24 Şubat 2017 01:00

Bizim Zübük!

Bizim Zübük!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Geçen yaz köyümde, doğduğum, yaşadığım topraklarda yayla evi yapmaya kalkıştık. ’90’lı yıllardaki yayla yasağı sonrasında köyümüzün yaylayla ilişkisi kesilmiş ve köyde yaşamını kuran son aileler de bu yasakla birlikte köyü terk etmeye başlamışlardı. Artık köyümüz bir yerleşim yeri değil, yazları konaklanan bir turizm merkezi konumundadır. Bizim köy öyle doğuda filan değil, Tokat Almus ilçesinde bulunan Hubyar köyü. 

Ne var ki bizim köy bir Alevi inanç merkezi olduğu için bahardan yerleşimler başlayıp yazları cıvıl cıvıl olabilmektedir. Ben ve benim gibi düşünen köy ahalisi eski günlerin anısını canlandırmak ve bir hafta bile kalabilmek hevesiyle yayla evleri yaptırma kararı aldık. Sayımız 35’i bulmuştu. Taş ve ahşap malzemeyle tek gözlü bildiğiniz yayla evleri olacaktı.

Tabi her köyün bir “çekemeyeni” vardır ya bizimkiler o cinsten değil, bizimkiler bildiğin faşist cinsinden. Hani Şener Şen’in “Kibar Feyzo” filmindekinden.

Faşo Ağa ile Faşo Ağa’ya önceleri küfür edip sonra “Düşmanımın düşmanı dostumdur” mantığıyla övgüler dizen zübük siyasetçiler yan yana geldi. Hani Aziz Nesin’in romanındaki “Zübük” var ya o cinsten siyasetçi.

Bir koldan Faşo Ağanın ekibi diğer koldan bizim zübük siyasetçi bu projeyi engellemek için koyuldular yola. 

Önce bu yayla projesi için Avrupa Birliği’nden para aldığımız söylendi, kimse bu yalanı yemedi, itibar etmedi. Yetmedi ufak tefek şikayetlere başladılar. Yaylada mevcut yapılı yerlerden başladılar önce, sonra zübük siyasetçiler devreye girdi. Zamanın ruhuna uygun olarak işin içinde benim de olmamın getirdiği sonuçla işi PKK’ye bağladılar. 

Bizim zübük siyasetçi ki kendisi öyle böyle değil bildiğin CHP İstanbul il yönetim kurulundaydı hatta kendini il başkan yardımcısı olarak tanıtıyordu. 7 Haziran 2015 seçimlerinde CHP’nin Anadolu yakası İl koordinasyon sorumlusuydu. Böyle “böyük” bir siyasetçiydi bizim zübük! Ne mi yaptı, koşup önce köylüyü korkuttu; “PKK buraya yerleşecek, bu yaylaları Kenanoğlu onun için yaptırıyor “dedi. Sonra aynı yalanlarla muhtarı korkutmaya başladı.Yetmedi vali, kaymakam, belediye başkanı başta olmak üzere bölgenin tüm mülki ve idari yöneticilerini ziyaret edip beni aklı sıra “ihbar” etti.

Bizim zübükün şikayeti öyle yenilir yutulur cinsten değil, doğrudan örgüt yöneticisi olmakla suçluyordu beni. Bizzat köylünün söylediğine göre; bizim köye yayla evi yaptıracağım ve o yayla evlerinde konaklayan PKK, buradan Karadeniz’e geçiş yapacakmış. Suçum sempatizanlık, örgüt propagandası filan değil bildiğin müebbet hapislik örgüt yöneticisi olmak. 

Yani anlayacağınız bizim “zübük’ün ihbarı öyle akla mantığa biraz uygun olup dikkate alınsa şu an örgütü yönetmekten dolayı ağırlaştırılmış müebbet hapisle yargılanıyordum ya da ömür boyu hapis cezasıyla zindanlardaydım. 

Hani böyle bir saçma sapan yalana kimin inanacağı değildir mesele; mesele bizim CHP’li zübüğün niyetidir. 

Durdum durdum da bunu bugün niye mi yazdım? Figen Yüksekdağ’ın milletvekilliğinin düşürülmesi ve kaldığı cezaevinde uygulanan tecrit ve dahası Alp Altınörs’e söylenenler geldi aklıma. 

Figen Yüksekdağ’a yapılan zulmün nedeni kendisinin Türk olduğu halde Kürt’e yoldaş olmasından kaynaklıdır. Alp Altınörs’e söylenenler aynen bundan ibarettir. Benim bir Tokatlı olarak köyümde, kentimde, ilimde, ilçemde yaşadıklarım gibi.

Ama işte o zalimlerin ve bizim zübüklerin anlamadığı bir şey var ki biz siyaseti mevkii, makam ve iş olsun diye yapmıyoruz. İnandığımız değerler için, inandığımız değerler bütününün özgürce yaşam bulması için, zorla değil aşkla yapıyoruz. 

Ve mutlaka biz kazanacağız. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...