20 Şubat 2015 00:58

Eğitimde hak ihlalleri çalıştayı

Eğitimde hak ihlalleri çalıştayı

Fotoğraf: Envato

Paylaş

12-13-14 Şubat tarihlerinde, Tarih Vakfının bir projesi olan eğitimde ayrımcılığı izleme çalışmasıyla ile ilgili bir çalıştay için Diyarbakır’daydık. Proje kapsamında T.C. devletinin yok saydığı, imha, inkar ve asimile etmek için tüm gücünü kullandığı toplumsal kesimlerin temsilcileri vardık. 

Üçüncüsü yapılan toplantının Diyarbakır ayağında Göç Vakfını ve Kürtçe eğitim yapan okulu ziyaret ettik. Göç Vakfı, çeşitli nedenlerden dolayı göç etmek zorunda kalan toplumsal kesimler ve de özellikle çocuklar üzerinde yapmış oldukları çalışmaları bizlere aktardılar. 

Ziyaretimizin en etkileyici ve bizler için en öğretici bölümü Kürtçe eğitim veren okul ‘Ferzad Kemanger’ oldu. Kürtçe eğitim veren okulda okul yöneticilerinden bilgiler alırken sınıflarda yapılan dersleri ve öğrencileri de görme şansımız oldu. Devletin eğitim sisteminde bildik ne kadar yanlışı ve ezberleri varsa bunların hepsinden arındırılmış bir okulla karşılaştık. 

Bu okulda çocukların devletin okullarındaki arka arkaya sıra olma mantığına karşı yuvarlak ve/veya kare düzeninde yüz yüze (bizdeki cemal cemale) eğitim veriyorlar. Ders müfredatı, temel branş dersleri de insanların ömürleri boyunca hiçbir işlerine yaramayacak eğitimlerden değil insanların pratikte karşılaştıkları eğitimlerden oluşmaktaydı.

Müzik dersine katıldığımızda halay çeken çocuklara eşlik ettik. Tabii bu arada bir Alevi temsilcisi olarak T.C. devletinin okullarına talep ettiğimiz halde konmayan müzik derslerine bağlamanın müzik aleti olarak konmasını ve çocuklara bağlamanın öğretilmesini talep ettim. Okul yönetimi ileriki sınıflarda bağlama dersinin konması konusunda söz verdi. Talebimizin takibinde olacağız.

Okuldaki sınıflar da öyle 1A - 1C - 2D şeklinde değil de konuya ilişkin olarak şahıs isimlerinden oluşuyor. Şimdi bizde de böyle bir şey olsa nasıl bir komedi yaşanırdı bilemiyorum. Hastanelere Yavuz Sultan Selim ismi verilmesi gibi veya yeni keşfedilen sazan balık türlerine Recep ve Emine isimlerinin verilmesi gibi bir şey yapardı herhalde yüce Milli Eğitim Bakanlığımız.

Diyarbakır’da yaptığımız bu iki ziyaret bize çok farklı tecrübeler yaşattı ve ezberlediğimiz kalıplar dışında bakabilmemiz açısından önemli bir deneyim oldu. Heyetimizde Laz, Süryani, Kürt, Ermeni, Alevi, Roman - Çingene, Protestan, Adige, Abhaza, kadın, engelli temsilciler bulunuyordu. 

İkinci gün yaptığımız toplantıda herkes dönemsellik içerisinde izlediği ayrımcılıkları özel ve genel hatlarıyla ortaya koymaya başladı. Her bir kesimin yaşadığı ayrımcılıklar diğer kesimin yaşadığı ayrımcılığı aratır nitelikteydi. Devletin tek tip insan yaratma ve birçok kesimi ötekileştirme politikasının ve eğitim sisteminin mağdurlarının anlattıkları değişti geçti gitti denilen birçok hususun devam ettiğini hatta bazı kesimler açısından durumun git gide daha vahim hale geldiğini görmekteydik. 
Yok artık dediğimiz uygulamayı Roman-Çingene temsilcisi arkadaşlarımız dile getirmekteydi. Okullarda çingene çocuklarla çocuklarının aynı sınıfta olmasını istemeyen ailelerin verdikleri iğrenç çabalar ile bunda başarılı olamayınca aynı sırada oturmaması için verdikleri çabaları dinledikçe insanlığımızdan utanır hale geldik. 

Bunlar yetmiyor gibi bir de bu çocukları normal devlet olkullarından almak ve bunları ayrı okullarda toplamak için bu çocuklara zihinsel engelli damgalarının vurulduğu ve bunun devletin hastanelerinde devletin görevlilerince yapıldığını öğrendikçe dehşet içerisinde kaldık. 

Her birimizin hikayesi farklıydı ve bize bu zulmü yaşatan vergi verdiğimiz, askerlik yaptığımız devlet idi. Bize bunu yaşatanlar sonra bizden bu devletin bekçiliğini bu sistemin bekçiliğini yapmamızı bekliyorlar. Bu sistemi yıkmadan ve yerine demokratik bir sistem kurmadan bizim gibi toplulukların kurtuluşu mümkün değildir. Gerisi nafile çabalardır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...