7 Mayıs 2021 01:17

Anayasa tartışmaları | Bahçeli, mevcut otoriterliğin dozunu arttırmak istiyor

Prof. Dr. Şule Özsoy Boyunsuz, MHP’nin önerdiği anayasanın, mevcut otoriterliği tahkim etmek ve dozunu arttırmak amacına hizmet için kurgulandığının belli olduğunu vurguladı.

Anayasa tartışmaları | Bahçeli, mevcut otoriterliğin dozunu arttırmak istiyor

Fotoğraf: Akın Çeliktaş/DHA

Şerif KARATAŞ
İstanbul

MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin “100 maddelik anayasa” çıkışı ile siyasetin gündemine bir kez daha anayasa tartışması girdi. Galatasaray Üniversitesinden Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Şule Özsoy Boyunsuz ile yapılan yeni anayasa çıkışını ve yeni bir anayasanın nasıl yapılacağını konuştuk.

MHP’nin oy oranındaki düşüşü işaret eden Prof. Dr. Şule Özsoy Boyunsuz, MHP’nin önerdiği anayasanın mevcut otoriterliği tahkim etme ve dozunu arttırma amacına hizmet için kurgulandığının belli olduğunu vurguladı. Boyunsuz, taslak için “Demokratik anayasa yapıcılığı zemininden yoksundur” dedi. “Anayasalar aceleyle değil, üzerinde düşünülerek, müzakere ile mümkün olan en kapsamlı uzlaşı ile çıkarılırlar ki sıklıkla değişikliğe uğramadan istikrarlı bir demokrasi ve etkili bir yönetim yapısı oluşturabilsinler” diye ekledi.

AKP DÖNEMLERİNDE 12 AYRI ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ PAKETİ KABUL EDİLDİ

AKP iktidarı boyunca son derece kapsamlı 12 ayrı anayasa değişikliği paketi kabul edildiğini hatırlatan Boyunsuz, şu ifadeleri kullandı:

“İstikrarlı demokrasilerde bu denli sık yapılmış anayasa değişikliklerine rastlamıyoruz. Anayasalar sürekli değişen metinler değildirler. 1982 Anayasası’nın ise hemen hemen tüm kısımlarına bir şekilde dokunuldu. Yasama, yürütme ve yargı organları çok kapsamlı ve önemli değişiklikler geçirdiler. En sonuncu anayasa değişikliği -ki hükümet sistemini köklü biçimde değiştirdi- yapılalı daha üç yıl oldu. MHP de bu değişikliğin savunucuları arasındaydı. Bu toplamdan iki sonuç çıkarıyorum. 1982 Anayasası toplumun tamamını tatmin eden kalıcı bir model sunamadı ancak düzeltme amacı taşıdığı söylenen değişiklikler de bunu başaramamış olmalı ki orijinal hükümet sisteminin yerine koydukları yeni sistem üç yılda yapanlar tarafından beğenilmemeye başlandı.”

Şule Özsoy Boyunsuz

Prof. Dr. Şule Özsoy Boyunsuz | Ekran görüntüsü: CNN TÜRK/YouTube

ANAYASA İÇİN İDEAL YÖNTEM AYRI BİR KURUCU MECLİSİN OLUŞMASI

Demokratik anayasaların yapım şekline de bakılması gerektiğini dile getiren Boyunsuz, değerlendirmesini şöyle sürdürdü:

“Demokratik anayasa yapıcılığında toplumda bir azınlığın kendi dünya görüşünü geri kalana devlet zoruyla ve baskıyla dayatması yoktur. Burada toplumun tamamını temsil eden bir kurucu meclis oluşturulur yahut mevcut kurulu yasama organı içinde temsil adaletine riayet edilerek farklı partiler bir komisyon içinde buluşur. İdeal yöntem ayrı bir kurucu meclisin oluşması, burada yürüyen müzakerelere sivil toplum, kişi ve grupların da katkı sunması, uzman desteği ve yardımı ile de bu fikirlerin hukuki ilke ve yazım tekniklerine uyularak formüle edilmesidir. Oluşan kurucu meclis ya da komisyon mutlaka sivil toplum ve farklı toplumsal kesimlerin, kurumların katılımı ile müzakere süreci yürütmelidir. Anayasalar aceleyle değil, üzerinde düşünülerek, müzakere ile mümkün olan en kapsamlı uzlaşı ile çıkarılırlar ki sıklıkla değişikliğe uğramadan istikrarlı bir demokrasi ve etkili bir yönetim yapısı oluşturabilsinler. Şiddetli şekilde kutuplaşmış toplumlar demokratik anayasa yapıcılığının anayasal sorunlara toplumsal katılımlı müzakere ile çözüm bulma yöntemini ne yazık ki işletme becerisini kaybetmiş oluyorlar. Türkiye de uzunca bir süredir bu durumda.”

"TÜRKİYE ANAYASAL HAKLARIN ASKIDA OLDUĞU KEYFİLİKLE YÖNETİLİYOR"

Ayrıca demokratik bir anayasa yazabilmek için vatandaşlarca temel medeni ve siyasal hakların kullanılabiliyor olması gerektiğine dikkat çeken Boyunsuz, devamında şu ifadeleri kullandı:

“Ancak bu haklarını etkili şekilde kullanabilen bir toplum, gerçekten siyasal sözleşme niteliğinde demokratik bir anayasa yazabilir. Türkiye ise uzunca bir süredir anayasal hakların ve hukuk devletinin askıda olduğu keyfilikle yönetiliyor. Son anketlere göre toplumsal desteği yüzde 7’lere inmiş bir partinin, ilk bakışta istikrarlı bir demokratik rejim yaratmak değil, mevcut otoriterliği tahkim etmek ve dozunu arttırmak amacına hizmet için kurgulandığı belli olan anayasa taslağı, yukarıda açıkladığımız demokratik anayasa yapıcılığı zemininden yoksundur. Toplumun bir kesiminin hele de azınlıktaki bir kesiminin (AKP-MHP koalisyonu) demokratik olmayan yöntemlerle dayattığı ve şimdi de tahkim etmeye çalıştığı otoriter devlet modeli kalıcı olamayacaktır.”

"MEVCUT OTORİTERLİK, BİR TÜR POLİS DEVLETİ YARATMIŞ DURUMDA"

Türkiye'nin neopatrimonyal, rekabetçi otoriter bir rejimin üst yapısını kurgulayan 2017 değişiklikleri sonrası şiddetli bir kötü yönetim buhranı yaşadığına vurgu yapan Prof. Dr. Şule Özsoy Boyunsuz, şunları söyledi:

“Mevcut otoriterlik, bir tür polis devleti yaratmış durumda. Burada aslında içinde bulunulan, siyasi sadakati kamu kaynakları ile satın alan, dolayısıyla şiddetli kamu kaynağı yağması doğuran, kişiselleşmiş, kamu yönetiminde liyakati dışlayan, yargı dahil tüm kamusal hizmetleri siyasal sadakat karşılığı sunan bir devlet modeli. Tükenen kaynaklar neticesi sadakati satın alma, kitleyi memnun etme imkanı daralıyor. Sadece devlet mekanizmasını, bilhassa yargıyı araçsallaştırarak itiraz edeni baskılama, cezalandırma imkanı kalıyor elde. Bunu da son derece keyfi bir zeminde kullanıyor mevcut iktidar koalisyonu. Ancak bu durum içinde bulunulan kötü yönetim buhranını daha da arttırıyor. Memnuniyetsiz kitle kar topundan çığa dönüşüyor.  Her halde bu öneri, kendi cenahı içindeki memnuniyetsizlere, bir çözüm sunabilme amacı taşıyor. Muhalefetin güçlendirilmiş parlamenter sistem önerisi bunu yapıyor. Öte yandan kötü yönetimi tahkim etmek daha da kötü bir yönetim yaratabilir ancak."

Evrensel'i Takip Et