30 Kasım 2021 23:45

Antep’te işçiler sendikaları tartışıyor: Sendika ağaları olduğu sürece bir şey yapamayız

Antep’te DİSK Tekstil Bölge Temsilcisi Mehmet Türkmen’in görevden alınmasından sonra işçiler sendikaları tartışıyor. 

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Deniz KAR
Antep

Gaziantep Başpınar Organize Sanayi Bölgesi, (OSB), her sene zam dönemlerinde irili ufaklı eylemlere sahne olan; hayat pahalılığı karşısında işçilerin zaman zaman ek zam talebiyle iş durdurduğu hareketli bir sanayi bölgesi. İşçilerin bu eylemleri çoğunlukla kendiliğinden ve bir örgütten yoksun olduğu için, kazanımla sonuçlansa bile ücretlerde ve çalışma koşullarında kalıcı bir iyileşme sağlayamıyor. Bunun pek çok sebebi olsa da en önemli sebeplerden biri işçilerin sendikalara duyduğu öfke. Ancak bu durum son birkaç senedir önemli ölçüde değişti. DİSK Tekstil Sendikası, Antep ve Urfa’da iki senedir yürüttüğü çalışma ile işçiler arasında güven sağladı ve işçiler için mücadeleci bir sendikanın olabileceği duygusunu yeniden canlandırdı. Antep işçisi için DİSK Tekstil  örgütlenme ve hak arama çatısı haline geldi. Bu durum Urfa’ya da yansıdı. Urfa OSB’nin tekstil işçileri, çalışma koşullarının ağırlığına ve ücret düşüklüğüne karşı DİSK Tekstil’de örgütlenmeye başladı ve bu süreç Uğur Tekstil’de yetkinin alınmasına kadar vardı. İki senenin sonunda DİSK Tekstil Bölge Temsilcisi Mehmet Türkmen’in görevden alınması ve sendikanın yetki aldığı Uğur Tekstil’de 100 işçinin işten atılmasıyla, sendikaların görevleri, sendikal bürokrasi, işçi sendikalarının geldiği yer ve işçilerin nasıl bir sendikaya ihtiyacı olduğu tartışmaları, Antep ve Urfa başta olmak üzere işçiler arasında yeniden tartışılmaya başlandı. Antep’te sendikal mücadelede son yıllarda en öne çıkan yerlerden biri Güven Boya İplik Fabrikası. DİSK Tekstil yönetiminin önceki dönemdeki sendikal anlayışı, Mehmet Türkmen’in göreve gelmesiyle yaşanan değişim, sendika merkezinin yürütülen mücadele karşısında aldığı tutum ve işçilerin nasıl bir sendikaya ihtiyacı olduğu konularını Güven Boya işçileri ile konuştuk.

ÖRGÜTLENME KOLAY OLMADI

İşçiler üzerinde baskının yoğun olduğunu ve bu baskıya karşı çıkan işçilerin işten atılmakla tehdit edildiğini aktaran işçiler, pek çok işçinin bu yüzden tazminatını yakarak işten ayrıldığını söylüyor. Sendikaya başvurmalarındaki en büyük sebebin bu olduğunu ifade eden bir işçi, diğer sorunları şöyle sıralıyor: “Ücretler düşüktü, zam da düşük verilirdi. İşçiler arasında ayrım vardı, eğer birilerinin akrabası değilsen kafalarına göre çalıştırıyorlardı. Sesini çıkardığın zaman da kapı orada diyorlardı.”

Bu sorunları sürekli yaşamak yerine koşulları değiştirmek istediklerini söyleyen işçiler, sendikaya gittiklerini ve işçilere tek tek anlatarak sendikaya örgütlediklerini söylüyorlar. Örgütlenmelerinin kolay olmadığını dile getiren bir işçi, “En başta işçileri örgütleyen üç, dört kişiyi işten attılar. Biz dava açınca fabrika bizi içeri geri aldı. İşe geri dönünce diğer işçiler bizden güç aldı. Sendikanın yetki alması ise ortalama bir sene sürdü” ifadelerini kullanıyor. 

ASGARİ ÜCRETİN ALTINDA SÖZLEŞME

Yetkinin alınmasının ardından sözleşme sürecinin başladığını ve bu sürecin de üç ay sürdüğünü söyleyen işçiler, beklentileri düşük olmasına rağmen imzalanan sözleşmenin beklentilerini karşılamadığını belirtiyor. Bir işçi, imzalanan sözleşmeden sonradan haberdar olduklarını, maaşlara zam bile yapılmadığını aktarıyor. Sözleşmeye devam priminin eklendiğini söyleyen bir işçi, “Bize 295 lira devam primi verdiler. Bir gün işe gitmesen aldığın prim kesiliyordu, üstüne yevmiyen kesiliyordu. Devam primini çıkardığında asgari ücretin altında maaş alıyorduk” şeklinde konuşuyor. 

Sözleşmeye işçi çıkarma konusunda da madde konduğuna değinen bir işçi, ‘Sendika temsilcilerinin onayı olmadan işçi çıkarılamaz’ maddesinin olduğunu belirtiyor. Bu maddenin hayatta bir karşılığının olmadığını vurgulayan işçi, “İşyeri temsilcisi hiç çıkarılamaz diye bir madde vardı. Aslında sadece sözleşmede değil kanunda da var bu madde. İşyerinin baştemsilcisi dahil 20’ye yakın işçi çıkarıldı ama sendika bir şey yapmadı. ‘Biz dava açalım siz davanın sonucunda alırsınız tazminatınızı’ deyip işin içinden çıkıyordu. İşçinin dava açması için sendikalı olmasına gerek yok ki” diyerek sendikanın tutumuna tepki gösteriyor. 

İşçiler yaşanan sorunlar karşısında bir sene sabrettiklerini ancak daha sonra Bölge Temsilcisi Nihat Bencan ile tartışma yürütmeye başladıklarını aktarıyorlar. Sendikaya duydukları tepkiyi ifade etmek için istifa etmeye başladıklarını dile getiren işçiler, genel merkezden başka kişilerin Antep’e gelip gittiğini ancak onların da sorunu çözmediklerini söylüyor. 

SENDİKA MERKEZİ YETKİ BAŞVURUSUNU GECİKTİRD

Yeniden örgütlendikleri dönemde işçi sayısının 129 olduğunu ve üye sayısını 68’e çıkardıklarını ifade eden işçiler, sendika merkezinin yetki başvurusunu zamanında göndermediğini öğrendiklerini aktarıyorlar. Bir işçi süreci şöyle anlatıyor: “Biz merkeze, yetki başvurusunu yapmalarını söyledik ama merkez bunu geciktirdi. Genel Başkan Kazım Doğan Antep temsilciliğine, öğleden önce başvuruyu bakanlığa gönderdiğini söyledi. Ama öğleden sonra öğrendik ki başvuru değil bakanlığa, Ankara’ya bile gitmemiş. Bu arada fabrikaya geriye dönük fazla işçi alındı.” Bir başka işçi ise tepkisini “Biz beş kişi öndeyken bir kişi geriye düştük. Açık açık işçiyi sattılar” diyerek gösteriyor. İşçiler DİSK Tekstil yönetiminin, patron iş birlikçisi olduğunu bu örnekte çok iyi anladıklarını vurguluyorlar. İşçilerin mücadele ettiğini, sendika merkezinin masada sattığını dile getiren bir işçi, “Birlik nasıl sağlanır, örgütlü nasıl olunur, hak nasıl aranır gösteriyoruz. Sahada her türlü emeği veriyoruz ama masada sendika yönetimi işçileri satıyor” şeklinde konuşuyor. 

İŞÇİLERİN YÖNETECEĞİ BİR SENDİKA

Son olarak konuşan bir işçi, her şeye rağmen mücadelenin devam edeceğini ve sarı sendikacılığa karşı da mücadele edilmesi gerektiği vurgusu yapıyor. Sendika merkezlerindeki anlayışın değişmesi ihtiyacına dikkat çeken işçi, “Başımızda sendika ağaları olduğu sürece bir şey yapamayız, baştakilerin değişmesi gerek. İşçilerin birlik olması lazım, işçiler birlik olursa baştakileri değiştirme şansın olur. İşçinin, kendi haklarının arkasında durması lazım. ‘Sendika gelsin benim haklarımı savunsun’ anlayışıyla da olmaz. Sendika aslında işçi demek. İşçilerin iradesiyle hareket eden bir sendika olması lazım, şeffaf olması lazım, işçilerin yönettiği bir sendika istiyoruz. Gerekirse kendi sendikamızı kurarız” diyor.

TÜRKMEN, MÜCADELECİ TUTUMUNDAN DOLAYI GÖREVDEN ALINDI

İşçiler Mehmet Türkmen’in görevden alınmasına oldukça tepkili. Türkmen’in görevden alınmasının verilen mücadeleye ihanet olduğunu söyleyen işçiler, Mehmet Türkmen’in mücadeleci çizgisinden dolayı görevden alındığını ifade ediyorlar. Mehmet Türkmen’in sendika merkezinin uzlaşmacı tutumuna karşı çıktığını belirten işçi, “Mehmet Türkmen’e ‘Sen sus, koltuğunda otur’ diyorlardı ama Türkmen bunu kabul etmiyordu. İşçinin arkasında durması hoşlarına gitmedi. Kazım Doğan bu yüzden Türkmen’i görevden aldı. Fabrika yönetimi zaten her türlü sıkıntıyı veriyor ama sendikacı satınca insanın zoruna gidiyor” ifadelerini kullanıyor. 

SENDİKADAKİ DÖNÜŞÜM

İşçiler, yaşananların sonucunda Bencan’ın görevden alınarak Mehmet Türkmen’in göreve gelmesinin pek çok şeyi değiştirdiğini vurguluyor. 

Mehmet Türkmen’in işyeri yönetimi karşısında aldığı tutumun, işçiler içinde yaptığı konuşmaların kendilerine güven verdiğini söyleyen işçiler, “En önemlisi de işçi temsilcisi olmadan fabrika yönetiminden kimseyle görüşmemesi” diyorlar. Nihat Bencan döneminde, patronla yapılan görüşmelere giremediklerini aktaran bir işçi, “Müdürle konuşuyordu, patronla konuşuyordu, sonra çıkıyordu. Kapının arkasında ne konuşuyorlardı bilmiyoruz. Mehmet Türkmen işçi temsilcisi olmadan toplantılara katılmadı. Bize karşı açıktı. Birlikte karar alıyorduk. Biz toplantıya katılma dediğimizde katılmıyordu” ifadelerini kullanıyor.

MÜCADELECİ SENDİKANIN ÖNEMİ

Üye sayısının içeride 76’dan 25’e kadar düştüğünü belirten işçiler, Türkmen’in gelmesiyle üyelik çalışmalarının yeniden başladığını söylüyorlar. Türkmen’in işçilerle birlikte hareket etmesiyle sendikaya yeniden güven duyduklarını vurgulayan işçiler, üye sayısının yeniden 68’e çıktığını anlatıyorlar. Normalde çok daha fazla üye yapabileceklerini dile getiren bir işçi, fabrika yönetiminin önlerine her türlü engelle çıktığını vurguluyor. İşyerinin çıkardığı engelleri ve işçilerin bu engeller karşısındaki mücadelesini hatırlatan bir işçi şu şekilde konuşuyor: “Bir arkadaşımız sendikaya üye olduğu için işletme müdürü, arkadaşımızın evine kadar gitmişti. Ailesine ve kendisine baskı yapmıştı. Ama arkadaşımız istifa etmedi ve sonrasında işten atıldı. Biz de arkadaşımız işe alınsın diye içeri girmedik, sonra arkadaşımız yeniden işe alındı. Birlik olduk, arkadaşımızı yeniden işe aldırdık. Nihat Bencan döneminde hiç direniş olmadı, eylem olmadı. Mehmet Türkmen’in döneminde basın açıklaması yaptık, eylem yaptık, iki buçuk ay süren direniş yaptık, faydalarını gördük. Birlik olduk, sendikal faaliyet yürüttük. Müdürün, yönetimin engellerine rağmen birliğimizi dağıtamadılar, yetkimizi aldık.”

ÖNCEKİ HABER

Özgür Özel'den Erdoğan paylaşımı: Konuştukça Türk Lirası değer kaybediyor

SONRAKİ HABER

KYK: Soğuk odalar, yetmeyen internet, sağlık sorunları

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...