22 Şubat 2011 00:59

İşsizliği gizleyen çaresizliğe dönüş

 

DİSK Araştırma Enstitüsü, Kasım 2010 dönemi için 20 Şubat 2011 tarihli istihdam raporunu açıkladı. Raporun sonuçlarına göre işsizlik verileri konusunda kamuoyuna pompalanmaya çalışılan iyimser tablo, Türkiye gerçekleri ile bağdaşmıyor.  Tarıma geri dönüşte yaşanan patlama gerçeği gizleyen önemli bir faktör. 
DİSK-AR’ın TÜİK Hanehalkı İşgücü Anketi Kasım 2010 dönem sonuçları üzerinden yaptığı araştırmanın sonuçlarına göre, başta umutsuzluk olmak üzere çeşitli nedenlerle son 3 aydır iş arama kanallarını kullanmayan ve işe başlamaya hazır olan umudu kesik işsizlerin de hesaba katıldığı, geniş tanımlı işsizlik oranı yüzde 17.36 oldu. 1 saat bile çalışsa işsiz sayılmayan, yetersiz ve eksik zamanlı istihdam edilen gizli işsizler ilave edildiğinde bu oran yüzde 21 düzeylerine ulaşıyor. İşsiz sayısı ise resmi 2 milyon 811 rakamına karşın, umutsuz işsizlerle 4 milyon 802 bin, gizli işsizlerle 5 milyon 804 bin düzeyinde. 
Rapor yüksek işsizlik oranları ile boğuşan Türkiye’de geçici bir işte çalıştığı için işsiz kalanlarında yaşadığı trajediye dikkat çekiyor. Rapora göre geçici bir işte çalışan her 2 kişiye karşın, geçici bir işte çalıştığı için işsiz kalmış 1 kişi bulunuyor. Buna göre geçici işçiler için işsizlik oranı yüzde 34 düzeyinde. Resmi işsizlerin yüzde 30’unu da geçici işte çalıştığı için işsiz kalanlar oluşturuyor. 
Kasım 2010 döneminde resmi işsizlerin yüzde 15.1’ini işten çıkartılanlar, yüzde 17.4’ünü ise kendi isteğiyle işten ayrılanlar oluşturuyor. İşyerini kapatan 200 bin kişi ise henüz iş bulabilmiş değil. Öğrenimine devam eden veya yeni mezun işsizlerin sayısı ise 304 bin düzeyinde.   
Rapora göre istihdamda temel sorun geçici iş ilişkisi olarak görülüyor. Bu anlamda güvencesiz geçici işlerin yoğunlaşması işsizlik verilerini olumsuz etkiliyor.  
TARIMDA PATLAMA
Türkiye’de kriz dönemi ile birlikte tarım sektöründe istihdam edilenlerin sayısında bir patlama yaşandı. 2007 Kasım dönemi ile karşılaştırıldığında yaratılan istihdamın yaklaşık yarısı tarım kesiminde gerçekleşti. Türkiye’de yoksulluğun en yoğun olarak yaşandığı tarım kesiminde yaşanan bu artış, krizde halkın çaresizliğinin bir göstergesi oldu. Krizin yıkıcı etkisi neden ile çaresizliğine sığınan yüz binlerce kişi, işsizlik girdabına kapılmamak için tarımsal alana yöneldi.  
Son 3 yıllık dönemde yaratılan 2 milyon 388 bin kişilik istihdamın, 1 milyon 134 bini tarım kesiminde gerçekleşti. Tarımın istihdam içindeki payı yüzde 22’den yüzde 25’e fırladı. Tarımda istihdam edilenlerin yarısından çoğu kadın olurken, bunların 4’te 3’ü ücretsiz aile işçisi olarak istihdama katılmış sayıldı. Az gelişmişlik göstergesi olarak kabul edilen tarımsal istihdamda bu artış yaşanmasa idi, işsizlik oranları için olumsuz tablo iyice kendini gösterecekti. Toplamda ise yeni istihdama dâhil olanların yaklaşık dörtte biri ücretsiz aile işçisi olarak en kötü koşullarda çalışma yaşamına dahil oldu. 
Yine son 3 yıllık dönemde umudu olmayan işsizlerin sayısı diğer nedenlerle birlikte işsiz sayılmayanlarla birlikte 367 bin kişi arttı. Bu kişiler işsiz sayılmadıkları için işsizlik verilerine dahil olmadılar. Kayıt dışı çalışanların sayısı 755 bin kişilik artış gösterdi. Eksik ve yetersiz istihdam edilenlerin sayısı ise kriz öncesinin 400 bin üzerinde. Geçici işlerde çalışanların sayısı da kriz öncesi döneme göre 131 bin kişi arttı. (EKONOMİ SERVİSİ)
 
 

PEMBE TABLONUN ALTINDAKİ GERÇEKLER 
 
Raporun sonuç bölümünde, işsizlikle mücadele konusunda hükümetin çizdiği pembe tabloya karşın, işsizlik oranlarının korkutucu düzeylerde seyretmeye devam ettiğine dikkat çekerek, iş bulanların ise güvencesiz, esnek ve kuralsız kötü çalışma koşullarına razı hale geldiklerine işaret edildi. Rapora göre  “Çalışma koşullarının giderek ağırlaşması, düzenli bir gelir getiren, güvenceli işlerde yaşanan azalış, yaygınlaşan taşeron uygulamaları ve düşük ücretler nedeni ile çalışma yaşamı bir cehenneme dönüştü. Yüksek okul mezunu 479 bin işsiz Türkiye’nin en büyük ayıbı durumunda. Kişiler eğitim süreçlerine harcadıkları uzun sürelerin ve maliyetlerin karşılığına alacak işler bulamıyorlar. Bu eğitim sisteminin iflası anlamına geliyor.” 
Raporda ayrıca şu görüşlere yer verildi: “Özelleştirme, sendikasızlaştırma ve taşeronlaştırma, kısaca örgütsüzleştirme politikaları, sendikal haklara ulaşmayı, dolayısıyla işçinin güvenliği ve işyerlerinin denetimini olanaksızlaştırmaktadır.            
Bütün bunlar, emekçilerin büyük bir kesiminin, çalışma ilişkilerinde sınırsız esneklik ve keyfiliğin hüküm sürdüğü koşullarda, kuralsız ve güvencesiz olarak çalıştırıldıklarını göstermektedir. 
Bu koşullar altında yaşanan iş kazaları ve cinayetleri Türkiye’de artık bir gerçeğin gizlenemeyecek düzeylere ulaştığını  göstermektedir. Ne yazık ki, torba yasa ile birlikte, kuralsızlık, güvencesizlik ve taşeronlaşma daha da yaygınlaşacaktır.”

Evrensel'i Takip Et