20 Eylül 2018 23:50

Onların gemisi yürüsün diye işçi sınıfı dalgalarda boğulmasın

3. havalimanı işçileriyle dayanışma eyleminde gözaltına alınan sendikacılardan Liman-İş Örgütlenme Uzmanı Sinan Ceviz Evrensel'e yazdı.

İnşaat-İş Twitter paylaşımı ekran alıntısı

Paylaş

Sinan CEVİZ
Liman-İş Örgütlenme Uzmanı

Günlerdir 3. havalimanı işçilerinin taleplerini ifade etmek için gerçekleştirdikleri eylemleri üzerinden tartışmalar sürdürülüyor. İşçileri ihanetle suçlayanlar mı dersiniz, kafalarının ezilmesi gerektiğini savunanlar mı? Sahibinin sesi olmak için yarışanlar her telden çaldılar ve söylediler.

Neticede kopartılan onca kıyamet sonrasında günlerce süren gözaltı işkencesinden sonra 24 işçi tutuklandı ve geri kalanları ise zorla çalıştırılıyor. Emek cephesi de tüm bu olup bitenlere yanıt verdi işçilerin yanında saf tuttu. Olay çok netti aslında, yolları, köprüleri, hanları hamamları, sarayları ve limanları yapan inşaat işçileri bu kez de 3. havalimanındaki çalışma koşullarının düzeltilmesini istiyordu. Bir kağıda alt alta sıralamışlardı taleplerini, özetle iyi yemek, tahtakurusuz yatak, ölmemeleri için tedbirlerin alınmasını istiyorlardı.

Ne kin vardı, ne nefret, ne de ayrımcılık, bu kadar net olan ve insani olan bu taleplerinin karşılanması yerine, bastırılmaya çalışılmasına karşı işçilerin taleplerini mücadeleci sendikalar ve emek, meslek örgütleri de sahiplendi.   İşçilerin mücadelesini öfkeyle boğmak isteyenler sendikaların destek açıklamasına da saldırdı ve onlarca sendika ve meslek örgütü yöneticisi darbedilerek gözaltına alındı.

Tam bunların yaşandığı esnada Cargill işçilerinin yürüyüşü engellendi ve işçiler gözaltına alındılar.

Parça parça yaşananları birleştiğimizde görüyoruz ki, gelişecek işçi hareketini anlatılan örneklerde görüldüğü gibi gözdağı vererek engellemenin derdine düşülmüştü. Öyle ya 3. havalimanında daha önce de işçiler özellikle iş cinayetleri ile ilgili eylemler gerçekleştirilmiş ve defalarca dile getirdiklerini bir kaz daha söylüyorlardı. Buradan vatan hainliği çıkarmaya çalışmanın altında yatan gerçeğin ise başka olduğu gün gibi ortadadır.

İktidar yasakladığı bütün grevlerde milli güvenliğin tehdit edilmesi gerekçesini sunmuştu. Patronlara “Ya sen bu işçilerin hakkını niye vermiyorsun” demek yerine grevleri yasaklamıştı. İnşaat işçilerinin eylemlerinde gözaltına alınan işçilere de benzer suçlamalar yöneltildiğini gördük. Aynı şeyi Cargill işçilerinin mücadelesinin engellenmesinde gördük.

Ülkenin derin bir ekonomik krize sürüklendiğini hep beraber yaşayarak görüyoruz. Bu süreç derinleşirken bir taraftan iktidar eliyle “Aynı gemideyiz” denilirken bir yandan da birçok fabrikada ve işyerinde işten atmalar yaşanmaya, beraberinde hak gaspları yaşanmaya başlandı. Aslında işçi sınıfı ve patronların aynı gemide olmadığını daha önceki kriz dönemlerinde de yaşadık. Hatırlayacak olursak kriz patlak verdiğinde fedakarlık çağrıları yapılır aynı gemideyiz denir. İşçilerin ücretleri düşürülür işten atılır. Eğer olurda krizin yükünü hep biz ödemeyelim patronlarda taşın altına elini koysun diyen olursa da hainlikle suçlanır, olası işçi hareketleri baskıyla engellenmeye çalışılır. Sonuçta geriye dönülüp bakıldığında sermayenin ve iktidarlarının gemileri yürümüş dev dalgalarda işçi ve emekçiler boğulmuş olur.

Bugün yapılmak istenen de budur, daha büyük işçi hareketleri gelişmeden, lokal gelişen eylemler birleşmeden ve örnek teşkil etmeden, bastırılmak ve vatana ihanet gibi suçlamalarla birbirinden ayrıştırılmak ve boğulmak istenmektedir. Çünkü sözünü ettikleri geminin yürümesi için işçi sınıfının sesini çıkarmaması gerekmektedir.

Fotoğraf bu kadar net ve ülkemizin yakın tarihinde de bu filmin benzerlerini bir çok kez gördük ne yazık ki. Öyleyse başta ileri işçiler ve mücadeleci sendikalar olmak üzere bu oyunu bozmak için harekete geçilmelidir. İnşaat işçilerinin serbest bırakılması ve taleplerinin kabul edilmesi, Cargill işçilerinin sendikal haklarının tanınması ve işçilerin işe iadelerinin sağlanması, Flormar işçilerinin işlerine dönmesi. Mercedes, Renault’da, TÜPRAŞ’ta bir daha patronun kazandıkları hakları kısıtlama talebiyle işçilerin karşısına çıkamaması, işten atmaların durması, Makel işçilerinin haklarına patronlarının bir daha el uzatamaması... Kısacası onların gemisi yürüsün diye işçi sınıfının dalgalarda boğulmaması için birleşmek ve birlikte mücadele etmek zorundayız.

Bunun dünden daha fazla olanağı vardır ve lokal yapılan mücadelelerin birleşmesi, haklarımızın korunmasının tek güvencesidir.

 

ÖNCEKİ HABER

CHP Milletvekili Enis Berberoğlu tahliye edildi

SONRAKİ HABER

Sendikacılar: İşçilerden öğrenmeli, mücadeleyi birleştirmeliyiz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...