15 Eylül 2013 14:45

Çocukluk çeyiz sandığına gömülmesin

Tam beş yıl önce bugünlerde, Yemen adlı ülkede, zorla evlendirilen ve hakları için verdikleri mücadeleyle dünyanın gündemine gelen iki kız çocuk, boşandıkları için sevinç içindeydi.Gazeteler onların hikayesini “Özgürlüklerine kavuştular” diye yazdığında bu kızlardan Nojud Ali 8, Arva

Çocukluk çeyiz sandığına gömülmesin
Paylaş

Selen Doğan

Gazeteler onların hikayesini “Özgürlüklerine kavuştular” diye yazdığında bu kızlardan Nojud Ali 8, Arva Muhammed ise 9 yaşındaydı.

Nojud 28 yaşında bir erkekle evlendirilmiş, altı ay kadar evli kalmış ama bu süre içinde çekmediği eziyet kalmamıştı. Ailesi Yemen’deki pek çok yoksul aile gibi, kızlarını bu adama satmış ama 20 yaşına gelinceye dek ona dokunmayacağına dair bir sözleşme imzalatmıştı. Nojud bir gün evden kaçıp mahkemeye gitti, yargıçla konuştu. Sonrası malum. Arva ise sekiz ay şiddetle dopdolu evlilikten nasıl kurtulacağını bilemese de bir umut kendini sokağa atıp hastaneye sığındı.

Bu iki çocuk şimdi neredeler, ne yaparlar bilmiyoruz. Ama bildiğimiz bir şey var: Yerküremizde her gün binlerce kız çocuk daha büyümeye fırsat bulamadan evlendiriliyor. Çoğu kez de babaları, dedeleri yaşında erkeklerle. Ve onları koruyup geleceğe hazırlamakla yükümlü ebeveynleri tarafından. Şeriatın şerrinden muaf olamayıp evlilikle sınanmış, sınavı geçmemiş, ama zulme de eğilmemiş kızlar onlar. Adları Arva, Revan ya da Ayşe ne fark eder! Onlar şehvetten ağzı yamulmuş erkeklerin taze et arzusunu karşılamak için geldiler dünyaya. Onlar namus yükü olarak doğdular da bir an önce babadan kocaya geçmeleri için düğün dernek uyduruldu. Onlar gelip geçici misafiriydiler evlerinin. Tıpkı geçen hafta medyanın önümüze getirdiği sekiz yaşındaki Revan gibi. Bir ölü kız çocuk daha. Evlilik yaşının yasalarca belirlenmediği, şeriatın yakıp geçtiği Yemen’deki binlerce çocuk gelinden biriydi Revan. Bu kez damat 40 yaşındaydı. Gelinin ölüm sebebi, kocası tarafından ilişkiye zorlanırken vajinası ve iç organlarının hasar görmesi sonucu kan kaybıydı. 2010 yılında ülkenin sosyal işler bakanlığı, kız çocukların neredeyse yarısının 15 yaşından önce evlendirildiğini belirten bir rapor yayınlamıştı. Aynı yıl 12 yaşında bir başka kız çocuk doğum sırasında hayatını kaybetti. Yemen’de 1990’lara kadar yasal evlilik izni 15 yaşından başlatılıyordu. Daha sonra ailelerin evlilik kararında belirleyici olduğu gerekçesiyle yasal yaş sınırı kaldırıldı. Anımsanacağı gibi, Türkiye’de de 2002 yılına kadar Medeni Yasa kadınlar için en düşük evlilik yaşını 15 olarak uyguluyordu. Çocuk yaşta evliliklerin meşru zemini 21. yüzyılda yalnızca bir parça kaydı ama halen olanca haşmetiyle mevzuatımızda! Yani, yaş yükseltildi ama halen 16 ve 17 yaşında evliliklere izin veren hakimler, mahkeme kararları ve aileler var.

BENZER HİKAYELER

Sanmayın ki çocukların evlendirilmesi yalnızca geri kalmış, yoksul, dinsel yaşamın egemen olduğu coğrafyaların sorunu. Yerkürenin hemen her bölgesinde bu hak ihlaline rastlamak mümkün. Suriye’den para karşılığı getirip sınır illerimizde satılan; Kırgızistan’da kaçırılıp evlenmeye mecbur bırakılan; Hindistan’da daha doğmadan erkeklere satılan kadınlar… Danimarka’da erkek çocukları da ablukaya alan; Almanya’da göçmen politikasının en sorunlu alanlarından biri haline gelen; Bangladeş’te kadın nüfusun yarıdan fazlasının yaşamını alt üst eden, Amerika kıtasında adı evlilik değil birliktelik olsa da ergen ebeveynlerin hızla çoğalmasına neden olan erken evlilikler… Zorla evlendirmelere ağır cezalar getiren İskoçya; bu suçun önlenmesi için yardım hatları kuran Finlandiya; evliliğin iptali için komitelerin kurulduğu Etiyopya; örgütlenmenin hak ihlallerine ilaç olacağını bilen Fransa; eğitim sistemine etkin önlemler ekleyen Hollanda ve çocuk evlilikleriyle mücadele eden daha birçok yeryüzü ülkesi… Hepsinin buluştuğu veya kesiştiği yer, Birleşmiş Milletler’in ürkütücü öngörüsü; yani, devletler önlem almazsa 2020 yılına kadar 150 milyon kız çocuğun ‘gelin’ olacağı gerçeği. Toprağa serpilmiş ölü, yaralı, sakat kız çocuklar... Bütün kemikleri kırılmış, kimliği parçalanmış, bedeni dağlanmış, gözleri bile artık kendilerinin olmayan kız çocuklar…


‘ÜNZİLE’ SADECE TÜRKİYE’DE DEĞİL

Türkiye’de 17 yaşını doldurmuş kadın ve erkekler yasalar önünde yaşamını birleştirebiliyor. 16 yaşını dolduranlar mahkeme kararıyla evlenebiliyor. Ancak küçük yaşta evliliklerin yasal zemini olmadığından bundan daha düşük yaşlarda da evlilik yapılabiliyor. Bu evlilikler dini törenle veya birlikte yaşamaya zorlanmak biçiminde gerçekleştiği için geçerliliği yok. Yemen, Brunei, Kuveyt gibi din temelli yönetimlerde evlilik yaşına dair hukuksal düzenleme yok; yani çocuk yaşta evlilik yasal! İran yasaları kadınların 9, erkeklerinse 18 yaşından itibaren evlenebileceğini söylüyor. Güney Kore, Tayvan ve Japonya’da evlilik yaşı 20, Porto Riko, Singapur ve hatta Malezya’da reşit olma yaşı artık 18.Yeni Zelanda, Yunanistan, Şili, Sırbistan, Portekiz, Kolombiya, Moğolistan, Mısır, Irak, Kanada gibi pek çok ülkede evlilik yaşı alt sınırı 18.


YA ONLARIN İSTEDİKLERİ?

14 yaşında parmağına yüzük takılan Şerife’den başını kapatması istendi, hazır olmayan bedeninden çocuk yapması istendi. Peki o ne istiyordu? Onu soran kimse yoktu. “14 yaşındayken babam kendi kardeşinin çocuğuyla beni nişanladı. Ameliyata giriyordu, ölür kalırsam kız size emanet demiş. Onlar da geldiler istediler; babam beni zaten onlara verme taraftarıydı. Ama ben okumak istiyordum. Üniversite sınavlarına girdim, sınavı kazandığımı evlendiğim gün öğrendim. 17 yaşındaydım.” Şerife bugün 38 yaşında. İlkini 18 yaşındayken dünyaya getirdiği dört çocuğu var. Kızına şöyle diyor: “Babanla bana bak! Oturup yemeğini yiyor, sonra televizyonun başına geçiyor. Okulla ilgili sorunlar bende, alışveriş bende… Böyle biriyle ömür geçirmek ister misin?​”

DİLSİZLEŞTİRİLEN KADINLAR

Hiç tanımadığı biriyle ömrünü geçirmek zorunda kalan kadınlardan bir diğeri de Aynur. Söze “Küçük yaşta evlenen mağdurlardan biri de benim” diye giren Aynur, yaşadıklarından arta kalan derdi yıllardır üzerinden atamamış. Kendisi gibi binlerce kadının nasıl dilsizleştirildiğine de değiniyor anlatırken; “13 yaşında, herkes okula giderken ben de 30 yaşında bir adamla evlendirildim. Hiç görmedim, hiç tanımadım, sadece babamın arkadaşının oğlu olduğu için beni evlendirdiler. Gittiğim şahsı gördüğüm zaman sanki benim babam. Hiçbir gün onun yanına yaklaşamıyordum, gece olduğu zaman çok korkuyordum, odasına bile giremiyordum. Her zaman baba gözüyle baktım ona. Hâlâ da o psikolojimi üstümden atamıyorum. Biz karar veremiyoruz, bizim dilimiz yok. Babamız ne derse o olacak. Sabah kalktı, hadi gidiyoruz. Nereye gidiyoruz? Kocana. Affedersiniz cinsel ilişkiyi bile bilmiyordum.”

AĞRI’NIN AĞRISI

Ağrı’daki Çocuk Gelinler söyleşisinde liseli bir kız çocuk arkadaşının başına gelenleri şöyle anlatıyordu. “Biz altıncı sınıftayken bir arkadaşımız vardı, derslerinde gayet de başarılıydı. Birkaç hafta okula gelmedi. Yanına gittiğimizde parmağındaki yüzüğü gösterdi. Çok üzüldük. Kendisi de istemiyordu ama ailesi 10 bin TL karşılığında kızlarını 70 yaşındaki bir adama satmışlardı. 14 yaşındaydı. Birkaç sene sonra ailesini gördüm, kızım ilk doğumunda çok kan kaybetti şu an ölüm döşeğinde dediler. Ailesi o kadar pişmandı ki size anlatamam. O durumdan kurtuldu. Geçen sen de babası kızını sürekli aramasına rağmen kız bir türlü telefonu açmıyordu. Merak edip yanına gittiğinde kızını dövülmüş bir şekilde sokağın ortasında buldu. Adamın kızı burada, tekrar evlendirmek istiyor. Bu zihniyetin amacının ne olduğunu bulamıyorum.”


4+4+4 ÇÖZÜM MÜ SORUNUN KENDİSİ Mİ?

Kamuoyunda 4+4+4 olarak bilinen eğitim sisteminde çocukların okula 12 yıl devam etmeleri gerekiyor. Buna göre, çocuklar 13 yaşında ortaokulu, 17 yaşında liseyi bitiriyor. 13 yaşından sonra ise açık öğretimle uzaktan eğitime devam edebiliyor. Ülkemizde liselerin sayısı yeterli olmadığından uzaktan eğitime devam edemeyen çocukların çoğunluğunun kız çocuklar olacağı söylenebilir. Devletin fiilen her çocuk için eğitime 12 yıl boyunca erişimi sağlayamaması, özellikle çok çocuklu yoksul ailelerin kız çocuklarını etkiliyor. Dahası, 17 yaşına girince evlenmek mahkeme kararıyla yasal hale getirildiği için, bu yaştaki çocuk okulu bitirmeden de evlendirilebiliyor.10. sınıftan sonra uzaktan eğitimin, başarılı olması halinde liseyi üç yılda bitirmeyi (bu da mezuniyet yaşının 16’ya kadar düşmesi demek) ve lisede okurken aynı anda evli olabilmeyi mümkün kılıyor. Eğitim, her çocuk için vazgeçilmez bir hak. Ailesi tarafından zorla evlendirilmiş bir kız çocuğun eğitim hakkından mahrum kalması kabul edilemez. Ancak, kız çocukların, küçük yaşlarda yapmak zorunda kaldıkları ev işlerinden, çocuk ve hasta bakımından, tarım işlerinden fırsat bulup da okula nasıl gidecekleri, üniversite sınavlarına nasıl hazırlanacakları, ev ve aile işlerini okulla birlikte nasıl yürütecekleri gibi soruların halen yanıtı yok. Hindistan ve Pakistan’ta 14 yaşın altındaki kızlar arasında eğitimin artması, küçük yaşta evliliği azalttı. Sri Lanka, Tayvan, Tayland gibi gelişmekte olan ülkelerde kızların eğitimi evlilik yaşını düşürmede kritik önem taşıyor.


OKULDAN DÜĞÜNE GÖNDERİLEN ÇOCUKLAR

TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu’nun Erken Evlilikleri İnceleme Alt Komisyonu’nda hazırlanan rapora yansıyan rakamlar, okullaşma ile erken evlilik arasındaki ilişkiyi gözler önüne seriyordu. Rapora göre; 675’i kız 18’i erkek  toplam 693 çocuk, nişanlanma veya evlilik nedeniyle okuldan ayrıldı. Milli Eğitim Bakanlığı, Lise ve Ortaokullar Yönetmeliği’nde 2009 yılında bir değişiklik yaptı. Önceki haliyle ‘nişanlı ve evli’ çocukların okula devamını engelleyen yönetmelik, değişiklikle birlikte sadece ‘evli’ çocukların okulla ilişiğini kesmeye dayanak oluşturuyor.Bakanlık bu düzenlemeyi eğitimi kesintiye uğratmamak için yaptığını açıkladı. Her durumdan da en çok etkilenenler yine kız çocuklar oldu. Ortaöğretimde erkek çocukların liseye devam oranı yüzde 90’ın üzerinde. Bu oran kızlarda ise yüzde 80’in altında. Nişanlandığı veya evlendiği için okuldan ayrılan çocukların en yoğun olduğu il Ağrı. Doğu anadolunun en zor yerleşim yerlerinden biri olan Ağrı’da 1’i erkek olmak üzere tam 169 çocuk okuldan düğüne gönderildi.


ÇOCUK GELİNLERİ ÖNLEMEK İÇİN YAPABİLECEĞİNİZ 6 ŞEY

Evliliğin insanlar için olmazsa olmaz olduğu fikrini aklınızdan çıkarın. Evlilik yaşam döngüsünün bir parçasıdır ama kişiler evlenmemeyi de seçebilir. Kız çocuklarla konuşurken “Tatile mi gitmek istiyorsun, evlenince kocanla gidersin”, “Ütüden şikayet mi ediyorsun, evlenince kocan sana hizmetçi tutar, ütü yapmazsın” gibi şartlamaları dilinizden söküp atın. Bir düğün töreninden söz ederken “Kızımızın en mutlu günü” demekten vazgeçin. Onun en mutlu günü belki de Nobel ödülünü kazanacağı veya arkadaşlarıyla tatile gideceği gün olacaktır, nereden biliyorsunuz? Cinsel ilişkinin yalnızca evlilik içinde gerçekleşebileceği gibi muhafazakar öğütleri kız çocuklardan uzak tutun. Cinselliğini keşfeden çocuk bunu yaşamak için daha reşit bile olmadan evlenmeyi, bu yasal olmadığı için de evden kaçmayı seçebilir. Doğru olan, sağlıklı şartlar oluştuğunda cinselliğin olabileceğini uygun bir dille anlatmaktır. Yasaların çocuk hakları ihlaline izin vermemesi için hükümetleri uyarın. Bunun için sivil toplum örgütlerinden, milletvekillerinden, çocuk/kadın/insan hakları aktivistleri ve akademisyenlerinden destek alın. Düğünlere davet edildiğinizde, evlendirilen kadının yaşı küçükse o düğüne gitmeyin, niçin gitmediğinizi de anlatın ki mahalle baskısı yaratılabilsin, çocuğunu göz göre göre evlendiren ebeveyn utansın. (Ankara/EVRENSEL)

evrensel.net
ÖNCEKİ HABER

‘Şehirdeki dönüşümün farkında olmak için uzman olmaya gerek yok’

SONRAKİ HABER

Boğaz kesmeleri mazeret olmasın

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...