11 Eylül 2006 21:00
'Bizim çocuklar' şimdi işgalci
GÜNÜN YAZILARI
Emek Partisi Genel Başkanı Levent Tüzel, 12 Eylül cuntacılarının yargılanması gerektiğine dikkat çekerek başta Anayasa olmak üzere darbenin bütün yasal ve kurumsal sonuçlarını kaldıracak adımların atılmasını istedi. Tüzel, bugün tüm dünyayı kana bulayanlarla 12 Eylül'ü gerçekleştirenlerin aynı anlayışla hareket ettiklerini dile getirdi. EMEP Genel Başkanı Levent Tüzel dün yaptığı yazılı açıklamada "12 Eylül Darbesi'nden bu yana 26 yıl geçti. Bu çeyrek asrı aşan zamana rağmen Türkiye hâlâ darbe yasalarıyla yönetilen bir ülke olmaktan kurtulamadı. 12 Eylül darbesinin yasal ve fiili bütün uygulamaları ve sonuçlarının ortadan kaldırılması uzun yıllardır Türkiye'de demokrasi mücadelesinin en önemli unsurlarından birisi olmuştur. Ancak Anayasa'dan çalışma yasalarına kadar birçok alanda 12 Eylül'ün antidemokratik hükümleri bugün de varlığını sürdürmektedir. Temel hak ve özgürlüklerden, düşünce ve örgütlenme özgürlüğüne, siyasi partiler yasasından, seçim yasalarına kadar 12 Eylül zihniyetinin egemenliği sürmektedir" ifadelerine yer verdi.
Her dönem ABD'nin çocukları 12 Eylül darbesinin Amerika'da "bizim çocuklar yönetime el koymuş" şeklinde yorumlandığına atıfta bulunan Tüzel, açıklamada "ABD'nin 'bizim çocuklar' dediği güçler, bugün de iktidarı elindi bulunduruyorlar. Dahası her fırsatta ABD'nin 'bizim çocukları' olduklarını kanıtlamak için çalışıyorlar. Ortadoğu'da sınırların yeniden çizilmesini amaçlayan Büyük Ortadoğu Projesi'nin (BOP) aktif gücü olmak isteyenler, Lübnan'a asker göndermek için halka rağmen TBMM'den karar çıkaranlar, Türk ve Kürt düşmanlığını kışkırtıp, milliyetçi, şoven politikalara sarılanlar, 24 Ocak Kararları'nın uzantısı olan ekonomik politikaları ısrarla uygulayanlar her dönem ABD'nin 'bizim çocukları' oldular" dedi. 11 Eylül'ü gerekçe göstererek dünyayı savaş ve işgallerle paylaşmak ve yönetmek isteyenlerin 12 Eylül'ü gerçekleştiren ve ayakta tutan güçlerle aynı anlayışla hareket ettiklerini ifade eden Tüzel, Türkiye'nin emek ve demokrasi güçlerinin ise, dün olduğu gibi bugün de 12 Eylül'ün antidemokratik yasa ve politikalarına karşı mücadele ettiğinin altını çizdi. Türkiye'nin gerçek anlamda demokrasiye ulaşmasının ancak işçi sınıfı ve emekçi halkın, emek ve demokrasi güçlerinin birleşik mücadelesi ile mümkün olacağını belirten açıklamasında "Cuntacılar yargılanıp, cezalandırılmalıdır. Başta Anayasa olmak üzere 12 Eylül darbesinin bütün yasal ve kurumsal sonuçlarını ortadan kaldıracak adımlar atılmalıdır" taleplerini dile getirdi.
Mühendisler: 12 Eylül yargılanmalı! TMMOB Makina Mühendisleri Odası Başkanı Emin Koramaz üzerinden çeyrek asır geçmiş olsa da 12 Eylül'ün unutulacak bir tarih olmadığını ifade etti. Koramaz yaptığı basın açıklamasında 12 Eylül'ün devletin, siyasetin, ekonomi ve toplumsal yaşamın yeniden yapılandırıldığı bir dönemeç olduğunu, askeri darbeyle toplumsal, psikolojik ve kültürel düzlemlerdeki tahribat ve toplumsal yozlaşmanın had safhaya ulaştığını vurguladı. Bu dönemde neoliberal politikalara geçiş yapıldığını belirten Koramaz, bunun dönemin en temel toplumsal dinamiği olan emekçiler ile yurtsever toplumcu güçlerin terör, işkence, hapis, sürgün vb. yöntemlerle üstüne gidildiği bir ortamda gerçekleştirildiğini ifade etti. Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Ertuğrul Ünlütürk de yaptığı yazılı açıklamada 12 Eylül'den sonra yaşananların sorumlusu darbeci, cuntacı generallerin yargılanması gerektiğini ifade ederek 12 Eylül hukuksuzluğunun ortadan kaldırılması gerektiğini vurguladı. İnşaat Mühendisleri Odası'ndan yapılan açıklamada da 12 Eylül askeri darbesinin üzerinden 25 yılı aşkın bir süre geçmesine rağmen Türkiye'nin bu karanlık dönemin etkilerinden kurtulamadığı ifade edildi. 12 Eylül Anayasası'nın bu topluma uygun elbise olarak görüldüğü ve tarihteki yerini aldığı belirtilen açıklamada, bu Anayasa'nın hâlâ varlığını koruduğu vurgulandı.
'Kabahatin çoğu...' TMMOB Başkanı Mehmet Soğancı da yaptığı yazılı açıklamada, "12 Eylül demek, 24 Ocak Kararları'nın uygulamaya sokulması demek, IMF demek, insanımızın tümüyle teslim alınması demek. Onların çocuklarının iş bitirmesi demek, işkence demek, tecavüz demek, hapishane demek, baskı ve zor kullanmak demek. DAL demek, Mamak demek, Metris demek, Diyarbakır Cezaevi demek. Asmayalım da besleyelim mi demek, 12 Eylül hukukunun yaratılması demek. Ya gene şairin de dediği gibi, 'Demeğe de dilim varmıyor ama kabahatin çoğu senin kardeşim' denilecek ya da '12 Eylül yargılanmalıdır' sözünün gerekleri hep beraber yerine getirilecek" dedi.
Her dönem ABD'nin çocukları 12 Eylül darbesinin Amerika'da "bizim çocuklar yönetime el koymuş" şeklinde yorumlandığına atıfta bulunan Tüzel, açıklamada "ABD'nin 'bizim çocuklar' dediği güçler, bugün de iktidarı elindi bulunduruyorlar. Dahası her fırsatta ABD'nin 'bizim çocukları' olduklarını kanıtlamak için çalışıyorlar. Ortadoğu'da sınırların yeniden çizilmesini amaçlayan Büyük Ortadoğu Projesi'nin (BOP) aktif gücü olmak isteyenler, Lübnan'a asker göndermek için halka rağmen TBMM'den karar çıkaranlar, Türk ve Kürt düşmanlığını kışkırtıp, milliyetçi, şoven politikalara sarılanlar, 24 Ocak Kararları'nın uzantısı olan ekonomik politikaları ısrarla uygulayanlar her dönem ABD'nin 'bizim çocukları' oldular" dedi. 11 Eylül'ü gerekçe göstererek dünyayı savaş ve işgallerle paylaşmak ve yönetmek isteyenlerin 12 Eylül'ü gerçekleştiren ve ayakta tutan güçlerle aynı anlayışla hareket ettiklerini ifade eden Tüzel, Türkiye'nin emek ve demokrasi güçlerinin ise, dün olduğu gibi bugün de 12 Eylül'ün antidemokratik yasa ve politikalarına karşı mücadele ettiğinin altını çizdi. Türkiye'nin gerçek anlamda demokrasiye ulaşmasının ancak işçi sınıfı ve emekçi halkın, emek ve demokrasi güçlerinin birleşik mücadelesi ile mümkün olacağını belirten açıklamasında "Cuntacılar yargılanıp, cezalandırılmalıdır. Başta Anayasa olmak üzere 12 Eylül darbesinin bütün yasal ve kurumsal sonuçlarını ortadan kaldıracak adımlar atılmalıdır" taleplerini dile getirdi.
Mühendisler: 12 Eylül yargılanmalı! TMMOB Makina Mühendisleri Odası Başkanı Emin Koramaz üzerinden çeyrek asır geçmiş olsa da 12 Eylül'ün unutulacak bir tarih olmadığını ifade etti. Koramaz yaptığı basın açıklamasında 12 Eylül'ün devletin, siyasetin, ekonomi ve toplumsal yaşamın yeniden yapılandırıldığı bir dönemeç olduğunu, askeri darbeyle toplumsal, psikolojik ve kültürel düzlemlerdeki tahribat ve toplumsal yozlaşmanın had safhaya ulaştığını vurguladı. Bu dönemde neoliberal politikalara geçiş yapıldığını belirten Koramaz, bunun dönemin en temel toplumsal dinamiği olan emekçiler ile yurtsever toplumcu güçlerin terör, işkence, hapis, sürgün vb. yöntemlerle üstüne gidildiği bir ortamda gerçekleştirildiğini ifade etti. Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Ertuğrul Ünlütürk de yaptığı yazılı açıklamada 12 Eylül'den sonra yaşananların sorumlusu darbeci, cuntacı generallerin yargılanması gerektiğini ifade ederek 12 Eylül hukuksuzluğunun ortadan kaldırılması gerektiğini vurguladı. İnşaat Mühendisleri Odası'ndan yapılan açıklamada da 12 Eylül askeri darbesinin üzerinden 25 yılı aşkın bir süre geçmesine rağmen Türkiye'nin bu karanlık dönemin etkilerinden kurtulamadığı ifade edildi. 12 Eylül Anayasası'nın bu topluma uygun elbise olarak görüldüğü ve tarihteki yerini aldığı belirtilen açıklamada, bu Anayasa'nın hâlâ varlığını koruduğu vurgulandı.
'Kabahatin çoğu...' TMMOB Başkanı Mehmet Soğancı da yaptığı yazılı açıklamada, "12 Eylül demek, 24 Ocak Kararları'nın uygulamaya sokulması demek, IMF demek, insanımızın tümüyle teslim alınması demek. Onların çocuklarının iş bitirmesi demek, işkence demek, tecavüz demek, hapishane demek, baskı ve zor kullanmak demek. DAL demek, Mamak demek, Metris demek, Diyarbakır Cezaevi demek. Asmayalım da besleyelim mi demek, 12 Eylül hukukunun yaratılması demek. Ya gene şairin de dediği gibi, 'Demeğe de dilim varmıyor ama kabahatin çoğu senin kardeşim' denilecek ya da '12 Eylül yargılanmalıdır' sözünün gerekleri hep beraber yerine getirilecek" dedi.
Evrensel'i Takip Et