarruf olmaz diyerek bu kampanyada CİTÖB’e bütçe, oda ve sosyal hizmetler personeli alımının yapılmasını talep ettik. Yönergede de olduğu gibi her sene toplumsal cinsiyet eşitliği kavramına yönelik derslerin ve eğitimlerin düzenlenmesini talep ettik. Öğrenci ve CİTÖB arasında köprü oluşturması için öğrenci temsilcisi talep ettik. Açıkça söylenmek gerekirse, biz CİTÖB’ün yönergeye uymasını, yönergede yazılan maddelerin uygulanmasını talep ettik. 

Bu dava hepimizin davasıdır! 

19 Mart’tan bu yana ODTÜ’deki eylemlilik halinde, tüm bölümlerden insanların etkileşimde olduğu bir ortam oluştu. Bu örgütlülüğümüzle birlikte CİTÖB’ü aktifleştirme hedefimizi de bölümlerin boykot forumlarında konuştuk ve imza kampanyamızı okul genelinde duyurduk. Bunu okul geneline yayarken de büyük bir dayanışma ortamı kurduk; Mühendislik CİTÖB imza standı kuruldu, ekonomik tam boykot günlerinde takas pazarlarının ve kermeslerin hemen yanında imza standlarımız vardı, ÖTK seçim sandıklarının yanında da yerimizi aldık ve dayanışmamızı hızla büyüttük. Bölümdeki boykot komiteleri de her sabah kampanyayı bölümleri, derslikleri ve kantinleri dolaşarak birçok insana ulaştırdı. Bu dayanışmanın her alanda aktifliğini devam ettireceğini biliyoruz, yalnız değiliz. Seslerimizin ve özneliğimizin sürekli bastırılmaya devam ettiği bu günlerde bizler biliyoruz ki ancak birlikte kalmaya devam ederek, kurduğumuz mekanizmaları kalıcı hale getirerek kazanacağız. Tek adam iktidarı bir gün LGBTİ’lerin özgür yaşamlarını nefret söylemleriyle bastırmaya çalışırken diğer gün sezaryen doğum yasağı getirerek kadın bedeni üzerinde egemenlik kurmaya çalışıyor. Bizler bunlara karşı tabii ki durmayacağız, susmayacağız. Çünkü biliyoruz ki insanlık onuru işkenceyi de yasa ve yasakları da yenecek. Bu dava, demokratik bir toplumda özgür bir şekilde yaşamak isteyen herkesin davasıdır. İşte bu sebeple her bir bileşen “güvenli alanlar” oluşturmalı ve hatta bunu sağlayabilecek kalıcı birimler oluşturmalıdır. Şu andan itibaren CİTÖB’ün aktifleşmesi adına atacağımız adımları okul genelinde iyi bir şekilde duyurmamız ve ODTÜ’lü kadınlar, LGBTİ’ler ve tüm öğrenciler olarak bir araya gelebileceğimiz alanlar oluşturmaya devam etmemiz gerekiyor. 

21 Nisan Pazartesi imzalanan dilekçeleri Rektörlüğe teslim etmek üzere gerçekleştirdiğimiz yürüyüş de bu mücadelenin ilk adımlarındandı. Tek adamın politikalarını üniversitelerde işleten atanmış rektör makamı bizleri şaşırtmadı, toplantı ve imza taleplerimizi kabul etmedi. Bizler bu politikaları çok iyi tanıyoruz ve bu politikaların karşısında yılmak bir yere dursun, irademizi ve örgütlülüğümüzü daha da büyüteceğimizin sözünü veriyoruz. Bu daha başlangıç!

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Ekmek, barış, adalet ve özgürlük için…
İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs

Ekmek, barış, adalet ve özgürlük için…

Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de işçi ve emekçiler 1 Mayıs’ı, iktidarın çok katmanlı saldırıları, derinleşen yoksulluk, baskı ve küresel ölçekte bir savaş tehdidiyle karşılıyor. İşçinin olduğu her yerde alanlara çıkacak olan emekçiler, insanca yaşanacak ücret, barajsız-yasaksız sendika hakkı, siyasi baskıların ve yasakların son bulması ve barış taleplerini haykıracak.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
1 Mayıs 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et