10 Haziran 2013 10:24

Birleşen işçileri kimse durduramaz!

Ali Teymur

Bir gün benim gibi nakış atölyesinde çalışan abim facebooktaki Nakışçılar Derneği’ni ekledi. Gruptaki paylaşımlara göz attım ve  çok mutlu oldum. Çünkü yıllardır nakış atölyelerinde birlik berberlik yoktu, kimse buna cesaret edemiyordu. Veysel ve Rıfat arkadaşımız biz nakış işçilerine ön ayak oldu. Bizler için 1 ay boyunca İstanbul’daki bütün nakış atölyelerinde toplantılar yaptı.
Ben Altın Nakış’ta çalışıyorum bunları gördükten sonra işyerindeki arkadaşları örgütlemeye ikna etmeye başladım ve 2 saatlik toplantı sonucunda birlik, beraberliği sağladım çünkü herkes benim gibi haklarını almak istiyordu. Nakışçılar Derneği grubuna Altın Nakış tam destek fotoğrafını paylaştım. 1 Haziranda nakış sektörü kurulduğundan beri ilk defa cumartesi saat 13.00’de paydos ettik. Tarifi imkansız bir şekilde çok mutluyduk. Şirinevler’de bulunan Karadeniz Parkı arkasında toplandığımızda bile aklımız hep Gezi Parkı’nda doğamızı korumak isteyen kardeşlerimizdeydi. Her şeyi yaparım yakarım diyen zihniyetin karşısında tek yürek olmuşlardı ama Recep Tayip Erdoğan’nın polisleri onlara insanlık dışı muamele yapıyorlardı. Tazyikli su, biber gazı, plastik mermi ile saldırıp hakaret ediyorlardı. Karadeniz Parkı’nda toplanan binlerce nakış işçisi arkadaşımla 4 saat boyunca hep birlikte haklarımızı için direneceğimizi gösterdik ve Gezi Parkı’nda direnen kardeşlerimizi selamladık. Patronlarımızı yola getirmek için tek yürek olduk ve omuz omuza birbirimize destek verdik. Ama bu süreç patronları belli ki ikna edememiş ki halen, birlik ve beraberliğimizin var olduğuna inanmamışlardı sanırım. 4 Haziran Salı günü işverenlerin toplantısında çıkan kararı Güngören Komitesinden Tuncay Değer bana bildirdi ve “Greve gidiyoruz” dedi. Ben Grev kararını iş yerimde arkadaşlarıma söylediğimde herkes gözünü kırpmadan peşimden geldi. 3 gün boyunca İstanbul’da Bağcılar, Güngören, Merter, Sancaktepe gibi bölgelerde kitlesel yürüyüşler düzenledik ve gördük ki çevremizde de büyük bir  halk kitlesi bize destek veriyor. Grevin 2. gününde işverenler arka arkaya toplantılar yaptılar. Muhtemelen akıllarından geçen şey şuydu acaba biz bunları nasıl kandırırız? Birlik ve beraberliklerini nasıl bozarız?  Başaramadıklarını gördüklerinde Grevin 3. gününde tekrar toplantı yaptılar ve bütün şartlarımızı kabul ettiler. Bu müjdeli haberi Can abimiz bize bildirdi.  
Çok mutlu olmuştuk ilk kez kendimiz için bir şey kazanmıştık ve grevde olduğumuzda hep halay çekiyorduk ve bir kez daha halayı bu kez daha coşkulu çektik. Birlik, beraberlik ve disiplinli mücadele sonunda birliğimizi dağıtmadan kazanmıştık. Ben oradaki coşkuya bakarken  şunu anladım işçiler birleşirlerse önünde hiçbir şey duramaz. Grev bittikten sonra cuma günü iş başı yaptım, cumartesi saat 13.00’de iş yerinden çıktıktan sonra Taksim’e gittim. Çünkü Taksim halkındır, bizimdir, patronların değil. Biz doğamıza sahip çıkamazsak birlik, beraberlik sağlayamazsak başbakan Erdoğan gibiler boğazımızdan geçen ekmeği aldığı gibi doğamızı, yeşilimizi de patron sınıfına satacak. Cumartesi ve pazar günü Gezi Parkı’ndaydık orada her şey çok güzel her inançtan, her ırktan, her siyasi partiden insanlar vardı. Hepsi 10 yılık Recep Tayyip Erdoğan’ın emek ve halk düşmanı politikalarına son vermek için birleşmişti.  Hiç bir parti diğer parti mensubuna karışmıyordu. Türk’ü, Kürt’ü kol, kola tek bir mesaj veriyordu. Bundan çok etkilendim ve gurur duydum çok mutlu oldum çünkü halk artık gözünü açtı ve hiç bir oyuna hiç bir provokasyona boyun eğmiyor.  Nakış işçilerinin Grevi boyunca yanımızda olan siz değerli basın çalışanları EVRENSEL GAZETESİ ile HAYAT TELEVİZYONUNA en içten dileklerimi sunuyorum. İyi ki varsınız.

*Altın Nakış işçisi Güngören/İstanbul

Evrensel'i Takip Et