20 Şubat 2011 21:06

Niye utanarak yaşayalım ki!

Kış iyice bastırdıkça geçimin de zorlaştığı evlerden birindeyiz. Samsun’da Adalet Mahallesi’nde çoğu evlere temizliğe giderek yaşayan onlarca kadın “Ekonomi tıkırında” lafını duydukça “Hadi oradan” diye geçiriyor içinden.   “Ne AKP ne diğerleri, hiçbiri bizi düşünm&u

Niye utanarak yaşayalım ki!
Paylaş
Kübra Kırımlı / Saadet Karaca

Kış iyice bastırdıkça geçimin de zorlaştığı evlerden birindeyiz. Samsun’da Adalet Mahallesi’nde çoğu evlere temizliğe giderek yaşayan onlarca kadın “Ekonomi tıkırında” lafını duydukça “Hadi oradan” diye geçiriyor içinden.   “Ne AKP ne diğerleri, hiçbiri bizi düşünmüyor” diyorlar. İstedikleri de çok basit aslında “Sağlık hakkım olsun, sigortam olsun, rahat geçinelim. Çocuklarım okuyabilsinler”  Hava soğuk. Geleceğimizi  bilen  Hava abla  sobayı   yakmış, çayı da koymuş. Biraz  ısındıktan sonra başlıyoruz sohbete. Hava ablanın eşinin bir mermer atölyesi varmış önceleri. Kriz yüzünden 2 yıl önce dükkanı kapatmak zorunda kalmışlar, sonra bir umut Gürcistan’a gitmiş eşi. 7 ay kaldığı Gürcistan’da Türkiye’den farklı bir şey bulamayınca dönmüş. Atölye kapanınca başlamış evlere temizliğe gitmeye. “Kolay değil geçinmek”, geçenlerde faturayı yatıramayınca kesmişler elektriklerini “3 gün mum ışığında oturduk. Tabi her yere mum döküldü. Önce git başkasının evini temizle, sonra da gel kendi evini… Yine temizlik yine temizlik…” Devam ediyor. “Şimdi yaşamak lüks oldu inan ki! Bak şu üstümdekiler bile başkasının.  Kendi ihtiyaçlarımızı bile karşılayamıyoruz…”   Sigortan yok değil mi? Yok. Yeşil kartım var. Temizlik şirketleri var, oraya kayıtlı olsan da orada da yapmıyorlar sigorta. Zor değil mi abla temizliğe gitmek, tehlikesi de çok herhalde. Hiç iş kazası geçirdin mi? Bu işi yapıp da iş kazası geçirmeyen var mı? Geçenlerde beşinci katın camını siliyordum. Bir ara dengemi kaybettim, tam aşağıya düşecekken nasıl olduysa kendimi eve doğru savurdum. Evin sahipleri “Doktora gidelim” dediler. “Gerek yok” dedim. Eve gittim, ayak bileğim şişti. 15 gün iş göremedim. Bizim mahallenin  kadınları genelde ev temizliğine gider. İş kazası diğer arkadaşlarımın başına da geliyor. Geçenlerde televizyonda gördüm, bir kadın cam silerken aşağıya düşüp ölmüştü. Çok üzülmüştüm. İşte bu yüzden haber bile izlemek istemiyorum. Çalışırken de bir sürü sıkıntıyla karşı karşıya geliyorsundur. Bir kadın olarak neler yaşıyorsun? Bilmediğimiz birçok yere girip çıkıyoruz. Bir iki arkadaş gitsek iyi olur aslında. Daha güvende hissediyoruz kendimizi. Malum kadınsın her şeyle, herkesle karşılaşıyorsun. Ama onu da kabul etmiyor işveren, gündelik parasını ikiye üçe bölüyor. Bu da bize yetmiyor. Bu yüzden genelde tek başıma gidiyorum temizliğe, bazen de 6 yaşındaki kızımı götürüyorum. Çocuk da yoruluyor ama  ondan güç alıyorum. Ne yapayım? Bazıları iyi karşılıyor bizi, ama çok zenginler var ya... Yine de fakirin ekmeği yeniyor. Aman ha zengine hiç dokunma!

HİÇBİR ZENGİN SIKINTIM VAR DEMİYOR

“Başbakan Erdoğan ülke ekonomisi iyiye gidiyor diyor, sen ne diyorsun” diye sorunca. “Hayır, hiçbir şeyin iyiye gittiği yok. Başbakan yalan söylüyor.” diyor kızgın kızgın. “Kendimden, komşularımdan gördüğüm kadarıyla  hiçbir şey iyiye gitmiyor. Daha iki gün önceydi komşum alt komşusundan ekmek aldı ödünç. Tabi zenginlere hiçbir şey olmuyor. Birçok eve girip çıkıyorum, hiçbir zengin sıkıntım var demiyor. Olan bizim gibi fakire fukaraya oluyor. Şimdi ev sahibi gelip kirayı istese ne yapacağız? Valla bunları düşünmekten geceleri uyuyamıyorum. Mahalleli kadınlarla bir araya geldiğinizde neleri konuşuyorsunuz Hava abla? Ne olacak bizim sonumuz ne olacak çocuklarımın sonu diye. Yaşlanıyoruz artık. İleride gücüm yetmez de işe gidemezsem ne yaparım diyorum. Çocuklarım daha çok küçük, kocam işsiz, çok zor işimiz ama bedenim benim her şeyim. Gündelikçi işçi olmak zor; sakat kalabilirsin, düşüp ölebilirsin, hiçbir sağlık güvencemiz yok. Zamanla gücü tükeniyor insanın, depresyon ilaçları kullanıyorum. Stres, sıkıntı  yedi bitirdi bizi. Geçen gün komşum diyor ki ‘Dün gece aç yattık’. Bunları duyuyoruz, bunları konuşuyoruz, düzensiz çalışıyoruz, sürekli değil işimiz.

NE AKP NE DE DİĞERLERİ... İÇBİRİ BİZLERİ DÜŞÜNMÜYOR

Gelecekten ne bekliyorsun, bak önümüzde bir seçim var? Belki kocam tekrar iş bulacak biraz rahatlayacağız ama bu mahallede  bir sürü Hava var... Memlekette işsizlik var. Sağolsunlar kömür dağıttılar. Biz de aldık, hoş kömür paraları da bizim verdiğimiz vergilerden çıkıyor! Yakınmak gibi olmasın ama, verdikleri kömür de hiç iyi yanmıyor. Kömür değil taş mübarek! Hangimiz hangi işe girecek de kimin karnı doyacak meçhul! O yüzden önümüzde seçim var ama ben umutlu değilim. Ne AKP ne de diğerleri... Hiçbiri bizleri düşünmüyor. Nasıl bir parti olması lazım bizleri düşündüğünden emin olmak için? Yoksullardan, dar gelirli ailelerden yana olan parti gelsin başa. Çok bir şey istemiyorum ben, önce sağlık hakkım olsun, sigortam olsun, rahat geçinelim. Çocuklarım okuyabilsinler, benim için lüks bu. Utanmayalım. Keşke herkesin düzenli işi olsa da kimse kimseye muhtaç olmasa. Ne iyi olurdu. Niye utanarak yaşayalım ki…


‘KIZIM AYIPTIR, PATRONA KARŞI GELİNİR Mİ?​’

Hava ablayla sohbet ederken komşusu Fatma hanım geliyor, röportaj yaptığımızı öğrenince “Benim de bir çift lafım var, yazın” diyor. “Yavuz Şekerleme’de  2.5 yıl kadar çalıştım. Birgün patron geldi, ‘Bugün denetleme yapılacak sorarlarsa sigortamız var, yapılıyor deyin’ dedi. Ben de bana sorarlarsa ‘hayır, sigortam yok diyeceğim’ dedim. Sonra beraber çalıştığımız Kadir Usta, ‘Kızım, ayıptır patrona karşı gelinir mi’ dedi, ben de ‘Asıl ayıp yalan söylemektir’ dedim. Korktular mı artık ne? Ardından kimliğimi istediler, sigortamı yapmışlardı.  Bir gün patron ‘Kriz var, çalışın ama  maaş veremem, idare edin beni’ dedi. Koca fabrika zararına mı çalışıyor, laf olsun. Yalandan  yere işimizden  çıkardılar işte. Çalışırken bir bardak çayı içecek vaktimiz olmuyordu. Oysa ben çayı çok seviyordum. Bunlar böyle yaparken ben patronu idare edip maaşsız bir iki ay çalışacakmışım, yok öyle yağma dedim. İşten çıktık epeyce kişi’’. Aslında anlatacak çok şeyi var Fatma ablanın da ya, akşamki kutlamaya bütün komşuları çağıracakmış, kimsenin gönlü kalsın istemiyor. Ayrılıyor evden.

ÖNCEKİ HABER

Kimyasal hadım mı?

SONRAKİ HABER

Türk-İş sorunları masada çözüyormuş

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...