10 Ağustos 2015 13:01

Salih Müslim: IŞİD, El Nusra ve Ahrar'uş Şam aynı zihniyete sahip

Suriye krizinin çözümü için uluslararası alanda önemli arayışların olduğunu belirten PYD Eş Başkanı Salih Müslim, önümüzdeki süreçlerde uluslararası bir konferansın gerçekleşebileceğini belirtti. Müslim, IŞİD, El Nusra ve Ahrar'uş Şam gibi örgütler arasında da fark olmadığını söyledi.

Paylaş

ANHA’nın sorularını yanıtlayan, PYD Eşbaşkanı Salih Müslim hem Suriye hem de Türkiye’deki gelişmeleri değerlendirdi.

Son süreçte birçok ülkede diplomatik temaslarınız oldu. Uluslararası güçlerin Suriye’deki krize yaklaşımı hangi aşamada?
Uluslararası güçler Suriye krizi için somut çözümü projesi veya tutum ortaya koymamıştı. Fakat uluslararası alanda yaptığımız son görüşmeler, gelinen aşamada uluslararası güçlerin Suriye krizini çözmek için bu yönlü çabalarının olduğunu söyleyebiliriz. Bu yüzden yeni dönemin çözüm süreci olduğunu belirtmek mümkün. Şimdiye kadar Moskova, Kahire, Paris, Kazakistan ve yaptığımız tüm görüşmeler, çözüm açısından bir gelişme açığa çıkarmadı. Ancak bu toplantılarda Suriye krizinin çözüm yöntemleri tartışıldı. 3’üncü Cenevre toplantısının yapılması için belli çabalar var. yine tüm muhalif güçlerin toplanması için çaba gösterilmekte. Ulaştığımız sonuçlar ışığında, yüksek bir ihtimalle yeni bir konferans gerçekleştirilecek. Konferansın ne zaman nerede yapılacağı hakkında bilgimiz yok, ama yıl sonuna doğru olabilir. Ancak konferansın asıl hedefi muhalif bir komite oluşturup rejimler görüşmeler yapması. Konferansın gerçekleşmesi bize göre olumlu bir durumdur. Çünkü Suriye’deki kaos ortamı tüm dünyaya etki etmektedir. Suriye’deki toplumsal,  siyasal tüm sorunların çözümlerine ilişkin önerilerimiz, ilk olarak Suriye’deki çözüm tüm oluşumları kapsayacak şekilde olmalı ve bu temelde gelişmelidir.  

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abas görüşme gerçekleştirdiniz. Yine Kahire’de de diplomatik temaslarınız oldu...
Kahire’deki görüşmelerimiz iki tarafla gerçekleşti. Ilk görüşmemiz Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abas ile oldu. İkincisi ise, Mısır başbakanıyla gerçekleşti. Bu toplantılarda Suriye’nin genel durumu ile muhalif güçlerin birliği üzerine değerlendirmeler yapıldı. Bilindiği gibi Suriye muhaliflerinin 2 toplantısı Kahire’de gerçekleşti ve çözüm için 2 belge ortaya kondu. Bunlardan biri ulusal antlaşma, diğeri ise Suriye krizin çözümü için yol haritası. Bu iki konuyu Filistin devlet başkanı ve Mısır başbakanıyla görüştük. Öte yandan Mısır’la ortaklık içerisinde Suriye krizini nasıl çözebiliriz bu konuları geniş ve kapsamlı bir şekilde değerlendirdik.

İlk defa Filistin lideri, Suriye konusunda açık bir şekilde tartışmalara katılıyor. Suriye halklarının çıkarları doğrultusunda onların bu konudaki tecrübelerinden faydalanmak istiyoruz. Bu görüşmenin Kahire Kongresine verilen desteği artırdığını söyleyebilirim. Toplantıda kararlaştırılan komite, belirlediği projesini sunup tartışmak amacıyla Moskova ve Washington’da görüşmelerini sürdürecek. Yine dünyanın önde gelen büyük ülkelerine bir dizi ziyaret gerçekleştirip projesini tartışacak. 

YPG güçlerinin son dönemlerde Türk devletinin Kobanê’de YPG mevzilerine yönelik saldırılarına ve 6 yaralı savaşçının El-Nusra’ya teslim edilmesine ilişkin açıklamaları oldu. Bu konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye yükümlülüklerini yerine getirmedi, teröre karşı uluslararası sözleşmelere göre hareket etmedi. Sadece Kobani’nin Zormixar ve Til Findir köylerindeki mevzileri bombalamak ve birkaç savaşçıyı yaralamakla kalmadı, aynı zamanda Türk savaş uçakları Kobani semalarında uçtu. Türk devletinin bu uygulamalarını doğru görmüyoruz. Bununla yurttaşlarımızı korkutmak, gözdağı vermek istiyor. Bölgeye dönük siyasetleri ve Cerablus-Ezaz arasındaki bölgeye ilişkin planları da yanlıştır.

Son olarak da basın organları 6 yaralı YPG savaşçısının Türk devleti tarafından El-Nusra’ya teslim edildiği yönünde haberler çıktı. Eğer gerçekten bu yaşanmışsa bu çok olumsuz ve kötü bir durumdur. Çünkü DAIŞ ile El-Nusra çeteleri arasında hiçbir fark yoktur; ikisi aynıdır, madalyonun iki yüzüdür. YPG savaşçılarını El-Nusra çetelerine teslim etmek DAIŞ’a teslim etmek demektir. Türkiye’nin böyle bir yanlışı yapmadığını umut ediyoruz. YPG güçleri de Türk devletinden bu konuyu açıklığa kavuşturmasını istedi. Türkiye bu çağrıya cevap vermelidir. Ancak şu ana kadar Türk devletinin tutumu belirsizdir, netlik kazanmamıştır. Türkiye halen Kürt karşıtı zihniyetinden kurtulabilmiş değil. Gerçekten eğer Türkiye bu olumsuz tutumunu sürdürürse zarar görecektir, Türkiye halkları da bundan zarar görecektir. 

Son dönemlerde Efrîn kantonu çevresinde El-Nusra hareketliliğinde bir artış gözleniyor. Kantona yönelik bazı saldırıları da oldu. Efrîn’de neler oluyor, El-Nusra ne yapmak istiyor?
DAIŞ çetelerinin zihniyetine dikkat çektik zaten. DAIŞ terör listesindedir. DAIŞ, El-Nusra ve Ehrar El-Şam aynı zihniyete, aynı ideolojik kaynağa sahiptir. Pratikte de aynı şeyleri yapıyorlar. İsimleri dışında her şeyleri birbirinin aynıdır. Sadece isimleri farklıdır. Her ikisi de terörist örgütlerdir ve Kürtlere düşmanlık, karşıtlık yapmaktadırlar. Her ikisi de Türk devletiyle gizli ve derin ilişkiler içindedir. Türk devletinin bu siyasetinden vazgeçmesini istiyoruz.

Efrîn kantonuna yönelik tehditlerin olabileceğini biliyorduk. Bu yeni bir durum değildir. Bu nedenle de kuşkusuz YPG güçleri gerekli tedbirlerini almıştır. Halkımız da öz savunma sistemi çerçevesinde YPG/YPJ ve diğer savunma güçlerine yardımcı olup destek sunmaktadır. El-Nusra saldırıları devam ettirirse büyük bir başarısızlığa uğrayacak, yenilecektir; tıpkı DAIŞ çetelerinin yenilgiye uğraması gibi.

Türkiye yoğun bir propaganda yürüterek IŞİD’e karşı savaş başlattığını duyurdu. Fakat savaş daha çok Kürt halkına yönelikmiş gibi görülüyor. Saldırılara dönük olarak Suriye koalisyonunda yer alan Kürt partilerinden ciddi bir tepki henüz gelmedi. Siz bu durumu nasıl ele alıyorsunuz?
Dünya basınında Türk devletinin DAIŞ çeteleri ile işbirliği içinde olduğunu daha önce defalarca dile getirdik. DAIŞ’ın Kerkûk, Xaneqîn, Celewla, Şengal, Zumar, Kobanê, Serêkaniyê, Hesekê’deki yenilgileri Türk devletinin hoşuna gitmedi ve DAIŞ’a saldırılarını yoğunlaştırması için tekrardan destek sundu. Tüm dünya bu gerçeği anlamalıdır.Tüm bunlara rağmen Suriye muhalifleri ve Suriye koalisyon güçleri Erdoğan’a karşı tek bir tepki göstermediler bile, hala Erdoğan’ın bu kirli savaş politikalarını destekler durumdalar. Oysa Kürt partilerinin açıklamalarla bu durumu kınaması gerekirdi. Suriye muhalifleri ve Suriye koalisyon güçlerinin  Türk devletinin saldırılarının açık ya da örtük olarak desteklemeleri, bu güçlerin bir kınama yayınlayacak kadar bile iradelerinin kalmadığını net olarak gösteriyor bize. Biz bu güçlerden yürütülen kirli politikaları iyi anlayarak Suriye halklarının çıkarları doğrultusunda hareket etmeleri için olumlu bir tutum sahibi olmalarını bekliyoruz.

Gerilla alanlarına ve Kürt halkına yönelik çok yoğun saldırıları var. Bu saldırılar karşısında Güney Kürdistan’ın yetersiz kalan tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kandil’de gerçekleştirilen saldırılar sadece PKK’ye karşı değil, tüm Kürt halkına karşıdır.Çünkü PKK, Kürdistani güçler ve Kürt halkı için öncü konumundadır. Gerilla alanlarına ve Bakur, Rojava, Başur halkımıza karşı yapılan saldırılar bu denli kapsamlı iken Başur Kürdistan güçlerinden beklenen düzeyde bir tepki oluşmamıştır. En kısa zamanda tavırların netleşmesini ümit ediyoruz. Halkımız zor bir zaman aralığından geçmekte. Ya demokratik haklarımızı elde edeceğiz ya da halk olarak varlığımız tehlikeye girecek. Kürt halkı böylesi bir süreçte rolünü oynamayan Kürdistani güçlerden mutlaka hesap isteyecektir. (HABER MERKEZİ)

 

ÖNCEKİ HABER

‘Çatışma ortamında askerlik yapan bakan çocuğu var mı?’

SONRAKİ HABER

Dersim'de HPG ve TİKKO gerillaları yol kesti

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...