19 Aralık 2018 21:39

Öğrencilerin zamlarla imtihanı

Öğrencilerin zamlarla imtihanı

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

 

Türkçe Öğretmenliği 
bölümünden bir öğrenci
Çukurova Üniversitesi

Yıllardır hükümet eğitimi parasız ve nitelikli bir hale getirdik diye övünüyor fakat ne eğitim parasız ne de nitelikli. Öğrenciler zorla gerici müfredatlar ile okutulmaya ve bilinçsizleştirilmeye çalışılıyor. Son aylarda Cumhurbaşkanı Erdoğan “Öğrenciler neden hep burs istiyor biraz da kredi alsınlar. Artık taksitlendirme ile hemen kredileri öğrenciler çok kolay ödeyebiliyor. Kredi alın ey öğrenciler.” dedi. Bir de yüzde 25 enflasyon ile bursların 70 dolara kadar düşmesini görmezden gelerek, 30 lira burslara zam yapıp; enflasyonun çok altında olan burs zammını öğrencilere kendisi tarafından verilen bir nimetmiş gibi anlattı ve bundan gurur duyduğunu belirtti.
Lakin işin aslına bakarsak yapılan 30 lira zam ile 5-13 Ocak tarihleri arasında gerçekleşecek olan Çukurova Kitap Fuarı’ndan bir kitap bile alınamaz. Çünkü kitap fiyatları da zamlandı. Yurttaki yemek fiyatlarına %35 zam gelirken, yemek bursuna “Enflasyon İle Mücadele kapsamında” %10 indirim yapıldı. 
Yurt mescitlerinde organize edilen tatlı ve çiğ köfte ikramlarının yapıldığı tarikat sohbetleri enflasyondan hiç etkilenmiyor. Yurttaki blok müdürleri bu sohbetlere ve yurdun düzenlediği etkinliklere katılan öğrencilere yazı zamanlı iş adı altında iş ayarlanıyor ve bu öğrenciler gerektiğinde yapılan etkinliklerde kullanıyor. Geleceğin temsilcileri olan biz öğrenciler tarikat sohbetlerini ve orantısız zamları değil, parasız, eşit ve bilimsel bir eğitim sistemi istiyoruz.

Çalışmak zaruri

Adnan GÜNGÖR
Hacettepe Üniversitesi

Bugünlerde hepimizin tartışması olan fakat masa başında birilerinin eline kalmış bir mesele haline dönen enflasyon ve döviz etkisiyle anlamını gün geçtikçe kaybeden ve milyonlarca emekçinin meselesi olmasına rağmen onlardan uzak, patrona yakın bir şekilde belirlenmeye çalışılan asgari ücret, hem okuyup hem çalışmak zorunda kalan biz gençler için yabancı bir konu olmaktan çıkıyor. Ekonomik gidişatın bu denli kötü olmadığı zamanlarda dahi okul döneminde borçlanıp yaz sürecinde çalışmak durumunda kalıyorduk. Bir arkadaşımız geri ödemeli olan KYK’sini de yetiştiremeyip tatil zamanında sigortasız, bulduğu her işte çalışarak kapatmaya çalıştığını söyledi. Şimdilerde ise vaziyet daha kötü elbette. Artık derslerden kalan vakitleri kütüphanede, kulüplerde geçirmemiz gerekirken günü birlik, zar zor bulduğumuz işleri kovalamaya başladık. Öyle ki başka bir arkadaşımız derslerden geri kalmamak için geç saatlere kadar çalışması gerektiğini söyleyip yurtta kaldığını, tek çaresinin eve çıkmak olduğu dile getirdi. O zaman da kira, faturalar, yol parası derken hesabın içinden çıkamıyoruz haliyle. Kampüs içinde bile yemekhane ve servis zamları fazla gelirken, kriz halinin tüm hayata yansıdığı bu dönemde tek gelirimiz olan KYK’ye yapılacak 30 TL’lik zam sorunlarımıza çözüm olmaktan çok uzak bir yerde duruyor. Üstüne hem çalışmak zorunda kalmamızdan hem de işçi, emekçi çocukları olduğumuzdan asgari ücret tartışması hayatlarımızı temelden etkiliyor.
KYK MÜCADELESİ ASGARİ ÜCRETTEN AYRI DEĞİL
Birbirinden farklı bölümlerde okuyan Hacettepe Üniversitesi öğrencileri olarak asgari ücret ne kadar olmalı dediğimizde, kimisi “2000 TL olur, ne de olsa belirleyenler bizler değiliz.” derken kimisi dövizden, alım güçlüğünden başlıyor ve “En az 3000 TL olsun.” diyor. Ücretin tutarı kişiden kişiye değişiyor olsa da ortak bir noktada buluşuyoruz. Anahtar kelimeler tahmin ettiğimiz gibi “enflasyon, döviz, alım güçlüğü ve kriz”. Çözüm yolu ise tek! Bulunduğumuz mevcut durumda sorunlarımızın aynı olduğu gibi rahat bir hayata uzanan yolun da aynı olduğunu biliyoruz. Bunun için faturası halka kesilmiş bu krizin sorumluluğunu kabul etmemek, “bedavacılık” diye bahsedilen öğrenim kredisinin bursa çevrilmesini istemek ve borçların silinmesini talep etmek bugün bir işçinin alacağı asgari ücret zammı mücadelesinden apayrı değil. Bugünden içinde olduğumuz bu tartışmayı yarın diplomalı işçiler olarak yürüteceğimizi biliyoruz. O nedenle şimdiden okullarımızda asgari ücret tartışmasını derinleştirmeliyiz.
 

 

 

ÖNCEKİ HABER

Benzer yaşamlar, ortak talepler

SONRAKİ HABER

Politik İktisat Atölyesi devam ediyor...

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa