29 Ağustos 2019 19:45

Galataport’un özeti: İstanbul’un merkezinde kıyının özelleştirilmesi

Galataport, diğer adıyla Salı Pazarı Kruvaziyer Limanı Projesi'ni İstanbul Mimarlar Odası'ndan Esin Köymen, Avukat Can Atalay ve esnafla konuştuk.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Can Deniz ERALDEMİR
İstanbul

Bilinen adıyla Galataport, diğer adıyla Salı Pazarı Kruvaziyer Limanı Projesi. Birkaç gündür ‘müjde’ sloganıyla gazete sayfalarında. Doğuş Grubunun, Bilgili Holding ortaklığıyla yürüttüğü projenin 2020’nin ikinci yarısında faaliyete geçmesi bekleniyor. 

Tanıtımı, ‘Dünyaya açılan yeni kapı’, ‘İstanbul’u dünyaya açacak yeni pencere’ ve benzeri sloganlarla yapılıyor. Proje yürütücüleri sadece dünyaya değil İstanbul’un güzel bir kıyısının halka da açıldığı iddiasında.

Tüm bu parlatmalara karşı meslek odalarının çok ciddi itirazları var. Duyurulduğu günden beri yargı kararları hiçe sayılarak ya da yargı kararlarının arkasından dolanarak bugüne taşınan projeye itiraz ne? Soruyu projenin başından beri takipçisi olan İstanbul Mimarlar Odası Büyük Kent Şubesinin Yönetim Kurulu Başkanı olan Esin Köymen’e sorduk.

HALKA KAPATILIP SERMAYEYE AÇILIYOR

"200 yıldır kapalı olan kıyıyı halka açıyoruz" söyleminin gerçeği yansıtmadığını vurgulayan Köymen “Aslında, baktığımızda bu inşaatla kıyı kullanımının tamamen kamuya kapatıldığını, yani hani yurdum insanının asla giremeyeceği özel bir alanın oluşturulduğunu görüyoruz. Elbette özelleştirmenin bir biçimi bu. Özel mülkiyet nedeniyle artık denizi seyredeyim lüksünüz kalmayacak. Kıyının tahsisi, herhangi bir kamu alını için ‘Burası benim mülkümdür girişine çıkışına para alırım’ denmesi kadar aykırı düzenlemedir. Yarı kamusal gibi bir ibare kullanıyorlar. Oradaki yarı kamusal alan da herhalde otoparkların kullanımıdır. Burada bir kamu yararı yok" diyerek kıyının sermayeye açıldığını ifade etti.

Kruvaziyer limanının Kıyı Yönetmeliği Kanunu’na aykırı olduğunu ve bunun için dava açtıklarını hatırlatan Köymen, “Bir bakıyorsunuz Kruvaziyer limanı için bir madde ekliyorlar ve yasaya uygun hale getirmiş oluyorlar. AKP’nin en iyi yaptığı şey budur. Hukuk mücadelelerimizde gerekçelerimizi sunduğumuz an yasaları revize ediyorlar. Dolayısıyla yasaya uygun ama yasal olmayan, evrensel hukuk kurallarına da aykırı bir durum oluşuyor” diye konuştu.

TARİHİ DOKU DEĞİL, "NE KADAR KAZANIRIZ" HASSASİYETİ

1 milyon 500 bin yeni turistin geleceğini, gemilerin gelmesi ile kentin içine bir sürü kalabalığın sokulmuş olacağını hatırlatan Köymen, oluşacak yaya ve araç sirkülasyonuna dair çevre etki değerlendirme (ÇED) raporunda ilgili bir değerlendirmenin olmadığına dikkat çekiyor. 

Sokakların sirkülasyonu kaldıracak genişlikte olmadığını, bütün bunları göz önünde bulundurmadan insan yığmaya çalışmanın planlama birimiyle, turizm anlayışıyla ve tarihi dokunun korunmasıyla ilgisi olmadığını belirten Köymen, “Ortada öngörülerle yapılmış bir proje yok. Bu projenin tek hesabı, ‘Şu kadar yatırırız, şu kadar kazanırız’ ile sınırlı” dedi.

TARİHİ BİNA ÇÖKERTENLER Mİ TARİHİ YAŞATACAK?

Projeyi hayata geçirecek holding sözcülerinin Galataport ile "tarihi canlandıracakları" iddialarına Köymen şu yanıtı veriyor: “2017 yılında bir gecede, Türkiye’nin ilk modern deniz yolcusu uğurlama ve karşılama salonu olan tescilli yapı kapsamındaki Karaköy Yolcu Salonu çöktü. Yine de Doğuş ve Bilgili gruplarına teşekkür edilip kredi bulundu”.

Var olan haliyle bile trafik sorunu yaşanan bu bölgenin nasıl etkileneceğini tahmin etmenin zor olmadığını belirten Köymen ‘bat-çık’ modelleri altında yapılan katlı otoparklarla hem turistin, hem de var olan nüfusun otopark ihtiyacını karşılayacakları iddiasının havada kaldığını belirtti. ÇED raporları kapsamında da dava açıldığının altını çizdi.  

Ayrıca 1907-1911 yılları arasında gümrük binası olarak inşa edilen, sonrasında paket kabul eden bir işlev kazanan ve proje kapsamında yıkılmayacağı söylenen birinci derecede tarihi bina olan Paket Postanesi Mart 2017’de yıkıldı.

ESNAFIN KAYGISI: KÜÇÜKLER YAŞAYAMAZ 

Karaköy'de bulunan esnafların bir kısmı ayakta kalabilmek için projeye bel bağlamış: “Kira gibi giderlerimiz çok fazla arttı. Bu kiraları ancak turistlerin gelişiyle buraya gelişi ile karşılayabiliriz.”

Umut bağlayanların dışında karamsar olanların kaygısını büyük bir cafe işleticisi şöyle özetliyor: “Galataport’tan sonra küçük esnafın burada yaşama şansı artık olmayacak. Ancak büyük işletmeler bu maliyeti karşılayabilir, gerekli yatırımı yapabilir”.

EŞİ GÖRÜLMEMİŞ BÜYÜKLÜKTE BİR ALAN TAHSİSİ

"Şehir senin, deniz senin" sloganlarına bitişik tarihi fotoğraflarla süslenen paravanların ardına gizlenen inşaatın şehir ve yurttaş yaşamına yansısının yanı sıra hukuki boyutunu da Avukat Can Atalay’la konuştuk. Galataport’un İstanbul’un kent merkezinde liman ile izah edilemeyecek bir yoğunluk öngördüğünü hatırlatarak sözlerine başlayan Atalay, "Bu proje ile eşi benzeri görülmemiş bir metrekare özel şirketlere kazandırılmaktadır.” dedi.

Doğuş Grubu Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Ferit Şahenk’in, “Galataport, Doğuş Grubunun ustalık dönemi eseri. İstanbul’un geçmişi ve geleceği daha önce hiç bu kadar birbirine yaklaşmamıştı” şeklindeki demeçlerine ilişkin Can Atalay şu karşılığı veriyor: “Halk tabiriyle söyleyeyim; ‘Bayram değil seyran değil Ferit Şahenk niye böyle sözler söylüyor?​’ Çünkü inşaatın bu aşamasında böyle bir halkla ilişkiler faaliyetinde bulunulmasının nedeni iktisadidir. Kriz nedeniyle Ferit Şahenk böyle bir halkla ilişkiler hamlesi yapma gereğini duymuştur, diye tahmin ediyorum.”

HUKUKUN ÖZELLEŞTİRİLMESİNİN ÖRNEĞİ

2006 yılında Ofer’e ihale edilen ve yargı kararı ile iptal edilen koşulların neredeyse aynısının bugün söz konusu olduğunu, aynı hukuka aykırılıkların devam ettiğini belirten Atalay şu tespitleri yaptı: “Aynılığa rağmen, aradan geçen 13 yıllık süre içerisinde idari yargının geçirdiği dönüşüm nedeniyle ne yazık ki mahkemelerden hukuksal olarak dişe dokunur bir sonuç elde edilemedi. Bu proje hukukun özelleştirmesinin çıplak gözlerle takip edilebileceği bir örnek vakadır. Ya da özel yararın kamu yararının önüne geçmesinin somut olarak görülebileceği bir örnektir. Türkiye’de hukuk, bütün bu AKP anlatısı içerisinde, esas olarak özelleştirilmiştir, özelleştirici bir yaklaşım hukukun tümüne egemen olmuştur.”

PROJE DEFALARCA İPTAL EDİLDİ

Bugünlerde yeniden gündem olsa da proje ilk olarak Mart 2002’de kamuoyuna duyuruldu. Proje, duyurulduğu günden beri yargı kararları hiçe sayılarak bugüne taşındı.

İlk dava, bölgeye ilişkin ‘Koruma kararının çiğnendiği’ gerekçesi ile Şehir Plancıları Odası tarafından yürütmenin durdurulması talebi ile 2 Haziran 2005’te açıldı. Dava sürerken proje 24 Ağustos 2005’de ihaleye açıldı. 

2005 yılındaki süreci İstanbul Mimarlar Odası Büyük Kent Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Esin Köymen şu sözlerle hatırlattı: “Galataport ile ilgili çalışmalar 2005 yılında Kentsel sit alanı olan bölgenin kentsel dönüşümün bir uzantısı olarak turizm alanına çevrilmesiyle başladı. Bölüm bölüm ihale süreci yaşandı. Gereken planlar bile yapılmadan ihalelerin tamamlandığını gördük”.

Eylül 2005’te Galataport ‘yap-işlet-devret’ modeli İsrailli İş Adamı Sami Ofer’e verildi. Proje, İstanbul Şehir Plancıları Odasının başvurusu üzerine Danıştay 6. Dairesi tarafından oy birliği ile durduruldu.

Aralık 2010’da Kıyı Kanunu’nda çok büyük bir değişiklik oldu. Bu değişikliğin Galataport, Haliçport ve Haydarpaşaport için çıkartıldığı çok açıktı. Nitekim 8 yıl sonra 2013’te yeniden Galataport için satış süreci başlatıldı. 

Açılan dava sonucu Danıştay bir kez daha yürütmeyi durdurma yönünde karar verdi. Erdoğan’dan iptal kararına “hıyanet-i vataniye” tepkisi geldi. İlerleyen süreçte bilirkişi ve savcılığın olumsuz görüş bildirmesine rağmen projeye devam edildi. 

Eylül 2015’te Galataport projesiyle ilgili nihai çevresel etki değerlendirme (ÇED) raporu için ‘olumlu’ karar verildi. 2016’ya gelindiğinde İstanbul Karaköy’de yapılması planlanan Galataport Projesi’ne başlandı. 

400 BİN METREKARELİK ALANDA İNŞAAT SÜRÜYOR

Karaköy Rıhtımı’ndan Mimar Sinan Üniversitesi Fındıklı Kampüsüne uzanan 1.2 kilometrelik sahil şeridiyle 400 bin metrekarelik alanda inşaat sürerken kruvaziyer turlarıyla 1.5 milyon fazladan turistin geleceği söyleniyor. Yeraltında 29 bin metrekarelik bir terminal inşa edildi. Galataport için şirketler ihale bedeli dahil 1.7 milyar harcadıklarını duyurdu. 2020 yılında toplam 64 sefer, 2021 yılında ise yaklaşık 140 sefer Galataport İstanbul’a rezervasyon yaptı.

 

ÖNCEKİ HABER

İmamoğlu ve Mızraklı cumartesi günü bir araya gelecek

SONRAKİ HABER

Hakkari'de 5 bölge "özel güvenlik bölgesi" ilan edildi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...