09 Ağustos 2009 00:00

Hiyerografi ve fotografi

“Kapitalizmin toplumsal ilişkiler konusunda, özenle ve zorbalıkla ayakta tuttuğu bilgisizlik, basındaki binlerce fotoğrafı, anlamayan için tam bir çözülmez hiyerograf tablet haline getiriyor.”

Paylaş
“Kapitalizmin toplumsal ilişkiler konusunda, özenle ve zorbalıkla ayakta tuttuğu bilgisizlik, basındaki binlerce fotoğrafı, anlamayan için tam bir çözülmez hiyerograf tablet haline getiriyor.” Ruth Berlau enellikle fotoğrafın doğruyu söylediğine inanılır. Diğer sanat dallarına göre daha inandırıcı olduğu düşünülür. Bir anlamda belgeselliğinin de nedeni budur. Kimine göre gerçeğin kağıda, bilgisayara gerçekmiş gibi yansıması! Oysa ki nesnel gerçekliğin yeniden yorumlanmasıdır. Fotoğraf, fotoğrafçının gerçekliğini yansıtır. Gösteren ve gösterilen ilişkisi, bir dil olarak fotoğrafı okumamızı sağlar. 01 nolu, metrobüs durağının fotoğrafı. Fotoğrafa baktığımızda; çatıyı tutan tek bir direk olduğunu görüyoruz.. Belki bir ikincisinin olabileceğini mantıklı buluruz. Çatı ve yer gittikçe daralmakta yani perspektif bize hacim vermekte. Peki elimize metreyi alıp ölçersek ön taraf daha geniş örneğin beş metre. En arkasının eni çok daha dar örneğin yarım metre diyebilir miyiz? Oysaki hakikiliğinde o yere gidip ölçtüğümüzde ön ve arkanın genişliğinin aynı olduğunu görürüz. 02 nolu fotoğraf ise aynı yerden iki metre sağa gidilerek çekilmiştir. Çatıyı taşıyan direkler ortadadır. Yine perspektif olarak bir hacim duygusu taşıyoruz. Fotoğrafın teknik yapısından kaynaklanan bu gerçekliğin deformasyonu aynı zamanda optik bir yanılsamadır da. Oysa ki çıplak gözle baktığımızda da ön plandakileri daha büyük, arkaya doğru küçük görürüz. Fotoğrafın teknik olanaklarıyla, biçimsel bir çok deformasyonu da yapma olanağına sahibiz. Yine 03nolu fotoğrafa baktığımızda neredeyse uçağın binaya çarpmak üzere olduğunu 04 nolu fotoğrafta, uçağın binaya çarptığı ve hemen bir patlamanın olacağını düşünürüz.05 nolu fotoğrafta ise binanın içinden çıkan bir uçak görüyoruz. Bu fotoğrafların hepsi de gerçek.! Ama yanılsamalı gerçek. Fotoğrafçının durduğu nokta ve kullandığı objektif bu yanılsamanın abartılmasında yada azaltılmasında etkili olur. Evet fotoğraftaki görüntü nesnel gerçeğin bir aktarımıdır. Halbuki daha yukardan ve binanın ön yüzünden çekilse idi daha farklı gözükecekti. Fazlaca felsefe yapmadan teknik olarak fotoğrafın ne kadar gerçeği aktardığını görmüş olduk. Eğer işi abartırsak teknik olarak çarpıtılmış bir gerçeklikle bilim kurgu senaryolar yaratmamız işten bile değil. Konuyu biraz değiştirelim. Gerçeklik ama hangi gerçek?...Bu gün itibariyle; dünyada toplam gelirin yüzde seksenini yüzde yirmilik üst gelir dilimi paylaşıyorken, Yine gelirin yüzde yirmilik dilimini de yüzde seksen paylaşıyormuş…Bu oranın ülkeye yansıması da üç aşağı beş yukarı benzer biçimde. Mesele artı değerin paylaşımı. Bu adaletsizlik, kapitalizmin krizlerininde kaynağı aslında. Burada kapitalizmin krizlerini tartışmak derdim yok. Zaten bunları okuyor, görüyor ve tartışıyoruz. Hakikat dediğimiz bu gerçeklik. Fakat yukarıda fotoğraf örnekleriyle açıkladığımız gibi, topluma bu hakikati örtecek şekilde başka bir gerçeklik perdesi çekiliyor. Sınıflı toplum sürdüğü sürece, hakim sınıf her türlü aracı, yolu ve yöntemi kullanarak bunu yapmaya da devam edecektir. 12 Eylül’ün darbecileri bizzat; “Sosyal gelişmeler, ekonomik gelişmelerin önüne geçtiği için darbeyi yaptık “ demediler mi? Ardına terör belası, Atatürk’çülükten uzaklaşma, kardeş kavgaları vs.diye kendilerinin yarattığı gerçekliği bahane olarak kullanmadılar mı? K.Maraş katliamı, Çorlu olayları ve katledilen aydın sanatçı ve devrimcilerin darbelerinin planının bir parçası olduğunu görmedik mi?. Bu gün hala bu kendi uydurdukları gerçekliğin ardına saklanan ve halkı kandırmaya çalışan bir büyük gazetenin yazarı “Kimse bana 12 Eylül’ü kötületemez. Evren’in arkasındayım. Bir çok arkadaşımın terör yüzünden ölmesini 12 eylül engellemiştir….” gibi bir gerçeklik sunmasının hakikatliği nerede? Ama biz biliyoruz; 17 yaşında bir genç nasıl asılır ve o genç Erdal Eren, kendisini yargılayanları da şu sözlerle yargıladı: “(...) Bugün devrimcileri ve onların bir parçası olan beni, aldığınız emirlere uygun olarak yargılayabilir ve ölüm cezası verebilirsiniz. Fakat bu ilelebet sürmeyecektir. Bir gün mutlaka sizin yerinizde halkımız olacak, sizi ve koruduğunuz düzeni yargılayacak ve doğru kararı verecektir.” derken,. Sınıfsal bir gerçekliği gösteriyordu.Geçen haftalarda Kenan Evren’in acil hastaneye kaldırıldığını duyunca gerçekten üzüldüm ve Erdal’ın sözleri aklıma geldi. Sen daha yaşa Sayın Evren biraz aha sabret, yargılanacaksın…Fotoğrafçılar taraf tutar!Sanatçının, fotoğrafçının tarafsız olmasından, objektifliğinden söz edilir. Evet objektif olunmalı ama tarafsız asla olunamaz. Ya hakim sınıftan, ya da ezilen sınıftan yana tarafsınızdır. Gerçekliğe bakışınız ve onun yorumlanıp tekrar sunumunda bu taraflığınız belirleyiciliğe sahip olur. Ya düzenin gerçekliğini kabul eder o gerçeklikten sanat yaparsınız, Yada alternatif yani ezilenin gerçekliğinden sanat yaparsınız. Fotoğrafçılar, ilk örneğimize 01 ve 02 nolu fotoğraflara dönelim. Karşınızdaki gerçekliği iki adımda değiştirebilirsiniz. Burada tarafsızlık nasıl olacak? Fotoğraflarda görüldüğü gibi, Ya tek direkli bir çatı var yada çok direkli sen hangisini göstereceksin?Görülüyor ki; Dünya nesnel gerçeklik yada hakikat anlamında bir tane. Ama iki kutuplu bir dünyada yaşıyoruz. Dünya, sınıflı bir toplum olarak dönmeye devam ettikçe de her sınıfın kendi gerçekliği ve o gerçekliği yeniden yeniden yorumlayan fotoğrafçılar, sanatçılar olacak. Sürekli yeni formüller ortaya atılacak post modern, hümanist sanat veya fotoğraf diye. Bizler kendi gerçekliğimizden hareketle içinde yer aldığımız sınıfın yanında, bu gerçekliğin paylaşılmasının fotoğraflarını yapacağız. 10 yıl oldu!..17 Ağustos’u unutma-unutturma!Geçen hafta konuyla ilgili uzun uzun yazdım. Bu hafta yalnızca hatırlatayım istedim.Deprem olduğunda, Milyon dolarlık konutlarda yaşayanlar o korunaklı konutlarınızda mı depremi karşılayacağınızı düşünüyorsunuz? Oysaki saat çalışmaya devam ediyor…Tik takları duyuyormusunuz.?
Özcan Yaman
ÖNCEKİ HABER

Bağırsa duyulur mu?

SONRAKİ HABER

Batı Papua: Endonezya’nın ‘Güneydoğusu’

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa