19 Mart 2004 23:00
ABD kaybedecek
ABD ve müttefikleri, geçen yıl bugün, "Şok ve Dehşet" adı altında, Ortadoğu'nun kalbindeki Irak'a yönelik saldırılarını başlattılar. Onbinlerce insanın öldüğü, yaralandığı veya sakat kaldığı hava bombardımanının ardından, 9 Nisan tarihinde Bağdat'ın düşmesiyle, saldırı işgale dönüştü.
Irak işgali; emperyalistlerin dünya halklarına, özellikle de "Büyük Ortadoğu" adını verdikleri coğrafyaya yönelik topyekûn saldırının en önemli adımı oldu. Zamanla görüldüğü üzere ABD ve müttefikleri,
Irak'ı Suriye, İran gibi diğer bölge ülkelerinde kukla rejimler tesis etmek için bir "domino taşı" olarak kullanmak istiyorlardı.
Haziran ayı sonunda İstanbul'daki NATO zirvesinde masaya sürülecek olan "Büyük Ortadoğu Projesi", saldırının boyutları hakkında bir fikir veriyor.
Ancak "terörle mücadele seferi", hiç de Washington'un umduğu gibi ilerlemiyor. Sokak eylemlerinin, anketlerin gösterdiği üzere; dünyanın her yerinde Amerikan karşıtı öfke inanılmaz boyutlara ulaştı.
Irak halkı ise, vatan sevgisi ve sağduyusu ile, işgalcilerin iç savaş ve karışıklık yaratma planlarını bugüne dek boşa çıkardı. Dahası, günde 20 ila 40 silahlı saldırı gerçekleştirme gücüne ulaşan direniş, binlerce işgal askerini savaş dışı bıraktı ve giderek güçleniyor.
Diğer yandan; Almanya, Fransa gibi "eski müttefikler" ile Rusya ve Çin, hatta Japonya, Washington'un yürüttüğü savaşın doğrudan kendi çıkarlarını hedef aldığının farkında. Bu ülkelerin bir yıldır değişmeyen "savaş karşıtı" tutumu, işgal koalisyonunu her geçen gün daha da zorluyor. İspanya halkının, Amerikan uşağı hükümete sandıkta attığı tokat, İngiltere ve İtalya gibi diğer 'müttefikler' için bir uyarı oldu.
Önümüzdeki aylarda ABD'nin giderek yalnızlaşması, yalnızlaştıkça saldırganlaşması, Türkiye gibi ülkeler üzerindeki baskısını artırması, sürpriz olmayacak...
Bu haklı direnişe destek verin
Dr. Hişam Bustani Dünya, tarihi anlardan geçiyor. Irak'a yönelik emperyalist saldırganlığı ezmenin zamanı gelmiştir. Böyle bir bozgun; halkların hegemonya ve sömürüye karşı zaferinin sağlanması yolunda önemli bir dönemeç olacak; Filistin, Afganistan ve dünyanın diğer bölgelerindeki kurtuluş mücadelelerini güçlendirecektir. Irak halkının zaferi; dünya çapındaki savaş/küreselleşme/emperyalizm karşıtı hareketin Irak direnişine destek vermesiyle mümkün olabilir. Böyle bir desteğin ilk adımı da, "Irak Direnişini Destekleyelim" şiarı. Bu destek bağlamında önemli bir nokta; Irak direnişinin, özellikle de siyasi alanda tamamen izole edilmiş olmasıdır. Nedenlerini şöyle sıralayabiliriz: 1. Irak direnişiyle uluslararası iletişim yoktur; bu direnişe uluslararası alanda siyasi destek verilmemektedir. 2. Irak direnişi, bugüne dek siyasi bir "yüz" çıkartamamıştır. Dünyanın Irak direnişine açık destek sunması; direnişi bu rotaya sokacak ve siyasi bir temsil oluşturmasına yardımcı olacaktır. 3. ABD, direniş savaşçılarını sadece bombalarla değil; en iğrenç iftiralarla, devasa bir propaganda saldırısıyla da bombalıyor. Bu bombardımanın amacı direnişe dayanışmayı ve iletişimi önlemek, böyle bir dayanışma veya iletişimin "siyasi günah" veya "skandal" olarak algılanmasını sağlamaktır. Savaş karşıtı hareket; emperyalistlere taviz vermemelidir. Direniş meşrudur. Direniş terörizm değildir. Şiddet içermeyen protesto yöntemlerine kıyasla, utanç verici bir şey de değildir. Direniş, saldırganı durdurmak için gereklidir.
Irak ağır bedel ödedi
George Galloway (İngiltere Parlamentosu, bağımsız milletvekili Irak işgalinin bedeli yüz farklı biçimde hesaplanabilir. Ama elbette; katledilen, yaralanan ve sakatlanan Iraklılar ile, hayatı mahvolan milyonlar ile başlamalı. Kesin olarak kaç insanın öldüğünü veya yaralandığını bilmiyoruz, çünkü sayma zahmetini kimse göstermedi. Savaştan bir yıl sonra bile milyonlarca insan düzenli su ve elektrik alamıyor, temel ihtiyaçlardan yoksun bir biçimde yaşıyor. Ve ezici bir çoğunluk işsiz. İkinci olarak; Irak'ın fiili kantonlara dönüştürülmesinden bahsetmeliyiz. Irak, bir daha geri çevrilmesi çok zor bir biçimde, Balkanlaştırıldı. Terörizmin yayılması, bir diğer sonuç. Savaştan önce Irak'ta El Kaide falan olmadığı, artık apaçık ortada. Ama şimdi, intihar saldırılarıyla ağır kayıplar verdiren birçok El Kaideci orada. Suudi Arabistan gibi komşu ülkelerdeki istikrarsızlık da cabası. Sonra, İngiltere'nin Avrupa Birliği'ndeki ortakları ile ilişkilerine ve Birleşmiş Milletler'e verilen hasar var. Haziran ayında egemenliğin Irak'a geri verileceği iddiası, tam bir saçmalık. Çünkü o sözde Hükümet Konseyi Irak'ın hükümeti değil. Bu konsey; yasadışı bir biçimde ülkeyi işgal eden yabancı bir ordunun namlularıyla dayatılmıştır. Anayasayı yapan kişilerin hiçbir meşruiyeti yoktur. Zaten egemenliği Iraklılara vermeyi de planlamıyorlar. Onların planı; egemenliği kendi seçtikleri bazı Iraklılara devretmek. Amerikalılar, ülkeyi yönetmeye devam edecek. Amerikan şirketleri Irak'ı yağmalamayı sürdürecek. Amerikalılar tuzağa düştü: Ne geri çekilebiliyor, ne ileri gidebiliyorlar. Gökler onların; ama Felluce'de tek bir sokağa hâkim değiller. Irak direnişi, işgalciye karşı vatanı savunma hakkına sahiptir. Bu haklarını kullanıyorlar. Olacağı buydu!
Hans von Sponeck
Eski Irak İnsani Yardım Koordinatörü Bu yasadışı savaş, neredeyse günlük bir duygusal travmaya yol açıyor. Toplumun her zerresi, kaos ve kargaşadan etkileniyor. Bu etki, özellikle Bağdat ve Basra gibi büyük kentlerde hissediliyor. Gelişme gösteren bazı adacıklar var; Basra'nın kimi bölgelerinde su hizmeti daha iyi, Bağdat'ın bazı kesimlerinde ise elektrik. Hastanelerde bazı iyileşmeler var, ama güvenlik sorunu her şeyi kapsıyor. Hizmete erişmek için güvenlik gerekir. Eğer güvenlik yoksa, hizmet de yok demektir. Basra'daki bir kadın ve çocuk hastanesinde, ambargo döneminden daha az ilaç bulunuyor mesela. Bugün hayatta olabilecek pek çok insan ölü, pek çoğu psikolojik hasar gördü. BM zayıflatıldı. Bugün durum böyle iken, beş yıl sonra Irak'ın istikrarlı bir ülke olacağını, anayasasına sahip olup seçimler yapabileceğini düşünmek olanaksız. Evet, Iraklılar Saddam rejiminde acı çekti, ama bugün daha az çekmiyorlar. Evet, Saddam bir diktatördü. Ama ABD, İngiltere ve genel olarak Batı, bu canavarın yaratılmasından sorumludur. Onu bir iş ortağı olarak, İran'a karşı bir müttefik olarak gördüler. Kürtlere karşı kitle imha silahları kullanmasını desteklediler. Eğer demokrasi vaaz edip feodal diktatörlüklerle işbirliği yaparsanız, olacağı budur.
Böyle demokrasi istemiyoruz
Dr. Salih Ibrahim Iraklı mülteci Geçen ay Irak'ı ziyaret etmek istedim; ama Basra'daki kardeşim gelmememi söylüyor. Ben gidersem, fidye ödeyebilecek durumda olduğumu bilen haydutlar kızlarını kaçırabilirmiş. Burası Basra, sözde en güvenli yerlerden biri. Ülke tam bir kaos içinde. 12.5 yıl süren ambargoyla Irak'ı yoksullaştırdırdılar, mahvettiler. Ardından; 50 bine yakın Iraklının canını alan saldırı ve işgal geldi. Halen İngiltere'de olan dostum Dr. Ekrem Abid Hamudi, Basra bombardımanında ailesinden 10 kişiyi kaybetti. Ölen birçok doktor tanıyorum. Amerikan üsleri orada olduğu sürece; silahlı direniş de olacaktır. Aşura günündeki saldırıları duyduğumda, "Umarım iç savaş başlamaz" diye düşündüm. Ama Iraklılar, katliamı CIA ve MOSSAD'ın gerçekleştirdiğini düşünüyor. Elbette işgalin sebebi petrol. 20 yıl içinde Çinliler, Fransızlar ve Amerikalılar, son damla petrol için birbirine girecek, İsrail Ortadoğu'yu havaya uçuracak ve Armagedon gerçek olacak. Hıristiyan-Siyonist köktendinciler böyle istiyor. Böylece, tanrının planına yardım ettiklerini zannediyorlar. Bush her sabah tanrıyla konuşuyormuş ve tanrı da ona yanıt veriyormuş. Adam peygamber gibi! Koalisyon, Irak hastaneleri ve okullarının daha iyi durumda olduğunu söylüyor. Bunların hepsi yalan. Konuştuğum Iraklı doktorlar gerçek durumu anlatıyor. Bir doktor, "Paran varsa malzemeyi bulursun" dedi. Ama sonra benden, gebe eşinin kullanması için iğne talep etti. İşte bize böyle bir Amerikan demokrasisi vermek istiyorlar. Bush'un ABD seçimlerini gasp ettiği türden bir demokrasi. Biz bunu istemiyoruz. Iraklılar savaşla sertleşmiş insanlardır; Amerika'dan gelen o genç askerler gibi değildirler. Amerikan imparatorluğunu bozguna uğratacaklardır. Ama bu arada yüzbinlerce masum insan ölecek...
'ŞOK VE DEHŞET'İN 12 AYI 17 Mart 2003: ABD Başkanı Bush, Saddam Hüseyin'e, Irak'ı terk etmesi için 48 saat süre tanıdı. 20 Mart: ABD saldırıya geçti. Bağdat başta olmak üzere Irak'ın bütün kent, kasaba ve köyleri günlerce ağır bombardıman altına alındı. 22 Mart: İngiliz ITN kanalından gazeteci Terry Lloyd, Amerikan ateşinin ilk gazeteci kurbanı oldu. 6 Nisan: ABD uçakları, kuzeydeki Kalak'ta yanlışlıkla peşmergelere saldırdılar. 18 Kürt öldü, 45'i yaralandı. Aynı gün, Rusya'nın Bağdat Büyükelçisi'ni ülkeden çıkaran konvoya ateş açıldı, çok sayıda kişi öldü. 8 Nisan: ABD tankları, Bağdat'ta gazetecilerin kaldığı Filistin Oteli'ni vurdu. İki gazeteci öldü, üç kişi yaralandı. Aynı gün El Cezire bürosuna füze saldırısı düzenlendi ve bir Arap gazeteci can verdi. 9 Nisan: ABD güçleri Bağdat'ın kalbine girdi. Saddam Hüseyin heykeline önce ABD bayrağı sarıldı, ardından heykel yıkıldı. 12 Nisan: ABD kuvvetlerinin gözetiminde; kamu binaları, büyükelçilikler, hastaneler, işyerleri ve müzeler yağmalandı. Binlerce yıllık Mezopotamya tarihinin en önemli eserleri tahrip edildi veya "ortadan kayboldu". Dünyanın en eski şehirlerinden geriye kalan arkeolojik siteler, Amerikan bombardımanında hasar gördü. 24 Nisan: Irak Başbakan Yardımcısı Tarık Aziz Amerikalılara teslim oldu. 1 Mayıs: ABD Başkanı Bush, "savaşın bittiğini" ilan etti. 25 Haziran: Ülkenin güneyinde ayaklanan halk, 6 İngiliz askerini linç etti. 13 Temmuz: ABD güdümlü, 25 üyeli Geçici Hükümet Konseyi (GHK) kuruldu. 22 Temmuz: Saddam'ın iki oğlu ve 14 yaşındaki torunu öldürüldü. 7 Ağustos: Bağdat'taki Ürdün Büyükelçiliği bombalandı, 14 kişi öldü. 19 Ağustos: Bağdat'taki BM merkezi bombalandı. BM'nin Irak temsilcisi Sergio Vieira de Mello'nun da aralarında olduğu 22 kişi öldü. 29 Ağustos: Necef'teki bombalı saldırıda; aralarında Şii lider Ayetullah Muhammed Bakır el Hakim'in de bulunduğu 83 kişi öldü. 21 Eylül: İşgal yönetimi, "özel" konumu olan petrol hariç, Irak'taki bütün ekonomik sektörlerin yabancı sermayeye açıldığını ilan etti. 25 Eylül: Amerikancı GHK üyesi Akile el Haşimi öldürüldü. 2 Ekim: Amerikalılara bağlı çalışan Irak Gözlem Grubu, ülkede hiçbir kitle imha silahı bulunmadığını açıkladı. 26 Ekim: Gerillalar, Bağdat'taki El Reşid Oteli'ne roketlerle saldırdı. ABD Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz, ucuz kurtuldu. 27 Ekim: Bağdat'ta Kızılhaç Örgütü'ne ve 4 polis karakoluna yönelik intihar saldırılarında 43 kişi öldü. 30 Ekim: BM, Irak'tan çekildi. 2 Kasım: Gerillalar bir ABD helikopterini düşürerek 16 askeri öldürdü. 12 Kasım: Nasıriye'deki bombalı saldırıda 18 İtalyan askerinin de aralarında bulunduğu 27 kişi öldü. 15 Kasım: İki ABD helikopteri düşürüldü, 17 asker öldü. 13 Aralık: Saddam Hüseyin Tikrit'te yakalandı. Halidiye'de bir polis karakolu bombalandı, 17 kişi öldü. 27 Aralık: Kerbela'da 4 saldırı düzenlendi, 7'si işgal askeri 19 kişi öldü. 18 Ocak 2004: ABD'nin Bağdat'taki Ana Karargahı önünde intihar saldırısı düzenlendi, 24 kişi öldü. 23 Ocak: David Kay, kitle imha silahı arayan Irak Gözlem Grubu'ndan istifa etti. Kay, ABD ve İngiltere istihbarat servislerini, kitle imha silahlarının varlığını abartmakla suçladı. 1 Şubat: KDP ve KYB'nin Erbil büroları havaya uçuruldu, en az 101 kişi can verdi. 10 Şubat: İskenderiye'de bir polis karakolu bombalandı, 53 kişi öldü. 11 Şubat: Bağdat merkezindeki intihar saldırısında 47 kişi öldü. 2 Mart: Aşura gününde Bağdat ve Kerbela'da düzenlenen intihar saldırılarında 200'den fazla Iraklı öldü. 8 Mart: GHK, Amerikalıların hazırladığı "geçici anayasa"yı kabul etti.
Bu haklı direnişe destek verin
Dr. Hişam Bustani Dünya, tarihi anlardan geçiyor. Irak'a yönelik emperyalist saldırganlığı ezmenin zamanı gelmiştir. Böyle bir bozgun; halkların hegemonya ve sömürüye karşı zaferinin sağlanması yolunda önemli bir dönemeç olacak; Filistin, Afganistan ve dünyanın diğer bölgelerindeki kurtuluş mücadelelerini güçlendirecektir. Irak halkının zaferi; dünya çapındaki savaş/küreselleşme/emperyalizm karşıtı hareketin Irak direnişine destek vermesiyle mümkün olabilir. Böyle bir desteğin ilk adımı da, "Irak Direnişini Destekleyelim" şiarı. Bu destek bağlamında önemli bir nokta; Irak direnişinin, özellikle de siyasi alanda tamamen izole edilmiş olmasıdır. Nedenlerini şöyle sıralayabiliriz: 1. Irak direnişiyle uluslararası iletişim yoktur; bu direnişe uluslararası alanda siyasi destek verilmemektedir. 2. Irak direnişi, bugüne dek siyasi bir "yüz" çıkartamamıştır. Dünyanın Irak direnişine açık destek sunması; direnişi bu rotaya sokacak ve siyasi bir temsil oluşturmasına yardımcı olacaktır. 3. ABD, direniş savaşçılarını sadece bombalarla değil; en iğrenç iftiralarla, devasa bir propaganda saldırısıyla da bombalıyor. Bu bombardımanın amacı direnişe dayanışmayı ve iletişimi önlemek, böyle bir dayanışma veya iletişimin "siyasi günah" veya "skandal" olarak algılanmasını sağlamaktır. Savaş karşıtı hareket; emperyalistlere taviz vermemelidir. Direniş meşrudur. Direniş terörizm değildir. Şiddet içermeyen protesto yöntemlerine kıyasla, utanç verici bir şey de değildir. Direniş, saldırganı durdurmak için gereklidir.
Irak ağır bedel ödedi
George Galloway (İngiltere Parlamentosu, bağımsız milletvekili Irak işgalinin bedeli yüz farklı biçimde hesaplanabilir. Ama elbette; katledilen, yaralanan ve sakatlanan Iraklılar ile, hayatı mahvolan milyonlar ile başlamalı. Kesin olarak kaç insanın öldüğünü veya yaralandığını bilmiyoruz, çünkü sayma zahmetini kimse göstermedi. Savaştan bir yıl sonra bile milyonlarca insan düzenli su ve elektrik alamıyor, temel ihtiyaçlardan yoksun bir biçimde yaşıyor. Ve ezici bir çoğunluk işsiz. İkinci olarak; Irak'ın fiili kantonlara dönüştürülmesinden bahsetmeliyiz. Irak, bir daha geri çevrilmesi çok zor bir biçimde, Balkanlaştırıldı. Terörizmin yayılması, bir diğer sonuç. Savaştan önce Irak'ta El Kaide falan olmadığı, artık apaçık ortada. Ama şimdi, intihar saldırılarıyla ağır kayıplar verdiren birçok El Kaideci orada. Suudi Arabistan gibi komşu ülkelerdeki istikrarsızlık da cabası. Sonra, İngiltere'nin Avrupa Birliği'ndeki ortakları ile ilişkilerine ve Birleşmiş Milletler'e verilen hasar var. Haziran ayında egemenliğin Irak'a geri verileceği iddiası, tam bir saçmalık. Çünkü o sözde Hükümet Konseyi Irak'ın hükümeti değil. Bu konsey; yasadışı bir biçimde ülkeyi işgal eden yabancı bir ordunun namlularıyla dayatılmıştır. Anayasayı yapan kişilerin hiçbir meşruiyeti yoktur. Zaten egemenliği Iraklılara vermeyi de planlamıyorlar. Onların planı; egemenliği kendi seçtikleri bazı Iraklılara devretmek. Amerikalılar, ülkeyi yönetmeye devam edecek. Amerikan şirketleri Irak'ı yağmalamayı sürdürecek. Amerikalılar tuzağa düştü: Ne geri çekilebiliyor, ne ileri gidebiliyorlar. Gökler onların; ama Felluce'de tek bir sokağa hâkim değiller. Irak direnişi, işgalciye karşı vatanı savunma hakkına sahiptir. Bu haklarını kullanıyorlar. Olacağı buydu!
Hans von Sponeck
Eski Irak İnsani Yardım Koordinatörü Bu yasadışı savaş, neredeyse günlük bir duygusal travmaya yol açıyor. Toplumun her zerresi, kaos ve kargaşadan etkileniyor. Bu etki, özellikle Bağdat ve Basra gibi büyük kentlerde hissediliyor. Gelişme gösteren bazı adacıklar var; Basra'nın kimi bölgelerinde su hizmeti daha iyi, Bağdat'ın bazı kesimlerinde ise elektrik. Hastanelerde bazı iyileşmeler var, ama güvenlik sorunu her şeyi kapsıyor. Hizmete erişmek için güvenlik gerekir. Eğer güvenlik yoksa, hizmet de yok demektir. Basra'daki bir kadın ve çocuk hastanesinde, ambargo döneminden daha az ilaç bulunuyor mesela. Bugün hayatta olabilecek pek çok insan ölü, pek çoğu psikolojik hasar gördü. BM zayıflatıldı. Bugün durum böyle iken, beş yıl sonra Irak'ın istikrarlı bir ülke olacağını, anayasasına sahip olup seçimler yapabileceğini düşünmek olanaksız. Evet, Iraklılar Saddam rejiminde acı çekti, ama bugün daha az çekmiyorlar. Evet, Saddam bir diktatördü. Ama ABD, İngiltere ve genel olarak Batı, bu canavarın yaratılmasından sorumludur. Onu bir iş ortağı olarak, İran'a karşı bir müttefik olarak gördüler. Kürtlere karşı kitle imha silahları kullanmasını desteklediler. Eğer demokrasi vaaz edip feodal diktatörlüklerle işbirliği yaparsanız, olacağı budur.
Böyle demokrasi istemiyoruz
Dr. Salih Ibrahim Iraklı mülteci Geçen ay Irak'ı ziyaret etmek istedim; ama Basra'daki kardeşim gelmememi söylüyor. Ben gidersem, fidye ödeyebilecek durumda olduğumu bilen haydutlar kızlarını kaçırabilirmiş. Burası Basra, sözde en güvenli yerlerden biri. Ülke tam bir kaos içinde. 12.5 yıl süren ambargoyla Irak'ı yoksullaştırdırdılar, mahvettiler. Ardından; 50 bine yakın Iraklının canını alan saldırı ve işgal geldi. Halen İngiltere'de olan dostum Dr. Ekrem Abid Hamudi, Basra bombardımanında ailesinden 10 kişiyi kaybetti. Ölen birçok doktor tanıyorum. Amerikan üsleri orada olduğu sürece; silahlı direniş de olacaktır. Aşura günündeki saldırıları duyduğumda, "Umarım iç savaş başlamaz" diye düşündüm. Ama Iraklılar, katliamı CIA ve MOSSAD'ın gerçekleştirdiğini düşünüyor. Elbette işgalin sebebi petrol. 20 yıl içinde Çinliler, Fransızlar ve Amerikalılar, son damla petrol için birbirine girecek, İsrail Ortadoğu'yu havaya uçuracak ve Armagedon gerçek olacak. Hıristiyan-Siyonist köktendinciler böyle istiyor. Böylece, tanrının planına yardım ettiklerini zannediyorlar. Bush her sabah tanrıyla konuşuyormuş ve tanrı da ona yanıt veriyormuş. Adam peygamber gibi! Koalisyon, Irak hastaneleri ve okullarının daha iyi durumda olduğunu söylüyor. Bunların hepsi yalan. Konuştuğum Iraklı doktorlar gerçek durumu anlatıyor. Bir doktor, "Paran varsa malzemeyi bulursun" dedi. Ama sonra benden, gebe eşinin kullanması için iğne talep etti. İşte bize böyle bir Amerikan demokrasisi vermek istiyorlar. Bush'un ABD seçimlerini gasp ettiği türden bir demokrasi. Biz bunu istemiyoruz. Iraklılar savaşla sertleşmiş insanlardır; Amerika'dan gelen o genç askerler gibi değildirler. Amerikan imparatorluğunu bozguna uğratacaklardır. Ama bu arada yüzbinlerce masum insan ölecek...
'ŞOK VE DEHŞET'İN 12 AYI 17 Mart 2003: ABD Başkanı Bush, Saddam Hüseyin'e, Irak'ı terk etmesi için 48 saat süre tanıdı. 20 Mart: ABD saldırıya geçti. Bağdat başta olmak üzere Irak'ın bütün kent, kasaba ve köyleri günlerce ağır bombardıman altına alındı. 22 Mart: İngiliz ITN kanalından gazeteci Terry Lloyd, Amerikan ateşinin ilk gazeteci kurbanı oldu. 6 Nisan: ABD uçakları, kuzeydeki Kalak'ta yanlışlıkla peşmergelere saldırdılar. 18 Kürt öldü, 45'i yaralandı. Aynı gün, Rusya'nın Bağdat Büyükelçisi'ni ülkeden çıkaran konvoya ateş açıldı, çok sayıda kişi öldü. 8 Nisan: ABD tankları, Bağdat'ta gazetecilerin kaldığı Filistin Oteli'ni vurdu. İki gazeteci öldü, üç kişi yaralandı. Aynı gün El Cezire bürosuna füze saldırısı düzenlendi ve bir Arap gazeteci can verdi. 9 Nisan: ABD güçleri Bağdat'ın kalbine girdi. Saddam Hüseyin heykeline önce ABD bayrağı sarıldı, ardından heykel yıkıldı. 12 Nisan: ABD kuvvetlerinin gözetiminde; kamu binaları, büyükelçilikler, hastaneler, işyerleri ve müzeler yağmalandı. Binlerce yıllık Mezopotamya tarihinin en önemli eserleri tahrip edildi veya "ortadan kayboldu". Dünyanın en eski şehirlerinden geriye kalan arkeolojik siteler, Amerikan bombardımanında hasar gördü. 24 Nisan: Irak Başbakan Yardımcısı Tarık Aziz Amerikalılara teslim oldu. 1 Mayıs: ABD Başkanı Bush, "savaşın bittiğini" ilan etti. 25 Haziran: Ülkenin güneyinde ayaklanan halk, 6 İngiliz askerini linç etti. 13 Temmuz: ABD güdümlü, 25 üyeli Geçici Hükümet Konseyi (GHK) kuruldu. 22 Temmuz: Saddam'ın iki oğlu ve 14 yaşındaki torunu öldürüldü. 7 Ağustos: Bağdat'taki Ürdün Büyükelçiliği bombalandı, 14 kişi öldü. 19 Ağustos: Bağdat'taki BM merkezi bombalandı. BM'nin Irak temsilcisi Sergio Vieira de Mello'nun da aralarında olduğu 22 kişi öldü. 29 Ağustos: Necef'teki bombalı saldırıda; aralarında Şii lider Ayetullah Muhammed Bakır el Hakim'in de bulunduğu 83 kişi öldü. 21 Eylül: İşgal yönetimi, "özel" konumu olan petrol hariç, Irak'taki bütün ekonomik sektörlerin yabancı sermayeye açıldığını ilan etti. 25 Eylül: Amerikancı GHK üyesi Akile el Haşimi öldürüldü. 2 Ekim: Amerikalılara bağlı çalışan Irak Gözlem Grubu, ülkede hiçbir kitle imha silahı bulunmadığını açıkladı. 26 Ekim: Gerillalar, Bağdat'taki El Reşid Oteli'ne roketlerle saldırdı. ABD Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz, ucuz kurtuldu. 27 Ekim: Bağdat'ta Kızılhaç Örgütü'ne ve 4 polis karakoluna yönelik intihar saldırılarında 43 kişi öldü. 30 Ekim: BM, Irak'tan çekildi. 2 Kasım: Gerillalar bir ABD helikopterini düşürerek 16 askeri öldürdü. 12 Kasım: Nasıriye'deki bombalı saldırıda 18 İtalyan askerinin de aralarında bulunduğu 27 kişi öldü. 15 Kasım: İki ABD helikopteri düşürüldü, 17 asker öldü. 13 Aralık: Saddam Hüseyin Tikrit'te yakalandı. Halidiye'de bir polis karakolu bombalandı, 17 kişi öldü. 27 Aralık: Kerbela'da 4 saldırı düzenlendi, 7'si işgal askeri 19 kişi öldü. 18 Ocak 2004: ABD'nin Bağdat'taki Ana Karargahı önünde intihar saldırısı düzenlendi, 24 kişi öldü. 23 Ocak: David Kay, kitle imha silahı arayan Irak Gözlem Grubu'ndan istifa etti. Kay, ABD ve İngiltere istihbarat servislerini, kitle imha silahlarının varlığını abartmakla suçladı. 1 Şubat: KDP ve KYB'nin Erbil büroları havaya uçuruldu, en az 101 kişi can verdi. 10 Şubat: İskenderiye'de bir polis karakolu bombalandı, 53 kişi öldü. 11 Şubat: Bağdat merkezindeki intihar saldırısında 47 kişi öldü. 2 Mart: Aşura gününde Bağdat ve Kerbela'da düzenlenen intihar saldırılarında 200'den fazla Iraklı öldü. 8 Mart: GHK, Amerikalıların hazırladığı "geçici anayasa"yı kabul etti.
Evrensel'i Takip Et