09 Ağustos 2017 23:50

İspanya'da Franco faşizminin bir sembolü: Şehitler Vadisi

Hilal Ünlü, İspanya'nın faşist diktatörü Francisco Franco'nun 'bir uzlaşma anıtı' olarak nitelendirdiği Şehitler Vadisi'ni yazdı.

Paylaş

Hilal ÜNLÜ
Gijon

Bir akşamüstü İspanya’nın çeşitli bölgelerinde bulunan 500 toplu mezardan 33 bin 832 ceset (Bu rakam kimi kaynaklara göre 33 bin 832, kimi kaynaklara göre 30 bin ya da daha az) kaçırıldı. O gün sinemalar 2 seans ücretsizdi. Kaçırılan bu cesetler kutular içinde kamyonlarla taşındı. Küçük düşürülmüş ailelerin izni şöyle dursun açıklama bile yapılmadan...Ve şimdi onlar ‘dünyanın en büyük haç’ının altında, Şehitler Vadisi’nde yatıyor. 

Franco diktatörlüğü döneminde büyük bir politik ve ideolojik öneme sahip olan Şehitler Vadisi, Franco’nun emri ile 1940 ve 1958 yılları arasında, Madrid Özerk Bölgesi sınırları içinde yer alan Cuelgamuros Vadisi’nde, Guadarrama Sıradağlarında inşa edildi. Vadide onlarca kilometre uzaklıktan bile fark edilen, yaklaşık 200 bin ton ağırlığa sahip, 150 metre yüksekliğinde, kollardan genişliği 46 metre olan bir haç, haçın iki yanında arkasında güvercinliklerin bulunduğu iki şapel (Santisimo ve Sepulcro) bir bazilika, bir manastır ve bir gençlik kışlası yer alıyor. 

FRANCO’NUN MEZARI DA BURADA

İspanya İç Savaşı’nda, iki taraftan (Cumhuriyetçiler ve diktatör Franco yanlısı silahlı gerici güçler olan Falanjistler) mezarlar karışık bir şekilde yerleştirilerek Franco ve Franco’nun partisi İspanyol Falanjist Partinin kurucusu Jose Antonio Primo de Rivera’nın mezarları da bu vadide bulunuyor. 

Tarihçi Juan Pablo Fusi’ye göre inşasına yaklaşık 20 bin cumhuriyetçi savaş ve politik tutsağın katıldığı vadide, güvenlik önlemi alınmadığı için koca koca taşları taşımak, canlı kayaları kırmak zorunda kalan çok sayıda mahkumun (çoğunluğu işin ehli olmayan) hayatını kaybettiği dile getiriliyor. Yine silikozisten yaşamını kaybedenlerin sayısının da az olmadığı söyleniyor. 

Ulusal miras listesinde olan ve yılda 150 ile 500 bin ziyaretçi alan vadi, İspanya’ya yılda ortalama 2 milyon avro kazanç sağlıyor. 

BİR UZLAŞMA ANITI MIDIR?

İç savaştan bir yıl sonra, 1 Nisan 1940 tarihinde Franco, bir uzlaşma anıtı olarak nitelendirdiği Şehitler Vadisi’nin (Valle de los Caídos) inşa edilmesi planını açıkladı. “Burası İspanya’nın cesaretini, ülkenin katı yürekliliğini, sertliğini temsil eden tenha bir ibadet yeri olacak...Görkemli kutsal savaşta düşenler hatırlansın ve saygı ile anılsın diye...”

Nisan 1940 tarihli resmi gazetede vadiye ilişkin, “Şanlı kutsal savaşta (din uğruna verilen) düşenlerin anısını yaşatmak için bir dinlenme yeri olarak inşa edilecek” yazıyor. 

Yine 1940 yılında çıkarılan 1 No’lu kararnamede “Bizim haçlı seferimiz oldukça büyük bir öneme sahip olup kahramanca adanmışlıklara sahne olmuştur. Dolayısıyla bu savaş sadece kentlerdeki basit anıtlar ile temsil edilemez. Bu nedenle görkemli bir anıt inşasına karar verdik; tanrı ve ülke yolunda ölen kahramanların dinlenmesi için...” vb. şeklinde ifadeler yer alıyor.

BARIŞIN DEĞİL FAŞİZMİN SEMBOLÜ BİR MEKAN

Çok sayıda kitle örgütü, Sierra de Guadarrama Sosyal Forumu ve Madrid Bellek Forumu gibi toplumsal bellek kuruluşları, “ölüm ve intikamın” sembolü olan bu haçın bir uzlaştırma, bir barış anıtı olamayacağını ve bunun gökyüzüne yükselmesine izin verilemeyeceğini ileri sürüyor; demokrasi ve cumhuriyete son veren bu kanlı savaşta can veren on binlerce cumhuriyet savunucusunun cellatlarıyla birlikte gömülü bulunduğu bu vadinin nasyonel katolisizmin inşa ettiği estetik ve anlam olarak faşist bir mekan olduğunu; anayasaya karşı askeri darbe yapan, kutsal haç adına on binlerce insanı ölüme ve ömür boyu hapse mahkum edenlerle uzlaşılamayacağını ifade ediyorlar.

HUKUKÇULARIN TALEPLERİ

Çok sayıda hukukçu da, Diktatör Franco ve faşist Falanj Partisinin Kurucusu Primo de Rivera’nın kalıntılarının buradan bir başka yere taşınması, iç savaşı yücelten ve nefreti körükleyen ögelerin, sembollerin kaldırılması; bazilikada “şehitler için” yapılan ayine son verilmesi; iç savaş ve diktatörlük kurbanlarının gerçeğe ulaşma ve  reparasyon (tazmin) hakkını kullanabilmesi için gerekli araçların sağlanması yönünde başvuruda bulunuyor. 

Ayrıca burada gömülü bulunanların kimlik tespitlerinin yapılmasını talep ediyor ve vadinin bu şahıslara saygı ve itibarlarının iade edildiği bir bellek alanına dönüştürülmesini istiyorlar. Buna örnek olarak da Arjantin’de işkence merkezine dönüştürülen denizcilik teknik okulunun iyileştirilmesi, Auschwitz-Birkenau Devlet Müzesi, Peru’daki Bellek Meydanı, Şili İnsan Hakları ve Bellek Müzesi, Kamboçya’da Soykırım Merkezi ve son olarak Ruanda’daki Kigali Soykırım Anıtı’nı gösteriyorlar.

FRANCO’NUN MEZARI TAŞINACAK MI?

11 Mayıs 2017 tarihinde parlamentoda PSOE’nin (Sosyalist Parti), Tarihsel Bellek Yasası çerçevesinde, Franco’nun kalıntılarının vadiden bir başka yere taşınması, zorla çalıştırılan tutsakların inşa ettiği yerlerin sayısının belirlenip buralara bu tutsakların plakalar üzerine isimlerinin yazılması, diktatörlük zamanında kaybolanların kimlik tespitinin yapılması için bir DNA bankasının oluşturulması yönünde verdiği önerge (Yerine getirilmesi zorunlu değil) onaylandı; ancak buranın bir ibadet ve genel bir mezarlık olduğunu savunan sağcı muhafazakar PP (Halk Partisi) hükümeti önergeyi yürürlüğe koymaktan yana değil. 

FRANCISCO FRANCO (1892-1975) KİMDİR?

İspanya Diktatörü FrancoBaşkan Manuel Azanya’nın cumhuriyetçi anayasal hükümetine karşı askeri ayaklanma gerçekleştirerek İspanya İç Savaşı’nı (1936-1939)  başlattı. Bu savaştan yengiyle çıktıktan sonra “Tek, Büyük ve Özgür İspanya, İspanya İleri, Tanrı Yolunda İmparatorluk” sloganlarını dilinden düşürmemiş ve olağanüstü genişlikteki tüm yetkiyi elinde toplamıştır. 

Komünizm, sosyalizm ve laiklik karşıtı olan, demokratik hakları bütünüyle ortadan kaldıran Franco’nun 36 yıllık diktatörlüğü döneminde, tüm muhalifler işkencelerden geçmiş, uzun yıllarını zindanlarda geçirmiş, on binlercesi katledilmiş ya da yaşamlarını sürgünde geçirmek zorunda kalmıştır. Sendikalar kapatılmış, kadınların çalışma yaşamına kısıtlamalar getirilmiş; kadınlar evde oturup çocuk doğurmaya teşvik edilmiştir. El Caudillo (önder) lakabıyla da tanınan ve koyu bir Katolik olan Franco, dini, iktidarını sürdürmesinin önemli bir aracı olarak kullanmıştır. 

ÖNCEKİ HABER

‘Şişman adam'ın Nagasaki’ye atılma hikayesi

SONRAKİ HABER

Ağaçpınar'daki köylülerin yolları, suları, elektrikleri yok

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...