Akdoğan’ın özgür medyasını gören var mı?
Yurt Gazetesi Yazarı Ayşenur Arslan önceki gün köşesinde, Akdoğan’ın Milliyet gazetesi yazarı Can Dündar’ın gazeteden gönderilmesi konusunu bizzat gündemine aldığı ve bu konuda Milliyet’in sahibi olan Demirören Grubunu tehdit ettiğini yazmıştı. Akdoğan, Star gazetesindeki bugünkü köşesinde Arslan’ın yazısının ‘tamamen uydurma ve iftira’ olduğunu iddia ederken, AKP’nin yandaş medya üretmek, özgür basını susturmak veya muhalifleri tasfiye etmek gibi bir yaklaşım politikası olmadığını savundu. Akdoğan, iddiaların yer aldığı gazeteleri marjinal gazeteler olarak tanımladığı yazısında, eleştirilerin Başbakan Erdoğan’a yönelik kötü bir imaj çalışması olduğunu ifade etti.
İmralı tutanaklarının servis edilmesinin ardından Derya Sazak ile kısa bir görüşme yaptığını yazan Akdoğan ‘Uzun zamandır ne bu gruptan bir yöneticiyle ne de gazetenin sahipleriyle en ufak bir görüşmem, selamlaşmam, mesajlaşmam söz konusu olmamıştır’ dedi.
AKP’NİN MEDYA İSTİKAMETİ
AKP’nin 10 yıllık iktidarı boyunca medya üzerinde büyük bir baskı oluşturuldu. Pek çok gazeteci işinden oldu, bir çoğunun televizyon programları yayından kaldırıldı. Hükümeti eleştiren bir çok köşe yazarı ya yazısı yayınlanmadan işine son verildi ya da yayınlanmayan yazısı yüzünden istifa etmek durumunda kaldı. Gazetemizin medya sayfasında hemen hemen her gün en az bir gazetecinin işine son verildiği haberini girdik. Başbakan Erdoğan yaptığı tüm konuşmalarda gazetecilere neyi yazıp yazmaması konusunda ‘açıklama’larda bulundu. Medya patronlarına ‘yol gösterdi’.
‘İktidar gücü kullanılarak medyaya istikamet vermek’ gibi bir durumun olmadığını söyleyen Akdoğan’ın sözlerini Başbakanın açıklamalarından yararlanarak analiz ettik:
‘Şimdi çıkmış birileri köşesinde yazıyor. Ne diyor? ‘Dışişleri Bakanının Myanmar’da ne işi var? Başbakanın kızının, hanımının gidişini anlıyorum da Dışişleri Bakanı oraya niye gidiyor?’ Ben buradan o medya patronuna yazıklar olsun diyorum’ (11 Ağustos 2012, Cüneyt Özdemir’e)
‘KALEMİNDEN PİSLİK AKAN ZAT’
‘Orada yapılan benzetme talihsiz bir benzetmedir. Ama bu zat, ne yazık ki bütün kaleminden hep pislik akan bir zat olduğu için, bu tür şeyleri yapıyor. Bence şu anda paşaların bu işin hukuki yönünde de haklarını aramaları lazım’ (8 Mayıs 2012, Bekir Coşkun’a)
‘GAZETECİ DEĞİL, SİLAHLI SALDIRGAN’
‘Tutuklanan kişiler ruhsatsız ateşli silah bulundurmak, bir kişinin kaçırılıp örgüt evine götürülmesi, örgüt adına para toplamak, polis aracına silahlı saldırıda bulunmak, terör örgütüne üye toplamak gibi şeylerle suçlanıyor.’ (7 Mart 2012, tutuklu gazetecilere)
‘KÖŞE YAZARI SIFATLI CAMBAZ’
‘Köşe yazarı sıfatıyla bilir bilmez yazan çizen bazı cambazlar var. İstihbarat örgütlerimizi daha iyi biliyorlarmış. Güya böcekleri var.’ (30 Aralık 2011, Mehmet Baransu’ya)
‘KÖŞE YAZARININ MAAŞINI SEN VERİYORSUN’
‘Şimdi o gazetelerin patronlarına sesleniyorum, ‘Ne yapayım, köşe yazarı, hakim olamıyorum’ diyemezsin. Köşende yazı yazanın maaşını sen veriyorsun’ (26 Şubat 2010, Medya patronlarına)
FEHMİ KORU BİLE ‘YETER’ DEDİ
Ayşenur Arslan, Akdoğan’ın yazısına Twitter’dan yanıt verdi. Akdoğan’ın Can Dündar ve pek çok gazeteciden rahatsız olduğunu belirten Arslan, ‘Yazdıklarımın en az 7-8 tanığı var. Döneminizde konuşmaktan korkacaklarına güveniyorsunuz’ dedi. İddialarına tanık olan gazetecilerin isimlerini vermeyeceğim diyen Arslan, ‘Yazdıklarıma zaten medyanın yarısı tanık. O kadar çoklar ki..’ ifadesini kullandı.
Arslan açıklamasının devamında:
"MEDYA MÜHENDİSLİĞİ YAPMIYORSUNUZ SİZİNKİ BUDAMA
Ayrıca ben sizin ve AKP iktidarının medya mühendisliği yaptığını düşünmüyorum. Bu, ayrı bir birikim ister. Siz doğrudan budama yapıyorsunuz. Hem de o kadar fütursuzca ki gazete komşunuz Fehmi Koru bile ‘yeter’ “ diye yazdı. (İstanbul/EVRENSEL)
Evrensel'i Takip Et