08 Ocak 2016 01:00

Savaş medyası

Savaş medyası

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Yaşanan çatışmalı sürecin iç savaş yaşanan ülkelerdeki görüntülerden geri kalmayan benzerlikleri gün geçtikçe ağırlaşarak sürüyor. Savaşın bile bir hukukunun olduğu dünyada Kürt illerinde yaşanan vahşetin hiçbir geçerli hukuka sığmadığına tanık oluyoruz. En tabii hak olan ölü bedeninin toprağa verilmesi dahi engelleniyor. İnsanlar yakınlarının cenazelerini sokaklardan alamıyor, yaralılara sağlıkçılar dahi müdahale edemiyor. Almak isteyenler devletin güvenlik güçleri tarafından katlediliyor.
Ölümleri ve acıları yarıştırmak gibi bir kıyaslamaya girişmek istemem ancak her gün halkın genelinin izlediği yaygın medyadan yansıyanlar insan olan herkesi düşündürmeye itiyor. Sokağa çıkma yasağının günlerce uygulandığı bölgelerde en insani ihtiyaçlardan kaynaklı olarak kimi insanlar sokağa çıkmak zorunda kalıyor ve anında keskin nişancılar tarafından öldürülüyor. Kimi zaman da rastgele yapılan top atışlarıyla yaşamlarını yitiriyorlar. Yaşı kaç olursa olsun gerçekten eli silahlı mı değil mi bakılmaksızın bölgede öldürülen herkes “terörist” olarak adlandırılıyor. Cenazeleri ise günlerce defnedilemiyor. Çatışmada ölenler içerisinde şüphesiz ki eli silahlı kimseler vardır ancak eline silah alamayacak kadar küçük yaşta (12 yaş altı) olanların da “terörist” olarak öldürüldüğü haberlerini dinliyoruz yaygın savaş medyasında.
Çatışmalarda ölen askerlerin ve onların ailelerinin acıklı hikayelerini her gün savaş medyası detaylı bir şekilde veriyor. Yürek dağlayan görüntüler ve acılı hikayeler hepimizin içini acıtıyor. Peki elinde silah olmadan sadece sokakta olduğu için hatta evinde otururken atılan top mermileriyle öldürülen Kürtler ağaç kovuğundan mı çıktılar, onların geride bıraktığı kimseler yok mu, onlar çok mu rahat koşullarda yaşıyorlar. Türkiye halkının yüzde 90’ı  bu savaş medyasının yayınlarıyla izliyor yaşananları. Bu medya zannettiğiniz gibi sadece havuz medyası değildir, başka zaman AKP hükümetine muhalif olan ve kendisine Alevi’yim diyen kimi kanallar, kendisini sosyal demokrat olarak tanımlayan kanallar, ulusalcılar, Kemalistler. Anlayacağınız tüm muhalifler konu Kürtler olunca hep bir ağızdan Dilek Doğan’ı nasıl “terörist” ilan etmişlerse şimdi de 3 aylık bebeği ve 15 yaş altındaki çocukları, 70 yaş üstündeki yaşlıları hepsini topyekün “Şu kadar terörist öldürüldü” diyerek övüne övüne veriyorlar.
Türkiye halkı olan biteni buralardan sunulan bakış açısıyla izliyor. Zaten Kürt medyasını, birkaç sosyalist TV, gazete, web siteleri ve iki Alevi kanalını (TV10 ve Yol TV) izleyenlerin oranı geriye kalan yüzde 10’luk dilimin içerisinde yer alıyor.
Hükümet ve bu kanallar iyi bilmeli ki ektikleri kin, nefret tohumları öyle kolay kolay düzeltilecek cinsten değildir. Oralarda öldürülen ve “terörist” ilan edilip, cenazelerinin gömülmesine izin verilmeyen masum insanların da bir aileleri, yakınları var, dahası siz saklasanız da, gizleseniz de, çarpışsanız da gerçekleri bilenler, yaşayanlar var. Bu yaptıklarınız bir arada yaşama ortamını topyekün ortadan kaldırmaya hizmet etmekten başka işe yaramayacaktır.
Bu katliamları yapanlar, evleri barkları yıkanlar, kentleri, mahalleleri tankla topla yerle bir edenler ve bunları görmezlikten gelip hatta bu yapılanlara alkış tutanlar bölücü mü arıyorsunuz bilin ki bölücü sizsiniz. Bu uygulamalarınız ve ülkeye ektiğiniz kin, nefret tohumları toprak bölünmesine yol açar mı bilemem ama ülke insanlarını çok kolaylıkla bölecektir. Bunu yaşadığımız her yerde, hayatın içinde rahatlıkla görebiliyoruz.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa