5 Mart 2009 01:00
EMEK GÜNLÜĞÜ
Kriz, işsizlik sorunu ve işsiz sayısını katlayarak büyütüyor.
İşsiz kalanlar umutla iş bekleyedursun, fabrikada veya herhangi bir işte çalışanlar, işsiz kalmamak için olağanüstü bir çaba gösteriyorlar. İşsiz olanın da çalışanın da gündeminde işsizlik var. Hükümetin gündeminde böyle bir sorun yok. Onlara göre her şey güllük gülistanlık. Hatta işsizlik meselesi psikolojik, insan isterse kendisini rahat, çalışıyor hissedebilir ve işsizliğini unutabilir.
Bunun için fazlaca kafa yormaya gerek yok, Başbakan böyle düşünüyor. Başbakan, işsizliği ve yoksulluğu inkar ededursun, psikolojik desin, kırk yıl devlete hizmet etmiş bir emekli polis, kalbine ve şakağına dayadığı tabancalarla yoksulluğun ve krizin fotoğrafını ortaya koydu. Devlet, hükümet, Başbakan, kişisel olarak bu vatandaşın sorununu çözebilir, fakat arkada milyonlarca böyle vatandaş var. Onların sorunlarını nasıl çözecekler? Çözmeye niyetleri olmadığı ve olmayacağı görülüyor.
Başbakanın seçim meydanlarında yaptığı konuşmalar bunun ispatı. Ana muhalefet ve diğer sermaye partileri yine öyle. Yani sermaye cephesi, hükümetiyle, patronuyla ve ana muhalefet partileriyle böyle düşünüyor. Peki, bizim cephemizde ne kadar yer tutuyor? Bu soruyu hepimiz kendimize soralım ve cevap verelim. İşsizlik, sendikaların gündeminde ne kadar var, işsizlerin örgütlenmesi için nasıl bir hazırlık var dersek, fazlaca bir şey söylenemez.
İşsizlik şöyle kötüdür, çalışanları şöyle tehdit ediyor demenin fazlaca bir anlamı da olmayacak. Bunun için tespitler yapmaya, programlar yazmaya, üzerinde fazlaca konuşmaya gerek yok. Bir şey yapılacaksa ve işsizlik sorununa dönük örgütlenme yürütülecekse, bunlar daha çok pratik sorunlar olarak görülmesi gerekiyor. İşsiz kalanlar ne yapar, nerelerde dururlar, bunların bir araya gelmesi için neler yapmak gerekiyor? Sendika merkezleri, şubeleri bunun için nasıl bir yol ve yöntem izlemeli? Esas olarak bunlara yanıt verip işe başlamak!.. Şu anda işsiz kalanlar, geçimlerini kıt kanat sürdürüyorlar. Kimisi işsizlik parasını alıyor, kimisi eline geçen üç beş kuruş kıdem tazminatını yiyor. Ama altı ay sonrasında bunun olmayacağını; işsizlik parasının ödenmeyeceğini, tazminatın biteceğini, işsizler de biz de biliyoruz. Yarın ne yapacağını bilmeyen bir işsizler ordusuyla karşı karşıya kalmaktansa, şimdiden işsiz kalmış işsizleri örgütleyerek, devletten ve hükümetten iş istenen, hakların talep edildiği, bunun için bir araya gelinen bir süreci başlatmak ve örgütlemek durumundayız. Her sendika şubesi, dernek ve bazı yerlerde kahveler, işsizlerin bir araya geldiği ve tartıştığı, kendi aralarında birlikler kurduğu, diğer kesimlerle en kolay birleşeceği yerlerdir. Gelinen bu süreç, işsizlerin örgütlenmesi ve kriz karşıtı mücadelenin en önemli talebi haline gelmiştir.
Çünkü işsizlik sorununun geldiği boyut, ortaya çıkardığı tablo, işsizleri mücadelenin ve örgütlenmenin dayanağı haline getiremediğimiz koşullarda, çalışanlar için de önemli bir tehdit haline gelecektir. Daha düşük ücretle ve daha ağır koşullarda çalışma talebi çoğalacak, sermayeye ve onların hükümetlerine karşı mücadele etmek yerine, mücadelenin önünde engel oluşturulacaktır. İşsizleri mücadelenin önünde engel değil, mücadelenin bir parçası ve dinamiği haline getirmek için ertelenemez bir görevdir bu!..
SEYİT ASLAN
Evrensel'i Takip Et