21 Eylül 2016 00:54

Okullar açılıyormuş

Açığa alınan Eğitim Sen'li öğretmenler Evrensel'e yazdıkları mektuplarla yaşadıkları haksızlıkları anlattı.

Paylaş

Açığa alınan Eğitim Sen’li
bir köy öğretmeni - Batman

Okullar açılıyormuş. Öyle diyor televizyonlar. Okullar açılıyorsa eğer, hayatını kendi ülkesinin ve dünyanın bütün çocuklarına umutlu bir yol yapmış ben ve binlerce öğretmen neden okullarımızda, öğrencilerimizin yanı başında değiliz? Biz her şeyden önce insanız ve dünya vatandaşı öğretmenleriz. Dünyanın herhangi bir yerinde insanlar ölürken, çocuklar açlıkla pençeleşirken, doğa talan edilirken sessiz kalamayız. Çünkü bunlar karşısında sessiz kalmak intiharların en kötüsüdür. Bizler için yaşam hakkından daha değerli bir şey yoktur. Bu yüzden öğrencilerimiz her sabah bize emanet edilirken dünyanın umutlu geleceğinin bize emanet edildiğini, bu yüzden dünyanın en onurlu mesleğinin emekçileri olduğumuzu bir an bile aklımızdan çıkarmayız. Bu yüzden her gün adalet terazisinde vicdanımızı tartarız. Aldığımız maaşı hiçbir zaman hayatımızın merkezine koymadık, bir ek ders peşinde koşmadık, kimseden torpil dilenmedik, kimsenin yalakası olmadık. Çünkü o zaman biz olmaktan çıkardık, çocuklarımızın yüzüne bakamazdık. Biz ülkemizin varoşlarında, en ücra köşelerinde büyük bir aşkla çalışırken; bazılarının torpille “daha rahat, daha kazançlı”  okullara gittiğini, o güzel çocukları terk ettiğini gördük... Bizim başımız her daim diktir. Merak edenler okullara gitsin, bizim yetiştirdiğimiz her bir öğrenciyi ilk bakışta fark edeceklerdir; çünkü biz başı dik, onurlu, adalet duygusu gelişmiş, doğayla barışık, okuyan sorgulayan güzel çocukların öğretmenleriyiz. Bazıları bizi kendileriyle karıştırmasın, suçlu arıyorlarsa kendilerine ve şürekalarına baksın.

Ülkesine ve öğrencilerine emek vermekten başka bir şey yapmamış binlerce öğretmenden biri olarak  hepinize soruyorum.

Vatanseverlik nedir?

Barışı, adaleti, ülkesini, bilimsel eğitimi, öğrencilerini, onurunu korumak pahasına böylesine zor ve haksız bir sürece katlanmak mı? Yoksa daha çok para kazanmak, daha iyi makamlara gelmek adına ülkesinde acı çekilirken sessiz kalmak, o güzel çocukları terk etmek mi?


Sesim kısılana kadar haykıracağım: Kral çıplak

Fatma Gürsoy
Viranşehir Eğitim Sen

1 EYLÜL gecesi ihraç edilen bir öğretmenim. Eğitim Sen üyesiyim ve gurur duyuyorum sevgi ve umudu barındıran düşüncelerimden. Ve açığa alınan birçok arkadaşım var. Boş sözlere dayanan iddialarla işine son verilen ve en kötüsü terörist diye etiketlenen anne baba ya da evlatlarız şimdi. Sendikalı olmak suç değil haktır. Bu sebeple kimse bizi yargılayamaz. Sendikanın aldığı kararları uygulamak suç değildir. Eğer sendikanın aldığı eylemler suç unsuru içeriyorsa sendika yargılanmalıdır, sendikanın belli bir bölgedeki üyeleri değil. Mademki Eğitim Sen üyeleri terörist, bunun cezası ihraç mıdır? Bu muhalif sesimize karşı yapılan projedir. “FETÖ” şovuyla yapılan bir proje... Çünkü barışı savunduk bombalandık, bizi yıldıramadı, barış dedik iş bıraktık eksilmedik. Şimdi de işimizi elimizden alarak açlıkla direnişimizi kırmayı deniyorlar. Bu süreçte kaygılananlar olacaktır bunu anlayabiliyorum. Kaygı korku normaldir insani duygulardır. Birlik oldukça güçleneceğiz. Düşündüklerimiz onlar için suç. Neden? Çünkü katil olduklarını söyledik. Ben rahat uyuyorum vicdanım çok rahat daha güçlüyüm. Uyuyamayanlar düşünmeli şimdi. Bize gerekli adalet gün gelince korkaklara da gerekecek. O gün için yaşayacağım sesim kısılana kadar haykıracağım: Kral çıplak!


ANNE, ERDOĞAN İSTANBUL’A GELMİŞ!
Bir öğrenci velisi
Beşiktaş/İstanbul

HANİ sinirlerin bozulurda tuhaf bir gülme krizine yakalanırsın ya, işte biz ailecek okulun ilk günü bunu fazlasıyla yaşadık. Önce okul bahçesinde yakalandık bu histerik ruh haline. Öyle ya sıraya dizilen küçük küçük çocuklar, (Ki dörtte biri okula yeni başlamış, diğerlerinin ise ilkokulla tanışıklığı iki, üç ve dörtlü rakamlara tekabül eden yıllara denk geliyor) gerçekten anlaşılması zor bir anmanın ortasında buldular kendilerini. Şiirler okunuyor, marşlar söyleniyor... Çocuklar mı? Yazık onlara, yaz tatilinin perçinlediği okul arkadaşı hasretini sırada beklerken giderdiler. Yeni sınıflarına koşarak girmeleri de aylar sonra kavuştukları okul bahçesinde doyasıya koşmaları ve cıvıltıları ile ortalığı ayağa kaldırmaları da bayağı bir sonraya kaldı. Okula yeni başlayan çocuklar ile onları nasıl bırakacaklarını bilemeyen velilerin durumu ise içler acısıydı. Çünkü onların yaşadığı şok ve kaygı duble yol gibi içlerinden katlanarak geçiyordu.  Öte yandan deneyimli ilkokul ebeveynlerinin yüzleri ise görülmeye değerdi. En azından benim yüzüm botoks yemiş kişi şaşkınlığındaydı. Diğerlerinde de üç aşağı beş yukarı durum aynıydı. 
Sinirleri bozulmuş ama tuhaf bir gülmeye tutulmuş deneyimli ebeveynler, sırtlarında yeni yeni kaygılarla okuldan bir bir ayrıldı. 
Neyse ki, internet gazeteciliği gelişkin bir durumda. Önden broşürlerden haberimiz olmuştu. Başka başka şeylerden de. Ve gün sonunda bütün çocuklar çantalarında broşürlerle ulaştı eve.
Dağıtılan broşür sınıflarda okutulmuş. 
- Sizde kim okudu anneciğim?
- Ben okudum.  
Tuhaf ötesi histerik gülmeye eşlik etti aynen sorum; “Eeee, ana fikri neymiş broşürün?”
- Anne, Erdoğan İstanbul’a gelmiş!
Ve akşam sofrasında apartmanı yıkacak bir kahkaha krizi daha...
Bol ama tuhaf gülmeli günün final cümlesi ise evin en büyüğünden, anneannesinden geldi. 
- Doğrudur oğlum, ara ara gelir İstanbul’a; ama asıl unutmaman gereken Atatürk’ün Samsun’a çıkışı...

ÖNCEKİ HABER

Kendi sesimizden vazgeçmeyeceğiz

SONRAKİ HABER

Öğretmenlerimizi geri istiyoruz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...