‘Haber yaptığımız için gözaltına alınmak can sıkıcı bir şey’
İsmail Devrim haberi tüm kamuoyunu derinden etkiledi. ‘Çocuğuna pantolon alamadığı için intihar eden…’ haberi, ‘insanım’ diyen herkesi sarstı,

Fotoğraf: ergün.demir.9803/Facebook
İLGİLİ HABERLER

Oğluna okul kıyafeti alamayan İsmail Devrim adlı yurttaş intihar etti

İsmail Devrim'in intiharını duyuran gazeteci Demir serbest bırakıldı

Emek Partisi: Daha fazla İsmail Devrim'ler ölmesin diye mücadeleye
Hasret Gültekin KOZAN
İsmail Devrim haberini yapan gazeteci Ergün Demir, haber yayınlandıktan hemen sonra hedef tahtasına kondu. Önce haberin yalan olduğu, intiharın ‘psikolojik’ nedenlerle gerçekleştiği söylendi, bunu başta söyleyen devletin kurumlarıydı hatta… Ergün Demir, İsmail Devrim’in eşi Hafize Devrim ile yaptığı görüşmenin ses kaydını yayınlamak zorunda kaldı ve bunun ardından da ‘özel hayatın gizliliğini ihlal ettiği’ gerekçesiyle gözaltına alındı, ardından serbest bırakıldı.
Burada biraz basın özgürlüğü ve gazetelerin durumuna değinecek olursak, Karl Marx’tan söz açmalıyız… Basın özgürlüğünü diğer özgürlüklerle birlikte, reddedilemez, vazgeçilemez, engellenemez hak olarak görüyor Marx. Ona göre, özgür basın insanları birleştiren, kendilerine güveni geliştiren ve gözetme sağlayan bir kamu kuruluşudur. (Marx, 15 Mayıs, 1842). Marx gazetelere de çok önemli sosyal sorumluluk ve toplumu aydınlatma görevi yükler. 1849’da Neue Rheinische Zeitung gazetesinin editörü olarak mahkemeye çıktığında, savunma olarak şöyle demiştir: “Kendi çevresinde ezilmişi temsil etmek ve sosyal ve siyasal gücün belli cellatlarına karşı koymak gazetenin görevidir.”(Şubat 14, 1849, NRZ gazetesi, Fetscher, 1969;175).
Bu parantezin ardından gazeteci Ergün Demir ile söyleşimize geçelim…
1997 İstanbul Üniversitesi Gazetecilik mezunu olan Demir, “O gün bu gündür gazetecilik içerisindeyim. Son iki yıldır Astakos Haber’i yapıyoruz. Toplumun tüm kesimlerine açık, kente, işçilere, hayvanlara, çevreye duyarlı gazetecilik yapmaya çalışıyoruz. Kendi siyasi görüşümüz başka, gazeteciliğimiz başka” diyor.
‘DİNLERKEN NEFESİM KESİLDİ’
Demir’e İsmail Devrim haberini nasıl yaptığını anlatmasını istiyoruz, o da söze giriyor: “Hepimizin haber kaynakları vardır. Ben bana gelen tüm telefonları, mesajları çok ciddiyetle takip ederim. Böyle olunca kaynaklarım bana sürekli haber akışı sağlar. O gün telefon geldi ‘Yukarı Hereke’de bir intihar var, çok trajik’ denildi, üzerine durdum. Gazeteye arabamla gelmemiştim, malum benzin fiyatları aldı başını gitti. Tramvayı tercih ediyorum, bindim tramvaya arabamın olduğu yere gittim, oradan da Yukarı Hereke’ye, eve ulaştım”
Demir olayı duyduğında nefesinin kesildiğini şu sözlerle aktarıyor: “Evde Hafize Devrim ile bir odada yanımızda başka bir erkek ve bir kadının olduğu ortamda görüşmeyi gerçekleştirdik. Devrim’i dinlerken bazen nefesim kesiliyordu, içeriden su istedim ara ara. Röportaj bitti, bunun çok önemli bir haber olduğunu o an fark ettim. Sonra haber yayıldı, çoğu gazeteci kendi haberiymiş gibi yayınladı. Bir gün sonra haberi anında çekenler de oldu, ben köşemde ‘Yengeç gibi yan yan gitmeye başladınız’ dedim”
‘SADECE HABERİMİ YAPTIM’
Demir’in haberinin ses getirmesi ve kimi gazeteler tarafından yayınlanmasının ardından önce Valilik, ardından da Kocaeli Cumhuriyet Savcılığı’nın açıklamaları geldi. Demir o açıklamaları “nesnel bilgi hataları var” diyerek değerlendiriyor ve sürecin doğru yönetilemediği söylüyor: “Eminim ki Kocaeli Valiliği durumu olmayan vatandaşa yardım ediyordur, bu başka bir konu. Şunu söylemek isterim, bu ülkede insanlar yardım alarak yaşamak zorunda olmamalı. Olay çok sıcakken, detaylı araştırma yapmadan açıklamalar yapılması sanki süreci eksik yönettiler algısı yarattı. Sadece okul pantolonu değildi mevzu. Çocuğuna düğüne giderken de pantolon alamayabilirdi İsmail Devrim. O ekonomik sorunların patladığı noktaydı burası. Evleri var ama evin kredi borcu canını sıkıyormuş, kaza geçirdikten sonra çalışamaz olması da eklenince bunlar yaşanmış. Ne okulun, ne Valiliğin nesnel olarak hiçbir suçu yok ama kötü yönetilen süreçte sıcağı sıcağına verilen tepkilerin yanlış olduğunu da biliyorum. Ben haberimde kimseyi suçlamadım, sadece haberimi yaptım. Ajite etmeye çok müsait bir haberde ama ben yapmadım, tarz olarak zaten benimsemiyorum. Haberi yaparken çok üzüldüm, benim yazdığım verileri bazı gazeteciler takla attırıp beni yalanlamaya çalıştılar. Ama olmadı, mızrak çuvala sığmadı”
‘HER KESİMDEN DESTEK ALDIM’
Demir gözaltı sürecinin ardından her kesimden destek aldığını da belirtiyor: “Artık gazeteci arkadaşlar şunu sorguluyor; haberde veri nedir? Gazetecinin habere yaklaşımı nasıl olmalı? Nasıl inandırıcı olacağız? ‘Haberin verisi nasıl toplanır?’ diyen, ‘Biz nasıl gazetecilik yapacağız artık’ duygusu bütünleşmemizi sağladı. Birbirini hiç sevmeyen gazeteciler bile haberin arkasında ve benim yanımda durdu. Şu gün gelinen noktada ülkede hangi yelpazede olursa olsun yurttaşlar trollemeleri kendileri engellemeye çalıştı, haberi savundu.”
Kendi yaşadıklarının hemen ertesi günü, sosyal medya hesabından Rize’de bulunan bir çınar ağacının kesilmesine dair video paylaşıp uygulamayı eleştiren gazeteci Deniz Varlı’nın başına gelenleri de soruyoruz Demir’e: “Ne olursa olsun gazeteci arkadaşlarımın sadece haber yaptığı için gözaltına alınması, tutuklanması benim canımı yakan bir şeydir. Bunları bir akademisyen toparlayıp yorumlasa daha doğru olur diye düşünüyorum. Geldiğimiz durum açısından yorum yapmak da istemiyorum. Ben bu haberin etkileriyle bir adliye süreci yaşadım. Artık yorumu insanlar yapsın istiyorum.”
Evrensel'i Takip Et