24 Aralık 2016 00:44

‘Döneceğimiz yer çözüm masası’

Öldürülüşünün üzerinden bir yıl geçmesine rağmen cenazesi Sur'da bekletilen Mesut Seviktek'in ağabeyi: Döneceğimiz yer çözüm masası olacak.

‘Döneceğimiz yer çözüm masası’

Diyarbakır’ın Sur ilçesinde 104 gün süren ‘sokağa çıkma yasağı’nın 26’ıncı günü olan 23 Aralık 2015’te açılan ateşle vurulan ve cenazeleri vuruldukları Yavuz Selim İlköğretim Okulunun bahçesinde 28 gün boyunca bekletilen Mesut Seviktek ve İsa Oran’ın ölümü üzerinden 1 yıl geçti. Seviktek’in ağabeyi İhsan Seviktek, kardeşinin yaşadıklarının Kürt sorununun bir özeti olduğunu belirterek, “Ne yaşarsak yaşayalım döneceğimiz yer çözüm masası olacak” dedi.

Aradan geçen 1 yıllık sürede Sur’daki yasak devam ederken, yaşanan acılar ve çocuklarının cenazelerine yapılanlar daha dün yaşanmış gibi ailelerin hafızalarında duruyor. Cenazelerin alınması resmi kurumlara yaptığı başvuruların sonuçsuz kalması üzerine aileler, İHD Diyarbakır Şubesinde açlık grevi eylemi başlatmış, cenazeler alındıktan sonra eylem sonlandırılmıştı. Ailelere verilen cenazeler, yerde bekletildiği 1 aylık sürede yüzlerce kurşun sıkılmış ve cenazeler tanınmaz hale getirilmişti. Ailelerin, çocuklarının cenazeleri için tedbir başvurusunu reddeden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, aradan geçen bir yılın ardından Cizre ve Sur’da yaşananlara ilişkin Türkiye’den savunma istedi. Mesut Seviktek’in ağabeyi İhsan Seviktek, yaşadıklarını anlattı.

AKP’nin ülkeyi yönetememesi, Kürt sorununa çözümü için başlatılan diyalog ve müzakere sürecine sahip çıkmak yerine masayı devirmesi nedeniyle binlerce insanın çatışmalarda yaşamını yitirdiği ifade eden Seviktek, “Kardeşim Mesut Seviktek ile İsa Oran da Kürt kentlerinde yürütülen savaş sonucunda yaşamını yitirdi maalesef. Kardeşimin ölümünün üzerinden 1 yıl geçti, ancak yaşananları ne aileler ne de demokratik bir ülkeyi savunan insanlar unuttu. Bu günleri ne kadar yaşarsak yaşayalım bizim döneceğimiz ve konuşacağımız yer yine çözüm masası olacak. AKP’nin onlara verdiği sınırsız yetkiler donatılarak şehirleri tanklar ve toplarla yakıp yakma, katliam emrini verenlerin bugün nerede olduğunu, ne yaptığını görüyoruz. Şehirleri yakıp yıkan bu gençleri katleden bu askerler; darbe girişiminde bulundu, Meclisi tanklarla bombaladı. Maalesef, bu olaylar nedeniyle Türkiye’de yaşayan insanlar evinden çıkamayacak bir duruma geldi” diye konuştu. 

‘KARDEŞİM YAŞADIĞI BASKILARA DAYANAMADI’

Kardeşinin yaşadıklarının yok sayılan, inkar edilen ve politikalar nedeniyle öldürülen cezaevine konulan, bedel ödettirilen bir halkın yaşadıklarının bir özeti olduğunu ifade eden Seviktek şunları söyledi: “Lice’de köyümüz yakıldığında Mesut 3 yaşındaydı. Diyarbakır’a göç etmek zorunda kaldık. Büyüdüğünde de çocukluğunda yaşadığı devletin zulmünü unutmadı. Kardeşim 600 yıl hapis cezası ile yargılandığı davada 3 yıl tutuklu kaldıktan sonra beraat etti. Polisler cezaevinden çıkan kardeşimi rahat bırakmadı, sürekli tehdit etti. Bir keresinde polisler, ‘Bu nasıl cezaevinden tahliye olur’ diyerek Mesut’u yanımızda gözaltına almaya çalıştı. Kürt gençleri üzerinde bu yönlü anlamsız ve amansız politikalar halen uygulanmaya devam ediliyor. Kardeşim yaşadığı baskılara dayamayarak ortadan kayboldu ve biz onu hiç görmedik. Sur’da yaşanan çatışmalarda ölüm haberini aldık.” (DİHABER)

Evrensel'i Takip Et