22 Kasım 2014 14:05

Özel Konser’in konuk şefi: Ali Poyrazoğlu

Borusan Sanat’ın “Özel Konser”ler dizisi bu yıl da sürdürüldü. Türkiye’nin önde gelen senfonik topluluklarından Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası (BİFO), Şef Gürer Aykal ve Konuk Şef Ali Poyrazoğlu yönetiminde, bu kere de aynı amaçla, genç müzisyenlere burs amacıyla çaldı.

Paylaş

Üstün AKMEN
İstanbul

Borusan Sanat’ın “Özel Konser”ler dizisi bu yıl da sürdürüldü. Türkiye’nin önde gelen senfonik topluluklarından Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası (BİFO), Şef Gürer Aykal ve Konuk Şef Ali Poyrazoğlu yönetiminde, bu kere de aynı amaçla,  genç müzisyenlere burs amacıyla çaldı.

“Özel Konser”lerin bu yılki “konuk şef”i, çok ödüllü Usta Tiyatrocu Ali Poyrazoğlu’ydu. Fenomen oyuncu, bu görevi ikinci kez üstlenerek genç müzisyenlere destek olma geleneğine devam etti. Dün akşam Uluslararası Lütfü Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda gerçekleştirilen “Özel Konser”in başlangıcını, Onursal Şefi Gürer Aykal yönetimindeki BİFO ve viyolasıyla Naz Altınel yaptı.

Chabrier’in “Espaòa Rapsodisi” ile başlayan konser, Çaykovski’nin “Yaylı Çalgılar için Serenat, II. Bölüm”ü ve Ravel’in “La Jardin Féerique”i ile devam etti. Solist Naz Altınel ise konseri Hoffmeister’in “Viyola Konçertosu”nun I. Bölümü ile süsledi. Ardından sarı bir şal ve oyuncak bir uçağın içindeki Küçük Prens maketiyle sahneye gelen Konuk Şef Ali Poyrazoğlu, Şoştakoviç’in “Orkestra Varyasyonları’ndan Süit No. 1, Vals No. 2”yi yönetmeye, yönetirken küçük aralar verip Antoine de Saint-Exupéry’nin (1900-1944) “La Petite Prince” adlı yapıtından bölümler anlatmaya başladı.

Sarı şal, bir ara Saint-Exupéry’nin uçağı oldu. Bir çocuğun gözünden büyüklerin dünyasına, Sahra Çölü’ne düşen pilotun Küçük Prens’le karşılaşmasına tanık olundu.

Sarı şaldan çöl oluştu. Küçük Prens’in ağzından insanların hatalarını ve aptallıklarını, büyüdükleri zaman unuttukları basit çocuk bakışı vurgulandı.

Yaşam, sevgi ve aşk hakkında derin anlamlar içeren sözcükler döküldü Ali Poyrazoğlu’nun ustalıklı dilinden.

Derken, Piazzola’nın “Libertango”sunu kırmızı bir gülün sapını baton gibi sallayarak yönetti. Baton tutan sol eli müziği bölümleyip ölçüleri belirtti, yani gerçek anlamda müziği yönetti. Batonu (ne tuhaf) sol elinde tutuyordu, sağ elini duygu eli olarak kullandı. Sağ elinin işaret parmağını zaman zaman dudaklarına götürerek sesin hafiflemesi gerektiğini ifade etti, farklı partilerin parçaya girişini ve nüanslarını gösterdi. O anda da Küçük Prens’in biri sönmüş üç volkanı ve harika, evrende eşi benzeri olmayan bir çiçeği ve baobap ağaçları kaplı küçük bir gezegende tek başına yaşadığını anlattı.

Sarı şal, Ali Poyrazoğlu’nun elinde bulutlaştı.

BAOBAPLARDAN ZEYTİN AĞAÇLARINA...

Ardından Saint-Saëns’in “Hayvanlar Karnavalı” eserinden “Kuğu” geldi.
“Şu büyükler, kesinlikle çok ama çok tuhaf insanlar” diyordu Küçük Prens.  “Gezegenin birinde her şeyi yönettiğini söyleyen bir kral, diğerinde kendini beğenmiş bir adam, sayılarla uğraşan bir iş adamı, devamlı fenerini yakıp söndüren bir fenerci ve devamlı içen bir ayyaş”.

Kuğu bölümü sürdü. Fosiller, tarihin derinliklerinden kalkıp gelerek bilge bir tavır ile geçit törenindeki yerlerini almışlardı. Viyolonselde Şafak Erişkin, tüm asaleti ile kuğuyu sahneye getirdi. Erişkin, usta işi yay çekişleriyle bu hüzünlü dansın içinde yaşama devam etme arzusunun olduğunu da vurguladı. Gürer Aykal da keman çalıyordu.  

Granados’un “Intermezzo des Goyescas”unu yönetirken Poyrazoğlu bir ara baobapların küçük çalılar olmadığını, birkaç katli bina büyüklüğündeki ağaçlara benzediğini anlattı. Eserde yeri yoktu, ama sözü ne yaptı etti zeytin ağaçlarının kökünden sökülmesine bağladı.  

Ve son parçaya geçti.   

Küçük Prens, dünyada bir tilkiyi evcilleştirdi.

Tilki ona bir sır verdi, dedi ki: “İşte sırrım, çok basit: En iyi yüreğiyle görebilir insan. Gözler asıl görülmesi gerekeni göremez.”
Mezzosoprano Ceren Şahin, Portman’ın Küçük Prens eserinden Tilki’nin aryasını seslendirdi.
2000’i aşkın izleyici/dinleyici hem izledi, hem dinledi.

Sonrasında, Poyrazoğlu eğildi, Antoine de Saint-Exupéry’nin yetmiş küsur yıl önce giydiği pilot ceketinin ve şapkanın “çakma”sını yerden aldı, giydi.

Paris’ten edinmiş, getirmişti.

Müzikli gösteri gerçekten hem muhteşemdi, hem de çok keyifliydi.

ÖNCEKİ HABER

Ken Loach'un yeni filmi Özgürlük Dansı 12 Aralık’ta vizyonda

SONRAKİ HABER

Mungan: Sesimiz kısılmaya çalışılıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...