21 Kasım 2014 01:12

Burjuvaziye karşı halk ittifakı tercih değil zorunluluktur

23 Kasımdaki Cumhurbaşkanlığı seçimlerine de Cephenin ana bileşeni Tunus Emekçileri Partisinin Sözcüsü Hamma Hammami ile girecek olan Halk Cephesini ve ülkedeki iktidar mücadelesini Tunus Emekçileri Partisi yöneticilerinden Mortaza Labidi ile konuştuk.

Paylaş

Elif GÖRGÜ
Deniz UZTOPAL
İstanbul

Tunus’ta 2011’de devrilen bin Ali diktatörlüğünün ardından İslamcı ya da liberal eğilimlerin etrafında toplanarak iktidarını sürdürmeye çalışan burjuvazinin karşısında tüm halk kesimlerini adım adım mücadele içinde örgütleyerek önemli bir siyasi cephe deneyimi ortaya çıkaran Tunus Halk Cephesi son seçimlerde ülkenin üçüncü seçim gücüne dönüştü. 23 Kasımdaki Cumhurbaşkanlığı seçimlerine de Cephenin ana bileşeni Tunus Emekçileri Partisinin Sözcüsü Hamma Hammami ile girecek olan Halk Cephesini ve ülkedeki iktidar mücadelesini Tunus Emekçileri Partisi yöneticilerinden Mortaza Labidi ile konuştuk.

Devrimden sonra yaşanan gelişmeleri de göz önünde bulundurarak son parlamento seçimlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Tunus’ta, diktatörü 14 Ocak 2011’de defedebildik ama diktatörlüğün hâlâ yıkılmadığını biliyorduk. Özellikle devrimciler yeterince örgütlü değillerdi devrimin amaçlarını ve hedeflerini yerine getirebilecek güç ve örgütlülükte değillerdi ve buna bağlı olarak İslamcı güçler ilk meclis seçimlerinde önemli bir başarı elde ettiler. Buradan hareketle yeni bir taktik hayata geçirmeye karar verdik ve ülkenin devrimci güçlerini bir araya getirebilmek için özel bir çaba içine girmeyi kararlaştırdık, bunu da Halk Cephesi ile hayata geçirdik. Halk Cephesinin oluşturulması iki önemli sonuca yol açtı. Birincisi İslamcı hükümetin iktidardaki dönemi sona ermemiş olmasına rağmen iktidardan düşmesini başarabildik ve ikinci olarak da halk içerisinde önemli bir örgütlenmeyi hayata geçirebildik. Buradan da son genel seçimlerde elde ettiğimiz sonuçları başarılı olarak değerlendiriyoruz. Bu sonuçların uzun yıllardır birlikte yürüttüğümüz bir çalışmanın meyvesi olduğunu söyleyebiliriz.

Son seçimlerde birinci olarak çıkan siyasetin devrilen bin Ali rejimiyle bağları olduğunu görüyoruz. Halk Cephesi önemli bir güç kazandı ama halk da eski rejimin isimlerine de oy vermiş oldu. Bunu neye bağlamak gerekiyor?
Seçim sonuçlarını aslında burjuvazinin sürece bir tepkisi olarak da değerlendirmek gerekiyor. Elbette burjuvazi elindeki gücü kaybetmemek için bir çaba içerisinde ve iktidarda kalarak kendi çıkarlarını savunmaya devam edebilmek için de ne gerekiyorsa yapmaya hazır. Bu seçimlerde en yüksek oyu alan parti Nida Tunus, bir nevi burjuvazinin değişik kesimlerini temsil eden bir siyasi yapıdır. Nida Tunus’un lideri uzun dönem devletin değişik kademelerinde görev üstlenmiş birisi ama kendisini bin Ali’den önceki Burgiba döneminde yaptığı bakanlığı öne çıkardı, yaşı da oldukça ilerlemiş bir kişidir ve yürüttüğü kampanya ile de bin Ali dönemini değil ondan önceki dönemi temsil ettiğini ileri sürdü ve kendisinin yürüteceği çalışmanın da bin Ali dönemiyle değil önceki dönemle bir bağ ve bir köprü kuracağını söyleyerek bir çalışma yürüttü. Öte yandan bir şekilde bin Ali rejimi ile bağı olan, o dönemde görev almış olan kişilerin seçimlere katılması yasaktı ama bu yasak da aynı süreçte ortadan kaldırıldı ve onların da seçimlere katılmasının önündeki engeller de ortadan kaldırıldı ve onları da daha geniş bir ittifak kurabilmek için kendisine çekti sendikacılardan bir kesim sol eğilimleri olan kişilerden ve yanı sıra sağda liberal görüşleri temsil eden kişilerden toplayarak homojen bir birlik değil, çeşitliliği barındıran bir birlik oluşturdu ve seçimleri bu şekilde kazandılar.
Oluşturduğu bu heterojen ve geniş kapsamlı birlik İslamcı güçlere karşı, onlara engel olabilecek tek güç olarak lanse edildi ki toplum içerisinde, toplumun önemli bir kesimi içerisinde İslamcıların yeniden iktidara gelmesini engellemek isteyen bir eğilim vardı ve İslamcılara karşı tek alternatifin Nida Tunus olduğu propagandası yayınlaştırıldı. Küçük partilerin iktidara gelme şansı yok dolayısıyla oylarınızı bunlara verirseniz oylarınız boşa gidecektir ve sizin oylarınız boşa giderse İslamcıların iktidara gelme şansları artacaktır, bütün programımızı paylaşmasanız bile oylarınızı Nida Tunus’a vermeniz gerekiyor yönlü ciddi bir kampanya yürütüldü. Seçim sonuçlarına baktığımızda ise eskiden merkez sol ya da merkez sağ olarak Mecliste yer alan hiçbir grup milletvekili çıkartamayarak silinip gittiler ve bu ortam da, Bizim Halk Cephesi olarak 15 milletvekili çıkarmamız büyük bir başarı oldu çünkü küçük siyasi oluşumlar bir alternatif olarak ortaya çıkamadıkları için tamamen silindiler.

Fakat şimdi de İslamcılara karşı propagandayla seçim kazanan aynı Nida Tunus’un İslamcı eski iktidar en Nahda ile bir koalisyona gidebileceği söyleniyor… Nasıl bu noktaya gelindi?
Bu iki siyasi parti arasındaki ittifak henüz resmi bir boyut almadı ama aslında hiç sürpriz de değil. Biz, daha önceden bunu öngörmüştük, zira bu iki siyasi grup arasında eskiye dayanan gizli bir ittifak vardı, dönem dönem görüşüyorlardı. Kamuoyuna resmi bir açıklama yapılmamakla birlikte gayriresmi düzeyde görüştükleri ve bir dirsek teması içinde oldukları görülüyordu. Örneğin Nida Tunus’un başkanının Burgiba döneminde bakanlık yaptığını ve bin Ali döneminde de çeşitli görevleri devam ettirmiş olduğunu söylemiştik. 2011 yılında, seçimlerden sonra seçim yasasında değişiklik gündeme geldiğinde biz ve ülkenin devrimci, demokratik güçleri bin Ali döneminde herhangi bir görev üstlenmiş şahsiyetlerin en azından 10 yıl seçimlere katılamaması gerektiğini savunduk, bunu engelleyen İslamcı gruplar oldu çünkü henüz o dönemden bir ittifakları mevcuttu. O dönem bu madde onaylanmış olsaydı bugün Nida Tunus diye bir parti olmazdı, seçimleri kazanmaları da zaten mümkün olmazdı. Çünkü kendi kadrolarının çoğunun seçimlere katılma şansı olmazdı, onlar seçime katılamayınca da böyle heterojen bir birlik kurulamazdı.

BİRLEŞMEK İLERİCİLERİN TOPLUMSAL SORUMLULUĞUDUR

Halk Cephesi olarak özellikle son seçimlerde 15 milletvekili çıkarmayı ve ülkedeki üçüncü güç  haline gelmesini nasıl başardınız? Ne yaptınız, nasıl bir çalışma yürüttünüz ve halkı birleştirmeyi, onları temsil etmeyi ve Halk Cephesine ikna etmeyi başardınız?
Halk Cephesinin bu noktaya gelmesinin birçok nedeninden bahsedebiliriz ama asıl olarak Halk Cephesi bir mücadele cephesi olarak kuruldu ve bütün insanları ikna ederek, kendisine çekebilmesinin tek koşulu mücadele oldu, sürekli ve günlük bir mücadele yürüttü. Halk Cephesi, “Devrimin kazanımlarını çaldırmayacağız” sloganı etrafında kuruldu ve devrime yönelik saldırılar olacağını ta ilk günden gördü. İlk 2011 seçimlerinde yenilgi almamızın nedenini söylediğimiz gibi ülkenin ilerici, devrimci güçlerinin birlik oluşturamamış olmasıydı. Dağınık bir şekilde seçimlere gidilmişti. Seçimlerde İslamcı güçlerin başarı sağlaması ülkenin bütün devrimci, ilerici güçlerinin kafasına bir tokmak olarak düştü, var olan farklılıkları bir yana bırakıp, ortak bir zemin oluşturarak mücadele etmenin bir tercih değil, bir zorunluluk olduğu bir kez daha ortaya çıktı ve bu halka karşı bir sorumluluğun da dayatmasıydı. Bu sorumluluğu üstlenmeyen örgüt bundan sonra halk adına ve halkın çıkarları için mücadele edeceğini artık iddia edemezdi ve dolayısıyla bir birlik oluşturuldu. Ardından da İslamcı grup bazı önemli yasalar gündeme getirdi. Örneğin şeriat yasası niteliğinde bir aile yasası gündeme getirildi. Bu yasada erkeğe çok kadınla evlenme hakkı gündeme getirildi. Tunus’ta poligami 1956 Anayasası’yla yasaklanmıştı  ve bunun üzerinden bir çok kuşak geçmiş olmasına rağmen böyle bir yasanın gündeme gelmiş olması en Nahda hükümetine karşı önemli bir tepki oluşturdu. Biz de Halk Cephesi olarak, diğerlerinden farklı tek programa sahip olan, mücadeleye çağıran ve gerçekten mücadele eden, mücadele içinde insanlara umut veren, destek alan ve destek aldıkça güçlenen, güçlendikçe de tekrar umut veren bir pozisyon edindik. Her süreçte tekrar güçlendik ve sonunda bu aşamaya geldik.

HALK ARTIK KENDİ GÜCÜNÜN FARKINDA

Nida Tunus’un kuracağı bir hükümetin toplumun belli bazı taleplerini karşılayarak uzun süre iktidarda kalması ve devrimci süreci kesintiye uğratmasını mümkün görüyor musunuz?
Nida Tunus mutlak çoğunluğu kazanamadı, dolayısıyla hükümet kurmak için ittifak peşinde. İki seçeneği var; ya Meclise girebilen küçük gruplarla bir ittifak yapabilir ama bunu yapması en Nahda’ya karşı bir hükümet kurması anlamına gelir ya da en Nahda  ile bir ittifak kurabilir. Ekonomik ve politik olarak programlarına baktığımız da bu iki partiyi de ultraliberal yani vahşi bir liberalizmi savunan partilerdir ve işçilere, emekçilere karşı saldırıları hayata geçirmek üzere bir ittifak oluşturacaklardır. Biz bu iki partinin bir araya gelmemesi için bir çalışma yürütüyoruz çünkü bir araya gelmeler işçi ve emekçilere yönelik açıktan bir savaşa girişmeleri anlamına gelecektir. Devrimin kazanımları açısından meseleye baktığımızda ise, yani şu ana kadar çok sayıda kazanım elde edildi. Bunların bir kısmı yasalara girdi, bir kısmı anayasada maddeler haline dönüştü. Yasalarda görünmeyen önemli kazanımlardan bir tanesi halkın artık kendi gücünün farkında olmasıdır. Bin Ali’nin ardından bir sene önce hükümeti yıktıklarında mücadele ederek artık kazanabileceklerini gördüler ve bizim açımızdan en büyük kazanım da budur. Ve bu kazanımı değerlendirerek büyük mücadeleler gerçekleştirebileceğimizi biliyoruz ve bunu hükümet de, gericiler de, burjuvazi de biliyor ve elbette devrimin kazanımlarına yönelik saldırıları bırakmayacaklar ama karşılarında da ona karşı ciddi ve kendilerini yıkabilecek bir gücün olduğunu da biliyorlar. Bu bağlamda belki biraz daha zamana yayarak bir saldırıyı hayata geçirmeleri de mümkün.

ÖNCEKİ HABER

Hekimlerin tedavi etme hakkı kısıtlanıyor

SONRAKİ HABER

Müzakere başlamadı ki yarısına gelinmiş olsun

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...