14 Nisan 2004 21:00

Yazar örgütleri görmezden gelindi

Milli Eğitim Bakanlığı'nın yeni ataklarından ve üzerinde çok tartışılan ilköğretim ve lise öğrencileri için "100 temel eser" projesi hâlâ muammasını sürdürmeye devam ediyor. Bakanlığın oluşturduğu komisyondaki fikir ayrılıkları komisyonca seçilen bazı yazar ve akademisyenlerin ilk toplantıya katılmaması ile sonuçlanmıştı. Yapılan ilk toplantıda, yaşayan yazarların listede olup olmayacağı, özellikle Cumhuriyet öncesinde yazılmış eserlerdeki dil sorununun nasıl çözülebileceği gibi konular tartışıldı. Kimisi bu dönemlere ait eserlerin dilinin sadeleştirilmesinden yana, kimi de orijinalinin okutulmasından yana. Katılımcılar ayrıca bakanlığın önerdiği yüzde 20 dünya, yüzde 80 Türk edebiyatı oranı hakkında ne düşündüklerini söylediler. Ancak daha da ilginç olan, bakanlığın öğrencileri ve eğitmenleri ilgilendiren bu proje için yazar örgütlerinin düşüncelerini almamış olması.


TYS Genel Sekreteri Gülsüm Cengiz:
    Çok yadırgadık Bunu çok yadırgadık. Bir edebiyat örgütünün bu konuda görüşlerinin alınmaması çok yadırgatıcı. Araştırdığım kadarıyla projede görev verilen bazı yazarlar böyle bir projede yer almak istemiyorlar. Bazıları da kendi listemi sunar ve bakarım diyor. Bakanlık da listeyi beğenmezseniz çekilebilirsiniz diyor. Kamuoyunun bildiği isimleri kullanarak kendi istedikleri doğdrultuda hazırlayacaklar. İyi niyetli bulmuyorum. Genç ve çocuklara okuma alışkanlığı kazandırmayla ilgili her etkinliği olumlu karşılarım ama çocuklar ve gençler adına seçim yapılıp bunun dayatılmasını doğru bulmuyorum. Çünkü çocuklar ve gençler kendi seçimlerini yapabilmeli. Talim terbiye kaldırıldı ama bu da başka bir yöntem. Bir baskılama var. Proje başından beri hatalı, Milli Eğitim bunu yapacağına okul kütüphanelerinin çoğaltılması ve okullarda yazarlarla gençlerimizin buluşturulması için yazar örgütlerinin görüşlerini almalı. Türkiye'de çocuk kitaplıkları kapatılıyor. Kültür ve Milli Eğitim bakanlıkları bunları işlevselleştirmeli.


Konur Ertop:
    Kaygılar için erken Bir toplantı yapıldı. Kitap isimlerinin belirlendiği bir liste istendi ama bazıları bu listeyi getirmediği gibi bakanlığın belirlediği bazı isimler de toplantıya katılmadı. Bu yapıtların amacı konuşma ve yazı dili 1000 sözcüğü bulmayan Türkçe'nin ve çeviri eserlerin en iyi şekilde ve sadeleştirilerek öğrencilere sunulması. Aslında Cumhuriyet öncesi dönemlerin eserlerinin özgün haliyle öğrenciye okutulması gibi bir görüşü vardı bakanlığın, ama ben önümüzdeki toplantıda bu eserlerin sadeleştirilerek verilmesini önereceğim. Sağlıklı bir seçim olup olmadığını söylemek için henüz çok erken. Ancak, bakanlık toplantıya katılmayan ve eğilimlerini çok fazla bilmediği kişileri ve listelerini değerlendireceğini söyledi. Bizim katıldığımız toplantıda akademisyenler ve Doğan Hızlan, Nursel Duruel, Zeki Coşkun vardı. Görüşlerimiz çağdaş ilerici eğitimi öngörüyor. Nâzım Hikkmet'i okutmalıyız. Kaygıları söylemek için de erken.


Yazar-Eleştirmen Zeki Çoşkun:
    En geniş katılımın sağlanması gerekiyor Durum şu an Askıda gibi. Bir toplantı yapıldı ama ikinci bir toplantı yapılmadı. Yaklaşım belirlenmesi üzerinde durduk. En geniş katılımın sağlanması gerekiyor. Yardımcı kitapların hangi ölçülerle sunulacağı, hangi ölçütlere göre belirlenmesi gerektiği tartışılmalı. 20. yüzyılın son çeyreği ile ondan önceki dönem arasında 20-30 yıllık fark var. Ama dil için bu durum daha farklı, bu yüzden de bu eserleri dönüştürmek gerekiyor. Cumhuriyet dönemi ve öncesi eserler anlam, konu ve üslup yönünden önemlidir ama öğrencinin seviyesine inmek için sadeleştirmeden ziyade o dönemdeki eserlerin ne anlatmak sitediklerinin bugünle bağlantısını kurmak gerekiyor. Sanatçı, yazar, düşünür akademisyen ve eleştirmenlerin görüşleri alınıyorsa bunu şu şartlarda iyi niyetli olarak değerlendirmek gerekir ama sonuçları önemli.

Evrensel'i Takip Et