Boğaziçi Üniversitesinde öğrenciler barınma, kayyum cami derdinde
Boğaziçi Üniversitesi'nde öğrencilerin barınma sorunu sürerken kayyum yönetimi yurt, lojman ve cami yapımı için ihaleye çıktı. Ancak ihale dökümanlarında yurt yapılacak alan bile belli değil.

Fotoğraf: Mürsel Ç.
Cenk Yılmaz BAYIR
Boğaziçi Üniversitesi Öğrencisi
Boğaziçi Üniversitesinde bir süredir patlak veren yurt krizi sürüyor. Öncelikle tercih yapacak öğrencilere yurt sözü verip ardından bunu karşılayamayan kayyum yönetime karşı öğrenciler, çeşitli araçlarla taleplerini duyurmaya çalışmışlardı. Öğrencilerin ısrarı sonucunda yönetim harekete geçmek zorunda kalmıştı. KYK, tarikat ve AKP’ye yakın yurtlara öğrenci gönderme gibi çeşitli taktiklerle sorunu arzuladığı şekilde defetmeye çalışan yönetimin istediği olmamış öğrencilerin ısrarı ile sorunu Boğaziçi içinden yurt kapasitesini artırarak çözmeye çalışmak durumunda kalmışlardı. Yurt sorunu hâlâ çözülmüş değil ve kısa süre içerisinde de çözüleceğe benzemiyor. Üstüne üstlük kayyumluğun yaptığı her adımda muhakkak bir kesim mağduriyet yaşıyor. Tüm bunlar devam ederken bir de kayyumluğun kurduğu vakıf ile cami yapma projesi ortaya çıktı.
YURT YAPILACAĞI BELLİ BİLE DEĞİL
Diken’den Canan Coşkun’un haberine göre cami, yurt ve lojman içeren bu komplekse Trendyol sponsor olmuş. Haberin detaylarında arazinin İBB’ye ait olduğu ve bir imar planının olmadığı, Beşiktaş Belediyesinin imar durumu haritasında ise caminin kapladığı alanın, yurt ve lojman için ayrılan alanın dört katı büyüklüğünde olduğu belirtiliyor. Ayrıca bu arazinin 2017’de İBB tarafından ihaleye açıldığı ve herhangi bir şey yapılmadığı için belediyenin 9.5 milyon lira zarara uğratıldığı belirtiliyor. Güncel cami ihalesinde ise yurt alanı camiden büyük gözükse de ihale dokümanlarında yurt alanına dair herhangi bir fotoğraf, tasarım vs. yok. Özetle karşımızda karman çorman, yurt yapılacağı dahi belli olmayan bir alan var.
KAYYUM-SERMAYE EL ELE
Bu kafa karıştırıcı unsurlar bir yana aslında karşımızda net bir tablo duruyor: AKP’nin “kültürel hegemon” olmak adına yürüttüğü dincileştirme politikasının bir taşıyıcısı olarak kayyum yönetim ve Türkiye sermayesinin önemli şirketlerinden Trendyol’un iş birliği. Kayyumluğun yürüttüğü politikanın çıktısının okulu ve çevresini dincileştirmeye yönelik olduğunu biliyoruz, bir yandan keza alkol yasakları ve LGBT’ye yönelik sansürler devam ederken bir yandan da Naci İnci okul içerisinde iftarlar düzenliyordu. Bu politikanın devamcısı olarak kayyumluk BUVAKIF üzerinden cami inşasına soyunmuş durumda. Okulun ya da mahallelinin cami ihtiyacı olmaması hatta cami yapılmaması için imza toplanmasına rağmen kayyumluğun cami ısrarı Zübük’müşçesine sürüyor. İşin bir diğer kısmı Trendyol’un sponsorluğunda yatıyor. 2 seneye varan direnişe karşın Trendyol buraya sponsor oluyorsa demek ki iktidar ve üniversite üzerinden ekonomik-politik çıkarları var. Yansımalarını okul içerisinde teknokentte mi yoksa şirketlere öğrenci pazarlamada mı görürüz orası meçhul. Ancak sermaye ve dincileştirme kuşatması altında olan Boğaziçi’yi her gün yaşıyoruz.
Boğaziçi her ne kadar tarihinde sermayeye uzak bir üniversite olmadıysa da sermayenin renginin değişimiyle cezasını şimdi çekiyor. Sermayenin gölgesinde yaşadığımız sürece de kendi kendimizi yönetmeyeceğiz ve bize dayatılan politikaları ya reddedeceğiz ya kabul edeceğiz. Kendi politikalarımızı yaratmak pek mümkün gözükmüyor. Kendi politikalarımızı gerçekleştirmek için ise daha fazla bir araya gelmeye ve istikrarlı yapılarla hareket etmeye ihtiyacımız var. Bu yapılar ise mücadelenin doğası itibariyle siyasetten azade olmayacaktır. Bu nedenle öğrenciler hangi sınıfın siyasetinin kendi çıkarı olduğunu görüp onunla hareket etmelidir. Bu daha farklı bir yazının konusu olsun, şimdilik bizler Zübükleşen kayyumluğa karşı muhalif Burhan Bey gibi “Madem bir vakıf kurulacak bu cami yaptırma değil yurt yaptırma vakfı olsun” diyelim.
Evrensel'i Takip Et