06 Ocak 2016 14:50

'Çöp'ün serüveni

Dışarı çıkarken evdeki çöpünüzü kapınızın önündeki çöp konteynırına da attınız. Harika. Peki ya sonra ne olduğunu hiç düşündünüz mü? ‘Evet’ dediğinizi duyar gibiyim.

Paylaş

Müşerref ÖZBAKIR
 AİBÜ
Çevre Mühendisliği
Bolu

Çöplerin ne kadar kıymetli olduğunu düşündünüz mü? Örneğin marketten portakal, süt, yumurta aldınız. Eve geldiniz iki yumurta kırıp yediniz. Yumurtaların kabukları çöpte. Süt koydunuz içtiniz, bitince kutusu çöpte. Akşam da oturup bir güzel portakal yediniz. Çok güzel. Dışarı çıkarken evdeki çöpünüzü kapınızın önündeki çöp konteynırına da attınız. Harika. Peki ya sonra ne olduğunu hiç düşündünüz mü? 'Evet' dediğinizi duyar gibiyim. Yani çöpünüz kapınızdan çıktığı anda artık size ait olmayan nesneler haline geliyor. Peki, çöpler şimdi kimin? Yumurtayı aldığında senindi. Sütü içerken de senindi. Efenim aldığınız ekmek küflenince sizin olmaktan çıkıverdi.
PEKİ KİMİN ŞİMDİ ONLAR?
Çöpçü abiler gelip onları alıyorlar. O dakikalarda çöpler onlara ait oluyor. Sonra tüm o çöp yığını (birilerine ait olmayı bırakmış her eşya) katı atık depolama alanına geliyor. Oraya gelince çöpler 'belediyelerin ya da orda çalışan görevlilerindir' diye düşünebilirsiniz. Ama hayır efendim. Birileri kazak, birileri süt, birileri telefon, birileri ilaç, birileri biblo üretti. Üretim yaparken atıklarını deşarj etti. Çöp ondan çıktı. Kabul etmedi. Siz gittiniz birilerinin ürettiği şeyi satın aldınız. İşiniz bitti çöpe attınız çöp sizden çıktı ama yine sahiplenilmedi. Depolama alanına geldi, tüm o kullanılıp atılmış kimsenin üstünde sorumluluk hissettirmedi gariban çöpler. Kimse kendine şunları sormadı; ben yumurta kabuğu ile sütün kutusunu aynı yere atarsam çöplükte elle ayrıştırma yapan teyzelerim ablalarım daha çok zorlanır mı? Ya da ikisini farklı yere atarsam doğaya daha mı az zarar veririm? Hepimiz aynı dünyada yaşıyoruz. Ama nedense üretilen hiç bir şeyi yok edemeyeceğimizi bir türlü kavrayamıyoruz.
HER ŞEY BİRBİRİNE BAĞLI
Çöplükleri hafife almaya devam edersek o çok övündüğümüz ama ne hikmetse korumaya hiç yeltenmediğimiz yer altı suları geri dönülemez şekilde kirlenecek; o tiksindiğiniz çöp kokusu bizi zehirleyecek. Çöplüklerde metan gazı nedeniyle büyük patlamalar meydana gelecek. Yer altı suları içme sularımıza karışacak belki de bir gün bir büyük şehri zehirleyerek yok edebilecek. Örneğin Düzce'de çöp sızıntı suyu toplanıp logara deşarj ediliyor. Kanalizasyon şebekesiyle atık su arıtma tesisine gelen bu sızıntı suları normal değerlerden çok çok yüksek olduğu için ve arıtımının maliyeti çok yüksek olduğu için eser miktarda arıtılıp arıtma tesisine en yakın dere yatağına deşarj ediliyor. Yani sizler dolaylı yolla hiç bilmediğiniz bir deredeki canlılığın sonunu getiriyorsunuz. Hatta belki de adını bile bilmediğiniz endemik bir bitki türünü yok ediyorsunuz. Belki de o bitki sizin basurunuz için kullandığınız bir ilacın en önemli malzemesi. Sonuç olarak diyalektiğin birinci çizgisinde olduğu gibi her şey birbirine bağlıdır. Bu sorun hepimize aittir. Ablalarım abilerim güzel kardeşlerim… Bu çöpler hepimizin!


NE YAPMALI?

Biz çevre mühendisleri bu konuda belediyelere çok iş düştüğünü düşünüyoruz. Her belediyenin kendine ait düzenli depolama sahası olmalı. Önce kaynağında ayrıştırma yapılması için halk bilinçlendirilmeli. İlkokullarda çocuklara her şeyin çöp olmadığı ve bilinçsizce tüketim yapılmaması gerektiği anlatılmalı. Üniversitelerde kâğıtlar için ayrı, plastikler için ayrı, piller için ayrı çöp kutularının bulundurulması zorunlu tutulmalı. Bütün hastaneler atıklarını tıbbi atık bertaraf tesisine göndermek zorunda bırakılmalı.

ÖNCEKİ HABER

Abidin mutluluğun resmini ne zaman çizecek?

SONRAKİ HABER

Aleviler: Devlet isterse masayı yeniden kurar

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa