KCK davası 'Düşman Ceza Hukuku' şeklinde yürüyor
Aralarında milletvekilleri ve belediye başkanlarının da aralarında bulunduğu 99’u tutuklu 152 Kürt siyasetçi hakkında “Örgüt yöneticisi olmak” ve “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla açılan davanın 42’inci duruşması Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Davayı çok sayıda müdafi avukat, İsveç Büyükelçiliği, İsviçre Büyükelçiliği, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu İnsan Hakları Ortak Platformu, İsveç Sınır Tanımayan Avukatlar Birliği’nden temsilciler de izledi.
MİKROFON KAPATILDI
Dava Kürt Enstisüsü Başkan Yardımcısı Alaattin Aktaş’la ilgili iddianamenin okunmasıyla başladı.
Söz hakkı verilen Aktaş, Kürtçe konuşmaya başlayınca mikrofonu kapatıldı. Bunun üzerine Aktaş 10 sayfalık Türkçe savunma dilekçesini mahkemeye verdi. Aktaş’ın dilekçesini okuyan mahkeme, deliller ve ses kayıtlarını okudu. Mahkemenin sorularına Kürtçe yanıt veren Aktaş’ın mikrofonu kapatılırken, verdiği kısa cevaplar avukatlar tarafından tercüme edildi. Sanık avukatları okunan kayıtların suç delili olarak kabul edilemeyeceğini ve Kürtçe tapelerin yanlış tercüme edildiğine dikkat çekti.
Aktaş’ın kimliği bilinmeyen bir kişiyle yaptığı konuşmanın kaydının okunması üzerine Diyarbakır Baro Başkanı Mehmet Emin Aktar, kişinin kimliği belli olmadığı için ses kaydının okunmaması gerektiğini söyledi. Konunun iddia makamı Savcı Levent Kaya’ya sorulması üzerine, sanığın bu konuda bir iddiasının olması durumunda bunun araştırılması, aksi halde talebin reddi istendi. Mahkeme, 19 Haziran 2006’da yapılan görüşmenin içeriği ve konuşulan kişinin dinlenmemesi gereken kişilerden olduğu tespit edilemediği için tapelerin okunmasına karar verdi.
Tapenin okunmasından sonra söz hakkı verilen sanık Aktaş, Kürtçe konuşarak, “Bu kişi enstitünün muhasebecisidir” dedi. Sanık avukatlarından Fethi Gümüş, sanığın yaptığı konuşmaların diğer sanıklarla ilişkili olduğunu ve bunların duruşmada olan sanıklara hemen sorulması gerektiğini belirtti.
Avukat Meral Danış Beştaş, delillerin toplu halde değerlendirilmesi için tarafların hazırsa dinlenilmesinin usul gereği olduğunu söyledi.
Daha sonra verilen aranın ardından Alaattin Aktaş ile ilgili delil ikamesi ile devam etti. İddia edilen hususlara ilişkin hakkında 10 sayfalık iddianame bulunan Aktaş'a ilişkin mahkeme heyetinin duruşma boyunca bir klasörden oluşan yan delilleri okuması dikkat çekti. Esas hakkındaki iddialar ile ilgili okunan belgelerin tamamının müvekkili Aktaş'ın gayrimenkul süreci ile ilgili telefon görüşmeleri olduğuna işaret eden Av. Eren Keskin, müvekkilinin katıldığı ve fikrini belirttiği Roj Tv programı ile sosyal yaşamındaki tartışmaların suç sayıldığını bu şeklide düşüncelerinin yargılanmak istendiğine işaret etti.
İDDİA MAKAMI: TUTUKLU KALSINLAR
İddia makamının sanıkların CMK 100/3 maddesi gereği tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini talep ettiği duruşmada söz alan Avukat Selim Okçuoğlu, duruşma boyunca esas hakkında taleplerinin olduğunu, fakat mahkeme heyetinin bu taleplere ilişkin karar vermediğine dikkat çekti. Gün boyu okunan delillere itiraz ettiklerini, delillerin yeniden ele alınmasını ve tarafsız uzman bir heyet tarafından ele alınmasını talep ettiklerini belirten Okçuoğlu, "Okuduğunuz tapelerin hangi mahkeme kararı ile alındığını, adlimi yoksa önleyici dinlemeler olup olmadığının tespit edilmesini talep ediyoruz" dedi.
'HEM YARGILAMA HEM MÜZAKERE'
Ardından söz alan Avukat Selçuk Kozağaçlı, duruşma salonunda Kürtçe bilen polis, avukat ve mübaşir bulunduğunu ve Kürtçe yardımcı olunduğunu, fakat yargılanan sanıkların anadili ile savunma yapamadığını dile getirdi. Ardından esas hakkında iddia edilen hususlara işaret eden Kozağaçlı, "Silahlı Kürt hareketinin eylem ve etkinlikleri ceza yargılaması konusudur. Silahlı Kürt harekine temas eden herkesi siz soruşturup kovuştururken, Başbakan müzakerelerde bulunuyor. Hem ceza yargılaması konusudur, hem de müzakere konusudur" dedi.
Kürt siyasetçilerine yönelik sürdürülen "KCK" adı altındaki operasyonlara işaret ederek, yargılananların yargılanması için siyaset yapmaması için yargının çeşitli düzenlemelerle genişletildiğine dikkat çeken Kozağaçlı, bu şekilde "Düşman Ceza Hukuku"nun uygulanmak istendiğine dikkat çekti. Kozağaçlı, "Eğer düşman hukuktan söz edecekseniz, Kürtler yetmiyor. Kürt siyasal hareketine faydalı olabilir, yardım edebilir, kaygısı ile tutukluyorsunuz. Ben meslektaşlarıma katılmıyorum. Elinizdeki delilerle sanıklara rahatlıkla 30 yıl ile 50 yıl ile hapis cezasına çarptıra bilirsiniz. Sadece Kürtçe günaydın iyi bayramlar diyen öğrencilere mahkemeniz 6 yıl hapis cezası verdi. Biliyorsunuz ki 'düşman' hukuksal olarak artık vatandaş olmayan, vatandaşlık haklarından faydalanmayan kişilerdir. Bence buradaki yargılama Ebu-Garip ya da Guantanama'da hakim karşısına çıkan insanların hikayesidir" diye konuştu.
"12 Eylül faşizmi insanları spor salonlarında yargılıyordu" diyen Kozağaçlı, "Bugün o yargılamalara yol açanları lanetliyoruz. Lanetleniyorlar. Müvekkillerim milletvekili olmasın, belediye başkanı seçilmesin siyasetle Kürt siyasal hareketine faydalı olabilecek, yardım edebilecek kaygısı ile tutukluyorsunuz. Bizi tahliye edin. Yargılamayı kalitelileştirin. Bizi sanıkları, izleyicileri tahliye edin ülkeyi tahliye edin" diye kaydetti.
Verilen aranın ardından mahkeme heyeti, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar vererek duruşmayı 11 Nisan'a erteledi. (DİYARBAKIR)
Evrensel'i Takip Et