30 Haziran 2017 00:53

Kılıçdaroğlu’nun namazı ve gelen eleştiriler

Kılıçdaroğlu’nun namazı ve gelen  eleştiriler

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Kılıçdaroğlu, sürdürdüğü “Adalet Yürüyüşü” esnasında Ramazan Bayramının birinci gününde Bolu Karaağaç Camiinde bayram namazı kıldı. Dersimli bir Alevi olan Kemal Kılıçdaroğlu’nun Camide namaz kılması Alevi kamuoyunda tartışmalara neden oldu.

Özellikle sosyal medyada konu hayli tartışıldı. Facebook sayfama konuya ilişkin gelen yorum ve eleştiriler de hayli ilginçti. Ben Kılıçdaroğlu’nun bu tutumunu aslında kişisel değil genel bir değerlendirmeyle eleştirdim.

Söylediğim şuydu; “Alevinin Alevi, Kürdün Kürt, Ermeninin Ermeni gibi yaşamaktan imtina ettiği, etmeyenin ise bedel ödediği bir ülkede yaşıyoruz vesselam.. .” 

Bu yorumum üzerine yapılan yorumlar ve eleştiriler ülkemizdeki siyasete bakış açısını da ortaya koyan önemli bir ipucudur. 

Bu eleştirileri birkaç başlıkta toplayabiliriz.

1-İnanmıyoruz, Kılıçdaroğlu namaz kılmamıştır, Camide halkı selamlamıştır, siz iftira atıyorsunuz.

2-Kılıçdaroğlu dürüst, namuslu bir siyasetçidir, eleştirecek başka bir şey bulamadınız mı?

3-Kılıçdaroğlu Türkiye’yi yönetmeye talip bir partinin başkanı o yüzden kapsayıcı, kucaklayıcı olmalıdır. Camiye gidip namaz kılabilir. 

4-CHP’ye sadece Aleviler oy vermiyor, Sünnilerde oy veriyor o yüzden Kılıçdaroğlu’nun Camide namaz kılması doğrudur.

5-Biz insanların inançlarına bakmıyoruz, Kılıçdaroğlu Camide namaz da kılabilir.

6-Ama siz de Türkmen Alevisi olduğunuz halde Alevileri katleden Kürtlerin partisi HDP’desiniz

Kılıçdaroğlu’nun inançlı bir Alevi olduğunu ama Aleviliğin siyasi hayatı için bir o kadar da sakıncalı olduğunu düşündüğünü daha önceki yazılarımda ve konuşmalarımda sıkça söylemiştim. 

Burada sorun Kılıçdaroğlu’nun şahsı, CHP ya da HDP meselesi değildir. Yıllardır Alevi kurum başkanlığı yapan birisi olarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve bu devleti yöneten Hükümetlere Alevilerin ibadethanesinin Cemevi olduğunu, Alevilerin Camide namaz değil, Cemevinde cem yaparak ibadet ettiklerini anlatmaya çalıştık. 

Devlet ise bize; “Siz Müslümansınız, Müslümanların bir tek ibadethanesi vardır o da Camidir. İbadet edecekseniz buyurun Camiye gelin ve namazınızı eda edin” demektedir.

Devlet ve AKP iktidarı Cemevlerini bir tarikathane, zikirhane olarak görmekte, Camide ibadetinizi yaptıktan sonra Cemevine gidip zikrinizi yapabilirsiniz demektedir. AKP Hükümeti ve ulusalcı devlet yapısı o yüzden “Cami-Cemevi projesi”ne destek vermektedir. 

Çünkü Cemevinin tek başına müstakil bir ibadethane olarak kabul edilmesi onlar için sakıncalıdır, eğer böyle olursa Aleviliğin Müslümanlıktan ayrılma ihtimali yüksektir. Bu da sadece bir inanç sorunu değil aynı zamanda devlet sorunudur. Çünkü Müslüman olmayan bir millet Türkiye Cumhuriyeti açısından sakıncalıdır. 90 yıldır da bu böyle olmuştur. 

“Cami-Cemevi projesi” bir Fetullah Gülen projesi olarak ortaya çıkmışsa da devletin desteklediği bir projedir. Nitekim Fetullah ile ipler koptuğu halde “Cami-Cemevi projeleri” halen dahi desteklenmektedir. 

Konumuza gelirsek kendisi pek kabul etmese de Alevi kimliği ile bilinen Kemal Kılıçdaroğlu’nun Camiye gidip namaz kılması, Alevilik mücadelesi yürüten Alevi kurum ve aktivistleri için bir hayal kırıklığı olmuştur. Biz Aleviyiz Cami ve namaz bizim ibadethanemiz değildir diyerek asimilasyona karşı mücadele verenlerin elini kolunu bağlayan, asimilasyon politikaları yürütenlerin de ekmeğine yağ süren bir davranıştır Kılıçdaroğlu’nun yaptığı. 

Bizim sitemimiz bundandır. Yoksa bize ne Kılıçdaroğlu’nun namazından, niyazından. Alevinin Alevi gibi davranmadığı; davranırsa, aş, iş, siyasetçisinin de oy kaygısı yaşadığı bir ülkede yaşıyoruz. Burada yapılması gereken bize bunu yaşatanların ibadetini taklit etmek değil kendi inancımıza ve ibadetimize sahip çıkmaktır. Özellikle kamuoyunun önünde olan tanınan bilinen siyasetçiler, sanatçılar, yazarlar buna azami dikkat etmek durumundadır. 

Kapsayıcılık demokratik değerleri savunmaktan geçmektedir. Kapsayıcılık asimilasyoncu mahalle baskılarına boyun eğmek, “aman sonra ne derler, ateist der, dinsiz der, kızılbaş der ve bize oy vermezler” diyerek inancının asimilasyonuna hizmet etmek değildir.

“Camide bizim, Cemevi de bizim” yaklaşımı Alevileri asimile etmekten başka bir şey değildir. Madem öyle neden hep Alevi mahallelerine, Alevi köylerine Cami yapılıyor. Neden “Cami-Cemevi projeleri” Alevi mahallelerine ve Alevi köylerine yapılıyor da bir tane Sünni köyüne yapılmıyor?

Alevinin Alevi gibi, Sünninin Sünni gibi, Ermeninin Ermeni gibi, Türk’ün Türk, Kürt’ün Kürt, Ateistin ateist gibi yaşadığı ve kimsenin kimsenin inancını taklit etmek zorunda kalmadığı, çimentomuzun din veya millet değil demokratik değerlerle dolu bir Anayasa olduğunu söylemediğimiz, savunmadığımız sürece yaptığımız siyasetin bize ve yaşadığımız topluma bir faydası olmayacaktır. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...