CPT üyesi Ertürk: Eşitsizlik barışı bozar
Meclis Çözüm Komisyonu'nda konuşan Avrupa Konseyi İşkenceyi Önleme Komitesi üyesi (CPT) Prof. Dr. Yakın Ertürk, barış sürecinin başarıya ulaşması için bütün evresinde kadınların, azınlıkların, çeşitli seslerin dinlenmesi ve duyulması gerektiğine işaret ederek çatışma öncesi ve sonrasında eşitsizliğin barışı bozacağını ifade etti. Yeşiller ve Sol Partisi yöneticilerinden Saruhan Oruç ise, güven arttırıcı adımların tek taraflı olamayacağına dikkat çekti.
Meclis Toplumsal Barış Yollarının Araştırılması ve Çözüm Sürecinin Değerlendirilmesi Araştırma Komisyonu'nun dün yaptığı birinci oturumda Irak ve Suriye Kürtleri üzerine bilimsel alan araştırmaları yapan akademisyenlerden Ortun Orhan ve Serhat Ekmen katıldı. İkinci oturuma ise Demokrasi ve Barış Meclisi Delagasyonu'ndan ve Yeşiller ve Sol Partisi yöneticilerinden Saruhan Oruç ve CPT üyesi Prof. Dr. Yakın Ertürk katıldı. AKP Amasya Milletvekili Naci Bostancı başkanlığında yapılan toplantıya AKP'li komisyon üyeleri Abdulkerim Gök, Fatoş Gürkan, Ziver Özdemir, İdris Şahin, Mehmet Hamzaoğlu ve BDP'li komisyon üyesi Bitlis Milletvekili Hüsamettin Zenderlioğlu'nun yanı sıra BDP milletvekilleri Ertuğrul Kürkçü, Sebahat Tuncel ve Erol Dora katıldı.
BAZI HAKLAR VAR Kİ ASLA ERTELENEMEZ
CPT üyesi Prof. Dr. Yakın Ertürk yaptığı konuşmada, barış sürecinde bir takım önceliklerin olduğuna inandığını belirterek, "İlkin barış süreci insan hakları paradigmasını esas almalı. Sadece çoğunluğun değil bir kişinin bile olsa haklarının güvence altına alınması gerekir. Yine bu süreçlerde hakikat ve yüzleşme oldukça önem arz etmektedir. Kadınların mutlaka barış süreçlerine katılması esas alınmalı. Kadınların dışlandığı barış süreçleri eksik kalır ve kalıcı olmaz. El Salvador'da kadınlar barış sürecine dahil edilmediği için barış hala kalıcı hale gelemedi. Adil bir barışın olmadığı yerde demokrasi ve insan haklarının kurumsallaşması mümkün değildir. Adalet ve güvenlik kaygıları birbirleri ile çelişmeden yürütülmeli" dedi. Türkiye'nin uluslararası insan hakları sözleşmelerine dair çekincelerini kaldırması gerektiğine işaret eden Ertürk, "Bazı haklar var ki asla ertelenemez. Yaşam ve işkenceye muhatap olmama hakkı konusunda devlet bu hakları korumak ile mükelleftir" diye konuştu.
ÇÖZÜM KOMİSYONU BARIŞIN YOL HARİTASINI DA SUNMALIDIR
Barış yolunda en çetin meselelerden birinin farklılıkların orta bir noktada buluşamaması olduğuna işaret eden Ertürk, "Ankara'da gerçekleşen benim de çağrıcısı olduğum Demokrasi ve Barış Konferansı, akil insanlar komisyonu, farklılıkları biraraya getirme uğraşı içerisinde oldukça önemli. Yine Meclis bünyesinde kurulan Çözüm Komisyonu oldukça önemli. Bu komisyonun görevi sadece rapor sunmak olmamalı aynı zamanda barışın yol haritasını da sunmalıdır" dedi. Barış ve müzakere süreçlerinde dört yol olduğunu belirten Ertürk, "1. müzakere öncesi evre: Güven oluşturma, mağdurların tanınması ve dinlemesi ile olur. Hakikat Komisyonları da bu evrede olur. Hakikat komisyonları işini hem devlet hem de sivil örgütler yapabilir. Bu adımlar zihin dünyamızın dönüşmesine katkı sunar. Barış süreçlerine mutlaka sivil alanların dahil edilmesi gerekir. Bundan ötürü Ankara'da yapılan Barış Konferansı'nı önemsiyorum. 2. ara müzakere ve ilgili anlaşmalar: Müzakerelerin tıkandığı dönemde ara anlaşmalar olmalı. Barış herkesin ödün verdiği, aynı zamanda herkesin kazandığı bir süreçtir. 3. Reformlar: Kurumsal ve yasal reformların yapılması gerekir. Örneğin, geri dönüşlerin sağlanması ve mülkiyet ihlallerinin giderilmesi gerekir. 4. Uygulama: Alınan kararları uygulayacak güçlü bir siyasi irade olmalı" dedi.
BARIŞ SÜRECİNİN ÖNCELİKLERİ
Barış sürecinin başarıya ulaşması için bütün evresinde kadınların, azınlıkların, çeşitli seslerin dinlenmesi ve duyulması gerektiğine işaret eden Ertürk, çatışma öncesi ve sonrasında eşitsizliğin barışı bozacağını ifade etti. Ertürk, "Muhalefetin bütün kesimlerinin temsili şarttır. Uluslararası gündem bazen içerideki süreci bozabilir, bazen de onarıcı bir rol üstlenebilir. Türkiye, mevcut jeopolitiği ile kritik bir eşikte durmaktadır bu gün" diyerek, barış süreçlerindeki öncelikleri şu şekilde sıraladı: "Buna göre insan hakları eksenli bir çözüm şarttır, hakikat ve yüzleşme komisyonlarının kurulması şarttır, insan hak ve özgürlüklerin yasal güvencelerle korunması gerekir, kadın ve azınlıkların protokollerle sürece dahil edilmesi gerekir, teknik çalışma gruplarının oluşturulması gerekir, sivil inisiyatifleri sürece dahil ederken bunlara belli bir ekonomik fon yaratmak şarttır, paralel eğitim çalışmaları yürütmek şarttır."
GÜVEN ARTTIRICI ADIMLAR TEK TARAFLI OLMAZ
Barış Meclisi Delgasyonu'ndan ve Yeşiller ve Sol Partisi yöneticilerinden Saruhan Oruç ise, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez konuşarak bir sorunu çözmeye çalıştıklarını belirterek, Kürt sorununun çözülmesinin bütün toplumu etkileyeceğini kaydetti. Demokrasinin barış sürecinin güvencesi olduğuna işaret eden Oruç, "Türkiye'de bir demokratikleşme, reform ve yeni anayasa yapılacaksa bazı adımların nasıl atılacağına dair tartışma yürütmek gerekiyor. Dünya deneyimlerinden yararlanmak gerekiyor. Barış sürecinde taraflar arasında güven tesis edilmelidir. Hukuk üstünlüğü konusundaki en az zafiyet, barış sürecine güç katar. Taraflar varsa, ki var, güvensizlik varsa, bu tür durumlarda yargı toplumun belli bir kesimi için güvence sunamıyorsa bu oldukça risklidir. Son beş yıla baktığımız vakit Türkiye'de yargı topluma eşit olarak yaklaşmıyor ve eşit olarak uygulamıyor. Güven arttırıcı adımlar tek taraflı olmaz. Taraflar karşılıklı güven adımları atmalı" dedi. Bu süreçte ilk olarak Türkiye'de ceza mevzuatının yenilenmesi ve TMK'nin kaldırılması gerektiğini, ifade ve örgütlenme özgürlüğü, toplantı ve gösteri, yürüyüş hakkının güvence altına alınmasının, yargı sisteminde köklü reformlar yapılmasının, uluslararası sözleşmelerdeki çekincelerin kaldırılmasının, yeni bir anayasanın mutlaka yapılmasının, sandıkta ve temsiliyet de adalet sağlanması başta olmak üzere barış ve çözüm anlayışının toplumsallaştırılması gerektiğini kaydetti. (Ankara/DİHA)
Evrensel'i Takip Et