03 Mart 2017 08:26

Bombalı saldırıyı protesto edenler hakim karşısına çıktı

Adana'da, Ankara Güven Park saldırısını protesto eden 63 kişi 11’inci Asliye Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıktı.

Paylaş

Volkan PEKAL
Adana

Ankara Güven Park’ta 2016’nın Mart ayındaki bombalı saldırıyı protesto etmek için yürüyüş yapmak istedikleri sırada polis saldırısına maruz kalan ve aralarında çok sayıda demokratik kitle örgütü yöneticisinin de bulunduğu 63 kişi bugün 11’inci Asliye Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıktı. Bombalı saldırıyı protesto etmeleri engellenen yurttaşlar, “Kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama” iddiası ile yargılanıyor.  

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz ve Merkez Yönetim Kurulu’nun tamamı ile Eğitim Sen Genel Başkanı Kamuran Karaca, MMO Genel Başkanı Ali Ekber Çakar, Mimarlar Odası Genel Başkanı Eyüp Muhcu, TTB Başkanı Raşit Tükel de davayı izledi. Ayrıca yürüyüş içerisinde polis gazına maruz kalarak hastaneye kaldırılan ve hakkında meclise söz konusu dava ile ilgili fezleke gönderilen CHP Adana Millervekili İbrahim Özdiş de davayı izleyenler arasındaydı.

Hakkında dava açılan 63 kişi arasında EMEP İl Başkanı Sevil Aracı, GYK Üyesi Halil İmrek, PSAKD Şube Başkanı Şükrü Şahin, önceki dönem Baro Başkanı Mengücek Gazi Çıtırık, Baro Başkanı Veli Küçük,  ZMO Şube Başkanı Semih Karademir, MMO Şube Başkanı Hasan Emir Kavi, Eğitim Sen Şube Başkanı Ahmet Karagöz ve yönetim kurulu üyeleri bulunuyor.

Savunma yapan avukatlar silahsız, şiddetsiz gösteri ve yürüyüş için izne ihtiyaç olmadığını belirterek iddianamede yer alan “İzinsiz toplantı” iddiasının yanlış olduğunu, iddia makamının olayla ilgili bilgi toplamayıp polisin hazırladığı fezlekeyi olduğu gibi iddianameye çevirerek görevi kötüye kullandığını, orantısız güç kullanan polisler hakkında soruşturma açılmasının gerektiğini söyledi.

'O GÜN YAPILAN TAM ANLAMIYLA POLİS DEVLETİ UYGULAMASI'

Sanıklar arasında yer alan Adana Baro Başkanı Veli Küçük,  Anayasa’nın 34’üncü maddesinde çok açık şekilde herkesin izin almadan silahsız saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahip olduğunu ve AİHS’in 11’inci maddesinde de bu hakkın korunduğunu belirterek  63 kişinin sanık sandalyesinde yer almasının hukuk devletinin bir ayıbı olduğunu ifade etti. Demokratik reaksiyon gösterme çabası olduğunu, su unsuru taşımadığını dile getiren Küçük, “Büyükşehir Belediyesi önünde uygulanan tamamı ile parti devleti, polis devleti uygulamasıdır. Tam anlamı ile kolluk terörüdür. Burada sanık sandalyesinde oturması gereken kişiler o gün orantısız ve de gereksiz bir şekilde müdahalede bulunan polisler olmalıdır” dedi.

YÜRÜYÜŞ İÇİN İZİN ALMAYA GEREK YOK

Aynı zamanda sanık da olan EMEP İl Başkanı Av. Sevil Aracı,  Av. Ali Akıncı ve Av. Şiar Rişvanoğlu sanıklar adına ortak savunma yaptı. Sevil Aracı, iddianamede güvenlik güçlerinin eyleme izin vermeyeceği, izinsiz gösteri, kanuna aykırı toplantı gibi yanlış değerlendirmelerin olduğuna dikkat çekti. Olay günü yürüyüş başlamadan demokratik kitle örgütleri ile emniyet arasında görüşmeler sürerken ihtar yapılmadan müdahalede bulunulduğunu ifade eden Aracı, Güvenlik güçlerinin yürüyüşe izin vermeme gibi bir yetkisin olmadığını söyledi. Eylemin Belediye önünde yapılan basıl açıklaması ile sonlandığını dile getiren Aracı, basın açıklamaları için izin almaya gerek olmadığını belirterek iddianamede belirtildiği gibi izinsiz, kanunsuz bir toplantının söz konusu olamayacağını ifade etti. Can kaybına yol açan benzer saldırıların olmaması için yürüyüş düzenlediklerini söyleyen Aracı, yaptıkları eylemin ifade ve düşünce özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğini dile getirdi.

POLİSİN ŞABLONU İDDİANAMEYE ÇEVRİLDİ

Anayasa ve AİHS’e aykırı olan 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nda dahi izin alma olmadığını dile getiren Av. Ali Akıncı, yargılama pratiğinde sadece 2911’e bakılmaması gerektiği, Anayasa ve evrensel ilkelere göre gösteri ve yürüyüşlerin insani bir hak olduğunu söyledi.

Av. Şiyar Rişvanoğlu, herhangi bir hukuk dışı eylemlerinin bulunmamasına rağmen iddia makamının olaya ilişkin deliller toplanırken mevcut olan delilleri toplamadığını belirterek  “İddia makamı doğrudan bizim hukuk dışı eylem yaptığımızı beyan ederek kamu davası açmıştır. İddia makamının bu şekildeki davranışı görevi kötüye kullanma şeklinde değerlendirilmelidir” dedi. Emniyetin hazırladığı şablonunu önlerine konulduğunu ifade eden Rişvanoğlu, olay esnasında polisin kendisine fiziki müdahalesi ile ilgili darp raporu da alıp şikayette bulunmasına rağmen bu konudaki soruşturma devam ederken herhangi bir dava açılmazken mevcut dosyanın bu kadar hızlı davaya dönüştürülmesinin yanlış olduğunu ifade etti.

'POLİSLER HAKKINDA SORUŞTURMA AÇILSIN'

Müdafi avukatlardan Ülkü Tolunay, olay günü o dönem Baro Başkanları olan Mengücek Gazi Çıtırık ve CHP Adana Milletvekili İbrahim Özdiş’in gazdan etkilenerek hastaneye kaldırıldığını hatırlatarak toplantı ve gösterilerin ifade özgürlüğünün bir biçimi olduğunu söyledi. Av. Yasemin Dora Şeker polisler hakkında suç duyurusunda bulunulmasını istedi. Sanıklardan PSAKD Şube Başkanı Şükrü Şahin, eylemle yakın tarihlerde aynı yerde Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü’nün yargılandığı bir dava ile ilgili eylem olduğunu ancak herhangi bir soruşturma gerçekleşmediğini hatırlattı.

ÖNCEKİ HABER

Baydemir: Siyasetçi dilediği yerde fikrini ifade edebilmeli

SONRAKİ HABER

Disney’in ilk eşcinsel karakteri: LeFou

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...