27 Ağustos 2019 00:36

Dünya Turu | Grönland: Deli adamın hayali değil, buz gibi emperyalizm!

Danimarka’dan Trump’a “Grönland satılık değil” tepkisi. Meksika’da 12 yıl boyunca hak arayan maden işçileri kazandı. Portekiz’de tanker grevi sona erdi. ABD’de çağrı merkezleri greve çağırdı.

Fotoğraf. Pixabay

Paylaş

Hazırlayan: Elif GÖRGÜ

Bu hafta Dünya Turu’nda, ABD Başkanı Donald Trump’ın kuzey kutbundaki Grönland’i Danimarka’dan “satın almak” istemesinin arkasındaki niyetlere dikkat çeken Danimarka Komünist İşçi Partisi'nin (APK) açıklaması; Meksika’da 12 yıllık mücadeleyle haklarını kazanan bakır maden işçileri, Portekiz’de grevleri zorla bastırılan tanker şoförleri ve ABD’de greve çıkan 20 bin telekomünikasyon işçisi var. 

DANİMARKA: ABD EMPERYALİZMİ GRÖNLAND’DEN DEFOL!

ABD yönetiminin Danimarka’ya 2-3 Eylül’de yapacağı resmi ziyareti iptal etmesi manşet oldu.* Özellikle de gerekçesi nedeniyle: ABD emperyalizmi, ABD Başkanı ve Beyaz Saray’ın istediği şekilde, Grönland’ı uygun fiyata alamadı ve alamıyor. Bu korkunç teklif, Grönland halkında olduğu kadar Danimarka halkı içinde de doğal olarak bir öfke patlamasına neden oldu. ABD Başkanı tam bir emperyalist süper güç ve dünyanın hakimi gibi konuştu; Grönland’de stratejik ilgilerinin olduğunu; hepsini alalım, telaşa gerek yok. Tatlı politik sözlerle üzerini örtmedi. Bu durum Danimarka’daki sosyal demokrat hükümeti, Danimarka Parlamentosundaki ve Grönland’daki siyasileri Grönland’ın satılık olmadığı konusunda resmi yanıt vermeye zorladı.

Grönland halkı Danimarka vatandaşlıklarını ABD vatandaşlığı ile değiştirmek istemiyor. Amaçları ve hedefleri Grönland’ın özgür ve egemen olması. Grönland’ın, yüzlerce yıllık Danimarka sömürgesi olduktan sonra Danimarka Krallığı içinde kendi kendini yöneten bir statü kazanması ve egemen bir ulus olması üzerinden sadece on yıl geçti.

Grönland hala bir yarı sömürge, Danimarka devleti ve hükümetleri dış işleri ve güvenlik politikalarında iktidar sahibi. Bugünün gerçekliği Grönland’ı ve Kuzey Kutbu bölgesini ABD ve Çin süper güçleri arasındaki dünyanın hakimiyeti kavgasının tam ortasına yerleştiriyor. İklim değişikliğinin erişimi kolaylaştırması birçok mineral, gaz ve petrol üzerindeki hakları bir güvenlik meselesi haline geliyor.

Havayolları ve yeni deniz yolları gibi altyapının geliştirilmesi de, ABD emperyalizminin bizzat kendisi ve NATO aracılığıyla Çin yatırımlarının buradan dışlanmasıyla birlikte tam kontrol istediği için yine bir güvenlik sorunu yaratıyor.

Grönland’da kontrolü güvence altına almak için Danimarka Hükümeti iki rolde oynuyor; ABD emperyalizmin sadık hizmetçisi olma ve aynı zamanda Grönland halkının gözünde eski sömürgeci güç olarak görülmeme... Bu nedenle Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen medyadaki resmi açıklamasında Grönland’ın satılık olmadığını söylerken oldukça dikkatliydi. Fakat Danimarka Başbakanı ve ABD, Artik bölgesinde, Ortadoğu’da ve Danimarka ordusunun ABD-NATO savaş koalisonuna bağlı olarak bulunduğu her yerde aynı stratejik çıkarlara sahip.

Sadece birkaç gün önce Danimarka Dışişleri Bakanı Trine Bramsen, Danimarka ordusunun Grönland’daki yatırımlarının, ABD ve NATO’nun talepleri doğrultusunda önemli ölçüde artırılacağını duyurmuştu.

Grönland’ın ve Kuzey Kutbu’nun militarizasyonunun, İkinci Dünya Savaşına kadar uzanan uzun ve vahşi bir tarihi var. Hem o dönem, hem de Soğuk Savaş döneminde ABD emperyalizmi ülkeye zaten sahipmiş gibi davranıyor ve askeri üsler ile Danimarka kanunlarına göre yasak olan nükleer silahlar, füze sistemleri, radarlar vs. konuşlandırıyordu. Hatta Kuzey Kutbu buzullarının altındaki dev askeri üsler ve silah dolu kentler iklim değişikliği nedeniyle ve nükleer atıklarıyla birlikte gün yüzüne çıkıyor.

Bir diğer tartışmalı mesele, Grönland üzerindeki kontrolü güvence altına almanın aslında Avrupa Birliği’nin rolü olması. Danimarka AB üyesi bir ülke ve Norveç ile Grönland’ın birlik dışında olması nedeniyle AB’deki Kuzey Kutbunda toprağı ve sınırları olan tek ülke. Grönland, 1982’deki halk oylamasının ardından 1985’te AB’yi terketti ve şimdi Karayiplerde ve Pasifik okyanusundaki eski Fransız, Hollanda ve Britanya kolonilerinin sahip olduğu OLT statüsüne sahip. Sadece birkaç hafta önce Danimarka Hükümeti Kuzey Doğu Grönland’a ilk defa Schengen sınır kontrolü koydu.

Başkan Trump, Kopenhag’a ziyaretini iptal etmiş olsa da, çeşitli savaş karşıtı örgütler, öğrenciler, kadın örgütleri, sendikalar, antiemperyalistler planladıkları gösteriyi daha küçük boyutta da olsa gerçekleştirecekler.

Bu, “deli adama” indirgenen Trump’a karşıtı bir gösteri değil. ABD emperyalizmine, onun savaşlarına ve halklara karşı işlediği suçlara, askeri egemenliğine, emperyalizmin askeri kolu NATO’ya ve Danimarka emperyalizmine karşı...

Emperyalist bir gücün savaş meydanında hedef olmak dünyanın bu bölgesindeki tüm halklar için büyük bir endişe. Venezuela halkının yaptığı gibi emperyalizme karşı mücadele eden halklarla ve Grönland halkının kendi egemen devletleri ve kendi geleceklerine karar verme hakkı için dayanışma zamanı.

*Danimarka Komünist İşçi Partisi (APK) basın açıklaması


MEKSİKA: MADEN İŞÇİLERİNİN 12 YIL SONRA GELEN ZAFERİ

12 yıl boyunca süren grevlerden sonra Meksika’nın çevre felaketleriyle sabıkalı bakır madeni şirketi Grupo Mexico, sonunda maden işçilerin ödenmeyen kâr paylarını ödüyor. Gelişme, Meksika Los Mineros (Madenciler) sendikası için büyük bir zafer olarak nitelendiriliyor. Grevi sürdüren yaklaşık 2 bin işçinin 100 bin ila 300 in peso arası para alacağı açıklandı.

Grupo Mexico şirketinin yönettiği Taxco, Cananea ve Sombrerete’deki üç madende grevlerin patlak vermesinin üzerinden 12 yıl geçti. 2007 yılında 3 bin kadar maden işçisi, şirketin toplu iş sözleşmesinden kaynaklı sorumluluklarını yerine getirmeyi ve sağlık ve çalışma koşullarını iyileştirmeyi reddetmesi üzerine harekete geçti.

Sendikanın taleplerinden biri işçilerin Ocak-Temmuz 2007 arası periyod için geçerli kâr paylarının ödenmesiydi. Şirket ise talebi, ancak işçiler ödemeyi kıdem tazminatı yerine sayar ya da Los Mineros sendikasından ayrılırsa yapacağını açıkladı. 

Fakat uzun bir mahkeme sürecinden sonra, 2 Ağustos 2019’da Grupo Mexico sonunda ödemeleri yaptı. Meksika’da kâr paylaşımı anayasal bir hak ve şirketler kazançlarından belli bir yüzdeyi işçilerine ödemekle yükümlüler. Los Mineros Sendikası Başkanı ve bugün artık bir senatör olan Napoleón Gómez Urrutia, ödemeyi, işçiler ve sendikal temsiliyet için uzun bir yasal mücadelenin ardından gelen büyük bir zafer olarak tanımladı.

Üç madenin işçilerinin ise eylemlerine diğer çözülmemiş sorunları için devam edecekleri açıklandı. İşçiler 12 yıl sonra hâlâ Grupo Mexico’dan, yıllar boyu meydana gelen kazalar nedeniyle uygun sağlık koşulları ve güvenlik önlemlerinin sağlanmasını talep ediyorlar.

Şirketin Pasta de Conchos’daki madenindeki 2006 yılında meydana gelen iş cinayetinde 65 işçi hayatını kaybetti. 6 Ağustos 2014’te ise 40 milyon litre bakır sülfat asidi nehirlere döküldü ve bölge halkının sağlığını da etkileyen bir çevre felaketine yol açtı. Son olay ise Meksika’nın kuzeydoğsunda Sonora eyaleti limanında 9 Temmuz 2019’da gerçekleşti. 3 bin litre sülfürük asit Kaliforniya Körfezi’ne sızdı.

Meksika Cumhurbaşkanı Andrés Manuel López Obrador, düzenlediği basın toplantısında grevler konusunda bir anlaşmaya varmak için Los Mineros ve Grupo Mexico’yu müzakereye çağırdığını açıkladı. Ayrıca, 2014 ve 2019'daki sızıntılarla ilgili tam bir soruşturma yapılacağını ve sorumluların cezalandırılacağını söyledi.

(Kaynak: industriall-union.org) 


ABD: 20 BİN TELEKOMÜNİKASYON İŞÇİSİ GREVDE

ABD merkezli telekomünikasyon şirketi AT&T’nin 20 bin çalışanı greve çıktı. Amerikan İletişim İşçileri (CWA) sendikası üyesi 20 bin AT&T çalışanı kötü çalışma koşulları nedeniyle cuma gecesi iş bıraktı.

CWA, ayrıca, Ulusal Çalışma İlişkileri Kuruluna, AT&T aleyhine “iyi niyetle pazarlık yapmamak ve pazarlık masasına karar alma yetkisi olan temsilci göndermemek”gerekçesiyle suç duyurusunda da bulundu.

Greve, Alabama, Florida, Georgia, Kentucky, Louisiana, Mississippi, Kuzey Carolina, Güney Carolina ve Tennessee’deki şirket bürolarında çalışan 20 bin teknisyen, müşteri hizmeti temsilcileri ve diğer bölümlerden çalışanlar katıldı.

Wsws.org’un haberine göre şirket, çalışanlarına 1920’lerden bu yana görülmemiş bir çalışma koşulları dayatan bir tasarruf sözleşmesi dayatıyor. Buna göre şirket, katılım, performans ya da kıdem ile ilgili durum ne olursa olsun çalışanları istediği gibi işten çıkarma yetkisi istiyor. Yanı sıra işçilerin, çağrıldıkları anda 7/24 işe gelmesini dayatmak istiyor. Şirket bünyesinde tel döşeme işi yapan elektrik işçilerine, ücret zammı dahi yapmaksızın, karmaşık ve tehlikeli görevler veriliyor. Çağrı merkezi çalışanlarının ise nefes almadan çalışmaları bekleniyor.

Şirketin, bu sömürü üzerinden 2018 yılı brüt kârı 91,3 milyar dolar olarak açıklanmış.


PORTEKİZ: TANKER ŞOFÖRLERİNİN GREVİ SONA ERDİ, ANLAŞMAZLIK SÜRÜYOR

Bir hafta süren grevden sonra, Portekizli yakıt tankeri şoförleri, sendikalarının işveren Antram ile hükümetin sponsorluğundaki görüşmeleri kabul etmesinin ardından grevi sona erdirmek için Pazar günü oy kullandı.

Grev petrol arzına etki ettiği için, Sosyalist Parti hükümeti orduyu grevi kırmaya çağırmış ve grevcileri tekrar çalışmaya zorlamak için hapis cezasıyla tehdit etmişti.

Grevi sona erse de geçtiğimiz salı günü 750 şoför, 7-22 Eylül dönemi için fazla mesai, hafta sonları veya resmi tatillerde çalışmayı reddedeceklerini açıkladı. Ulusal Tehlikeli Maddeler Sürücüleri Birliği üyesi tanker şoförleri, 2022 yılına kadar ayda 630 avrodan 900 avroya ücret artışı talep ediyorlar.

ÖNCEKİ HABER

CHP Sözcüsü Faik Öztrak: Kayyum atamalarına en hafifinden 'mızıkçılık' denir

SONRAKİ HABER

ODTÜ yönetiminde değişiklik: Dört akademisyen yönetimden ayrıldı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...