Nail Satlıgan Anısına*

Nail Satlıgan. Ahmet Tonak’ın Nail Satlıgan: Hayat video filminden

Nail Hoca’yı kaybedeli on iki yıl olmuş…

Nail Hoca ile ilk tanışma fırsatını bulduğumda yıl 1999’du. O, İngilizce İktisat bölümünde Radikal İktisat dersleri veriyordu, ben ise Türkçe İktisat bölümünde son sınıfta öğrenciydim. İstanbul Üniversitesi’nde kendisinden ders alma fırsatım olmadı ama ertesi yıl, Özgür Üniversite’de bir tam yıl boyunca “Marx sonrası Marksist İktisat” dersine- tek bir ders bile kaçırmadan- devam etme şansım oldu. İki dönem boyunca benim için oldukça öğretici geçen derslere devam ettim. “Marksist iktisada” yönelik kadim 1. Cilt, 3. Cilt ayrımını, değer- fiyat yani dönüşüm sorununu, içsel tutarsızlık sorununu, Bortkiewicz, Sraffa çözümlerini, rekabet-tekel sorunlarını, eşitsiz değişim tartışmalarını vb. ilk defa Nail Hoca sayesinde anlamaya çalıştım. Dört senelik eğitimim sırasında hemen hemen hiç duymadığım bu gibi konular benim bir yandan iktisatla bir yandan da Marksizm ile daha yakından ilgilenmeme yol açtı. Daha sonra Marmara Üniversitesi, Kalkınma İktisadı bölümü yüksek lisans programına kabulümde öğrencisi olmamın sağladığı referansın önemli bir payı olmuştu. Aramızdaki bu hoca-talebe ilişkisi sonraki yıllarda da devam etti.  

Nail Satlıgan, İktisat Fakültesinin en etkili ve en özel olduğu bir dönemde, bu durumun büyük oranda yaratıcısı olan Sencer Divitçioğlu’nun asistanı olarak doktorasını yapmıştır. Yakın zamanda yitirdiğimiz Divitçioğlu iyi bilindiği üzere, “Marksist İktisadı” akademide görünür kılan, bu konuda tez yazmış, dersler vermiş, Cambridge tartışmalarını Türkiye’ye taşımış, dönemin iktisat dünyasının ruhunu ve bilgisini Türkiye’ye aktaran son derece önemli bir akademisyendi. Ancak Divitçioğlu’nun, zaman içinde özellikle dönüşüm sorunu nedeniyle “Marksist İktisatla” arası bir miktar açılmışken, Nail Hoca, değer ile fiyat arasında ya da 1.cilt ile 3. cilt arasında bir “tutarsızlık” görmüyordu. Nail Hoca bu konuda, Kapital’in söz konusu ciltlerinin yazılma tarihleri ile basılma tarihleri arasındaki farklılığa önemli bir argüman olarak dikkat çekiyordu. Ancak belki de daha önemli vurgusu, değerin görünüm biçiminin gerçeklikte ancak para türünden dile getirilebileceği, dolayısıyla dönüşüm sorununun esasının değerden fiyata bir dönüşümden ziyade değerlerle orantılı bir fiyat biçiminin, kâr haddini içeren bir başka fiyat biçimine- üretim fiyatları- dönüştürülmesi olduğuna yönelik yapmış olduğu tespittir. Üzüldüğüm bir nokta Nail Hoca’nın içsel tutarsızlık yani değer-fiyat dönüşüm sorunu bağlamında önemli açılımlar getiren TSSI (Temporal Single System Investigation- Ardışık Tekil Sistem Yaklaşımı) yaklaşımı üzerine ne düşündüğü konusunda onunla ayrıntılı konuşma fırsatını bulamamış olmamdır. Ancak doktora tezinde Sungur Savran’a referansla kullandığı zamanlı-ardışık dönüşüm yordamı ile zaman meselesini dönüşüm sorununa katan ilk uygulayıcılardan biri olduğunu söylemek mümkündür.

Akademide bir biçimde Marksizm’den beslenen kuşaklar arasında deneyim ve bilgi aktarımı çok önemlidir. Divitçioğlu, kısa bir süre için bile olsa oldukça nitelikli bir ekiple çalışmıştı, Nail Hoca’nın bu şansa sahip olamaması özelde “Marksist İktisat” genelde ise Türkiye iktisat dünyası açısından tarifsiz bir kayıp olmuştur. Bu kaybın faili açık ki 12 Eylül ve YÖK’tür.      

Sencer Divitçioğlu, Ekinci ve Güldağ (2013)’ın hazırladığı kitapta, sorumluluğu aydın olmanın olmazsa olmaz bir parçası olarak ifade ediyor. Nail Hoca’nın hem dil hem de bilimsel anlamda titizliğinin kaynağının da açıkça insanlara ve doğruya karşı duyduğu bu sorumluluk olduğunu düşünüyorum. Yeni tanıştığımız bir dönemde beni, daha sonra başkalarına da yaptığını öğrendiğim şekilde “meta” kelimesi ile ilgili uyarmıştı: “Meta kelimesini siz gençler niye bu şekilde kullanıyorsunuz?​” diye serzenişte bulunmuştu. Kaygısı, iktisadın ya da Marx’ın ifade ettiği anlamdaki “meta” kelimesinin- eskiden a’nın üzerinde düzeltme işareti ile yazılırdı-, örneğin metafizik kelimesindeki “meta”dan farklı olduğunu vurgulamaktı. Eski basım kitaplarda rastlarsınız “metanın” değil örneğin “metâın” yazar. Günümüzde ise TDK “meta” kelimesini öneriyor. Ama en azından konuşma dilinde farklılığı vurgulayacak telaffuza dikkat etmek hâlâ önemli olsa gerek. Anlaşılan biz gençler biraz aceleciydik ve meta kelimesini bir çırpıda söyleme çabası önemli hatalara düşmemize yol açıyordu. Diğer yandan iktisatta çok yaygın kullanılan “ceteris paribus” kavramının da “seteris” olarak değil de klasik Latincede olduğu üzere kabaca ifade edersek “keteris” olarak okunmasının daha doğru olduğunu da ondan öğrenmiştim büyük bir şaşkınlıkla. Çoğu iktisatçı hâlâ bilmez.    

Nail Hoca’nın son derece titiz çeviri çalışmaları da duyduğu bu sorumlulukla ilişkiliydi kanaatimce. Benim kuşağım ve benden sonraki kuşaklar, onun yüksek nitelikli çevirilerinden çok şey öğrendi, öğrenmeye devam ediyor. Onun çevirileri yeterli yabancı dili olmayan meraklı, heyecanlı, öğrenmeye istekli gençlerin derinlikli Marksist bilgilerle buluşmasını mümkün kılmıştır. Bu anlamda ben de bu buluşmaların keyfini çokça çıkardım. Sanıyorum, Michael Heinrich’in Kapital’in üç cildine en iyi giriş yapan kitaplardan biri olarak değerlendirilen kitabını Türkçeye çevirme sürecimin ardında aldığım bu keyfin karşılığını verme çabası vardı. Söz konusu kitap Yordam Kitap tarafından “Kapital’e Giriş” adıyla 2016’da yayımlandı. Nail Hoca’nın söz konusu kitabın Türkçeye tercüme edilmesi gerektiği yolundaki düşüncesini Yordam’la daha önceden konuşmuş olduğunu öğrenmek ayrı bir mutluluk olmuştu benim için.

Nail Hoca’nın tercümeleri dendiğinde en son Manifesto çevirisi ve Kapital çevirisine yaptığı katkı özellikle akla getirilmelidir. 2001 senesiydi yanlış hatırlamıyorsam, Nail Hoca ile İstiklaldeki Aslıhan Pasajı’ndaki Sahaflar Çarşısı’nda karşılaşmıştık. Elinde kırmızı ciltli bir kitap taşıyordu. Yaptığımız kısa sohbeti takiben elindeki kitabın Mehmet Selik’in Almanca orijinal dilinden yaptığı Kapital çevirisi olduğunu öğrenmiştim. Nail Hoca sahafların ikinci katındaki mücellitte, yıllar sonra Yordam Kitap’tan basılacak olan Kapital’in çevirisini ciltletiyordu.

Nail Hoca’nın doktora tezi de Yordam Kitap tarafından basıldı. Böylelikle birçok insan onu okuma fırsatı elde edebildi, edebilecek. Benim kendimi şanslı hissettiğim bir husus Nail Hoca’nın doktora tezini bizzat onun elinden almaktır. 2000 yılında İstanbul Üniversitesi’ndeki odasında onu ziyaret ettiğimde bana masasının üzerinde duran doktora tezi ve Sungur Savran’la birlikte derledikleri Dünya Kapitalizminde Kriz kitaplarını verme nezaketini göstermişti. Bir armağan olarak saklarım. Kitabı alanlar uluslararası ölçekte değer teorisinin tadilli işleyişi temelinde, dış ticareti, uluslararası fiyatlar, dönüşüm sorunu ve eşitsiz değişim olguları bağlamında geliştirilen özgün bir yorumla okuma fırsatını elde edecekler. Bu yorum S.Amin ve A.Emmanuel ile hesaplaştığı ölçüde, Nail Hoca’nın uzun dalgalar perspektifine zemin oluşturan Mandel’in eleştirisine de yer vermektedir. Heckscher-Ohlin’den sıkılan, uluslararası ticarette eşitsiz değişimin emek değer teorisi üzerinden kapsamlı bir analizi ile tanışmak isteyenlerin mutlaka okuması gerekir. Çalışmanın derinliğinin ipuçlarını açılış sayfasında J. I. Echeverria’dan yapılan alıntıdan sezmek mümkündür: “All trade is foreign trade. The ‘foreignness’ results from being trade and not from its international nature”. Türkçesi ile “Her türlü ticaret yabancı ticarettir. “Yabancılık” onun uluslararası olmasından değil, ticaret olmasından kaynaklanır.”

Son olarak Nail Hoca ile ilişkili bizim (eşim Demet ve ben) için unutulmaz olan bir anımızı aktararak bitirmek istiyorum. 2004 yılının şubat ayının 22. gününde yani Demet’le evlendiğimiz tarihte Cemiyet Lokali’nde (İFMC), dostlarımızla eğlenmeyi planlamıştık. Tabii ki sevgili Nail Hocamız da davetliler arasındaydı. O akşam Cemiyette her şey keyifle devam ederken henüz aramıza katılmamış olan Nail Hoca telefonla beni aradı, hemen aşağıda olduklarını ancak bir miktar kalabalık olduklarını uygun olup olmadığımızı sordu, ben de tabii ki uygun olduğumuzu ve beklediğimizi söyledim. Beş dakika sonra Nail Hoca yanında Ahmet Tonak, Leo Panitch, Alfredo Saad Filho, Arthur MacEwan, Gerard Dumenil ile yukarı gelerek bizim “düğünümüze” katıldılar. Bizim için şaşkınlık veren ama bir o kadar da sevindirici bir ziyaret olmuştu. Nail Hoca’nın Demet’e naif bir şekilde “gelinlik nereden?​” diye soruşu, Demet’in de “nereden olacak hocam kiralık” cevabı ve ardından gülüşmeler aklımda kalmış… Daha sonra arkadaşların takılmasını hatırlıyorum, sizin düğün “citation”a girmiş diye…

Onu tanıdığımdan, onu kaybettiğimiz güne kadar sağlık sorunları Nail Hoca söz konusu olduğunda konuşmanın mutlaka bir yerinde dile gelirdi. En azından erken dönemlerde ne olduğunu çok da bilmediğim ama yakasını bir türlü bırakmayan sağlık sorunları vardı Nail Hoca’nın. Arada bir hastaneye yattığı haberlerini duyar, mümkün olduğunca arar ya da ziyarete giderdik. Nail Hoca ile en son yoğun bakımdayken konuşabildik. Hastalığının ilerlediğini duyduğumda Londra’daydım ve onu aradığımda telaşlı bir sesle yoğun bakımda olduğunu söyledi, şifalar dileyip kapatmıştım telefonu.

Bana kattıkları benim için birer hediyedir.

Nail Hoca çok yazmadı diye hep söylenir… kriter nedir bilmiyorum belki de doğrudur, çok yazmamış olabilir ama çok iyi yazmıştır.   

_____

* Bu yazı bazı farklılıklarla 2014 yılı aralık ayında İktisat Dergisinin, 29 Nisan 2013’te kaybettiğimiz Nail Satlıgan'ı anmak için hazırlanan “Nail Satlıgan’ı Hatırlamak: Marksizm Kriz ve Gelecek” başlıklı 529. sayısında “Sencer Divitçioğlu’nu Okurken Nail Hoca’yı Düşünmek” başlığı ile yayımlanmıştır.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Sömürü tekerine çomak
Büyük araçlara lastik üreten Öz-Ka Lastik işçileri düşük ücrete isyanda

Sömürü tekerine çomak

Öz-Ka Lastik firmasının büyümesi, Türkiye’deki tüm patronların büyüme öyküsünün özeti: Düşük ücret, düşük vergi, yabancı kiralık işçi, kamu ihaleleri, sendikal bürokrasiyle imzalanan satış sözleşmeleri! “Artık yeter, böyle gitmez” diyen Öz-Ka işçileri, kendilerinden habersiz imzalanan sözleşmeye tepki göstererek fiili greve çıktı, “Sözleşme yenilensin” dedi.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
30 Nisan 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et