Devletin ihmalkârlığının, kadına yönelik şiddeti önleyici yasalarının kağıt üstünde kalışının ve katillere ‘aferin’ diyen ceza indirimlerinin sürmesinin biz kadınları öldürdüğü geçeğiyle bir kez daha yüzleşerek oradan ayrılıyoruz.
Televizyondan ve dergilerden fark yaratan başarılı kadınların hikayelerini okur ve izlerdim. Bir araya gelip yokluklar içinde dayanışma ile başardıklarını görünce imrenirdim. “Vay be, ne güzel keşke ben de yapabilseydim" derdim.
Kayseri’de kadınlar bu düğümlerin peşinden gidip gerçekten çözmeye çalışmışlar ve Kayseri Kadın Dayanışma Derneği’ni kurmuşlar.Geçen sene bir beyaz iplikle düğümler içinde kalan kadınlar, şimdi rengârenk ipliklerle güzel bir örgüyü örmeye başlamışlar.
Maaşlarımızın elektriğe, doğal gaza, temel gıdalara vb. yapılan zamlarla git gide erimesi, bu yıl maaşlarımıza herhangi bir artış yaşanmaması biz öğretmenlerin neyi nereye yetiştirebilirim çırpınışlarına itiyor.
Kendisi de Sincan Organize Sanayi bölgesinde işçi olan Ayşe, evi fabrikaya dönüşen Sincanlı kadınlardan Zeynep’le tanıştırıyor bizi. Kadın İstihdam Paketi diye süslenerek önümüze çıkarılan güvencesiz çalışma paketinin hem kendisi için hem de Zeynep için ne anlama geldiğini anlatıyor.
İşte biz kadın işçilerin yaşadıkları. Bütün bunlara karşı Çağlayan Tekstil İşçileri Dayanışma Derneği’nde bir araya geliyoruz. Aynı dertlerden bıkan kadınları da bekliyoruz. Makinelerin vicdanları yoktur, o makineleri çalıştıran insanların vardır vicdanı. Yine biliyoruz ki kimse bizim derdimizi biz elimizi taşın altına koymadan çözemez.
Bölgede hemen her evde mevsimlik tarım işinde çalışan kadınlar olduğunu; bazı evlerden 3, bazısından 5 kadının bu işte çalıştığını öğreniyoruz. Kırk yıldır bu şekilde çalıştığını söyleyen bir kadın, “gitmeyip ne yapacağım ki” sorusunu odanın ortasına bırakıyor.
Gördüğümüz, yaşadığımız durum buydu, ama bizim gibi kendine “duyarlıyım” diyen insanların bile müdahale edememesinin nedeni neydi? Korku! Ülkenin genelinde estirilen sindirme, şiddet, baskı, git gide yükseltilmeye çalışılan korku duvarı.
Neredeyse 5. senemize giriyoruz Ekmek ve Gül dergisi olarak. Sadece kadınların derdini açacağı bir dergi olmak değil, mücadele fikrini büyüttüğü bir dergi olmaktı niyetimiz. Dergiyi ilk kez okuyan ve “Bir şeyler düzelecekse, biz kadınların daha çok emek vermesi gerekiyor” diyen genç bir kadın ile “Kadınlar ile yan yana durmanın gerekliliğini, beraber mücadeleyi dergimizden öğrendim” diyen Metal işçisi Ayşe’nin yazısını bir sayfada görebilmenin gururunu paylaşmak istiyoruz sizlerle. Bu gurur hepimizin, dergiye yazı yazan ve okuyan her bir kadının, mücadele fikrini elden ele kadınlara ulaştıran Sevgi’lerin, güçlendikçe etrafını da değiştiren Ayşe’lerin.. Tüm kadınların...
Moda adı verilen soyut kavram yıllardır kadınların yaşam tarzını etkilemeye çalışıyor. Televizyon programlarıyla insanları tüketim çılgınlığına itiyor.Fakat gerçek hayat bir podyum değil. Emperyalist kan emicilere karşı vatanlarını savunan Kobanêli kadınlar,çocuklar giyecek elbise bulamazken moda programları sizce masum mu?
Tüm gün aradım durdum tarzımı. Bakalım elimizde ne var, ne yok? Mor renk dağınık topuzuyşa göz kamaştıran Hanife’yi koruma altına alıcaktım ki fıtratları gereği erkekler hızlı davranmış. Yazık oldu. Şerife tek küpeyle tarzdı ama evde gazı kesilmiş herhalde, artık o tek altın küpesi de yok. Onu da bozdurmuş. Şadiye ve gelini zaten olmazdı. Derya’dan umutluyum, genç hem de dinamik. Diğerleri zaten kazma kürekle bu çağın insanı değil. Ay yok bulamam ben bu gidişle ben tarzımı...
10 yaşında bir çocuğun Kobanê'ye gönderdiği güzel günler umudu...
IŞİD canavarlarının gerici, dinci, kadın bedeni üzerinden hakimiyet kurmasına karşı çıkmamız gerekiyor. Kendi onurumuza da sahip çıkmak için Kobanê’de onurunu korumak için mücadele veren kadınlara destek vermemiz ve yaralarını sarmamız gerekiyor.
Kobanê’yi neye benzettim biliyor musunuz? Arı kovanına. Tüm halklar bir olmuş, işçi arıları gibi kovanlarına polen taşıyorlar sanki. Biz de birleşerek tüm dünyaya barışı taşıyalım. Yaşasın halkların kardeşliği, selam olsun Kobanê’de direnenlere!
“Belli bir saatten sonra sokaklarda rahat dolaşamıyorsak, savaş ganimeti kabul ediliyorsak şiddet görüyoruz demektir”
Bütün dünyada barış olsun, çocuklar ölmesin... Kobanê düşmesin... Kızkardeşlik Köprüsü bizi birleştirsin, güçlendirsin. Bir parça da olsa acıyan yüreğinize su serpsin.
Savaş biz kadınların hayatını aslında direkt ilgilendiriyordu. Ama bunun için yan yana gelip konuşamamıştık. Güvenlik gerekçesiyle etrafımızdan gençler askere gidiyor. Ama biliyoruz ki hiç güvenli değiliz. Ölenler genellikle kendi gençlerimiz oluyor. Bizim yan yana gelişimizden başka güvencemiz yok diye düşünüyorum.
Attığımız küçük adımların biz kadınları günden güne evlerimizden çıkıp biz de varız demeye cesaretlendirdiğini gördük. Kapılarına gittiğimiz, davet ettiğimiz her kadın muhakkak bir yolunu bulup, katılmaya çalışıyor. Bu da bize umut veriyor.
Vatan millet ıstakoz
Çocuklar ve gençler kime emanet?
Köy Enstitüsü farkı, şehre ve geleneğe uymazlığı: Hümanist, yararcı, bütüncül köy rehberi
Istakozun faturası!
AB, İran’a karşı Türkiye’ye rol verme peşinde
Fatih Polat, Suriyeli Nura'ya konuk oldu | Kafesteki kuş, camdaki bayrak ve bir göçmen
Hazırlayan: Fatih Polat
Istakoz, gelir uçurumuna yol açan iktidar politikaları sonucu zenginleşmenin sembolü haline gelirken, iktidar yenecek ıstakozların faturasını geniş halk kesimlerine ödettirmeye devam edecek.
Yatırım arayışındaki Erdoğan yönetimi bir yandan ABD-AB ile ilişkileri iyileştirmeye çalışırken, öte yandan İsrail’le süren ticareti nedeniyle düşen içerideki desteğini onarmaya çalışıyor.
“ 'Bu iktidarın sonu geldi' yaklaşımı da, Erdoğan’ın grup konuşmasında ima ettiği 'dimdik ayaktayız' iddiası da önümüzdeki dönemdeki güç mücadelesi içinde sınanacak.”
“Yüzlerce fabrikanın ve 130 binden fazla tekstil işçisinin bulunduğu Antep’te iş kolunda sendikalı işçi oranı yüzde 3’lerde.”
Sağlık-İş Denizli İl Temsilcisi Zeki Kılıç, eşitsizliklere, adaletsizliklere karşı 1 Mayıs’ta da mücadeleyi sürdüreceklerini dile getirdi.
Dalaman’da yangından kurtulan ormanlık alan ihaleyle satıldı. Yangını atlatan 5000 kızılçam ağacı odun üretimi için kesilecek!
“Yine kazanırlar, “Değişmez” anlayışının yıkılmış olması çok değerli. Bu durum işçilerin, kamu emekçilerinin örgütlenmesine yeni imkanlar doğuracaktır.”
AKP Antalya Milletvekili Atay Uslu'nun başkanlığını yaptığı TBMM İliç Maden Kazası Araştırma Komisyonu, ilk toplantısını gerçekleştirdi.
Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...
Kültürpark Platformu, fuarların Kültürpark'ta düzenlenmesiyle ilgili yaptığı açıklamada, "Kültürpark’ı yok edecek faaliyetler hız kesmedi" ifadeleri yer aldı.
Aydın'da kermeste yedikleri tavuk pilav nedeniyle zehirlendikleri tahmin edilen 32 öğrenci tedavi altına alındı.
Foça Tarih ve Doğa Platformu, Foça Belediyesi Ali İlçan Sosyal Tesisleri’nde yılın ilk genel toplantısını düzenledi.
Geçtiğimiz günlerde darbedilerek gözaltına alınan 13 Lezita işçisi ve 3 sendikacı, bir gün boyunca gözaltında tutulmalarının akabinde savcılık tarafından mahkemeye sevk edilmeden serbest bırakıldı.