16 Haziran 2014 06:00

Yatağan direnişi ve sendikaların tutumu

271 gündür işyerimizin kapısında, 62 gündürde Ankara Kurtuluş Parkı’nda gösterdiğimiz direnişimize Hükümet ve Enerji Bakanı kulak vermedi. Biz de bunun sonucunda 10 Haziran günü Türk-İş’e çıkartma yaparak, artık elini taşın altına koymasını, silkelenip ayağa kalkmasını istedik. Ama Hükümet 12 Haziran’da Yatağan’ın ihalesinin yapılacağını açıklayarak Türk-İş’e ve Yatağan direnişine rest çekti.

Yatağan direnişi ve sendikaların tutumu
Paylaş

Mustafa GÖÇMEN
Yatağan Termik Santrali İşyeri Temsilcisi

271 gündür işyerimizin kapısında, 62 gündürde Ankara Kurtuluş Parkı’nda gösterdiğimiz direnişimize Hükümet ve Enerji Bakanı kulak vermedi. Biz de bunun sonucunda 10 Haziran günü Türk-İş’e çıkartma yaparak, artık elini taşın altına koymasını, silkelenip ayağa kalkmasını istedik. Ama Hükümet 12 Haziran’da Yatağan’ın ihalesinin yapılacağını açıklayarak Türk-İş’e ve Yatağan direnişine rest çekti. Bunun üzerine Türk-İş Başkanlar Kurulu acil toplantı kararı aldı. Ben şahsım adına bu toplantıdan olumlu bir sonuç çıkmayacağını biliyordum. Bize özelleştirme İdaresi önünde basın açıklaması ile aldığımız kararları açıklayacağız dediler. Çaresiz inandık ve yola çıktık başladık yürümeye. Kurtuluş Parkı’na Hükümetin kolluk güçleri yaklaştırmadı bile. Derken yol ortasında uyduruk bir açıklama geliyor türk-İŞ Başkanı Ergün Atalay’dan.
Açıklama söyle : 16 Haziran Pazartesi günü Tes-İş ve Maden-İş,  tabm gün iş bırakacak. Ama işletme ve talocular çalışmaya devam edecek. Üretim durmayacaktı. Yine grev kararı çıkmadı. 17 haziran günü Türk-İşe bağlı bütün sendikalar 2 saat iş bırakacak. 81 ilde AKP il başkanlıkları önünde basın açıklamaları yapılacak.
Biz bunu Muğla, Milas ve Yatağan’daki AKP il ve ilçe binalarında yaptık. Saldırılara maruz kaldık.
Derken Yatağan’ın ihalesi başladı. o beyaz yakalı, sarı sendikacı başkanlar polislerin arasından kaçarak işçisini tekrar sattı. Derken polis müdahalesi başladı. Alıştık artık 10 aydır TOMA, biber gazı, plastik mermi, atlı süvari ve joplara. Acıtır mı Yatağan işçisinin canını? acıtmaz ve korkutmaz.
AKP yine bir peşkeşe imza attı, 1.091 milyon dolara, 3 yıllık kârı  karşılığında varlık satışı ile Ersan Elektrik AŞ’ye verdi Yatağan’ı. Yanında kömür ocakları ve 30 yıllık kömür rezervi hediye.
Bizler Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy enerji ve maden işçileri olarak yapılan ihaleleri tanımıyoruz.  Halkımızın verileriyle kurulan, doğmamış çocuklarımızın hakkı olan bu kamu mallarını emperyalist tekellere asla teslim etmeyeceğiz
Yatağan Yeniköy ve Kemerköy ihalesini alan firmalara da sakın ola biz buraların ihalesini aldık diye teslim almaya gelmeyin. Yatağan işçileri asla burayı size teslim etmeyecek.
AKP’nin yüzde 75 oy aldığı Kütahya Seyitömer işçileri bile ekmeği elinden alınınca ve işsiz kalınca işyerlerini yakıp yıkıp ateşe verdiler ki... Seyitömer işçileri ihale ve satış döneminde AKP’nin yalanlarına inanarak direniş yapmamıştı.
Gelelim sendikalar ve konfederasyonlara.....
Bu ülkede sendikalara ve sendikal mücadeleye balta vuruluyor. Başkanlar ve yöneticiler uyuyor. Çünkü hepsinin rengi sarıya dönmüş durumda. Genel başkanları bile AKP’nin belirlediği sendika ve konfederasyonlardan başka ne beklenebilir ki.
Sendika işçi sınıfının mücadele aracıdır ve sınıf kavgasının önünü açacak mücadele hattını oluşturmakla sorumludur.
Özelleştirmeler ve taşoranlaştırmalar aldı başını gidiyor. Soma faciasının yaratıcısı özelleştirme ve taşoranlaştırmalardır. Ölen işçi yakınlarının tekme tokat dövüldüğü, parayla susturulduğu, avukatların işkenceyle göz altına alındığını yaşadık ve gördük.
Soma’da yaşanan cinayetin Yatağan’da da de yaşanacağını çok iyi bildiğimiz için direniyoruz.
Başından beri sendika ve konfederasyonlar özelleştirme ve taşoranlaşmaya göz yummasalardı Soma’da, Zonguldak’ta ve Şırnak’ta iş cinayetleri yaşanmazdı.
AKP, 2007’de Türk-İş seçimlerinde, yönetimi kendine yakın isimlerden yeniden dizayn etmeseydi, Türk-İş toplumsal mücadelenin bir parçası olmaktan çıkmazdı.  
Sermayenin en saldırgan ve acımasız iktidarı olan AKP’nin politikalarına karşı işçi sınıfını örgütleseydi, şuan Hükümet Türk-İş’i değil, Türk-İş Hükümeti yönetiyor olurdu.
Bir sendika şubesinde militan ve mücadele ruhuna sahip an sayıda öncü işçi ile bile büyük farklar yaratılabilir. Örnek, Yatağan işçileri, Feniş işçileri, Greif  işçileri ve diğerleri....
Sendika ve konfederasyonlar bir an önce özelleştirme ve taşoranlaşmayı durdurmalıdır,  aksi takdirde işçi sınıfının sizleri, özelleştirip taşoranlaştıracağından hiç şüphesiz olmasın.

 

ÖNCEKİ HABER

‘Sorunlar raporla değil mücadeleyle çözülür’

SONRAKİ HABER

Sendikalar ve işçi sınıfı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa