25 Haziran 2010 00:00
Belçika bölünecek mi?
GÜNÜN YAZILARI
AVRUPA Birliğinin merkezi sayılan Belçikada 13 Haziran günü yapılan genel seçimlerde ayrılmayı savunan Yeni Flaman İttifakının (NVA) birinci parti olarak çıkması büyük yankı yarattı. Ülkede siyasi deprem yorumlarına neden olan sonuçlara göre NVA, 150 üyeli parlamentoda 27 sandalye kazandı.
NVA, Flamanca konuşanların yaşadığı kesimle Fransızca konuşanların yaşadığı Valonya bölgesinin tamamen ayrılmasını istiyor. Ancak NVAnın hükümet kurabilmesi için güneydeki Valon partilerle koalisyona gitmesi gerekiyor. Seçim sonuçlarına göre yeni hükümetin sekiz partiden oluşabileceği ifade ediliyor.
Fransızca konuşulan güney bölgesinde ise sosyalistler sandalye sayılarını artırarak toplam 26 sandalye kazandı.
Sonuçlar, Belçika Başbakanı Yves Letermein Hristiyan demokratlar, liberaller ve sosyalistlerden oluşan koalisyonu için önemli bir kayıp anlamına geliyor.
Letermenin hükümeti, geçen nisan ayında Brüksel çevresinde yaşayan Flamanca konuşan nüfusun oy hakları konusunda uzun süredir devam eden tartışma nedeniyle çökmüştü. Seçimlerden sonra basında Belçikanın bölüneceğine dair yoğun tartışmalar yapıldı. Ancak, mesele ayrıntılı bir şekilde incelendiğinde yakın bir dönemde bölünme yaşanması mümkün görünmüyor. Olup biten gürültü, asıl olarak zengin kuzeyin yoksul güneye karşı başlatmış olduğu köşeye sıkıştırma hamlesi olarak görünüyor.
Belçikada hükümetlerin, her iki dili konuşan toplumları temsil eden en az dört partiden oluşması gerekiyor.
YAPAY DEVLETİN HALİ
1800lerin ilk yarısında Almanya ile Fransa arasındaki tampon bölgede Flaman, Valon, Brüksel ve Almanca konuşulan dört ayrı parçanın yapay federal birliği temelinde bağımsız bir devlet olarak kurulan Belçikanın sahip olduğu federal sistem, pek çok yönden Almanya, İsviçre ya da Avusturya tarzı federal sistemlerden farklılıklar içeriyor. Ortak bayrak, milli takım ve milli marş olmasına rağmen Flamanca, Fransızca ve Almanca konuşulan bölgelerde siyasi düzlemde tam bir birleşme sağlanamadığı için yüzyıllardır bir ayrılıktır sürüp gidiyor. Bunun en önemli nedenlerinden birisi, burjuva siyasi partiler, sözünü ettiğimiz bölgeler temelinde örgütlendiği için federal düzeyde, bütün Belçikalılara hitap eden bir partinin bulunmaması geliyor. Bölgeler temelinde örgütlenen partiler, popülist tarzda daha fazla oy alabilmek için sürekli bölgesel farklılıkları öne çıkararak, aynı ülkede yaşayan emekçiler arasında düşmanlıkları ve önyargıları körüklüyorlar. Belçika Anayasasına göre federal hükümet, ancak Flaman ve Valon bölgelerindeki partilerin koalisyonuyla kurulabiliyor. Yani, tek başına ne bir Flaman ne de bir Valon partisi, sandalye sayısı yeterli olsa bile hükümet kuramıyor. Bölgeler esasına göre kurulan bu siyasal sistemde partiler, kendi bölgelerinin burjuvazisinin çıkarlarını her şeyin üzerine koyduğu için seçim kampanyaları sırasında genellikle demagojik, ırkçı ve şoven bir propaganda yürütüyorlar. Buna rağmen yüzyıllardır barış içerisinde bir arada yaşayan Flaman, Valon ve Alman emekçiler arasında bir düşmanlık ya da çatışma çıkmış durumda değil.
BÖLGELER ARASI UÇURUM DERİN
Bölgelere göre kişi başına düşen milli gelire bakıldığında, durum daha iyi anlaşılıyor. Belçikada ortalama kişi başına düşen milli gelir 27 bin 700 avro iken, bu Flaman bölgesinde 54 bin 905 avro, Valon bölgesinde 19 bin 800 avro. Valon bölgesindeki birçok kentte işsizlik yüzde 20nin üzerinde. Ülke genelinde emekçilerin kazanılmış sosyal haklarını budamak isteyen Flaman burjuvazisi, işverenlerden alınan vergileri düşürmek, işsizlik parasını kaldırmak, çalışma sürelerini uzatmak, Toplu İş Sözleşmesini işyeri düzeyine çekerek sendikaları etkisizleştirmek veya yok etmek vb. gibi pek çok saldırıyı gerçekleştirmek için Flaman bölgesinin bağımsızlığı ya da otonomisi tehdidine başvuruyor, sürekli bu ayrılıkları kaşıyarak canlı tutuyor.
Yani, bölünme tehdidinin özünde daha fazla kâr için sosyal devletin tasfiye edilmesi; yoksul güneye yapılan yardımların kesilmesi bulunuyor. Bunun ülkede yaşayan farklı uluslardan işçi sınıfının tarihsel kazanımlarına büyük bir saldırı olduğunu geç de olsa anlayan sendikalar, milliyetçiliğe karşı protesto gösterileri düzenlemişti. Gelinen aşamada, Flaman burjuvazisinin bölünme aşamasına getirdiği ülkenin birliğini korumak; Flaman, Valon, Alman ve diğer uluslardan işçi sınıfının ve emekçilerin en acil görevi haline gelmiş durumda. (Köln/EVRENSEL)
BİR MODELİN SONU MU
1993ten beri topluluklar ve bölgelerin bir federasyonu olan Belçika, bu yapısıyla farklı uluslardan insanların yaşadığı ülkeler için gerçekleştirilebilir bir model olarak öne çıkarılıyordu. Kıbrıs sorununun çözümü için Belçika Modeli en çok konuşulanlar arasındaydı. Ama şimdi Flaman burjuvazisinin daha fazla kâr nedeniyle zenginliğini yoksul güneyle paylaşmak istememesi, ülkedeki halklar arasına derin bir uçurum yaratmaya ve bölünmeyi derinleştirmeye aday görünüyor.
Son erken genel seçimlerle birlikte bölünme tartışmaları yeniden alevlense de, işin özü, yıllardır biriken sorunların gelip dayandığı noktadan başka bir şey değil.
Belçika Emek Partisinin yayın organı Etudes Marxistesin Genel Yayın Yönetmeni Herwig Lerouge, ülkede olup bitenlerin geldiği aşamayı şöyle anlatıyor: Flamanca ve Fransızcanın konuşulduğu bölgeler arasında son 30 yıl içerisinde izolasyon hızlandı. Ülke genelinde herkesin okuyup izleyebileceği iki dilli medya ve ortak kurumlar yok edildi. Sendikalar bile bu süreçten etkilendi. Kısa bir süre önce Belçika Genel Sendikalar Birliği üyesi Metal İşçileri Sendikası bile bu nedenle bölündü. (Junge Welt, 20.10.2007)
Lerouge, ortaya çıkan kriz nedeniyle bağımsızlık ya da daha fazla otonomi talep eden Flaman burjuvazisinin sahip olduğu zenginliği, işsizlik ve yoksulluğun yüksek olduğu Fransızca konuşulan Valon bölgesiyle paylaşmak istememesi sürecini ise şöyle değerlendiriyor: Mesele kesinlikle bir dil sorunu değil. Flaman milliyetçiliği kendi burjuvazisi için yeni bir ideoloji keşfetti. 1960lı yıllardan itibaren Flaman burjuvazisi, kuzeydeki büyük limanlar sayesinde yükselişe geçerken, güneydeki Valonlar, çelik sanayisinde ortaya çıkan kriz nedeniyle gerileme dönemine girdi. Bundan ötürü Flamanlar, bugün sosyoekonomik açıdan Valonlardan çok daha iyi durumda.
Yücel Özdemir
Evrensel'i Takip Et