30 Haziran 2013 07:33

Citius, Altius, Fortius... Audacius!*

Dağhan Irak

Glenn Burke: Beyzbol oyuncusu Glenn Burke, Amerikan profesyo-nel spor tarihinde eşcinsel olduğunu saklamayan ilk sporcu. 1970’lerin ikinci yarısında profes-yonel beyzbol ligi MLB’de oynayan Burke, kari-yeri boyunca cinsel yönelimini hiç gizlemedi. Los Angeles Dodgers takımında oynarken yöneticilerin, takım arkadaşlarının ve basın mensup-larının durumdan haberi vardı; çünkü Burke onlara bunu açıkça söylemişti. Ancak dönemin Amerikan medyası bunu haber yapmayı reddetti. Burke’ün takımı da sahte bir evlilikle söylentilere engel olmak istedi, ancak oyuncu buna yanaşmadı. Glenn Burke, şunu diyordu; “Benim hedefim eşcinseller hakkındaki spor dünyasındaki ön yargıları yıkmaktı. Artık eşcinseller profesyonel spor liglerinde oynayamaz diyemiyorlar, çünkü ben bir eşcinselim ve oynadım.”

Otto Peltzer: Almanya’nın 1930’lardaki en önemli orta mesafe koşucusu Otto Peltzer cinsel yönelimi nedeniyle en çok acı çeken sporculardan biri. 1928 Amsterdam Olimpiyatı’nda yarışan Peltzer, Nazilerin ülkede iktidarı ele geçirmesi ve eşcinselliğe karşı zaten yürürlükte olan ayrımcı yasaları genişletmesi nedeniyle defalarca hapis yatmak zorunda kaldı. Atlet 1941’de ünlü Mauthausen toplama kampına gönderildi ve savaşın bitiminde akciğerleri su toplamış vaziyette kamptan çıkarıldı. Nazi dönemi sonrasında da Almanya’da eşcinsellik uzun yıllar suç olarak kalmaya devam etti ve Alman spor yöneticileri Peltzer’e iş vermeyi reddettiler. O da Hindistan’a antrenör olarak gitti ve küçük bir maaşla orada yaşamaya başladı. Hindistan’da atletizmi adeta yeniden yarattı ve Hint atletler Olimpiyat Oyunları’nda ilk kez madalya adayı oldu.

Billie Jean King: Kadınlar tenisinin efsanelerinden Billie Jean King, sporda ayrımcılığa karşı en etkin mücadele eden isimlerden biri. King 1970’lerde, yani cinsel yönelimini açıklamadan önce, kadınların teniste erkeklerle aynı koşullara sahip olması için uğraş vermeye başlamıştı. 1973’te, ünlü maçta dünyanın erkekler eski bir numarası Bobby Riggs’i üç sette yendi ve kadınlar tenisini Amerika’da belki de ilk kez gündeme taşıdı. 1981’de eski sevgilisi Marilyn Barnett’in açtığı dava sonucu cinsel yönelimini açıklamak durumunda kaldı. King, o zamana kadar lezbiyen olduğunu neden açıklamadığını şöyle anlatacaktı: “Ben homofobik ve dindar bir aileden geliyorum. Bunun yanı sıra insanlar durumumu açıklarsam bunun kadınlar tenis turunun sonu olacağını söylüyorlardı. Daha derin bir dolaba saklanamazdım.”

AYRIMCILIĞA KARŞI BİR SİMGE

Justin Fashanu: 1980’lerde Justin Fashanu, İngiltere’nin en önemli futbol yeteneklerinden biri olarak gösteriliyordu. Ünlü Brian Clough onu Nottingham Forest’e transfer ettiğinde ilk milyo-ner siyahi futbolcu olma ünvanını da kazanmıştı. Ancak cinsel yönelimi ortaya çıktığında kimse arkasında durmadı. Hatta öz kardeşi ve Ünlü Futbolcu John bile onu dışladı. Spor dünyasının ve medyanın ağır baskısı yüzünden sürekli kaçmak zorunda kaldı ve arkasında “Aileme ve arkadaşlarıma daha fazla utanç kaynağı olmak istemiyorum” yazılı bir not bırakarak intihar etti. Ancak Justin Fashanu’nun acılı yaşamı, gerisinde önemli bir miras bıraktı. Britanya’da homofobi ve transfobi karşıtı insanlar Justin Fashanu All-Stars isimli bir futbol takımı kurarak özel maçlar oynamaya başladılar. Takım sonunda İngiltere Futbol Federasyonunun da desteğini kazandı. Futbolcunun yeğeni, John’un kızı Amal Fashanu, BBC için “Britanya’nın gey futbolcuları” isimli bir belgesel çekti ve kendi öz babası da dahil olmak üzere ülkenin homofobik futbol ortamıyla hesaplaştı. Bugün Justin Fashanu ismi hem Britanya’daki, hem de futbol dünyasındaki ayrımcılığa karşı mücadelede bir simge olarak yaşamaya devam ediyor.

TÜRKİYE’DE DİNÇDAĞ ÖRNEĞİ

Halil İbrahim Dinçdağ: LGBT dünyasındaki cesur spor insanlarını anarken hakem Halil İbrahim Dinçdağ’ı anmamak olmazdı. Dinçdağ, Trabzon’da hakemlik yaparken Türkiye Futbol Federasyonu’nun haksız ve çağdışı bir uygulaması sonucu lisansından oldu. Hakem, cinsel yöneliminden dolayı kendisine yapılan ayrımcılığı içine atmadı ve durumu yargıya taşıdı. Bu süreçte diğer işlerinden de oldu ve ciddi sıkıntılar yaşadı. Ancak Dinçdağ geri adım atmadı ve cesur mücadelesinde pek çok insanın desteğini de almayı başardı. Halil İbrahim Dinçdağ’ın hukuk ve hayat mücadelesi gazeteci Burcu Karakaş tarafından şu günlerde kitaplaştırıyor. Ve diğerleri... FIFA Ballon d’Or yılın antrenörü ödüllü Pia Sundhage, Olimpiyat tarihinin altın madalyalı ilk kadın boksörü Nicola Adams, İngiltere’de kadınlar futbolunu sıfırdan yaratan antrenör Hope Powell, NBA’ye seçilmesi gündeme gelen ilk kadın basketbolcu Brittney Griner, ünlü Amerikalı futbolcu Megan Rapinoe, Norveçli hentbol yıldızları Gro Hammerseng ve Katja Nyberg, Amerikalı futbolcu Robbie Rogers ve daha onlarca isim... LGBT sporcular toplumun kendilerine taktığı sosyal kelepçelerden kurtulurken, aslında tüm spor dünyasını da özgürleştiriyorlar. Ayrımcılığa ve kendilerine dayatılan kimliklere karşı direnen bu sporcular sayesinde belki bir gün daha özgür ve daha katılımcı bir spor ortamından bahsedebileceğiz.

*Daha hızlı, daha yüksek, daha güçlü... Daha cesur!