11 Şubat 2007 01:00
Hayat TV geliyor!
Yaşamın gerçek renklerini ortaya çıkarma ilkesiyle çok sayıda aydın, sanatçı ve akademisyenin yanı sıra halktan temsilcilerin de destek verdiği Hayat TV yeni yayın döneminde izleyicilerle buluşacak. Turksat uydusu, 11996 Mhz frekansından dikey 26.000 polarizasyondan yayın yapacak olan kanalla ilgili Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Lokalinde basın toplantısı düzenleyen Hayat TV Girişimciler Kurulu, bütün halkı, işçileri, emekçileri; emeğe, barışa, demokrasiye ve kardeşliğe gönül vermiş aydınları, bilim insanlarını, sanatçıları, gençleri, kadınları; emek ve demokrasi mücadelesinin ön safında yer alan herkesi kendi televizyon kanalına güç vermeye, hayatlarına ve onun tüm renklerine sahip çıkmaya çağırdı.
Basın toplatısına; Yazar Mehmet Ülger, Yazar Erdoğan Aydın, Gazeteci Atilla Özsever, Tiyatro Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Demirkanlı, Ressam Nurcan Tezel, Şair Gülsüm Cengiz, Karikatürüst Canol Kocagöz, Gazeteci Tayfun Gönüller, Yrd. Doç. Özgür Müftüoğlu, DTP Genel Başkan Yardımcısı Şamil Altan, Eğitimsen 2 Nolu Şube Başkanı Hasan Toprak, Haber-İş 1 Nolu Şube Başkanı Levent Dokuyucu, SDP Genel Başkan Yardımcısı Atilla Kaya, TKP İstanbul İl Başkanı Hüseyin Karakaşında aralarında bulunduğu yaklaşık yüz aydın, yazar, sendikacı ve siyasi parti temsilcisi katıldı.
Emekçilerin haber kaynağı
Hayat TV Girişimciler Kurulu Üyesi İskender Bayhan, Hayat TVnin adını koyarken de en genel anlamda hayatın ve gerçeğin, doğru haberciliğin ve halka yabancı olmayan her şeyin yansıyabileceği bir televizyon kanalı düşündük. İsmini de ona göre seçtik. Bunu bütün olarak değerlendirirsek halkın, emekçilerin haber kaynağı olan ve onların yaşamlarının bütün yönleriyle yansıdığı bir kanal olmaya çalışacağız diye konuşan Bayhan, Hayat TVnin alternatif bir kitle kanalı olacağını ve Türkiyede işçi emekçilerin mahalle ve işyerlerinde yaşadığı gerçeklerden aydın ve sanatçıların birikimlerini halka taşıyan bir kanal olacağını dile getirdi.
Sahip çıkmaya çağırıyoruz
Hayat TVnin yayın ilkeleirni açıklayan Doç. Dr. Yücel Sayman, Çok görüntü ve ses var ama bu sesleri topladığınız zaman çok seslilik olmuyor, gene tek sesli bir yayın politikası ortaya çıkıyor. Tabii ki iletişim çağındayız ve bu iletişim görüntü gerçekliği tarihsel, toplumsal ve kültürel yabancılaşmayı güçlendiriyor. Milyonlarca işçi, emekçi, bizler evlerimizin baş köşesine yerleştirdiğimiz televizyonda bize sunulanı izlemeye mecbur bırakılıyoruz. Ya kendimize, sorunlarımıza, kültürümüze yabancılaştırılıyoruz ya da asla bizim gibi olmayan başka bir dünyayla özdeşleşmek durumunda bırakılıyoruz. Ne yabancılaşalım ne özdeşleşelim. Biz kendimiz olalım kendi varlığımızı koruyalım şeklinde konuştu. Bu amaca yönelik olarak bu niyetle ortaya çıkan bir televizyon kanalı girişiminin olduğunu ifade eden Sayman, bu girişimin heyecan verici olduğunu ve bu girişimi desteklediklerini söyledi. Halklardan ve insanlardan, barıştan ve adaletten, emekten ve özgürlükten yana bir sese ihtiyacın olduğunu dile getiren Doç. Dr. Sayman, Kürt, Türk, Çerkez, Rum, Süryani, Alevi, Sünni yani bu topraklarda yaşayan bütün herkes her milletten, inançtan ve kültürden insan herkesin çıkarlarını savunan, barışa ve kardeşliğe kayıtsız koşulsuz sahip çıkan, demokratik ve bağımsız bir Türkiye mücadelesine destek olacak bir görsel yayının olacağından da kuşku duymadığımızı açıklamak istiyoruz. Ve bütün halkımızı kendi televizyonuna güç vermeye hayata ve onun tüm renklerine sahip çıkmaya çağırıyoruz dedi.
Değişik uluslardan halklarla başaracağız
Hayat TV girişimciler kurulunda yer alan Almanya Parlamentosu Milletvekili Sevim Dağdelen ise konuşmasında, Türkiye ve Avrupanın değişik ülkelerinde yaşayan Türkiye kökenli aydınlar, politikacılar, sendikacılar, işçiler olarak gücümüzü Hayat Medya Grubunda birleştirme kararı aldık diyerek, var olanlardan farklı bir televizyon kanalı oluşturma girişiminin bu kadar kısa zamanda çok geniş bir kesimle buluşmasının bu işi başarma umudunu daha da güçlendirdiğini söyledi. Ayrıca Avrupada yaşayan Türkiyelilerin gelmiş geçmiş bütün hükümetler tarafından sadece döviz getiren makineler gibi görüldüğünü, dini ve etnik farklılıkların sürekli suiistimal edilerek ayrımcılığın körüklendiğini dile getiren Dağdelen, Avrupada yaşayan Türkiyelilere yönelik yayın yapan medya organlarının önemli bir bölümünün de siyasi ve ekonomik kaygılarla, yıllardır bu kutuplaşma ve bölünmeyi derinleştirmeye doğrudan ve dolaylı hizmet ettiklerini ifade etti. Biz Avrupanın değişik ülkelerinden Hayat TV girişimcileri olarak farklı etnik ve dini kökenden gelen insanların kardeşçe yaşayabileceğine, insanca yaşanacak bir dünya için el ele verilmesi gerektiğine inanıyoruz diye konuştu. (İstanbul/EVRENSEL)
Hayatın bütün yönlerini yansıtmalı
İbrahim Çiftçioğlu (Ressam):
Kültürleri doğru ve gerçekçi yansıtacak. Sanat ortamının iyileştirilmesi konusundaki bütün çabalara destek verecek. Geçmişinden günümüze binlerce yıllık anadolu topraklarının kültürüel ve sanatsal zenginliklerini yansıtacak. Yaptığı araştırmalar ve incelemerle kamuoyu yaratacak ve yönlendirecek. Hayatın içinden gelen, hayatın kendisi olan bir televizyon arzu ediyorum. Bu anlamda plastik sanatlar alanını örgütlemeyi görev olarak kabul ediyorum ve bütün desteğimi sunmak için çalışacağım.
Gülsüm Cengiz Akyüz (Şair-Yazar)
Hayatın bütün yönlerinin yansıtıldığı, toplumsal yaşamdan bugüne kadar sesi duyulmayan işçilerin, kadınların, gençlerin ve çocukların sesini duyuracağı bir kanal istiyoruz. Bunun yanı sıra gerçek kültür sanat insanlarının ve kültür sanat birikimimizin halkla buluşacağı, halka ulaşacağı bir kanal istiyoruz. Elimden gelen desteği sunacağım, program ilişkin önerilerimi önümüzdeki günlerde ilgili yerlere sunacağım.
Üstün Akmen (Tiyatro eleştirmeni)
Bugüne kadar oluşan kültür erozyonu çerçevesinde olumlu yayın yapan ve kültürel faaliyetlere ağırlık veren bir kanal istiyor ve bekliyoruz. Tiyatro yaşamın aynası sayıldığına göre hayatında bir parcasıdır. Bu noktada Hayat TVde kendi alanım üzerine programlar yapacağız. Tiyatro ile ilgili eleştiriler, güncel tiyatro olaylarını yansıtacağız.
Taner Timur (Akademisyen)
Türkiyenin dünyadaki yeri, küreselleşme denilen süreçten nasıl etkilendiği ve işsizliği veya çalıştıkları durumlarda da kayıt dışı olmak üzere en zor şartlarda, çoğu kez de asgari ücret koşullarında çalışan işçilerin dertlerini anlatmasını isterim. Ayrıca kültürel programlara da ayrıntılı bakmasını isterim. Bu noktada istenilen katkıyı sunmaya hazırım.
Aydın Çubukçu (Yazar)
Televizyonlara bakan herkes yayınlanan görüntülerden daha başka bir şeyin mümkün olup olmadığını sorma ihtiyacını hissedilyor. Öyle bir kirlenme içinde yaşıyoruz ki, bu kadar aşağılanmayı hak etmediğimiz görüşü yeni bir televizyon talep etme ile at başı gidiyor. Bu noktada gerçekten halkın, yani bizim olan ve bizim dünyamızı yansıtacak, paylaşacak bir televizyon kanalı arzu ediyoruz. Hayat TVnin de bu ihtiyaçlara cevap vereceğine inanıyorum.
Bir özleme yanıt olacak
Yusuf Çetin (Sine Sen Genel Başkanı): Taraflı habercilikten kurtulmanın özlemini duyduğumuz ortada ve Hayat TVnin buna özleme yanıt olacağını umuyorum. Kendimizi ifade edebileceğimiz beklenti ve taleplerimizi dillendirebileceğimiz bir zemin yaratmak önemli ve Biz Sine Sen olarak bu çalışmayı destekliyoruz. Televizyonumuzun güçlenmesi adına manen verebileceğimiz bütün desteğimizi bu yapıya sunacağız. Bu demokrasi, özgürlükler ve barış özlemi olan herkesin böyle bir televizyona destek sunacağını umuyorum.
Güngör Gencay (Yazar): Türkiye de mevcut olan televizyon kanallarının ne türde yayın yaptığını hepimiz biliyoruz. Türkiyede yaşanan büyük sorunların olduğu bir dönemde haltan, eşitlikten, emekten ve barıştan yana olan bir televizyonun destekçisi olmak bence herkesin görevidir.
Vedat Yıldırım (Kardeş Türküler): Hayat TVnin çok kültürlülüğün sesi olmasını diliyoruz. Ülkemiz topraklarında yaşayan halkların kültür birikimi ne yazık ki mevcut televizyonlara yansımıyor. Umarım Hayat TV bu boşluğu doldurarak halkların kardeşliğini katkı sunar. Bizde elimizden geldiğince bu projeyi destekleyip güçlendireceğiz.
Şükrü Boyraz, (Engelliler Konfederasyonu Başkanı): Türkiyedeki sakatlar toplumun dışına itilerek sağlamların vicdanı olarak gösterilmeye çalışıyorlar. Hayat TVnin sakatları topluma kazanılmasını için sakatların sesi, ayağı, kulağı olacağını düşünüyorum. Herkesi bu girişime destek vermeye ve güçlendirmeye çağırıyorum.
Orhan Alkaya (Yönetmen-Yazar Tiyatrocu): Haberin ve iletişimin sürekli kirletildiği bilginin veri çokluğuyla kirletildiği bir ortamda en önemli şey bağımsız habercilik yapmaktır. Bu da son derece zor ve pahalı bir iştir. Buna girişen Hayat TVnin başarılı olmasını dilemenin ötesinde bunun için elimden gelen çabayı göstereceğim.
İsmail Babür (Eczacı): Benim öncelikli beklentim ekranlarda bizlere gösterilmek istenenin dışında halkın gerçekten görmek istediği programları yer veren bir kanal olmasıdır. Bununla beraber bir eczacı olarak sağlık sistemine de ayrıca yer verilmesini istiyoruz.
Emekçileri birleştirmenin aracı
Hasan Kamalan (Almanya DİDF Genel Sekreteri): Bu TVnin sadece Türkiyedeki işçi ve emekçilerin ihtiyaçlarına cevap veren bir televizyon değil, aynı zamanda yurt dışında zor koşullar altında yaşayan işçi ve emekçilerin umudu olabileceğini düşünüyorum. Emekçilere yönelik saldırılar sadece bir yerde değil her yerde ve çeşitli biçimlerde oluyor. Hayat TVde emekçileri bu saldırılar karşısında birleştirmenin bir aracı olacak. Bu nedenle herkesi bu çalışmaya destek vermeye çağırıyorum.
Oktay Konyar (Bergama Köylüleri Sözcüsü): İşçilerin, köylülerin, aydınların artık bir televizyonu var. Hukuksuz ve antidemokratik uygulamalara karşı verilecek mücadele için gerekli bu projeyi başarmak zor ama bu zor görevi başarmak için aydınlara sanatçılara ve köylülere destek olmaları çağrısı yapmak istiyorum.
Dursun Yıldız (KESK İstanbul Şubeler Platformu Sözcüsü): Yanı başımızda bir çok işgal ediliyor ve televizyon kanalları sayesinde insanların beyinleri de işgal ediliyor. Ülkemizde bir çok televizyon vardır ve insanların beyinlerini işgal etmeyi göre ediniyor. Biz KESKli kamu emekçileri olarak halkları kardeş yapacak olan, eşitliği özgürlüğü barışı sağlayacak olan Hayat TV yaratacağı ümidiyle bu yolda başarılar diliyoruz.
Hasan Algül (Kıraç Belediye Meclis Üyesi): İsmi gibi bir televizyon görmek istiyoruz. Hayatın her alanından gerçek haberleri görmek istiyoruz. Özellikle Kıraç gibi yoksulların ve ezilen insanların yoğun olarak yaşadıkları bölgelerin görünmesi gerekiyor. Bu anlamda da maddi ve manevi olarak Hayat TVnin kuruluşunda yer alıyor ve bütün çalışmalarını destekliyorum.
Türkiyenin ihtiyacı
Levent Tüzel (Emek Partisi Genel Başkanı): Halkın yaşamını, özlemlerini, ihtiyaçlarını, kültürünü, gelenek ve göreneklerini yansıtacak bir kanal olduğunu ve halkın gücüyle yaşayacak bir kanal olduğunu gerçekleştirilen basın toplantısından öğrendik. Türkiyede böyle bir görsel yayına gerçekten ihtiyaç var. Mevcut kanallar yaşananların bir yüzünü veriyor. Oysaki Türkiye ve dünyadaki gelişmeler bir hayli sancılı. Dolayısıyla sadece olanı biteni vermek değil, aynı zamanda insanlıktan, barıştan, halkların dostluğu ve kardeşliğinden, emekçilerin haklarından yana bir yayıncılıkla beklenen problemleri aşmaya da yardımcı olacak bir görsel yayın Türkiyenin ve ülkemiz halklarının önünü açacaktır. Bu anlamda Hayat TV çalışmaların başta partimiz olmak üzere bütün emek ve demokrasi güçlerinin destek vermesi, katılması ve izlemesi gerekecek. Bu açıdan ben bütün ülkemiz işçilerine, emekçilerine barış, kardeşlik ve barış mücadelesi içindeki bütün dostlarıma bu çağrıyı gerekli görüyorum.
Erkan Araz-Şahin Doğan
Evrensel'i Takip Et