26 Ocak 2013 13:20

Kanlı Pazar: Bir Barış’ın ölümü

Kanlı Pazar: Bir Barış’ın ölümü

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Kuzey İrlanda Hükümeti’nin “komünist” ve “cumhuriyetçi-kraliyet karşıtı” olarak suçladığı ve adını Amerikalı sivil haklar hareketine gönderme ile almış Kuzey İrlanda Sivil Haklar Hareketine IRA’nın tavrı oldukça ikircikliydi. IRA harekete uzaktan destek vermeyi seçmişti. Ancak IRA’nın Marksist ve gelenekselci kanatları içinde yaşanan o dönemki tartışmalar IRA’nın her iki kanadından da bu harekete karşı hem olumlu hem de olumsuz tavırların sergilendiğini yüzeye vuruyordu. IRA hem mücadele stratejisi hem de hareketin “anti-sekter” gibi öne çıkarttığı sloganları öne sürerek ideolojik nedenlerle bu barışçıl harekete oldukça mesafeli kalmayı ve “uzaktan” destek vermeyi seçmişti. Bu hareketin eylemlerine ve toplantılarına da sadece gözetmen ve temsilci bazında katılmayı seçmişti.
Hareket taleplerinin içinde hem oy hakkı istemiyle kendi meclisini oluşturacak bir biçimde yerinden yönetime vurgu istiyor hem de Britanya emperyalizminin askerlerinin geri çekilmesini istiyordu.

BARIŞ NASIL ARKASINDAN VURULUR?

30 ocak 1972 günü Kuzey İrlanda Hükümeti’nin sivil haklar hareketine mensup bir milletvekili, insanları, yapacakları yürüyüşün tamamen barışçıl bir yürüyüş olacağını söylüyor ve herkesi bu yürüyüşe, Derry Şehri Yürüyüşüne katılmaya çağırıyordu. We Shall Overcome Someday (Birgün mutlaka başaracağız) marşını söyleyecekler ve dağılacaklardı. 69 Bogside isyanından sonra barışçıl bir yürüyüş yapılabileceğini tüm dünyaya göstereceklerdi. Sivil Haklar Hareketi bu yürüyüşü -her iki hükümetin de (Britanya ve İrlanda) istediği gibi- iptal etmek istemiyordu. Brintanya hükümeti içinse yürüyüşün önlenmesi barışçıl ve kamu oyunu kazanmaya aday bu hareketin önünü kesmek için mecburiydi ve kesinlikle önlenmesi gerekiyordu.
Sabahın köründe Derry şehri barışçıl bir yürüyüşe karşı sanki bir savaş bölgesi gibi kuşatılmıştı. Her yerde panzerler, paraşütlerle çıkarma yapan birlikler, hücum tüfekleriyle İskoç ve Galli seçkin ve kesin nişancılar, kraliyet muhafızları, B-Specials denilen ve Britanya’dan özel görevli gelmiş olan özel harekat polisi vardı. Britanya hükümeti bütün askeri gücüyle barışçıl bir yürüyüşe karşı stratejik planlar yapıyordu. Operasyona katılacak olan askerlere ve polislere söylenen temel bir talimat vardı: “Bogside isyanındakilerin ele başları burada olacaklar. Onları yakalayacağız. Ateş açılırsa da ateşle karşılık vereceğiz.” Olaylar bittiğinde 14 barış protestocusu hayatını kaybetmişti. Çoğu mermileri sırtlarından kaçmaya çalışırken almışlardı. Kitlede silahlı olan hiç kimse yoktu. Görgü tanıkları yerde sürünen insanların üzerine bile ateş açıldığını söylüyorlardı. Bir milletvekilinin olaylar sonrasında gazetecilere yaptığı konuşma gerçekten çarpıcıdır: “Britanya hükümetine şunları söylemek istiyorum. Ne yaptığınızı biliyorsunuz değil mi? Sivil Haklar Hareketini yok ettiniz ve IRA’e kazanabileceği en büyük zaferi verdiniz. Bu gece bu şehrin her yanında genç adamlar, çocuklar IRA’e katılacaklar ve siz de bir kasırga biçeceksiniz.”

BLOODY SUNDAY

Siz bu satırları okurken üç gün sonra bu olayın yıldönümü gerçekleşiyor olacak. O gün yapacak bir çok işiniz olabilir. Ben kendi adıma 2001 yılında çekilen Bloody Sunday filmini izleyeceğim. John Lennon’un ya da U2’nun ayrı zamanlarda kaydettiği Sunday Bloody Sunday parçalarını dinleyeceğim. Kitlesel sınıf savaşımını bir köşede tutacak olursak savaşın insanların süreklilik içinde hayatlarını yitirdikleri ve her türlü iktidarın, baskının beslendiği bir durum olarak analiz eden insanlarla konuşmanın yollarını arayacağım. Ve tabi ki Türkiye’deki ölüm acılarını doğal olarak post-kolonyal teorilerle açıklamaya çalışan “Ortadoğu” uzmanlarının söz konusu kendi doğdukları yerler olduğunda niye aynı pencereden bakamadıklarını düşüneceğim.

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...