27 Ağustos 2017 00:40

Öğrenciler iki seçeneğe mahkum ediliyor

Üniversite öğrencileri için devlet yurtlarındaki kapasite sorunu, öğrencileri ya özel yurda ya da tarikat yurduna mahkum ediyor.

Paylaş

Eylem NAZLIER
İstanbul

Üniversite öğrencilerinin en büyük sorunlarından biri barınma. Devlet yurtlarının kapasitesinin az olması, özel yurtlardaki pahalılık öğrencileri çaresiz bırakıyor. Bu nedenle öğrenciler bir kez daha tarikat ve derneklerin açtığı yurtların pençesine düşme tehlikesiyle karşı karşıya. İster yurtta, ister evde olsun, yaşadığı yerden başka bir şehirde okumanın maliyeti öğrenciler ve aileler için hiç de ucuz değil. 

Evrensel'e konuşan öğrenciler, özel yurtların pahalılığından, öğrenci oldukları için ev bulmakta zorluk çektiklerini söylüyorlar. Yurtlarda kalan öğrencilerse, yemek fiyatlarının pahalılığından ve yurtlardaki hijyen sorunundan şikayetçi. Öğrenciler, bütün bunların yanında bir de açılan soruşturmaların ardından yurttan atılma korkusu yaşıyor. 

‘EV KİRALARI YÜZÜNDEN 3 SAATİM YOLLARDA GEÇTİ’

Gökhan Bayraktar, İTÜ elektrik mühendisliği öğrencisi. Yaklaşık 9 yıldır İstanbul’da yaşıyor. İstanbul’a lise eğitimi için Artvin’den gelmiş. Lise döneminin çoğunu yurtta geçiren Bayraktar, lise son sınıfta üniversite sınavlarına daha iyi hazırlanmak için bir arkadaşıyla eve çıkmış. Bayraktar, “Uzunca bir arayıştan sonra dilediğimiz şartlarda kirası 1000 TL olan bir ev bulduk” diyor. Ev kiralarının yüksek oluşundan dolayı üniversitenin ilk yılında dedesinin Bağcılar’daki dairesinde yaşamaya başlayan Bayraktar, yolculuğun uzun sürmesi nedeniyle yine uzun uğraşlar sonucu Kadıköy’de 1750 liraya 3 arkadaşıyla eve çıktığını söylüyor ve devam ediyor: “Bu sefer arka mahallelerde değil ama ısıtma olarak çok sorunlu bir evimiz oldu. Bir odayı kullandık. Sadece o odanın doğal gazını açtık. Kışın o odadan çıkmadık. Hareket etmeyerek vücut sıcaklığını korumaya çalışıyorduk. Daha rahat geçinmek için bir kafede çalışmaya başladım. Aldığım para, çalışma zamanının düzensizliği derken sosyal hayatım ve eğitim hayatım çok etkilendi.” İkinci sınıfın sonunda evin kirasının yüksek oluşundan dolayı o evden de çıkma kararı aldıklarını söyleyen Bayraktar, “Sonunda tekrar Bağcılar’a taşınmak zorunda kaldım ve 2 sene daha her gün 3 saatimi yolda geçirmeye başladım. Yaklaşık 3 hafta önce üniversiteden bir arkadaşımla 4. Levent metro durağına yakın bir eve çıktık. Sonunda aylık kirası 1400 TL olan bir ev bulabildik. Eve çıktıktan sonra yine daha rahat geçinmek için bir barda çalışmaya başladım. Çalışma günlerinin düzensizliği yine sosyal hayatımı etkiliyor fakat okullar daha açılmadığı için eğitim hayatımı etkilemedi henüz. Okullar açılınca iş ve okulu götürebileceğimi düşünmüyorum” dedi.

‘HER GÜN KITALAR ARASI YOLCULUK YAPTIM’

Kocaeli’de yaşayan Betül Altındal’ın üniversite serüveni ise 4 yıl önce başlamış. 2013 yılında İstanbul Gedik Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım bölümü ön lisans programına yüzde yüz burs ile yerleşen Altındal yaşadıklarını şu sözlerle özetliyor: “Yurtta kalmak zorundaydım. KYK yurdu çıkmadığı için de özel bir yurtta kalmak zorundaydım. 8 kişilik bir odaya 550 TL vermiştim ki şimdi daha fazladır ücreti. O dönem benim ve ailem için hem masraflıydı. Yemekler çok kötüydü dışarıda yemek zorundaydım. Yurt yönetimine şikayet ettiğimizde zaten az bir ücretle yurtta kaldığımızı ve verdiğimiz paraya göre yemeklerin de ancak bu kadar iyi olacağını söylediler.” Aylık 1500 TL’nin üzerinde bir masrafı olduğunu belirten Altındal, “Okuldaki bir arkadaşımla ikinci yarıyıl eve çıkmaya karar verdik. Ama öğrenci için ev bulmak, özellikle iki genç kız için kalacak bir ev bulmak Türkiye şartlarında gerçekten çok zor.  Zar zor bir ev bulduk. İkinci el eşyalarla evi döşedik. Kiradan dolayı okulun son dönemimde part-time olarak çalışmaya başladım ve ailemin yükünü biraz da olsa hafiflettim. Böyle biten ön lisansımın ardından DGS ile İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Reklamcılık’ı yüzde 50 burs ile kazandım. Tercih yaparken babama ‘KYK yurdu çıkana kadar evden gidip gelirim’ demiştim, başka bir şehirde yurt için ayıracağı parayı okula vermesini istediğim için. Sonra 1 yıl boyunca günde 6 saatimi yolda geçirdim” dedi. Kocaeli’de yaşayan Altındal, 8.30’daki derse geç kalmamak için 5’te evden çıktığını ve gece 21.30’da ise evine dönebildiğini anlattı.

‘ÖĞRENCİYE EV YOK’

Tuğçe Taşöz de İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesinde Halkla İlişkiler Ve Reklamcılık okuyor. Bakırköy’de 3 arkadaşıyla birlikte kalıyor. Taşöz, 1500 TL kira ödediklerini dile getirerek şunları söylüyor: “Kadın olduğumuz için her semtte ev bakamıyorduk. Haberlere baktığımızda kadınların başına neler geldiğini gördüğümüz için bir korkumuz da vardı. Kadın arkadaşlarımızla Bakırköy’de ev bakmaya karar verdik. Öğrenci olarak ev bulmamız çok zor oldu. Genelde ‘Öğrenciye ev yok’ cevabı ile karşılaştık. Emlakçılarla konuştuk ama onlar da çok fazla para istiyordu. Gene ailelerimiz destek oldu. Ama hepimizin ailesini zorlamıştı bu durum. Devletin öğrencilerin barınma sorununa ciddi olarak eğilmesi gerek.” 

‘BARINMA HAKKI KAMUSAL BİR HAKTIR’

Konuyla ilgili konuştuğumuz Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen)  Eğitim Uzmanı İlker Akçasoy, öğrencilerin AKP hükümeti tarafından izlenen bilinçli politikalar sonrası cemaat yurtlarına mahkum edildiğini söyledi. Akçasoy sözlerine şöyle devam etti: “Barınma hakkı kamusal bir hak olarak tanımlanmıyor. Dolayısıyla temel sorun buradan ortaya çıkıyor. Bu hakkın parasız bir şekilde karşılanması lazım.  Devlet yurduna giremeyen ya da girdikten sonra yurttan atılma gibi bir hukuksuzlukla karşılaşan öğrenciler cemaat ya da özel yurtlara gitmek zorunda kalıyor.  Bu tabloya baktığınızda sistematik veya kasıtlı olarak çocukların cemaat yurtlarına yönlendirildiğini görüyoruz. 2009 yılından beri üniversite sayıları, kontenjanlar arttırıldı. Bu kadar kontenjanı, üniversite sayısını artırıyorsunuz ama paralel bir biçimde devlet yurtlarının sayısı artırmıyorsunuz. Öyle bir sistem yaratıldı ki öğrenciler ya çok yüksek kiralarla eve çıkacak ya da cemaat yurtlarına gidecek. Yurtlar cemaatlerin örgütlenme alanı olarak görünüyor. Bundan vazgeçilmeli.” 

ÖNCEKİ HABER

Gazeteci Hoş: Ana akımı, yandaşı, osu, busu, fark etmiyor

SONRAKİ HABER

Nordkalk şimdi de Türkiye’de çevreyi katledecek

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...