Kerry’nin Ortadoğu ziyareti Yeni savaş hazırlığı mı?
Ali Karataş /Yusuf Ertaş
Üç yıl önce rafa kalkan İsrail-Filistin görüşmelerini yeniden başlatmak için diplomatik çabalarını yoğunlaştıran Kerry, haziran ayındaki temasları sonrası, “Biraz daha çabayla barış görüşmeleri başlayabilir” mesajı vermişti. Obama’nın planına göre barış süreci iki devletli çözümle tamamlanacak. Yani Filistin Devleti resmen kurulacak.
Ancak; Filistin’in talepleri belli:
- 1967 sınırlarının müzakerenin temeli olması,
- Filistinli tutukluların serbest bırakılması,
- Yerleşim yeri inşaatı yapımının derhal durdurulması.
İsrail, 250 Filistinli tutukluyu serbest bırakacağını açıklamakla yetindi. Diğer konularda ise İsrail bir milim esnemiyor. 1967 sınırlarını müzakere etmeye yanaşmıyor, yeni yerleşim yeri inşaatına ise son hızla devam ediyor. İsrail’in Aralık ayında başlattığı E-1 bölgesine yönelik yerleşim planı Filistinlileri yerlerinden yurtlarından ederek Filistin topraklarını işgal eyleminin bir parçası olduğu son derece açıktır. İsrail, Batı Şeria ve Doğu Kudüs’ün ortasına 3 bin konut inşa etme peşinde. Bu proje sonuçlanırsa zaten utanç duvarıyla bölünen Filistin toprakları fiilen ikiye bölünecek. Devlet kurulsa bile bütün bir toprak parçası üzerinde Filistin Devleti olamayacak.
Taleplerini kabul etmeyen bir İsrail Devleti ile Filistinlilerin müzakere masasına oturmayacağı açıktır. Nitekim Filistin Kurtuluş Örgütü(FKÖ) Yürütme Kurulu üyesi Veysel Ebu Yusuf, Filistin halkının, şartları net bir çerçeve olmadan kabul etmeyeceğini söyledi.
Al kuds Al Arabi’nin başyazarı Abdulbari Atwan, Gulfnews için kaleme aldığı yazıda, “Kerry’nin yoğun diplomasisinin mantıklı sonucu, Suriye’de veya Irak’ta ya da her ikisinde bir savaş hazırlığına yönelik olduğudur” tespitini yapıyor. “Kerry’nin yoğun Ortadoğu trafiğinin” görünmeyen yüzünü ortaya çıkarmaya çalışıyor.
Sayfamızda yer alan diğer bir konu ise uzun süreden beri yapılması planlanan ancak gerçekleşip gerçekleşmeyeceği hala kesinlik kazanmayan Cenevre 2 konferansı. Lübnan gazetesi Annahar’dan Semih Saab konferans öncesi Suriye’deki durumun karmaşıklığına vurgu yapıyor.
HAMAS: BARIŞ GÖRÜŞMELERİNE DÖNÜŞ FELAKETTİR
maannews.net
HAMAS sözcüsü Fevzi Barhum Ma’an Cumartesi günü, ABD, İsrail ile görüşmelerde olumlu bir sonuç olacağını düşündürerek Filistin Yönetimi aldattığını söyledi. Üst düzey Hamas yetkilisi, Filistin Yönetimi’nin müzakerelere dönüşünün bir “felaket” olduğunu ve İsrail’in yerleşim binaları inşa eden ve Filistinlileri yerlerinden çıkaran Yahudileştirme gündemine bir örtü olacağını söyledi. Barhum, Filistinlilerin haklarında büyük bir kayıplara yol açacağını, İsrail için ise bir “büyük ödül” olacağını vurgulayarak barış görüşmelerine bir dönüşe yönelik son buluşların Filistin barışını risk altına sokacağını ekledi. “İsrail ile Filistin arasında görüşmeler için siyasi uzlaşının durdurulması çok tehlikelidir” dedi.
HAMAS: BARIŞ GÖRÜŞMELERİNE DÖNÜŞ FELAKETTİR
maannews.net
ÜST düzey bir el-Feth lideri, İsrail’in 1967 sınırlarını esas alan müzakereleri kabul etmemesinin ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin barış görüşmelerini yeniden başlatma çabalarını yıktığını söyledi. el-Fetih Devrimci Konseyi Genel Sekreteri Amin Makbul, İsrail’in görüşmelerin temeli olarak 1967 sınırlarını reddetmesinin, İsrail’in Filistin’de yerleşim yeri inşaatlarını durdurma niyetinde olmadığını gösterdiğini söyledi.
Kerry perşembe günü, doğrudan görüşmeleri sürdürme konusunda bir atılım sağlama umuduyla bölgeye düzenlediği altıncı ziyaretini uzattı. Kerry, Cumhurbaşkanı Mahmut Abbas ile Ürdün’de iki kez görüştü.
Makbul, görüşmelerin yeniden başlaması için İsrail’in 1967 sınırlarını müzakere etmeyi kabul etmek, belirsiz bir sayıda Filistinli tutukluyu serbest bırakmak ve yerleşim yeri inşaatını durdurmak zorunda olduğu konusunda Filistinli liderlerin Kerry ile bir fikir birliğine ulaştıklarını söyledi. Filistinli Müzakereciler Kerry’den taleplerini İsrail’e sunmasını istediler. Makbul, Kerry’nin planını tartışmak için perşembe günü toplanan el-Fetih Merkez Komitesi’nin, Filistin’in talepleri sadece sözlü olarak değil yazılı olması gerektiğini söylediğini belirtti. el-Fetih liderleri, Filistinlilerin önümüzdeki günlerde görüşmelere geri dönüleceğini umduklarını ancak İsrail’in 1967 sınırlarını kabul etmemesinin, yerleşim binaları inşaatını durdurmayı reddetmesinin müzakereleri sürdürme olasılığını engellediğini vurguladı.
Makbul, İsrail’in 250 Filistinli mahkumu ve 1993 Oslo Anlaşmasından önce gözaltına alınan Filistinlileri serbest bırakmayı kabul ettiğini ifade etti. FKÖ Yürütme Kurulu üyesi Veysel Ebu Yusuf, İsrail’in yerleşim alanı inşaatını dondurmayı ve Filistin Devletini tanımayı ilan etmemesi nedeniyle Filistin Partilerinin görüşmelere yeniden dönülmesini kabul etmemeleri için zorlandıklarını söyledi. Veysel Ebu Yusuf, “Filistin halkı net bir çerçeve olmadan görüşmeleri kabul etmeyecektir” dedi.
HANGİ SURİYE CENEVRE’YE GİDECEK?
Semih Saab
Annahar
ÖNÜMÜZDEKİ sonbaharda Cenevre’de Suriye üzerine bir konferans toplanacak. Bu süreç gergin geçeceğe benziyor. Suriye ordusu elindeki bölgeleri güçlendirirken dengeyi değiştirmek için yeni yerleri almaya çalışıyor. Alanda güçlü olan siyasette de güçlü olacaktır. Muhalefette elindeki alanları genişletmek en azından elindeki alanları tutmak ya da Suriye ordusuna kaptırmamak için batıdan gelişmiş silahları bekliyor.
Lakin muhalefetin sorunu silahla ilgili değildir. Sorun, Suriye’nin kuzeyinde İslami bir devlet kurmak isteyen cihatçı gruplar ile Özgür Suriye Ordusu ve arasında büyüyen çatışmada yatmaktadır.
Aynı zamanda Suriye’nin Kürtleri, kontrol ettikleri alanların güveniyle Cenevre 2’ye Kuzey Irak Kürtlerinin tadını çıkardığı geniş bir özerklik fırsatını elde etmek isteyecektir.
Yine Kuzey Irak’taki Kürtlerin Saddam döneminde merkezi yönetimin zayıflamasından faydalandıkları gibi Suriyeli Kürtler, merkezi hükümetten en geniş özerkliği elde etmek için uygun siyasi anı beklemektedir. Mücahitler Kürtlerin özlemlerine ulaşmak için engeldirler bunun için mücahitlerle yaşadıkları çatışmalar doğal.
Batı’nın, Özgür Suriye Ordusu’nu silahlandırmasını yavaşlatan Suriye’nin ortadaki düğümlenmiş tablosu bu. Görünen gerçek muhalefetin ele geçirdiği bölgeler, “el Kaide’ye” meyil etmektedir. Yanı sıra bazı Batılı çevreler, eğer silahlandırılırsa Özgür Suriye Ordusu’nun “el Kaide” ile birlikte Suriye iktidarını da devirebileceği görüşünü abartılı bulmaktadır. Irak tecrübesi el Kaidenin işgal süresince büyüdüğünü, genişlediğini ve zirveye ulaştığını göstermiştir. ÖSO silahlandırıldığında silahların el Kaide’ye ulaşması küçümsenecek bir risk değildir.
Ciddi bir risk olarak Suriye’nin kuzeyinde İslam devletini ortaya çıkaracak ve Suriye muhalefetinin burayı kapsaması kolay olmayacaktır. İngiltere Genel Kurmay Başkanı David Richards, Suriye’de teröre yönelik bir savaştan söz ettiğinde tecrübeler onun dediğini yalanlamaktadır. Irak’ta 2007-2009 arasında yaşanan mezhep çatışmaları bunun bir örneğidir.
Eğer Batı, Rusya’yı yavaşlatırsa ve muhalefetin durumu düzelirse belki de Cenevre 2 toplanmayacaktır.
KERRY'NİN ORTADOĞU DİPLOMASİSİ SAVAŞIN SİS PERDESİ Mİ?
Abdulbari Atwan
Gulfnews
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, mart ayından bu yana Batı Şeria ve Ürdün’e gerçekleştirdiği altıncı ziyaretinde, İsrail ile barış görüşmelerini yeniden canlandırmak için kendi kendine iyimser sesler oluşturma görevi biçmiş. Cuma günü, İsrail ve Filistin’in barış görüşmelerine dönmek için bir temel üzerinde anlaştıklarını açıkladı.
İlk soru, peki “neden şimdi”?
ABD’nin “barış görüşmeleri” faaliyeti rüzgarının genellikle bölgede bir savaş eşliğinde yürütüldüğünü akla getirmek için tarih birçok kanıt sunar. Bu çabaların amacı uluslararası alanda ABD’nin imajını yeniden düzeltmektir. Savaşçılık Filistin ve İsrail arasında barış arayışları ile dengelenir, elbette Amerika tarafından.
George Bush yönetimi altında Madrid Konferansı, Koalisyon’un 1991 yılında Irak’ı işgal etmesinden sadece birkaç ay sonra geldi. George W. Bush onu bir adım daha ileri götürerek tanrının kendisine ilk olarak 2001 yılında Afganistan’ı işgal etmesini söylediğini sonra “Git Irak’ta zulmü sona erdir” (2003), ve daha sonra da “Git, Filistin’e bir devlet kur, İsrail’in güvenliğini sağla ve Ortadoğu’da barışı tesis et” dediğini söyleyerek Filistinli bakanları şaşırtmıştı.
Kerry’nin yoğun diplomasisinin mantıklı sonucu, Suriye’de veya Irak’ta ya da her ikisinde bir savaş hazırlığına yönelik olduğudur.
Bu aynı zamanda, Ortadoğu’da Amerikan dış politika hatalarını ve ihmallerini ortadan kaldırmak için bir halkla ilişkiler çabası da olabilir.
Evrensel'i Takip Et