11 Mayıs 2014 06:36

‘Para yaşamın süresini uzatamıyor’

‘Para yaşamın süresini uzatamıyor’

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bob Marley’in ölüm yıl dönümü dolayısıyla ilgili bir yazı yazmaya başladığımda onun ölürken yatakta söylediği rivayet edilen son sözleri vardı aklımda: “Para yaşamın süresini uzatamıyor.” Jamaikalı kökleri ile Birleşik Devletler’deki para ekonomisini anlamakta zorlanması doğal karşılanabilir. Ama en az yazdığı şarkılar kadar bu söz de belleklere kaydedilmiştir.
Reggea 1960’ların sonunda Jamaika’da ortaya çıkmış bir tür. Bu türün Amerika müzik endüstrisi ile tanışması, dolayısıyla günümüz modern dünyasının kitlesel alanına girmesinde neredeyse endüstrinin bu yöndeki açlığını dolduran Bob Marley’in önemli bir yeri var. Sıradan insandan, Ben Harper gibi Afrikalı-Amerikalı sanatçılara, saçlarını Rasta stili yaptıran birçok beyaza kadar herkesi etkileyen önemli bir ikondu. Doğal olarak büyük kitlelere ulaşabilen bir müziğin de herkese anlattıkları başka başkaydı.

CLAPTON’IN İLGİSİ

Marley, Jamaika’da yarı beyaz bir ailenin içinde büyüdü. İçinde bulunduğu The Wailers’ın ilk albümü Catch a Fire’dan sonra çıkan Burnin’de bulunan I Shotthe Sherrif  (Şerif’i vurdum) isimli şarkısı kriminalize olmayı öven radikalliği ile Eric Clapton’ın ilgisini çekti ve Clapton şarkıyı söylemek üzere tıpkı Afrikalı-Amerikalı sanatçılardan satın aldığı parçalar gibi bu parçayı da repetuvarına dahil etti. İçinde müzik yaptığı dünyanın ruhu Marley’in göçmen ruhu ile fena bir formül ortaya çıkarmamıştı ve Clapton’ın blues ve rock n roll’a ilgisi bu kez bambaşka, Jamaika’lı ve tamamen yeni ama geleneksel müzik kökenli bir alt-türe, reggea’ye ve The Wailers’ın müziğine doğru dönmüştü. Clapton’ın bu dönemlik ilgisi, The Wailers’a tanınma olanağı sağladı ve Bob Marley yazdığı şarkılarla birçok türden-kitlesel olarak paylaşılmayan bir radikalliği ve eleştiriyi kitlesel kültürün tam ortasına taşımış oldu.
1975’te Jamaika dışında büyük kitlelerce tanınmasına neden olan No Woman No Cry idi. Şarkı çoğu zaman düşünüldüğünün tam tersine yalnızlığı övmüyor, sevdiklerine üzülmekten vazgeçmesini öneriyordu. Britanya’ya taşındıktan sonra Exodus ve Kaya albümlerini yaptı. Müziği, hayatı ve aktivizmi bir bütün olarak yaşadı. Genç yaşta yakalandığı bir kanser semptomu sayesinde bu dünyadan ayrıldı.

RASTAFARİ

Marley ile ilgili çokça göz ardı edilen gerçeklerden biri onun özgürlük arayışının sadece politik fikirlerinden kaynaklanmadığıdır. Evet, bir eşitlikçi ve özgürlükçüydü. Karayip’lerdeki Afrika kökenli bir birey olarak da bütün özgürlükçüler gibi Afrika’nın ayakta kalabilmesini birleşme idealine bağlıyordu. Ancak özgürlükçü ve eşitlikçi düşüncelerinde onun ruhani inancı da en az politik fikirleri kadar etkilidir. Rastafari, 1930’larda Jamaika’da ortaya çıkmış ruhani bir hareket. Etkilenimleri içinde Afrika merkezlilik vurgusu ve yine Afrika’dan alınan mistik gelenekler ve buna bağlı olarak, süreksizlik içinde sadece yılın özel günlerindeki ayinsel esrar kullanımı geleneği, inancın kendi animistik kökenleri ile kurduğu ilişki açısından önemlidir. Bunların yanı sıra tek tanrıcılığa olan inanç, “Jah”, eski ve yeni ahitler, psalmik öyküler hareket içinde önemli bir yer tutar. Birçok farklı geleneğin birleşiminden ortaya çıkan bu ruhani hareket aynı zamanda Jamaika’nın daha eski ve genel olan parçalı ve senkretik inanç gelenekleri ile de paralellik gösterir. Tek tanrı karşısındaki eşitlik fikri ilginç bir biçimde ekonomik temelleri belirli ve modern olmayan bir eşitlik inancını da içinde barındırır. Dünyanın geri kalanı için ekstrem denebilecek olan bir fikir, Babil’e geri dönme ve orada Afrika Kökenli olanların da yerinin olduğu fikri, rastafari inancı içinde ilginç bir biçimde saygı gören bir fikirdir.
Marley’in doğduktan sonra evlat edinildiği ailenin içinde birden fazla inançtan bireyi barındırdığı düşünüldüğünde Marley’in kendi kökenleriyle toplumsal dokunun uyuştuğu rastafari’nin bir savunucusu olması hiç de tesadüf değildir. Rolling Stone’dan Mikal Gilmore’un sözleri Marley’in müziği, toplumsal duruşu ve düşünceleri için önemli bir referans veriyor: “Marley, dünyaya barışın ve huzurun nasıl kolayca gelebileceği üzerine şarkılar söylemedi. Cehennemi dünyada nasıl daha çok ve şiddetli bir biçimde hissedebileceğimizi bize göstermek istedi. Şarkıları aynı zamanda onun anılarıydı. Gazaba uğramıştı. Ezilenleri ve onları ezenleri gördü.”

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa