17 Şubat 2011 02:05

Seviyor sevmiyor, seviyor sevmiyor…

Memleket (ve tabii dünya) gündemi böylesine ağır ve sıcak olunca, insan bazı “ucubelikleri” görmezden gelmek istiyor. Kaale almamaya, söz söylememeye, yok saymaya çabalıyor. Ama günler geçip de o ucubelikler daha çok gözümüze sokuldukça görmezden gelme mümkün olmuyor ve bu çıld

Seviyor sevmiyor, seviyor sevmiyor…
Paylaş
Serpil İlgün

Memleket (ve tabii dünya) gündemi böylesine ağır ve sıcak olunca, insan bazı “ucubelikleri” görmezden gelmek istiyor. Kaale almamaya, söz söylememeye, yok saymaya çabalıyor. Ama günler geçip de o ucubelikler daha çok gözümüze sokuldukça görmezden gelme mümkün olmuyor ve bu çıldırma/çıldırtma hali nedir, neden her yandan üstümüze yağdırılır diye yazmak/konuşmak farz oluyor.
Sevgililer Günü’nden söz ediyoruz. Bir gecede 20 işçi iş cinayetinde ölüyormuş, anneler kayıp çocuklarını arıyormuş, toprağın altından ha bire kemikler çıkıyormuş, kadın erkek bütün emekçilerin, yoksulların başına torba geçiriliyormuş, kadınlar kocaları, sevgilileri tarafından sokak ortasında öldürülüyormuş... ne gam! Sevgililer Günü geliyor! Tekstilcisi, kozmetikçisi, kuyumcusu, kuaförü, çiçekçisi, otelcisi, lokantacısı, hatta bankacısı, hatta kargocusu, hatta falcısı giy, süslen, tak takıştır, çık, ye, iç diyor. Tüket!
Geri kalan günlerde (Hatta çok muhtemel ki Sevgililer Günü’nde de) çok makyaj yaptı diye, kısa giydi diye, erkekle el ele tutuştu diye, bara gitti diye, eve geç geldi diye “sevdikleri” tarafından öldürülen kadınları sistem, Sevgililer Günü’nde ikiyüzlüce “dışarı” çağırıyor. (Burada “dışarı” vurgusuyla altını çizdiğimiz durum, yaratılan tüketim çılgınlığının bir parçası olma halidir, yoksa elbette ki kadınların kendi özgür iradeleriyle, kendileri istedikleri için “dışarı”da olmaları zaten tartışılmazdır.)
KAPİTALİZMİN İKİYÜZLÜ AHLAKI
Kadın cinayetlerini meşrulaştıran, toplumun (erkeğin) hassasiyetlerini hatırlatıp, ahlakçı, örf-adetçi geçinenler, mevzu kapitalizmin bekası olunca, nasıl da sevgiyi, sevgiliyi kutsayan, modern ve eşitlikçi kişiliklere dönüşüyorlar. Tam da burada hatırlatmakta ve ikiyüzlülüklerini ifşa etmekte yarar var. O ahlakçı hassasiyetler ve kadınları aşırı sevme hali sadece geçtiğimiz yıl en az (gazetelere yansıyan kadarıyla) 217 kadını öldürdü, 164 kadını da yaraladı. 207 kadın ve çocuk tecavüze maruz kaldı. 23 kadın şüpheli şekilde intihar etti. 2010’da kadınların yüzde 50’si kocaları, yüzde 13’ü sevgilileri, yüzde 3’ü de eski sevgilileri tarafından öldürüldü.
Ne ölen kadınların, ne de onların geride bıraktıklarının kapitalizm için toz kadar değeri yoktur. Önemli olan ne kadar tükettiğindir. (Geçtiğimiz yıl 14 Şubatta sadece kredi kartlarından bir günde 639 milyon harcanmış.) Tüketime giden köprüler yine kadınlar üzerinden kurulur. Sevgililer Günü’nün de biricik nesnesi, tüketicisi kadındır. Bu mühim günün esas kitlesini ise 17 ile 35 yaş arasındaki genç kadınlar oluşturur. (Yeri gelmişken bir isatistik daha: Geçtiğimiz yıl en çok 20-29 yaş grubundaki kadınlar öldürüldü ya da yaralandı.) Gazeteler, televizyon, İnternet, ilan panoları, afişler aklımıza gelen gelmeyen bütün iletişim mecraları kullanılarak, o kutlu gün yaklaştıkça da dozu artırılarak “tüket”, “harca” komutları yağmur misali yağdırılır ve sevgi utanmazca ispata davet edilir.

ELLERİMİZDE
PAPATYALARLA...
Üstelik ne ironidir ki, bu “Sevgiliyi harcadığı kadar değerli görme” halinin, “Bu herkese bir sevgili yapma” telkinli günün ifrada vardırılması, izledikleri cinsiyetçi politikalarla bize sistemle ne kadar barışık olduklarını hemen her gün kanıtlayan iktidarın muhafazakar demokrat partisi AKP’ye nasip oluyor! AKP’ye ve AKP’nin flörtü fahişelilikle eş değer gören kıymetli kurucusu, sürdürücüsü, Türk siyaset tarihinin en derin figürü, Cemil Çiçek’e.
Kendi iktidarları döneminde kadına yönelik şiddeti yüzde 1400 arttıran AKP ve destekçileri, kadına öylesine değer veriyor ve önemsiyor ki, üç kadından biri şiddet görüyor, 4 milyona yakın kadın okuma-yazma bilmiyor ve yüzde 60’ı hiçbir sosyal güvencesi olmadan çalışıyor. Erkekler ve kadınlar arasındaki fark, kadınlar aleyhine açılıyor. 15 yaşındaki öğrencilerin yüzde 25’i okuduğunu anlayamıyor ve yüzde 42’si basit matematiksel problemleri çözemiyor. Sonuncu istatistik, ülkenin yakın geleceğinin fotoğrafını bugünden göstermeye yetiyor. Ve bu tablo, bütün sevgililerin ellerinde papatyalar, örgütlü mücadeleye dahil olmasını elzem kılıyor!
Bitirirken, sevgilileri az daha günsüz bırakacak önemli soruna değinmesek olmaz. Efendim, bu yıl olanlar olmuş ve sevgililer günü ile Mevlid Kandili çakışmamış mı? Neyse ki, yakın zaman önce İnternet sitesinde flörtü zina olarak değerlendiren Diyanet, kendisini de besleyen sistemle ters düşmek istememiş. Sonuç olarak, biraz Diyanet İşleri Başkanı bunun bir sorun olmayacağını açıklamış, biraz da tüketim çağrıcıları (Özellikle mekan sahipleri) özveri de bulunarak, “Sevgililer Günü’nü 12 Şubatta da kutlasak olur” demişler de, hem sevgililer günsüz kalmamış, hem de endişeli modernler daha da endişelenmekten kurtulmuş!


Önce peygamberimize, sonra sevgilimize!
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, NTV Ankara Temsilcisi Nilgün Balkaç’ın “14 Şubat tarihi Sevgililer Günü ve aynı zamanda bu yıl Mevlid Kandili. Farklı çözümler bulunmaya çalışılıyor, Sevgililer Günü’nün önceden kutlanması gibi. Sizin bu konudaki yorumunuzu alabilir miyiz?​” sorusuna şu yanıtı verdi: “Ne güzel bir tesadüf veya tevafuk. Çünkü biz kendi kültürümüzde ve medeniyetimizde sevgili peygamberimize ‘Sevgililer Sevgilisi’ adını veriyoruz. Hem de bütün sevgilerin kaynağı yaratıcımıza olan sevgimizi de gösterir, böyle bakıyoruz. Bizim kültürümüzde peygamberimize çok farklı bir sevgimiz var. Dolayısıyla bu iki günün bu sene tesadüf etmesini bir güzellik olarak görüyorum. Biz hem hep birlikte ‘Sevgililer Sevgilisi’nin doğum gününü kutlarız, mevlidi çok daha canlı yaşarız hem de ‘Sevgililer Sevgilisi’nden aldığımız sevgiyi kendi sevgililerimize de en güzel şekilde ifade etmiş oluruz.”

ÖNCEKİ HABER

‘Besleme’ İzmir’de protesto edildi

SONRAKİ HABER

“Hıncalım’ın suratını çok merak ediyorum”

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...