17 Eylül 2009 00:00
EMEK GÜNLÜĞÜ
GÜNÜN YAZILARI
Geleneksel olarak bir bayram daha geçecek, acıların ve yoksulluğun üzerinden. Ramazan ayı boyunca, iftar çadırlarının önü geçen yıla göre daha kalabalık geçti, nöbetle iftar açanlar oldu. Kimi zaman yoksulluk sineye çekildi, kimi zaman içinden isyana dönüştü.
Kim istemezdi insanca bir geliri olsun, sıra beklemeden evinde iftar açsın. Yoksulluk yakasını bırakmıyor, kimisi kader deyip geçecek ölümü, yoksulluğu, kimisinin kafasında soru işaretleri, neden bu kader değişmiyor, ölümler ve yoksulluk hep bizi buluyor sorusu soracak kendine. İşçilerin değeri patronların gözünde sıfır, köpeği bile işçiden akıllı görüyorlar. Sadece çaycıma üzüldüm diyecek kadarı alçalıyorlar bayram arifesinde.
Başbakan, vali ve belediye başkan aynı, çoktan suçluyu bulmuşlar. Esas sorumluları ve sorumluluklarını gözlerden kaçırılıyorlar. Ve suçlu olanlar, yine en alttakiler, yani emeğiyle, onuruyla, alın teriyle ve ellerindeki nasırla geçinen işçiler, emekçiler onların gözünde suçlu oluyorlar.
Bayramı zehir edecek açıklamalar ve tutumlar havada dolaşıyor. Bunlar ilk değil, son olmayacak, egemenlerin sistemi devam ettiği sürece, saltanatları sürecek, bayramları zehir etmeye çalışacaklar.
Onlara göre tedbir almayanlar değil, suçlu işçi ve emekçiler olmaya devam edecek. İşçiler ve emekçiler bayram beklerken, ölümler ve acılar geldi. Yağmur sele, sel felakete dönüştü, felaket doğanın felakete değil, AKP felaketi olarak karşımıza çıktı.
Her şeyi taktiri ilahiye bağlayan başbakan aynı anlayışını burada devam ettiriyor. Ne Pameks işçisinin ölümü, nede TIR garajındaki ölümler Başbakan ve ekibini zerrece üzmüyor.
Yaşanan gelişmelerin ardından, nasıl patronlara arka çıkarız, yeni kentsel dönüşüm alanları yaratırız hesabı yapılıyor. Yaşanan acıların ve ölümlerin üzerine yenileri ekleniyor. İşçi kadınlar ölmüş, tır garajında insanlar yaşamını yitirmiş, bunların bir değeri yok. Varsa yoksa sermaye ve onların çıkarları Başbakanın pusulası oluyor.
Daha insanların acıları taze iken, acılarını sarmak yerine, yeni acılar katılıyor. Evet önümüz bayram İslam aleminin kutsal bayramı, sadece Türkiye için değil bu inançla yaşayan yüz milyonların bayramı kutlanacak. Burada iki ayrı bayram olacak, yoksulların ve ezilenlerin bayramıyla, onları ezen ve sömürenlerin bayramları ayrı olacak. Onlar sırça köşklerindeki yaşamlarını sürdürürken, tüm değerleri yaratan işçiler ve emekçiler bir bayramı daha işsizlik, yoksulluk ve ölümlerle geçirecekler.
Ve o sırça köşklerinden yine bildik manzaralar çıkacak. Tüm halkını bayramını kutlayacaklar, bolluk, sağlık ve mutlu günler dileyecekler. Vurguları, talanı ve soygunu devam ettirecekler. Yine işsiz bırakmaya, yoksul bırakmaya, ölümlerle baş başa bırakmaya devam edecekler.
Bizler işçi ve emekçiler olarak gerçek bayramı bu asalak takımından, kurtulduğumuz zaman bayramlarımız gerçek bayram olacak. Nice bayramlar ve gelecek güzel günler dileğiyle.
Not: Uzun süredir gazetemizin bu köşesinde, işçi ve emekçilerin mücadelesini, duygularını ve düşüncelerini, güzel günlerini, sevinçlerini sizlerle paylaşmaya çalıştım. Bundan sonra daha ileri düzeyden gazeteme ve sınıf mücadelesine katkı sunmaya devam edeceğim, ancak bu düzenli köşe yazıları olarak değil, dosya, haber ve incelemeler olarak devam edecektir.
SEYİT ASLAN
Evrensel'i Takip Et