Özel gereksinimli öğrenciler, eğitim ve öğretmen
Toplumsal değişme ve gelişme nitelikli yetişmiş insan gücüne bağlıdır. Nitelikli insan yetiştirmek için en etkili yol eğitimden geçer. Eğitim sisteminin işlevini yerine getirmesinde üç temel öğe rol oynamaktadır. Bu öğeler öğrenci, öğretmen ve eğitim programlarıdır.

Yrd. Doç. Dr. Osman ÖZOKÇU
İnönü Üniversitesi
Eğitim Fakültesi Özel Eğitim Bölüm Başkanı
Toplumsal değişme ve gelişme nitelikli yetişmiş insan gücüne bağlıdır. Nitelikli insan yetiştirmek için en etkili yol eğitimden geçer. Eğitim sisteminin işlevini yerine getirmesinde üç temel öğe rol oynamaktadır. Bu öğeler öğrenci, öğretmen ve eğitim programlarıdır. Eğitimin etkili olabilmesi ve eğitim hedeflerinin en üst düzeyde gerçekleştirilebilmesi ise, bu öğeler arasındaki uyuma bağlıdır. Öğrenci, öğretmen ve eğitim programı arasındaki bu üçlü ilişkinin belirli niteliklere sahip olması gerekmektedir. Bu öğelerden birisinin istenen niteliklerden yoksun olması, eğitim sürecini doğrudan etkilemektedir. Ancak bu üç öğeden birisi olan ‘öğretmen’ öğesinin, diğer iki öğe olan öğrenci ve programlarını etkileme gücü diğerlerinden fazladır. Eğitim sisteminin verimli çalışması, sistemi işleten öğretmenlerin daha yeterli bilgi ve becerilerle donatılmasına bağlıdır. Hiçbir eğitim modeli, o modeli işletecek personelin niteliğinin üzerinde hizmet üretemez. Bundan dolayı “Bir okul ancak içindeki öğretmenler kadar iyidir.” Kuşkusuz öğretmen, bir toplumun gereksinim duyduğu her meslekten bireyler yetiştiren ve ulusun geleceğini şekillendirme gibi kutsal bir görevi üstlenmiş bir meslek insanıdır.
ÖZEL GEREKSİNİMLİ ÖĞRENCİLER
Geçmişten günümüze eğitim politikaları, devletlerin uzun vadeli stratejilerinin oluşturulmasında önemli yer tutmuştur. Gerek normal gelişim gösteren çocukların eğitimi gerekse özel gereksinimli çocukların eğitimi anlık politikalarla çözüm üretilemeyecek kadar önemli hususlardır. Bu programları yürütecek meslek elemanlarını en iyi şekilde yetiştirilmesi zorunludur. Üzücü olan durum ise ‘ihtiyaç’ adı altında, hem özel gereksinimli öğrencilerin eğitim durumlarını, hem ailelerin hassasiyetlerini göz ardı ederek yapılan uygulamadır.
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de geniş bir yelpaze altında yer alan özel gereksinimli öğrencilerin özellikleri hem engel türlerine göre hem de bireysel özelliklerine göre farklılık göstermektedir. Zihin Engelliler Öğretmenliği Programları’nda bu özellikler ve uygulanacak özel eğitim programları dört yıla dağıtılmış bir şekilde yoğun olarak verilmektedir. Diğer öğretmenlik programları ile benzer şekilde Zihin Engelliler Öğretmenliği Programı’nda son iki dönemde uygulama dersi yer almaktadır ve öğretmen adayları bir yılı kapsayan bu yoğun eğitim sayesinde özel gereksinimli çocuklar karşısında öğretmenlik becerilerini sergileme fırsatı bulmaktadırlar.
Öğretmenlik programından mezun olan öğretmen adaylarının atanma sıkıntıları sürekli olarak gündemi meşgul etmektedir. Zamanında mühendislik programlarından ve/veya fen edebiyat fakültelerinden mezun olan lisans mezunlarının istihdam sorununu çözmek amacıyla sınıf öğretmeni olarak atanmalarına benzer bir senaryo, yığılan sınıf öğretmenliği programı mezunları için, özel eğitim alanını ihlal ederek tekrar karşımıza çıkartılmıştır. Ancak daha üniversite sıralarında aklının ucundan özel gereksinimli öğrenciler geçmeyen öğretmen adaylarının zihin engelliler öğretmeni olarak yerleştirilmeleri hem etik hem bilimsel hem de vicdani açıdan son derece düşündürücüdür.
‘DENEME-YANILMA’ MANTIĞI
Milli Eğitimi ‘iyileştirme’ adına gerçekleştirilen politikaların işleyişinde karşılaşılan aksaklıklar akla geldiğinde, yapılan çalışmaların uzun süreli bilimsel araştırmaların sonucunda ortaya çıkartılmadığı anlaşılmaktadır. Aynı durum sınıf öğretmenliği programı mezunlarının 540 saatlik bir uygulama ile Zihin Engelliler Öğretmeni olarak çalışmalarına olanak sağlayan bu uygulamada da karşımıza çıkmaktadır. Dört yıllık bir lisans programının oluşturulmasında, yürütülmesinde harcanan emeğin görmezden gelinerek ortaya atılan bu ‘çözümün’ işlerliği hem alan mezunlarının mesleki geleceklerinin tehlikeye sokulması hem de özel gereksinimli bireylerin uygun eğitime ulaşmasının önünde bir engel teşkil etmesi adına düşündürücüdür.
Eğitimde deneme-yanılma mantığıyla düzenleme yapılamayacağının ilgili yöneticiler tarafından bilinmemesi ülkemizin sıklıkla karşılaştığı sahnelerden biridir. Ancak unutulmamalıdır ki söz konusu değişim özel bir grup için yapılıyorsa bunun yansımaları da son derece özel olacaktır. Dolayısıyla hem öğrencilerin hem de ailelerinin bu kadar anlam yüklediği bir meslek grubunu deneme-yanılma mantığıyla okullara yerleştirmek ailelerin hem mesleğe, hem meslek elemanı yetiştiren bizlere hem de değerli bürokratlarımıza karşı olan inancını derinden etkileyecektir.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın bugüne kadar ihtiyaca binaen popülist ve bilimsel dayanakları olmayan birkaç aylık zihinsel engelliler öğretmenliği sertifika yetiştirme uygulamasından tamamen vazgeçilmelidir. Bunun yerine iki yıllık (birinci yıl özel eğitim bölümlerindeki tüm özel eğitim alan derslerini almaları, ikinci yıl ise alanda bir yıllık öğretmenlik uygulamasını almaları yolu ile) bir tezsiz yüksek lisans uygulaması, eğitim fakültelerindeki özel eğitim bölümlerinin zihin engelliler öğretmenliği programlarının kontenjanlarının arttırılması ve eğitim fakültelerinde zihin engelliler öğretmenliği programlarının çift anadal yandal kontenjanları arttırılması yolu ile ülkenin zihin engelliler öğretmeni ihtiyacı karşılanabilir.
Nitekim ülkemiz üniversitelerindeki özel eğitim bölümleri bunu yapabilecek güçte ve yeterliktedir.
Özel eğitim alanına dolayısıyla zihin engelliler alanına öğretmen yetiştiren biz özel eğitimci öğretim elemanları olarak bakanlığın bu uygulamasını derin üzüntü ve şaşkınlıkla izliyoruz. Bizler özel eğitim bölümü öğretim elemanları olarak hassas dengeler üzerine kurulu olan özel eğitimi, gereksinim duyan bireyleri ve ailelerinin tüm ihtiyaçlarını hesaba katarak gerçekleştirdiğimiz eğitimlerin ardından ‘öğretmen’ sıfatını almaya hak ettiğine inandığımız öğrencilerimizin alana kazandırılması gerektiğine inanmaktayız.
Evrensel'i Takip Et