27 Ağustos 2015 01:10

Txell PARERA

İran’da geleneksel göçebe yaşamın artan zorluklarına rağmen bir azınlık hareket halinde yaşamaktan vazgeçmeyi halen reddediyor.
Muhammed Azadpour, olağanüstü gösterişteki camileriyle ve binalarıyla ünlü bir güney İran kenti olan, Basra Körfezi’nden birkaç kilometre uzaktaki Şiraz’da yaşıyor.
Azadpour, üç kız kardeşi ve dört erkek kardeşiyle birlikte ailesinin göçebe yaşamı bıraktığı ve yerleşip ekin ektiği ilk kuşak. Ebeveynleri sonunda birkaç yıl önce aileyi Şiraz’a yerleştirmeye karar vermeden önce tüm ataları göçebeydi.
Middle East Eye’a verdiği röportajda söylediği gibi “Çabalamaktan yorgun düşmüşlerdi ve göçebe olmanın gerçekliği gittikçe zorlaşmaktaydı. Çocuklarına eğitim sağlamak ve alfabe gibi temel şeyleri öğrenmelerinin temini bile çetrefilliydi çünkü öğretmenler şehirlerden veya köylerden geliyor ve göçebe yaşamına alışkın olmuyorlardı. Öğretmenler burada duramıyor ve kabileler hep öğretmensiz kalıyorlardı.”
Azadpour bugün turizm sektöründe çalışıyor ve Şiraz bölgesinde ekoturizm unsurlarını uygulamak için yollar arıyor. Ayrıca boş zamanlarında da İran göçebeleri üzerine bir kitap yazmakta.
İran’da bugün 1.5 milyon göçebe olduğu hesap edilmesine rağmen bu rakam giderek azalmakta. 1986’da kayıtlara göçebe olarak geçirilen 1.8 milyon insan vardı. Göçebe toplulukların en bilinenlerinden biri de farklı etnik gruplardan oluşan bir tür kabilesel konfederasyon olan Kaşkaylar.
Azadpour yerleşik olmayı sevdiğini fakat göçebe yaşamla olan bağını koparamadığını ifade ediyor. Bu sebepten arada bir Basseri isimli Fars bölgesinden evli göçebeler Mehrangis ve Mokhtar tarafından kurulmuş küçük bir göçebe kabileyi ziyaret ediyor. Mehrangis ve Mokhtar iki çadırla geziniyorlar, bir çadırlarını içinde uyumak için diğerini ise yemek pişirmek ve eşyalarını depolamak ve arada sırada iki atlarına ve kuzularına barınak için kullanıyorlar.
Karı koca zaman zaman bedevi yaşam tarzlarına motosiklet gibi modern unsurlar katmaya çalışıyor.
Çift yılın bir kısmını turistik bir merkez olan, altın çağında tarihteki en büyük imparatorluklardan birinin başkenti, binlerce yıl önce Kralların Kralı Xerxes’in yaşadığı ve Pers İmparatorluğu’nun fatihi Makedon Kral Büyük İskender tarafından harap edilen Persepolis’de geçiriyor.

TALEPLERİMİZE YARDIMCI OLMUYORLAR

Mehrengi ve Mokhtar yaşam koşullarından pek memnun değiller ve İran Devrimi’nden beri hiç bir hükümetin göçebelerin taleplerine yardımcı olmadığından bahsediyorlar.
Mokhtar, “Haliyle yaşam şeklimizin kaderinde yok olmak var gibi görünüyor” diyor.
Turizmi büyütmek için Persepolis’teki yerel halkın devletten yardım aldığını, buna karşın göçebelerin İran kurumlarından yeterince yardım görmediğinden yakınıyorlar.
Üstelik Mokhtar ve Mehrangis’in işaret ettiğine göre ülkenin dört bir yanına kurulan altyapı tesisleri hareketlerini kısıtlıyor ve hareket etmek giderek zorlaşıyor.
Mevsimlere göre göç ediyorlar, yazları kuzeyi kışları ise güneyi yön belirliyor, yol boyu yetmişten fazla kez duraklayarak yaklaşık 5 bin mil mesafe kat ediyorlar.
Fakat Mehrangis ve Mokhtar’ın göç ederken onları engelleyen fazladan bir durumları daha var: Tek çocukları üç yıl önce öldü ve o zamandan beri oğullarının vefat ettiği yere dönmek onlar için zor.
Her halükarda, bu kadar yıl çabaladıktan sonra yaşam biçimlerini değiştirmeye niyetli değiller ve taleplerinin duyulmasını umuyorlar. “Durumumuzdan kaygılıyız fakat böyle ilerlemeye devam edeceğiz.” diyor Mokhtar ve Mehrangis.
(Çeviren: Cansu Özyapıcıel)

Evrensel'i Takip Et