Tahir Elçi, öldürülmesinin 6'ncı yıl dönümünde vurulduğu yerde anıldı

Diyarbakır Baro Başkanı iken vurulan ve cinayeti hâlâ aydınlatılmayan Tahir Elçi'nin öldürülmesinin 6'ncı yıl dönümünde Diyarbakır'da avukatlar cübbeleriyle yürüdü.

28 Kasım 2021 07:44
Son Güncellenme Tarihi: 28 Kasım 2021 13:17
Paylaş

Sur’da Dört Ayaklı Minare önünde katledilen Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi, ölümünün 6’ncı yılında anıldı. Avukatlar, Diyarbakır Adliyesi önünden Elçi’nin vurulduğu noktaya doğru cübbeleriyle yürüyüş gerçekleştirdi. Yürüyüşte Tahir Elçi'nin eşi Türkan Elçi, kardeşleri Ömer ve Mehmet Elçi, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ebru Günay, HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Ümit Dede, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Başak Demirtaş, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu ile Ankara, İzmir, Adana, Mersin, Antalya, Sinop, Aydın ve bölge baro başkanları da yer aldı.

“Em te ji bîr nakin, Seni Unutmayacağız” yazılı pankartla gerçekleştirilen yürüyüşte “Tahir Elçi ölümsüzdür”, “Şehîd namirin” sloganları atıldı. Avukatlar, ellerinde “Em hemû Tahîr Elçî ne (Hepimiz Tahir Elçi’yiz)” yazılı dövizler taşıdı.

Yürüyüşün sonlandırıldığı Tahir Elçi’nin vurulduğu Dört Ayaklı Minare önünde, Elçi’nin vurulması öncesi yaptığı açıklama dinletildi. Tahir Elçi’nin vurulduğu saat 10.53’te yapılan saygı duruşuyla başlayan anmada, Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren açıklama yaptı.

"CİNAYETİN AYDINLATILMASINI İSTEMEYEN BİR İRADE VAR"

Karanlık bir dönemin başlangıcı olan bu cinayetin üzerinden 6 yıl geçmesine rağmen faillerin ortaya çıkarılmasına dair bir istek ve iradenin ortaya konulmadığını söyleyen Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren, “Elçi ailesinin, hukuk camiasının ve toplumun adalet duygusu maalesef tatmin edilememiştir. İlk andan itibaren yargı makamlarının isteksiz tutumları, yapılmayan olay yeri incelemesi, kaybettirilen kamera kayıtları gibi birçok skandal gelişme, bu cinayetin aydınlatılmasını istemeyen bir iradenin varlığını açığa çıkarmıştır. Diyarbakır Barosu ve Elçi Ailesinin avukatlarının ısrarı neticesinde, cinayetin üstünden dört buçuk yıl geçtikten sonra bir iddianame hazırlanmış, üç polis memuru ve bir örgüt mensubu hakkında kamu davası açılabilmiştir” dedi.

"TANIKLAR, YARGI GÖREVİ YÜRÜTENLER TARAFINDAN YÖNLENDİRİLİYOR"

Tahir Elçi’nin dava sürecine dikkat çeken Eren, soruşturma sürecindeki hukukların yanı sıra sahte tanıkların son duruşmaya damgasını vurduğunu belirterek, yaşananları skandal olarak niteledi. Eren, “Olaya ilişkin bir bilgisi olmadığı halde sahte tanıkların nasıl oluşturulmaya çalışıldığı, söz konusu kişilerin ne şekilde ve kimler tarafından baskılandığı ve soruşturmanın nasıl manipüle edilmek istendiği, duruşma tutanaklarına bütün ayrıntıları ile yansımıştır. Açık tanık beyanlarına rağmen hâlâ soruşturma sürecindeki bu hukuksuzluklara karşı yargısal sürecin başlatılmamış olmasını üzülerek ve endişeyle izlemekteyiz. Bir hukuk devletinde tanıkların yargı görevi yürüten kişi ve kişilerce yönlendirilerek soruşturmanın manipüle edilmesi, bu görevi yürütenlerin keyfiliğinin ve süreçteki hukuksuzluğun sınırlarını gösteren bir skandaldır” dedi.

"İNSAN HAKLARI MUTLAKA GALİP GELİR"

Tahir Elçi Davası’nın siyasi bir dava olduğu ifade eden Eren, Türkiye’nin tamamen insan hakları krizinin yaşandığı bir ülke haline geldiğini söyledi. Eren, “ Tahir Elçi Kürdistan’ın en kıymetlilerinden biri olarak, bir siyasi cinayete kurban gitmiştir. Diyarbakır Barosu olarak bu siyasi cinayetin aydınlatılmasının güçlü bir siyasi irade ile mümkün olacağını ilk günden beri söylüyoruz. Nitekim dönemin Başbakanı olarak siyasi sorumluluğun muhatabı olan Ahmet Davutoğlu, cinayetten 5 yıl sonra cinayetin yaşandığı bu kentte yaptığı açıklamada; bu cinayetin “siyasi bir suikast” olduğunu söyleyerek bizleri bir kez daha doğrulamıştır. Dönemin başbakanının bu açıklamaları soruşturmanın seyrine yeni bir boyut kazandırmıştır. Siyasi krizleri, insan haklarını çiğneyerek örtebileceğini düşünen siyaset kurumunun, tarihten alması gereken en önemli ders; insan haklarını baskılayan bir rejimin sonsuza kadar sürmeyeceği, insan haklarının mutlaka galip geldiğidir. Türkiye’de, insan hakları rejiminin tesis edildiği, siyasetin derinleştirdiği kutuplaşmanın aramızdan çekildiği, Kürt meselesinin demokratik ve evrensel değerleri ölçü alarak çözüme kavuştuğu bir toplumsallık, ebedi başkanımız Tahir Elçi’nin de özlemidir. Biz Diyarbakır Barosu olarak böyle bir geleceği inşa etme yolunda üst üste koyduğumuz her taşın, içinde yaşadığımız topluma olan sorumluluğumuz kadar, değerli başkanımıza olan sözümüzün bir gereği olduğunu da biliyoruz” dedi.

TÜRKAN ELÇİ: ADALET ADALET ADALET DİYE HAYKIRIYORUZ!

Tahir Elçi’nin eşi Türkan Elçi, ise 6 yıldır adalet taleplerinin karşılık bulmadığını, yargının üzerine düşeni yapmadığını ifade ederek, “Dünyanın boşluğuna bağırır gibi adaletin sağır kulağına 6 yıldır bağırıyoruz.Bizi duyan  kim. Huzurumuzu nihayetlendiren, barışın hayalini kurmanın bile  nafile bir hayal olduğunu,  bizden çok uzaklarda bir yerde olduğunu duyuran kurşun sesi hala kulaklarımızda. Hukukun uygulayıcıları olan yargıçların hiçbir etki altında kalmadan yerde masumca yatan bir vatandaşın hesabını sormak gibi bir zorunluluklarının olduğu bugün yine hatırlanmalıdır. Makamlarını, mevkilerini hukukun kudretiyle muhkemleştirenler bunu iyi bilmelidirler ki viraneye dönmüş tarumar bahçemizde onlardan adalet istemek ne ricamızdır ne de onların adalet tesis etmesi bize bir lütuftur. Bunu onlardan talep etmek ve beklenti içinde olmak, bizim en doğal vatandaşlık hakkımızdır. Hangi etnik kökenden, hangi dilden, hangi dinden olduğuna bakmaksızın insanı insan olmasından dolayı kucaklayan bir hukuk adamının  kanıyla lekelenen bu sokağın kirinden, ölümün ufunetinden kurtulması sağlanmadıkça, katiller  hak ettikleri cezalarla cezalandırılmadıkça  vicdanını yitirmiş,  vebal yüklü, yarınların kavgasına gebe bir ülkeden başka bize ne kalır. Bu gün yine burada 6 yıl geçmiş olsa da bir ölünün sesini duya duya “silah, çatışma, operasyon, savaş “istemiyoruz sözlerini tekrarlıyor, şiddetin her türlüsünü tarafına bakmasızın elimizin tersiyle itiyor, kul eliyle gelen ölümün karşısında duruyor ,  bize bırakılan mirasa sahip çıkıyoruz.

Devralınan bu mirasın güçlenmesi için bir kez daha adalet adalet adalet diye haykırıyoruz” dedi.

(Diyarbakır/EVRENSEL)

Reklam
ÖNCEKİ HABER

İHD: Elçi cinayetinde cezasızlığa izin vermeyeceğiz

SONRAKİ HABER

İran nükleer anlaşma müzakerelerine dönüyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...