24 Mart 2006 23:00
Yüzbinler alanlardaydı
GÜNÜN YAZILARI
Fransa'da gençleri ucuz fiyata, işgüvencesiz olarak patronların insafına sunmayı içeren CPE (Yeni İş Sözleşmesi) yasasına karşı mücadele genişleyerek sürüyor. Önceki gün Paris'te düzenlenen merkezi öğrenci eylemiyle birlikte, ülke çapında yapılan gösterilere toplam 450 bin kişi katıldı. Üniversite ve lise öğrenci örgütlerinin çağrısıyla yapılan eylemlerde, "CPE geri çekilinceye dek" mücadelenin süreceği mesajı verildi.
Halen 84 üniversiteden 67'sinde, 4330 liseden de 1014'ünde işgal ve boykot devam ediyor. Üniversite ve liselerde her gün veya haftada bir iki kez genel toplantılar yapılıyor ve eylemin nasıl devam edeceğine oylama ile ortak karar veriliyor.
Sendika ve gençlik örgütleri, 28 Mart Salı günkü genel eyleme hazırlanıyorlar. Kamu işletmelerinin çoğunda grev yapılması, işbırakılması ve yürüyüşlerde gençlere destek verilmesi bekleniyor.
Hükümetin taktikleri Hükümet ise, hareketi tavsatmak ve sendikalar arasında bölünme yaratmak için manevralara devam ediyor. Ama kendi içinde tam bir uyum içerisinde hareket edemediği de görülüyor. Başbakan Dominique de Villepin, salı akşamı verdiği demeçte, "CPE ne geri çekilecek, ne askıya alınacak, ne de içeriği değişecek" dedi. Bu sert ve uzlaşmaz çıkış, hem sendikalardan büyük bir tepki gördü, hem de Villepin'le rekabet halindeki Nicolas Sarkozy yandaşı parlamenterlerin homurdanmasına yol açtı. Sarkozy'ciler, hareket karşısında muhtemel bir geri çekilişin, sadece Villepin'i değil, tüm sağı olumsuz etkileyeceğinden kaygılanıyorlar. Bunun üzerine Villepin, iki gün sonra taktik degiştirdi ve sendikalarla görüşme talebinde bulundu. Ancak bu görüşmeden de somut bir sonuç beklenmiyor. Hükümet, kamuoyunda oluşan "uzlaşmaz" imajını silmek ve mümkünse sendikalar arasında bölünme yaratmak için bu taktiğe başvurmuş görünüyor. Öğrenci örgütlerinin ise görüşmeye istekli olmadıkları belirtildi.
Patronlar huzursuz Başbakan de Villepin'in, sendikalarla görüşmeden hemen sonra, patron kuruluşuyla da görüşeceğinin açıklanması, hükümetin patronlarla ortak tutum belirleme isteğinin göstergesi olarak yorumlandı. Patronlar, eylemlerin uzaması ve şimdi de işbırakma ve grevlerin gündeme gelmesi nedeniyle, huzursuzluklarını daha açık olarak ifade etmeye başladılar. Öte yandan Paris, Marsilya, Rennes gibi şehirlerde perşembe günü yapılan gösterilerin bitiminde, polisle bazı gençlik grupları arasında çıkan çatışmalarda çok sayıda kişi yaralandı, 400 civarında kişi de gözaltına alındı. Paris'te özellikle banliyölerden gelen ve gruplar halinde yürüyüş sırasında öğrencilere saldıran bazı grupların, yürüyüş bitiminde de polisle çatıştıkları, arabaları yakarak, dükkanların vitrinlerini tahrip ettikleri görüldü. Eylemi gözden düşürmek ve yürüyüşe katılan öğrencilerin gözünü korkutmak için, polisin bu gruplara uzun zaman müsamaha gösterdiği dikkatlerden kaçmadı. Sonrasında yaşanan şiddet sahneleri, televizyonlardan bol bol yansıtılarak mesaj verilmeye çalışıldı. Ama bu tür olaylar henüz hareketi provoke edecek düzeyde değil. Gençlik örgütlerinin bu bakımdan büyük bir olgunluk ve sorumlulukla hareket ettikleri görülüyor. İşçi sendikalarının güvenlik birimleri de, her öğrenci eyleminde görev alarak, yürüyüşlerin başarısı için destek sunuyorlar. Hareketin taleplerini cevapsız bırakarak tavsatmak, şiddet görüntüleri yayarak kamuoyundaki desteği azaltmak ve görüşme adı altında "sağırlar diyalogu" tertipleyerek sendikal bölünmeyi teşvik etmek, hükümetin şu andaki taktikleri olarak görünüyor. 28 Mart'taki genel eylem gününün başarısı ve ortaya koyacağı mücadele kararlılığı, sonraki gelişmelerin de yönünü belirleyecek.
Hükümetin taktikleri Hükümet ise, hareketi tavsatmak ve sendikalar arasında bölünme yaratmak için manevralara devam ediyor. Ama kendi içinde tam bir uyum içerisinde hareket edemediği de görülüyor. Başbakan Dominique de Villepin, salı akşamı verdiği demeçte, "CPE ne geri çekilecek, ne askıya alınacak, ne de içeriği değişecek" dedi. Bu sert ve uzlaşmaz çıkış, hem sendikalardan büyük bir tepki gördü, hem de Villepin'le rekabet halindeki Nicolas Sarkozy yandaşı parlamenterlerin homurdanmasına yol açtı. Sarkozy'ciler, hareket karşısında muhtemel bir geri çekilişin, sadece Villepin'i değil, tüm sağı olumsuz etkileyeceğinden kaygılanıyorlar. Bunun üzerine Villepin, iki gün sonra taktik degiştirdi ve sendikalarla görüşme talebinde bulundu. Ancak bu görüşmeden de somut bir sonuç beklenmiyor. Hükümet, kamuoyunda oluşan "uzlaşmaz" imajını silmek ve mümkünse sendikalar arasında bölünme yaratmak için bu taktiğe başvurmuş görünüyor. Öğrenci örgütlerinin ise görüşmeye istekli olmadıkları belirtildi.
Patronlar huzursuz Başbakan de Villepin'in, sendikalarla görüşmeden hemen sonra, patron kuruluşuyla da görüşeceğinin açıklanması, hükümetin patronlarla ortak tutum belirleme isteğinin göstergesi olarak yorumlandı. Patronlar, eylemlerin uzaması ve şimdi de işbırakma ve grevlerin gündeme gelmesi nedeniyle, huzursuzluklarını daha açık olarak ifade etmeye başladılar. Öte yandan Paris, Marsilya, Rennes gibi şehirlerde perşembe günü yapılan gösterilerin bitiminde, polisle bazı gençlik grupları arasında çıkan çatışmalarda çok sayıda kişi yaralandı, 400 civarında kişi de gözaltına alındı. Paris'te özellikle banliyölerden gelen ve gruplar halinde yürüyüş sırasında öğrencilere saldıran bazı grupların, yürüyüş bitiminde de polisle çatıştıkları, arabaları yakarak, dükkanların vitrinlerini tahrip ettikleri görüldü. Eylemi gözden düşürmek ve yürüyüşe katılan öğrencilerin gözünü korkutmak için, polisin bu gruplara uzun zaman müsamaha gösterdiği dikkatlerden kaçmadı. Sonrasında yaşanan şiddet sahneleri, televizyonlardan bol bol yansıtılarak mesaj verilmeye çalışıldı. Ama bu tür olaylar henüz hareketi provoke edecek düzeyde değil. Gençlik örgütlerinin bu bakımdan büyük bir olgunluk ve sorumlulukla hareket ettikleri görülüyor. İşçi sendikalarının güvenlik birimleri de, her öğrenci eyleminde görev alarak, yürüyüşlerin başarısı için destek sunuyorlar. Hareketin taleplerini cevapsız bırakarak tavsatmak, şiddet görüntüleri yayarak kamuoyundaki desteği azaltmak ve görüşme adı altında "sağırlar diyalogu" tertipleyerek sendikal bölünmeyi teşvik etmek, hükümetin şu andaki taktikleri olarak görünüyor. 28 Mart'taki genel eylem gününün başarısı ve ortaya koyacağı mücadele kararlılığı, sonraki gelişmelerin de yönünü belirleyecek.
Evrensel'i Takip Et