24 Mart 2024 09:00

Seçim sonrasını mücadelenin gücü belirleyecek

Seçim sonrası siyasi ve ekonomik baskıların ağırlaşacağı öngörülürken bu tablonun değiştirilebilmesinin yolu işçi ve emekçilerin gerçek bir muhalefet cephesi kurabilmesine bağlı.

Seçim sonrasını mücadelenin gücü belirleyecek

Fotoğraf: Unsplash

Zeliş IRMAK
İstanbul

Yerel seçimlere bir hafta kaldı. Seçim sonuçları kadar seçimlerin ardından işçi ve emekçilerin nasıl Türkiye’ye uyanacakları da merak konusu. Sorunun genel yanıtı “Seçim sonuçları ne olursa olsun” teziyle fazla ilintili. Akademisyenler ve siyaset bilimcilere “1 Nisan’dan sonra nasıl bir Türkiye” sorusunu yönelttik. Yapısal krizin devam edeceğine, yoksullaşmanın derinleşeceğine, işsizliğin artmasına, Türkiye-Irak geriliminin yükselmesine kesin gözüyle bakan akademisyenler genel olarak 4 yıl süreyle seçim olmayacağına dikkat çekerken erken seçimin kaçınılmaz olduğu fikri de ihtimallere dahil ediliyor. Karamsar tablonun değiştirilebilmesinin ise işçi ve emekçilerin gerçek bir muhalefeti kurmalarıyla mümkün olabileceğine dikkat çekiliyor.

"EKONOMİK VE SİYASAL ÇATIŞMA ARTACAK"

İsmet Akça

Fotoğraf, İsmet Akça'nın kişisel arşivinden alınmıştır.

İsmet Akça: Türkiye’yi en azından görülür vadede seçimsiz bir süreç bekliyor. Emekçiler aleyhine süregiden bölüşüm krizi kemer sıkma politikaları ile daha da derinleşecek. Dolayısıyla emekçilerin bu tepkisini soğurmaya hamledecek Zafer Partisi gibi yabancı düşmanı ırkçı-milliyetçi, neofaşizan; Kürt sorunu ve dış politika bağlamında milliyetçi-militarist mobilizasyona meyilli hamleler (AKP-MHP bloku gibi) veya sosyal-neoliberal restorasyon çabaları (Kendisi de derin bir iç tartışmaya girecek olan CHP gibi) ile karşılaşacağız.

Müesses nizam siyaseti açısından Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul seçimlerini kazanması kartların yeniden karılması ve güç dengelerinin yeniden kurulması anlamına gelecek şüphesiz. Emekçilerin sınıfsal tepkisini toplumsal mücadeleler alanına kanalize edebilecek sosyalist bir muhalefet ise en çok ihtiyaç duyulan şey olacak. Bir diğer eksen ise rejimin ve devletin yeniden yapılandırılmasındaki çatışmanın devamı olacak. Bu açıdan emekçilerin iktidar bloku ve sermayenin tüm kanatlarından bağımsız toplumsal ve siyasal örgütlenmesi gerçek demokratikleşmenin kilidini açacak anahtar olacak. Son olarak ABD seçimleri, Suriye ve Irak’ta Kürt sorununa dair olası yeni gelişmeler de Türkiye’deki siyasal topoğrafyayı yakından etkileyecektir.

"SURİYE VE IRAK’TA SAVAŞ TIRMANDIRILABİLİR"

Şebnem Oğuz

Fotoğraf, Şebnem Oğuz'un kişisel arşivinden alınmıştır.

Şebnem Oğuz: Sonuçlar ne olursa olsun emekçileri zamlar ve hayat pahalılığı bekliyor. Elektrik, doğal gaz ve temel tüketim mallarında fiyat artışı, İş Kanunu’nda yapılmak istenen değişikliklerle esnek çalışmanın yaygınlaşması, kredi kartlarında taksitlendirmeye dönük engellemeler gündemde. Öte yandan iktidarın Suriye ve Irak’ta savaşı tırmandırmaya hazırlandığını biliyoruz. Bu emekçilerin yoksullaşmasını daha da derinleştirecek. Ayrıca yargının daha da politikleşmesi beklenebilir. Yerel düzeyde de kent suçları ve faşizmin toplumsallaşmasına dönük adımlar hızlanabilir.

"SINIF SALDIRISI DERİNLEŞECEK"

Fatih Yaşlı

Fatih Yaşlı | Fotoğraf: Cebrail Arslan

Fatih Yaşlı: Genel seçimlere faizleri yapay bir şekilde düşürerek çarkları döndürme ve istihdamı belli bir düzeyde tutma planıyla giren AKP bunun karşılığını sandıkta aldı. Seçimlerin ardından Mehmet Şimşek’in bakanlığa getirilmesiyle yüksek faiz ve parasal sıkılaşmaya dayalı ekonomi politikasına dönüldü. Bu Türkiye toplumunun daha da yoksullaşmasına sebep oldu. Çünkü hem reel alım gücü düşürüldü hem de halk üzerindeki vergi yükü artırıldı.

Ancak gelinen noktada bu yeterli görülmüyor. 31 Mart seçimleri sonrası uzunca bir süre seçim olmayacağını düşünen iktidar, kemer sıkma programıyla krizin yükünü bütünüyle emekçilerin sırtına bindirmenin hesaplarını yapıyor.

Seçimlerden ne sonuç çıkarsa çıksın tanıklık edeceğimiz şey emekçilere yönelik sınıf saldırısının derinleşerek devam etmesi ve halkın daha da yoksullaşması olacaktır. Bu gidişatı ise ancak işçi sınıfının, emekçilerin bu saldırıya karşı harekete geçmeleri durdurabilir.

"SÜREÇ YENİ KRİZLERE GEBE"

Cangül Örnek

Fotoğraf: Cangül Örnek'in kişisel arşivinden

Cangül Örnek: Sonuçlar önemsiz diyemem. Özellikle büyükşehirlerde AKP’nin oy kaybetmesi anlamlı olur. Bazı sembolik yerlerdeki sol adayların kazanması da iyi olacak. Örneğin Kadıköy’de bir değişim ilginç olabilir. Yine mesela Üsküdar gibi yerlerde, büyükşehirlerde, uzun süredir AKP’nin elindeki yerlerde muhalefet partilerinden birinin kazanması önemli bir değişim olur. Seçim sonuçları her şeyi değiştirmeyecek ama AKP’nin gerilediği yeni bir döneme ihtiyacımız var. Bu hem insanların umudunun diri tutulması hem de toplumun direnç geliştirebilmesi için önemli. Ağır bir ekonomik kriz içerisindeyiz ve krizin daha da derinleştiği günler yaşayacağız. Yoksulluğun artması, işten çıkarmaların artması gibi süreçler görebiliriz. Toplumun dirençli olabilmesi için iktidarı gönderebileceklerine dair kanaat geliştirmeleri lazım. Yoksa teslim olmaya hazır bir toplumsal psikolojiyle karşı karşıya kalırız.

Yeni anayasa gündeme gelebilir, erken seçimle Cumhurbaşkanının bir kez daha aday olması yönünde girişim yaşanabilir. Bir süredir Kürt sorunu için yeni bir masa olacak mı diye bir tartışma var. Bir yandan da Irak’ın kuzeyine operasyon hazırlığı içerisinde Türkiye. Seçimden sonra bir daha seçim yok, en erken seçim 4 sene sonra. Sular durulacak beklentisinin doğru olmadığını düşünüyorum. Yeni krizlere gebe bir süreç yaşayacağımızı düşünüyorum.

"YAPISAL KRİZ DEVAM EDECEK"

Kemal Can

Kemal Can | Fotoğraf: Evrensel

Kemal Can: 1 Nisan sabahı iktidarın muhalefeti yenilgiye uğrattığı bir görüntü oluşması durumunda, Erdoğan iktidarının daha güçlü bir takım adımlara hazırlanmasını bekleyebiliriz. Hatta bunun zemini de yavaş yavaş kurulmaya başlandı. Muhalefetin iktidarı 2019’a benzer biçimde yenilgiye uğratması ve en azından 2023’teki gücünün altına inmediğinin görünmesi ise direnme kapasitesini devam ettirme açısından bir umudu sürdürebilir. Muhalefetin bütün şartlara rağmen iktidar karşısında tutunamadığı görüntüsü ise muhalefet açısından umutsuzluk dalgasına yol açabilir.

Bu seçimin diğer seçimlerde de olduğu gibi siyasetin temel parametrelerini çok değiştiren bir etki yaratmayacağını görüyorum. Sonuç her ne olursa olsun yapısal krizin devam edeceğini düşünüyorum.

"MÜCADELE İLE EMEK LEHİNE GELİŞMELER YAŞANABİLİR"

Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu

Fotoğraf: Şerif Karataş / Evrensel

Hayri Kozanoğlu: Başta İstanbul olmak üzere, büyükşehirlerden bir veya birden fazlasını AKP kazanırsa toplumsal muhalefet açısından büyük bir hayal kırıklığı olur. Kişisel olarak böyle olacağını tahmin etmiyorum. Çünkü dünyada muhafazakar, otokratik, faşizme eğilimli, sağ popülist partiler genel olarak büyükşehirleri, metropol, kozmopolit yerleri kaybediyorlar. Özellikle Polonya, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Macaristan gibi ülkelerin hepsinde metropoller, başkentler muhalefetin elinde.

Ben 2019’a benzer bir manzara çıkacağını düşünüyorum. Seçim sonuçlarından bağımsız olarak kemer sıkma programının devam edeceğini öngörüyorum. Yüksek faiz, yabancı sermayeyi çekme politikası sürecek. Asgari ücretin yıl boyunca değişmemesi, emekli maaşlarının enflasyonun altında kalması yoksullaşmanın artmasına, geniş kitlelerin satın alma gücünün daralmasına yol açacak. Hem talebin düşüşü hem de döviz girişi sağlanırsa döviz kurlarının göreceli yatay seyretmesi ile enflasyonda göreceli bir düşüş olacak. İşsizliğin artacağı, geniş kitlelerin satın alma gücünün azalacağı, yüksek enflasyonla durgunluğun bir arada yaşanacağı bir süreci yaşayacağız.

Çok karamsar sonuçlar da çıkartmamak lazım. Kısa sürede seçimler yoluyla değil de sendikalar, toplumsal muhalefet örgütleri, yerel inisiyatifler, meslek örgütleri benzerleriyle, emeklilerin örgütlenmeleri ile kararlı bir mücadele sürdürülür, somut talepler alınırsa farklı bir mecradan ve emek kesiminin lehine gelişmeler olabilir. Aksi takdirde 2001 benzeri bir kemer sıkma programı giderek bunaltıcı bir şekilde uygulanacak.

"SORUNLAR LİYAKATLİ YÖNETİMLE ÇÖZÜLEMEZ"

Özgür Orhangazi

Fotoğraf: Özgür Orhangazi'nin kişisel arşivinden

Özgür Orhangazi: Seçim sonuçlarından bağımsız ekonominin gidişatı şu anda tamamen dış sermaye girişlerinin ne miktarda gerçekleşeceğine bağlı, bu birincisi. İkincisi ise Şimşek’in tüm açıklamalarından gördüğümüz kadarıyla uygulanmakta olan program genel olarak emeğin son 2-3 senedeki uygulamalarla kaybettiklerinin devam ettirilmesi üzerine kurulu bir program. Yani ücret artışlarının mümkün olduğunca kısıtlandığı, imkan oldukça da kıdem tazminatı, emeklilik aylığı vs. gibi kazanımların eritilmeye devam edildiği aynı zamanda da kamu harcamaları kısmında da genel olarak kesintilere gidileceği bir program. Dolayısıyla seçim baskısının ortadan kalktığı bir dönemde programın daha sert uygulanmasını bekleyebiliriz.

Bu verilerin gösterdiği tek şey var. Güçlü bir örgütlenme ve direniş olmazsa çalışanlar tarafından, çalışanların gelir ve hak kayıpları sürecek ve bu sorunlar hiçbir şekilde ekonomi yönetiminin değişmesi veya daha liyakatli insanların ekonomi yönetimine gelmesi vs. ile çözülecek sorunlar değil. Ortada çok temel olarak politik güç ile ilintili bir durum var. Şu andaki politik güç tamamıyla şirketlerin yahut genel olarak sermayenin elinde. Bunu da onların kârlılık oranlarından takip edebiliyoruz. Dolayısıyla olumlu tabloyu, en azından olumsuzluğu azaltabilecek olan tek şey, buna karşı yürütülecek politik olarak sağlam bir mücadele olabilir. Fakat onun da herhangi bir emaresi ne yazık ki gözükmüyor. Türkiye’de kendini muhalefette konumlayanlar, sol ve sosyalist olarak niteleyen partiler de dahil olmak üzere onlar da biraz seçime kaptırmış durumdalar kendilerini. Bu anlamda bir karşı çıkış henüz görünmüyor.

Evrensel'i Takip Et